Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 17. Bâb—En'am Ve Diğer Sûrelerin Fazileti

3463. Bize Muaz b. Hâni’ rivâyet edip (dedi ki), bize İbrahim b. Tahmân rivâyet edip (dedi ki), bize Asım, el-Museyyeb b. Rafî'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: "Es-Seb'u't-Tuvel, Tevrat'ın benzeri; el-Miîn, İncil'in benzeri; el-Mesâni, Zebur'un benzeri; Kur'an'ın ondan sonraki geri kalanı ise (bize verilen) fazlalıktır!"

3464. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Zübeyr, Ebû İshak'tan, (O) Abdullah b. Halife'den, (O da) Hazret-i Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Enam, Kur'an'ın en üstün (Sûrelerindendir)!"

3465. Bize Müslim b. İbrahim rivâyet edip (dedi ki), Hemmâm, Ebû İmrân el-Cevni'den, (O) Abdullah b. Rebah'tan, (O da) Ka'b'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Tevrat'ın başlangıcı En'am, sonu Hûd (Sûresi gibidir)!"

3466. Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Hemmâm, Ebû İmrân el-Cevni’den, (O da) Abdullah b. Rebah'tan (naklen) haber verdi ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Cuma günü Hûd Sûresini okuyun!"

3467. Bize Müslim b. İbrahim rivâyet edip (dedi ki), bize Hemmâm rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû İmrân el-Cevni, Abdullah b. Rebah'tan, (O da) Ka'b'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Cuma günü Hûd Sûresini okuyun!"

١٧- باب فَضَائِلِ الأَنْعَامِ وَالسُّوَرِ

٣٤٦٣ - أَخْبَرَنَا مُعَاذُ بْنُ هَانِئٍ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ طَهْمَانَ حَدَّثَنَا عَاصِمٌ عَنِ الْمُسَيَّبِ بْنِ رَافِعٍ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ : السَّبْعُ الطُّوَلُ مِثْلُ التَّوْرَاةِ ، وَالْمِئِينَ مِثْلُ الإِنْجِيلِ ، وَالْمَثَانِى مِثْلُ الزَّبُورِ ، وَسَائِرُ الْقُرْآنِ بَعْدُ فَضْلٌ.

٣٤٦٤ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ خَلِيفَةَ عَنْ عُمَرَ قَالَ : الأَنْعَامُ مِنْ نَوَاجِبِ الْقُرْآنِ.

٣٤٦٥ - حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ عَنْ أَبِى عِمْرَانَ الْجَوْنِىِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَبَاحٍ عَنْ كَعْبٍ قَالَ : فَاتِحَةُ التَّوْرَاةِ الأَنْعَامُ ، وَخَاتِمَتُهَا هُودٌ.

٣٤٦٦ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا هَمَّامٌ عَنْ أَبِى عِمْرَانَ الْجَوْنِىِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَبَاحٍ أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( اقْرَءُوا سُورَةَ هُودٍ يَوْمَ الْجُمُعَةِ ).

٣٤٦٧ - حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا أَبُو عِمْرَانَ الْجَوْنِىُّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَبَاحٍ عَنْ كَعْبٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( اقْرَءُوا سُورَةَ هُودٍ يَوْمَ الْجُمُعَةِ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 16. Bâb—Âl-i İmran Sûresinin Fazileti Hakkında

3458. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize İsrail, Ebû İshak'tan, (O da) Suleym b. Hanzala el-Bekri'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Abdullah b. Mes'ûd dedi ki: "Kim Al-i îmrân'ı okursa o zengindir. (Artık) kadınlar süslenmişlerdir, (onun kendilerine talip olmasını beklerler!)" Ebû Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: "Muhabbere", "süslenmiş" demektir.

3459. Bize İshak b. İsa, İbn Lehîa'dan, (O) Yezid b. Ebi Habib'den, (O) Ebu'l-Hayr'dan, (O da) Hazret-i Osman b. Affan'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Kim bir gecede Al-i İmrân'ın sonunu okursa, ona bir geceyi tamamen ibadetle geçirme (sevabı) yazılır!"

3460. Bize Muhammed İbnu'l-Mübarek rivâyet edip (dedi ki), bize Sadaka b. Halid, Yahya İbnu'l-Hâris'ten, (O da) Mekhûl'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Kim Cuma günü Al-i İmrân Sûresini okursa, melekler onun için geceye kadar Allah'tan bağış dilerler!"

3461. Bize el-Kasım b. Sellâm Ebû Ubeyd rivâyet edip dedi ki, bana Ubeydullah el-Eşceî rivâyet edip (dedi ki), bana Mis'ar rivâyet edip (dedi ki), bana Câbir, içine düştüğü (yanlış görüşe) düşmesinden önce eş-Şa'bi'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Abdullah dedi ki; "Al-i İmrân Sûresi fakirin en güzel hazinesidir! O, gecenin sonunda kalkıp onunla geceyi ihya eder!"

3462. Bize Muhammed b. Saîd rivâyet edip (dedi ki), bize Abdusselam, el-Cüreyrî'den, (O da) Ebu's-Selil'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Bir adam birini öldürmüştü... (Ebu's-Selil, sözünün devamında) şöyle demiş: Bunun üzerine cinler vadisine, içinde yürüyen herkesi cinlerin çarptığı vadiye sığınmış. Bu vadinin kenarında da iki rahib varmış. (Adam orada) akşamladığında onlardan biri diğerine; "adam vallahi mahvoldu!" demiş. (Ebu's-Selil) sözüne şöyle devam etmiş: Derken (adam) Âl-i İmrân Sûresini (okumaya) başlamış. (Bitirince rahibler); "işte güzel bir Sûre okudu; belki kurtulacak!" demişler. (Ebu's-Selil, sözüne devamla) demiş ki, sonunda (adam) sağ selim sabaha varmış. Ebû Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: Ebu's-Selil, Dureyb b. Nukayr'dır; yani İbn Nufeyr'dir.

١٦- باب فِى فَضْلِ آلِ عِمْرَانَ

٣٤٥٨ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ سُلَيْمِ بْنِ حَنْظَلَةَ الْبَكْرِىِّ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْعُودٍ : مَنْ قَرَأَ آلَ عِمْرَانَ فَهُوَ غَنِىٌّ ، وَالنِّسَاءُ مُحَبِّرَةٌ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : مُحَبِّرَةٌ مُزَيِّنَةٌ.

٣٤٥٩ - حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ عِيسَى عَنِ ابْنِ لَهِيعَةَ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِى حَبِيبٍ عَنْ أَبِى الْخَيْرِ عَنْ عُثْمَانَ بْنِ عَفَّانَ قَالَ : مَنْ قَرَأَ آخِرَ آلِ عِمْرَانَ فِى لَيْلَةٍ كُتِبَ لَهُ قِيَامُ لَيْلَةٍ.

٣٤٦٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا صَدَقَةُ بْنُ خَالِدٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ الْحَارِثِ عَنْ مَكْحُولٍ قَالَ : مَنْ قَرَأَ سُورَةَ آلِ عِمْرَانَ يَوْمَ الْجُمُعَةِ صَلَّتْ عَلَيْهِ الْمَلاَئِكَةُ إِلَى اللَّيْلِ.

٣٤٦١ - حَدَّثَنَا الْقَاسِمُ بْنُ سَلاَّمٍ أَبُو عُبَيْدٍ قَالَ حَدَّثَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ الأَشْجَعِىُّ حَدَّثَنِى مِسْعَرٌ حَدَّثَنِى جَابِرٌ قَبْلَ أَنْ يَقَعَ فِيمَا وَقَعَ فِيهِ عَنِ الشَّعْبِىِّ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ : نِعْمَ كَنْزُ الصُّعْلُوكِ سُورَةُ آلِ عِمْرَانَ ، يَقُومُ بِهَا فِى آخِرِ اللَّيْلِ. ١٢٧٣١

٣٤٦٢ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ عَنِ الْجُرَيْرِىِّ عَنْ أَبِى السَّلِيلِ قَالَ : أَصَابَ رَجُلٌ دَماً : فَآوَى إِلَى وَادِى مَجَنَّةٍ وَادٍ لاَ يُمْسِى فِيهِ أَحَدٌ إِلاَّ أَصَابَتْهُ حَيَّةٌ وَعَلَى شَفِيرِ الْوَادِى رَاهِبَانِ ، فَلَمَّا أَمْسَى قَالَ أَحَدُهُمَا لِصَاحِبِهِ : هَلَكَ وَاللَّهِ الرَّجُلُ. قَالَ : فَافْتَتَحَ سُورَةَ آلِ عِمْرَانَ قَالاَ : فَقَرَأَ سُورَةً طَيِّبَةً لَعَلَّهُ سَيَنْجُو. قَالَ : فَأَصْبَحَ سَلِيماً.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 15. Bab—Bakara Sûresi İle Âl-i İmran Sûresinin Fazileti

3454. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Beşir -ki O, İbnu'l-Muhacir'dir-, rivâyet edip (dedi ki), bana Abdullah b. Bureyde, babasından rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ben (birgün) Hazret-i Peygamberin (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında oturmaktaydım. O'nu şöyle buyururken işittim: "Bakara Sûresini öğrenin! Çünkü onun öğrenilmesi bereket, terkedilmesi büyük üzüntü (sebebidir). Bâtıl şeylerle uğraşanlar onu (öğrenmeye ve devamlı okumaya) güç yetiremezler!" Sonra O bir müddet susmuş, ardından şöyle buyurmuştu: "Bakara Sûresi ile Âl-i İmrân Sûresini öğrenin. Çünkü onlar (bu dünyada) iki aydınlatıcıdır. Onlar Kıyamet'te ise, iki bulutmuş veya iki gölgelikmiş, yahut kanatlarını açarak dizilmiş iki kuş sürüsüymüş gibi, dostlarını gölgelendireceklerdir! Kur'an da, dostu Kıyamet günü kabrinden çıktığında, (onun kurtulması için gayret etmekten dolayı) rengi solmuş adam şeklinde ona rastlayacak ve ona; "beni tanıyor musun?" diyecek. O, "seni tanımıyorum" cevabını verecek. O zaman Kur'an da şöyle diyecek: "Ben, seni öğle sıcaklıklarında susatan, senin geceni uykusuz bırakan dostun Kur'an'ım. Şüphesiz ticaretle uğraşan herkes ticaretinin ardından (kazanç bekler). Sen ise bütün ticaretlerin ardından (beklenen kazançtan daha fazlasını alacaksın)!" O zaman onun sağ eline, sahip olma -istediği gibi kullanma- (yetkisi), sol eline ebedilik verilecek; başına da vakar tacı konulacak. Onun annesiyle babasına da kıymeti dünyayla biçilemeyecek iki takım elbise giydirilecek de onlar; "bunlar bize niye giydirildi?" diyecekler. Onlara; "çocuğunuz Kur'an'ı öğrendiğinden, Kur'an'la amel ettiğinden dolayı!" denilecek. Sonra ona (yani Kur'an'ın dostuna); "oku ve Cennet'in katlarına ve odalarına çık!" denilecek. Artık o, ister çabuk çabuk okusun, ister yavaş yavaş, okuduğu sürece yukarı çıkmaktadır."

3455. Bize Abdullah b. Salih rivâyet edip (dedi ki), bana Muaviye, Kbû Yahya Suleym b. Âmir'den rivâyet etti ki, O, Ebû Umâme'yi şöyle derken işitmiş: Hakikaten bir kardeşinize rüyada gösterildi ki, insanlar sarp, uzun bir dağın yamacında yola dizilmişler. Bu dağın başında da şöyle seslenen iki yeşil ağaç var:

"İçinizde Bakara Sûresini okuyan var mı? İçinizde Al-i İmran Sûresini okuyan var mı?" Bir adam; "evet" deyince, onlar, tutunması için salkımlarını sarkıtıyor ve ona dağ (yolunu) keyifle yürütüyorlar! Ebû Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: "El-a'zak: salkımlar, dallar" demektir.

3456. Bize Abdullah b. Ca'fer er-Rakkî, Ubeydullah b. Amr'dan, (O) Zeyd'den, (O) Câbir'den, (O) Ebu'd-Duha'dan, (O) Mesrûk'tan, (O da) Abdullah'tan (naklen) rivâyet etti. (Mesrûk) demiş ki: Bir adam Abdullah'ın yanında Bakara ile Al-i İmrân'ı okumuştu da, O şöyle demişti: "Sen iki Sûre okudun ki, onlarda Allah'ın, kendisiyle dua edildiğinde icabet ettiği, (birşey) istendiğinde verdiği en büyük ismi vardır!"

3457. Bize Muhammed b. İsmail b. Saîd rivâyet edip (dedi ki), bize Abdusselam b. Harb, el-Cureyrî'den, (O) Ebû Attâf’tan, (O da) Ka'b'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Kim Bakara ve Al-i İmrân'ı okursa, onlar Kıyamet günü gelir, şöyle derler: "Yâ Rabbi, ona hiçbir muaheze olmasın!"

١٥- باب فِى فَضْلِ سُورَةِ الْبَقَرَةِ وَآلِ عِمْرَانَ

٣٤٥٤ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا بَشِيرٌ - هُوَ ابْنُ الْمُهَاجِرِ - حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بُرَيْدَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : كُنْتُ جَالِساً عِنْدَ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَسَمِعْتُهُ يَقُولُ : ( تَعَلَّمُوا سُورَةَ الْبَقَرَةِ ، فَإِنَّ أَخْذَهَا بَرَكَةٌ وَتَرْكَهَا حَسْرَةٌ ، وَلاَ يَسْتَطِيعُهَا الْبَطَلَةُ ). ثُمَّ سَكَتَ سَاعَةً ثُمَّ قَالَ : ( تَعَلَّمُوا سُورَةَ الْبَقَرَةِ وَآلِ عِمْرَانَ فَإِنَّهُمَا الزَّهْرَاوَانِ ، وَإِنَّهُمَا تُظِلاَّنِ صَاحِبَهُمَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ كَأَنَّهُمَا غَمَامَتَانِ أَوْ غَيَايَتَانِ أَوْ فِرْقَانِ مِنْ طَيْرٍ صَوَافَّ ، وَإِنَّ الْقُرْآنَ يَلْقَى صَاحِبَهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ حِينَ يَنْشَقُّ عَنْهُ الْقَبْرُ كَالرَّجُلِ الشَّاحِبِ فَيَقُولُ لَهُ : هَلْ تَعْرِفُنِى؟ فَيَقُولُ : مَا أَعْرِفُكَ. فَيَقُولُ : أَنَا صَاحِبُكَ الْقُرْآنُ الَّذِى أَظْمَأْتُكَ فِى الْهَوَاجِرِ وَأَسْهَرْتُ لَيْلَكَ ، وَإِنَّ كُلَّ تَاجِرٍ مِنْ وَرَاءِ تِجَارَتِهِ ، وَإِنَّكَ الْيَوْمَ مِنْ وَرَاءِ كُلِّ تِجَارَةٍ فَيُعْطَى الْمُلْكَ بِيَمِينِهِ وَالْخُلْدَ بِشِمَالِهِ ، وَيُوضَعُ عَلَى رَأْسِهِ تَاجُ الْوَقَارِ ، وَيُكْسَى وَالِدَاهُ حُلَّتَيْنِ لاَ يُقَوَّمُ لَهُمَا الدُّنْيَا فَيَقُولاَنِ : بِمَ كُسِينَا هَذَا؟ وَيُقَالُ لَهُمَا : بِأَخْذِ وَلَدِكُمَا الْقُرْآنَ. ثُمَّ يُقَالُ لَهُ : اقْرَأْ وَاصْعَدْ فِى دَرَجِ الْجَنَّةِ وَغُرَفِهَا ، فَهُوَ فِى صُعُودٍ مَا دَامَ يَقْرَأُ هَذًّا كَانَ أَوْ تَرْتِيلاً ).

٣٤٥٥ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ قَالَ حَدَّثَنِى مُعَاوِيَةُ عَنْ أَبِى يَحْيَى : سُلَيْمُ بْنُ عَامِرٍ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا أُمَامَةَ يَقُولُ : إِنَّ أَخاً لَكُمْ أُرِىَ فِى الْمُنَامِ أَنَّ النَّاسَ يَسْلُكُونَ فِى صَدْعِ جَبَلٍ وَعْرٍ طَوِيلٍ ، وَعَلَى رَأْسِ الْجَبَلِ شَجَرَتَانِ خَضْرَاوَانِ تَهْتِفَانِ : هَلْ فِيكُمْ مَنْ يَقْرَأُ سُورَةَ الْبَقَرَةِ؟ هَلْ فِيكُمْ مَنْ يَقْرَأُ سُورَةَ آلِ عِمْرَانَ؟ فَإِذَا قَالَ الرَّجُلُ : نَعَمْ دَنَتَا بِأَعْذَاقِهِمَا حَتَّى يَتَعَلَّقَ بِهِمَا فَتَخْطِرَانِ بِهِ الْجَبَلَ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : الأَعْذَاقُ الأَغْصَانُ.

٣٤٥٦ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَعْفَرٍ الرَّقِّىُّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ زَيْدٍ عَنْ جَابِرٍ عَنْ أَبِى الضُّحَى عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : قَرَأَ رَجُلٌ عِنْدَ عَبْدِ اللَّهِ الْبَقَرَةَ وَآلَ عِمْرَانَ ، فَقَالَ : قَرَأْتَ سُورَتَيْنِ فِيهِمَا اسْمُ اللَّهِ الأَعْظَمُ الَّذِى إِذَا دُعِىَ بِهِ أَجَابَ ، وَإِذَا سُئِلَ بِهِ أَعْطَى.

٣٤٥٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ بْنُ حَرْبٍ عَنِ الْجُرَيْرِىِّ عَنْ أَبِى عَطَّافٍ عَنْ كَعْبٍ قَالَ : مَنْ قَرَأَ الْبَقَرَةَ وَآلَ عِمْرَانَ جَاءَتَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ تَقُولاَنِ : رَبَّنَا لاَ سَبِيلَ عَلَيْهِ.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget