Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 56- BAŞINA MUSİBET GELENE TA'ZİYETTE BULUNANIN SEVABI HAKKINDA GELEN HADİSLER BÂBI

1669) Abdullah bin Ebi Bekir bin Muhammed bin Amr bin Hazm’ın dedesi (radıyallahü anhüm)’den rivâyet edildiğine göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Bir musibet nedeniyle din kardeşine ta'ziyette bulunan hiç bir mümin yoktur ki, Allah Sübhânehu Kıyamet günü Ona keramet elbiselerinden bir takım elbise giydirmesin.) "

1670) Abdullah (bin Mes'ud) (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Başına musibet gelen kimseye ta'ziyette bulunana musibet sahibinin sevabının misli vardır.) "

٥٦ - باب مَا جَاءَ فِي ثَوَابِ مَنْ عَزَّى مُصَابًا

١٦٦٩ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ، حَدَّثَنِي قَيْسٌ أَبُو عُمَارَةَ، مَوْلَى الأَنْصَارِ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ أَبِي بَكْرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ، يُحَدِّثُ عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنَّهُ قَالَ ‏( مَا مِنْ مُؤْمِنٍ يُعَزِّي أَخَاهُ بِمُصِيبَةٍ إِلاَّ كَسَاهُ اللَّهُ سُبْحَانَهُ مِنْ حُلَلِ الْكَرَامَةِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ‏)‏.‏

١٦٧٠ - حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ رَافِعٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ عَاصِمٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سُوقَةَ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ، عَنِ الأَسْوَدِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( مَنْ عَزَّى مُصَابًا فَلَهُ مِثْلُ أَجْرِهِ ‏)‏.‏ 


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 55- MUSÎBET ÜZERİNDE SABRETMEK HAKKINDA GELEN HADÎSLER BÂBI

1664) Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

(Sabrın kemâli, musibetin ilk darbesi sırasında (tahammül edebilmek)dir.) "

1665) Ebû Ümâme (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

(Allah Sübhâne buyuruyor ki: 'Ey Adem oğlu! Musibetin ilk darbesi sırasında sabredip, sevabını (benden) istersen, ben senin için (doğrudan doğruya) Cennet'e girmekten başka bir sevaba razı olmıyacağım.) "

Ebü Ümâme (radıyallahü anha)'nın hadisine âit senedin sahih ve ricalinin sıka ol dukları Zevâid'de bildirilmiştir

1666) Ümmü Seleme (radıyallahü anhâ)’dan rivâyet edildiğine göre kocası, Ebû Seleme (radıyallahü anh), kendisine şu hadîsi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittiğini anlatmıştır.

Hiç bir müslüman yoktur ki, başına bir musibet gelir ve söylemesini Allah'ın emrettiği :

(Hepimiz Allah'ın mülkü ve yaratıklarıyız. Ve hepimiz ancak Ona dönücüleriz. Allah'ım! Bu musibetimin ecrini ancak senin katından dilerim. Artık o musibet hususunda bana ecir ver. Ve bu musibetten dolayı (kaybettiğim nimetin daha hayırlısını) ondan bedel olarak bana ver.) duasını hemen okusun da Allah o musibet üzerinde Ona ecir vermesin. Ve o musibet dolayısıyla kaçırdığı nimetten daha iyisini bedel olarak vermesin.)

Ümmü Seleme (radıyallahü anhâ) demiştir ki:

(Kocam) Ebû Seleme (radıyallahü anh) ölünce bana anlattığı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hadisini hatırladım ve;

(Şüphesiz biz Allah'ın mülkü ve yaratıklarıyız. Ve şüphesiz hepimiz Ona dönücüleriz. Allah'ım! Bu musibetimin ecrini senin katından dilerim. Artık bu musibetim üzerine bana ecir ver.) dedim ve:

= "Ve bu musibetten dolayı kaçırdığım kocamdan bedel olarak daha iyi bir koca ver.) demek istediğim zaman, içimde ; Ebû Seleme (radıyallahü anh)’den daha iyi bir koca bedel olarak bana verilecek (mi?) dedim. Sonra O (duâ)nın mezkûr cümlesini okudum. Bilâhere Allah, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’i - Ebû Seleme (radıyallahü anh)’den— bedel olarak bana nasib etti. Ve musibetim hususunda benim ecrimi verdi."

1667) Âişe (radıyallahü anhâ)'dan. Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (vefat edeceği gün) kendisiyle cemâat arasında bir kapı açtı veya aradaki bir örtüyü kaldırdı. Baktı ki, cemâat Ebû Bekir (radıyallahü anh)’ın arkasında namaz kılıyor. Cemâatin bu iyi hâlini görmesinden dolayı ve gördüğü bu hâlin kendisinden sonra da devam etmesi hususunda kendisine Allahü teâlâ'nın halîfe olması ümidiyle Allah'a hamd etti. Sonra buyurdu ki:

(Ey İnsanlar! İnsanlardan veya mü'minlerden her hangi birisinin başına bir musibet geldiğinde benim ölümüm ile onun başına gelen musibeti düşünmekle başına gelen başka musibeti hafifletsin. Çünkü benim ümmetimden hiç bir kimse, benden sonra benim musibetimden daha şiddetli bir musibetle karşılaşmıyacaktır.) "

1668) Hüseyin bin Alî bin Ebî Talib (radıyallahü anhüm)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

(Başına bir musibet gelen bir kimse, bilâhere o musibeti hatırlayıp da 'İnnâ Lillâh ve innâ ileyhi râciûn' sözünü yenilerse, o musibet eskimiş olsa bile Allahü teâlâ ona başına o musibetin geldiği günkü ecrin bir mislini yazar.) "

٥٥ - باب مَا جَاءَ فِي الصَّبْرِ عَلَى الْمُصِيبَةِ

١٦٦٤ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رُمْحٍ، أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي حَبِيبٍ، عَنْ سَعْدِ بْنِ سِنَانٍ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِنَّمَا الصَّبْرُ عِنْدَ الصَّدْمَةِ الأُولَى ‏)‏.‏

١٦٦٥ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَيَّاشٍ، حَدَّثَنَا ثَابِتُ بْنُ عَجْلاَنَ، عَنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِي أُمَامَةَ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( يَقُولُ اللَّهُ سُبْحَانَهُ ابْنَ آدَمَ إِنْ صَبَرْتَ وَاحْتَسَبْتَ عِنْدَ الصَّدْمَةِ الأُولَى لَمْ أَرْضَ لَكَ ثَوَابًا دُونَ الْجَنَّةِ ‏)‏.‏

١٦٦٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، أَنْبَأَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ قُدَامَةَ الْجُمَحِيُّ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عُمَرَ بْنِ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ، أَنَّ أَبَا سَلَمَةَ، حَدَّثَهَا أَنَّهُ، سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( مَا مِنْ مُسْلِمٍ يُصَابُ بِمُصِيبَةٍ فَيَفْزَعُ إِلَى مَا أَمَرَ اللَّهُ بِهِ مِنْ قَوْلِهِ إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ اللَّهُمَّ عِنْدَكَ احْتَسَبْتُ مُصِيبَتِي فَأْجُرْنِي فِيهَا وَعُضْنِي مِنْهَا - إِلاَّ آجَرَهُ اللَّهُ عَلَيْهَا وَعَاضَهُ خَيْرًا مِنْهَا ‏)‏.‏ قَالَتْ فَلَمَّا تُوُفِّيَ أَبُو سَلَمَةَ ذَكَرْتُ الَّذِي حَدَّثَنِي عَنْ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقُلْتُ إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ اللَّهُمَّ عِنْدَكَ احْتَسَبْتُ مُصِيبَتِي هَذِهِ فَأْجُرْنِي عَلَيْهَا ‏.‏ فَإِذَا أَرَدْتُ أَنْ أَقُولَ وَعُضْنِي خَيْرًا مِنْهَا قُلْتُ فِي نَفْسِي أُعَاضُ خَيْرًا مِنْ أَبِي سَلَمَةَ ثُمَّ قُلْتُهَا فَعَاضَنِي اللَّهُ مُحَمَّدًا ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏ وَآجَرَنِي فِي مُصِيبَتِي ‏.‏

١٦٦٧ - حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السُّكَيْنِ، حَدَّثَنَا أَبُو هَمَّامٍ، حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ عُبَيْدَةَ، حَدَّثَنَا مُصْعَبُ بْنُ مُحَمَّدٍ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ فَتَحَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بَابًا بَيْنَهُ وَبَيْنَ النَّاسِ أَوْ كَشَفَ سِتْرًا فَإِذَا النَّاسُ يُصَلُّونَ وَرَاءَ أَبِي بَكْرٍ فَحَمِدَ اللَّهَ عَلَى مَا رَأَى مِنْ حُسْنِ حَالِهِمْ رَجَاءَ أَنْ يَخْلُفَهُ اللَّهُ فِيهِمْ بِالَّذِي رَآهُمْ فَقَالَ ‏( يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَيُّمَا أَحَدٍ مِنَ النَّاسِ أَوْ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ أُصِيبَ بِمُصِيبَةٍ فَلْيَتَعَزَّ بِمُصِيبَتِهِ بِي عَنِ الْمُصِيبَةِ الَّتِي تُصِيبُهُ بِغَيْرِي فَإِنَّ أَحَدًا مِنْ أُمَّتِي لَنْ يُصَابَ بِمُصِيبَةٍ بَعْدِي أَشَدَّ عَلَيْهِ مِنْ مُصِيبَتِي ‏)‏.‏

١٦٦٨ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعُ بْنُ الْجَرَّاحِ، عَنْ هِشَامِ بْنِ زِيَادٍ، عَنْ أُمِّهِ، عَنْ فَاطِمَةَ بِنْتِ الْحُسَيْنِ، عَنْ أَبِيهَا، قَالَ قَالَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( مَنْ أُصِيبَ بِمُصِيبَةٍ فَذَكَرَ مُصِيبَتَهُ فَأَحْدَثَ اسْتِرْجَاعًا - وَإِنْ تَقَادَمَ عَهْدُهَا - كَتَبَ اللَّهُ لَهُ مِنَ الأَجْرِ مِثْلَهُ يَوْمَ أُصِيبَ ‏)‏.‏ 


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 54- ÜZERİNDE EDİLEN NİYÂHATLA TA'ZİB EDİLEN ÖLÜ HAKKINDA GELEN HADİSLER BÂBI

1661) Ömer bin El-Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Ölü, üzerinde edilen niyâhat (sesli ağlamak) ile ta'zib edilir.) "

1662) Ebû Mûsâ el-Eşari (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Ölü, kabilesinin ve yakınlarının sesli ağlaması ile ta'zib edilir. (Ağlıyanlar:) Ey koruyucu! Ey giydirici! Ey yardımcı! Ey sığınak! ve bunların benzerini söyledikleri zaman. Ölü kıskıvrak tutulup çekilir ve (ona):

Sen böyle (mi)sin, sen şöyle (mi)sin? denilir.) Râvi Esid demiştir ki: (Bunu Ebû Mûsâ (radıyallahü anh)'ın oğlu Mûsâ'dan dinlediğim zaman) : Sübhânallah! Şüphesiz Allahü teâlâ: (Hiç bir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez.) buyuruyor, dedim. Mûsâ bin Ebî Mûsâ:

Yazık sana! Ben Ebû Mûsâ (radıyallahü anh)’ın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den bana tahdis ettiğini sana haber veriyorum. Artık sen Ebû Mûsâ (radıyallahü anh) in Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e iftira ettiğini sanıyor (mu)sun? veya benim Ebû Mûsâ (radıyallahü anh)a iftira ettiğimi sanıyor (mu)sun? dedi. Râvi Yâkub bin Humeyd'in sıkalığı ihtilaflı olduğu İçin isnadın basen olduğu Zevâid'de bildirilmiştir.

1663) Âişe (radıyallahü anha)'dan: Şöyle demiştir:

Yahudi bir kadın ölmüştü. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yahûdilerin onun üzerinde ağlama seslerini işitti. Ve şöyle buyurdu :

(O kadının yakınları onun üzerinde ağlıyorlar. O da kabrinde ta'zib ediliyor.) "

٥٤ - باب مَا جَاءَ فِي الْمَيِّتِ يُعَذَّبُ بِمَا نِيحَ عَلَيْهِ

١٦٦١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا شَاذَانُ، ح وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ الْوَلِيدِ، قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، ح وَحَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الصَّمَدِ، وَوَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ، قَالُوا حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( الْمَيِّتُ يُعَذَّبُ بِمَا نِيحَ عَلَيْهِ ‏)‏.‏

١٦٦٢ - حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ حُمَيْدِ بْنِ كَاسِبٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ الدَّرَاوَرْدِيُّ، حَدَّثَنَا أَسِيدُ بْنُ أَبِي أَسِيدٍ، عَنْ مُوسَى بْنِ أَبِي مُوسَى الأَشْعَرِيِّ، عَنْ أَبِيهِ، ‏.‏ أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( الْمَيِّتُ يُعَذَّبُ بِبُكَاءِ الْحَىِّ إِذَا قَالُوا وَاعَضُدَاهْ وَاكَاسِيَاهْ ‏.‏ وَانَاصِرَاهْ وَاجَبَلاَهْ وَنَحْوَ هَذَا - يُتَعْتَعُ وَيُقَالُ أَنْتَ كَذَلِكَ أَنْتَ كَذَلِكَ ‏)‏.‏ قَالَ أَسِيدٌ فَقُلْتُ سُبْحَانَ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَقُولُ ‏{وَلاَ تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى }‏ ‏.‏ قَالَ وَيْحَكَ أُحَدِّثُكَ أَنَّ أَبَا مُوسَى حَدَّثَنِي عَنْ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَتَرَى أَنَّ أَبَا مُوسَى كَذَبَ عَلَى النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَوْ تَرَى أَنِّي كَذَبْتُ عَلَى أَبِي مُوسَى

١٦٦٣ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ عَمْرٍو، عَنِ ابْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ إِنَّمَا كَانَتْ يَهُودِيَّةٌ مَاتَتْ فَسَمِعَهُمُ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَبْكُونَ عَلَيْهَا قَالَ ‏( فَإِنَّ أَهْلَهَا يَبْكُونَ عَلَيْهَا وَإِنَّهَا تُعَذَّبُ فِي قَبْرِهَا ‏)‏.‏ 


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget