Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 50. Bab—Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve selem) Hadisini Yorumlama

602. Bize Nu'aym b. Hammâd haber verip (dedi ki), bize Abdulaziz b. Muhammed, ibn Aclân'dan, (O) Avn b. Abdillah'tan, (O da) ibn Mes'ûd'dan (naklen) rivâyet etti ki, O (yani İbn Mes'ûd) şöyle dedi: Size, Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) hadis rivâyet edildiği zaman, ona şekilce en güzel olan, en doğru ve takvaya en uygun (mânâyı) düşünün, (verin).

603. Bize Ebû Nu'aym haber verip (dedi ki), bize Mis'ar, Amr b. Murre'den, (O) Ebu'l-Buhteri'den, (O) Ebu Abdirrahman es-Sülemî'den, (O da) Ali'den (naklen) rivâyet etti (ki, Hazret-i Ali) şöyle dedi: Size Resûlüllah'tan bir şey rivâyet edildiği zaman, ona en doğru, takvaya en uygun ve şekilce en güzel olan (mânâyı) düşünün, (verin).

604. Bize Ebû Ma'mer İsmail b. İbrahim, Salih b. Ömer'den, (O) Âsim b. Küleyb'den, (O) babasından, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) haber verdi. (Küleyb) dedi ki, O, (yani Ebû Hureyre) Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) hadis rivâyet ettiği zaman; "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)"Kim bile bile bana isnâd ederek yalan söylerse, Cehennem'deki yerine hazırlansın!" buyurdu" derdi.

605. İbn Abbâs ise hadis rivâyet ettiği zaman şöyle derdi: Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) hadis rivâyet ettiğimi işitip de bunun (aslım) Allah'ın Kitab'anda bulamadığınız veya halkın nazarında güzel (olduğunu görmediğiniz) zaman bilin ki, ben ona isnad ederek yalan söylemişim.

606. Bize Abdullah b. İmrân haber verip (dedi ki), bize Süfyân b. Uyeyne, Süleyman el-Ahvel'den, (O da) İkrime'den (naklen) rivâyet etti (ki, İkrime) şöyle dedi: Doğrusu bir âlim hakkında insanların en önemsemezi, onun ailesidir.

٥٠- باب تَأْوِيلِ حَدِيثِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم-

٦٠٢ - أَخْبَرَنَا نُعَيْمُ بْنُ حَمَّادٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنِ ابْنِ عَجْلاَنَ عَنْ عَوْنِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ أَنَّهُ قَالَ : إِذَا حُدِّثْتُمْ بِالْحَدِيثِ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَظُنُّوا بِهِ الَّذِى هُوَ أَهْيَأُ وَالَّذِى هُوَ أَهْدَى وَالَّذِى هُوَ أَتْقَى .

٦٠٣ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا مِسْعَرٌ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ عَنْ أَبِى الْبَخْتَرِىِّ عَنْ أَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ السُّلَمِىِّ عَنْ عَلِىٍّ قَالَ : إِذَا حُدِّثْتُمْ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- شَيْئاً فُظُنُّوا بِهِ الَّذِى هُوَ أَهْدَى وَالَّذِى هُوَ أَتْقَى وَالَّذِى هُوَ أَهْيَأُ

٦٠٤ - أَخْبَرَنَا أَبُو مَعْمَرٍ : إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ عَنْ صَالِحِ بْنِ عُمَرَ عَنْ عَاصِمِ بْنِ كُلَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ : كَانَ إِذَا حَدَّثَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( مَنْ كَذَبَ عَلَىَّ مُتَعَمِّداً فَلْيَتَبَوَّأْ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ ).

٦٠٥ - وَكَانَ ابْنُ عَبَّاسٍ إِذَا حَدَّثَ قَالَ : إِذَا سَمِعْتُمُونِى أُحَدِّثُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَلَمْ تَجِدُوهُ فِى كِتَابِ اللَّهِ أَوْ حَسَناً عِنْدَ النَّاسِ فَاعْلَمُوا أَنِّى قَدْ كَذَبْتُ عَلَيْهِ.

٦٠٦ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عِمْرَانَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ سُلَيْمَانَ الأَحْوَلِ عَنْ عِكْرِمَةَ قَالَ : أَزْهَدُ النَّاسِ فِى عَالِمٍ أَهْلُهُ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 49. Bab—Sünnet Allah'ın Kitabına Hükmedicidir

597. Bize Esed b. Mûs’ı haber verip (dedi ki), bize Mu'âviye rivâyet edip (dedi ki), bize el-Hasan b. Câbir, el-Mikdâm b. Ma'dîkerib el-Kindi'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber günü bazı şeyleri, yani (ehlî) eşek (etinin yenmesini) ve başka şeyleri haram kıldı, sonra şöyle buyurdu: "Muhakkak ki yakında adama, koltuğuna oturmuş olduğu bir haldeyken, benim hadisim rivâyet edilecek de o; "bizimle sizin aramızda Allah'ın Kitab'ı vardır. Onda helâl olarak bulduğumuzu helâl sayar, onda haram olarak bulduğumuzu haram sayarız" diyecektir. Halbuki, iyi bilin ki, Allah'ın Resulünün haram kıldığı şeyler Allah'ın haram kıldığı şeyler gibidir. "

598. Bize Muhammed b. Uyeyne, Ebû İshak el-Fezâri'den, (O) el-Evzâ'î'den, (O da) Yahya b. Ebî Kesir'den (naklen) haber verdi (ki, Yahya) şöyle dedi: Sünnet Kur'an'a hükmedicidir. Kur'an ise Sünnet'e hükmedici değildir.

599. Bize Muhammed b. Kesîr, el-Evzâ'î'den, (O da) Hassân'dan (naklen) haber verdi (ki, Hassan) şöyle dedi: Cibril, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) Kur'an'ı indirdiği gibi Sünnet'i de indirirdi.

600. Bize Muhammed b. Kesîr, el-Evzâ'î'den, (O da) Mekhûl'den (naklen) haber verdi (ki, Mekhûl) şöyle dedi: Sünnet iki çeşittir: Bir Sünnet var ki, onu almak farz, bırakmak küfürdür. Bir Sünnet de var ki, onu almak fazilet, onu bırakıp başkasını almak günâhtır.

601. Bize Süleyman b. Harb haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Ya'la b. Hakim'den, (O da) Sa'îd b. Cübeyr'den (naklen) rivâyet etti ki, O (yani Sa'îd) bir gün Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadis rivâyet etmişti de, bir adam; "Allah'ın Kitâb'ında buna muhalif olan şeyler var!" demişti. (Bunun üzerine Sa'îd) şöyle karşılık vermişti: "Allah, Allah! Ben sana Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) hadis rivâyet ediyorum. Sen ise Allah'ın Kitab'ı ile ona ta'rizde bulunuyorsun! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah'ın Kitab'ını senden daha iyi bilirdi."

٤٩- باب السُّنَّةُ قَاضِيَةٌ عَلَى كِتَابِ اللَّهِ

٥٩٧ - أَخْبَرَنَا أَسَدُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ جَابِرٍ عَنِ الْمِقْدَامِ بْنِ مَعْدِيكَرِبَ الْكِنْدِىِّ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- حَرَّمَ أَشْيَاءَ يَوْمَ خَيْبَرَ الْحِمَارَ وَغَيْرَهُ ، ثُمَّ قَالَ :( لَيُوشِكُ بِالرَّجُلِ مُتَّكِئاً عَلَى أَرِيكَتِهِ يُحَدِّثُ بِحَدِيثِى فَيَقُولُ : بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ كِتَابُ اللَّهِ مَا وَجَدْنَا فِيهِ مِنْ حَلاَلٍ اسْتَحْلَلْنَاهُ ، وَمَا وَجَدْنَا فِيهِ مِنْ حَرَامٍ حَرَّمْنَاهُ. أَلاَ وَإِنَّ مَا حَرَّمَ رَسُولُ اللَّهِ فَهُوَ مِثْلُ مَا حَرَّمَ اللَّهُ ).

٥٩٨ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ الْفَزَارِىِّ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى كَثِيرٍ قَالَ : السُّنَّةُ قَاضِيَةٌ عَلَى الْقُرْآنِ ، وَلَيْسَ الْقُرْآنُ بِقَاضٍ عَلَى السُّنَّةِ.

٥٩٩ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ عَنْ حَسَّانَ قَالَ : كَانَ جِبْرِيلُ يَنْزِلُ عَلَى النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- بِالسُّنَّةِ كَمَا يَنْزِلُ عَلَيْهِ بِالْقُرْآنِ.

٦٠٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ عَنْ مَكْحُولٍ قَالَ : السُّنَّةُ سُنَّتَانِ : سُنَّةٌ الأَخْذُ بِهَا فَرِيضَةٌ وَتَرْكُهَا كُفْرٌ ، وَسُنَّةٌ الأَخْذُ بِهَا فَضِيلَةٌ وَتَرْكُهَا إِلَى غَيْرِ حَرَجٍ.

٦٠١ - أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ يَعْلَى بْنِ حَكِيمٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ : أَنَّهُ حَدَّثَ يَوْماً بِحَدِيثٍ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ رَجُلٌ : فِى كِتَابِ اللَّهِ مَا يُخَالِفُ هَذَا. قَالَ : لاَ أُرَانِى أُحَدِّثُكَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَتُعَرِّضُ فِيهِ بِكِتَابِ اللَّهِ ، كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَعْلَمَ بِكِتَابِ اللَّهِ مِنْكَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 48. Bab—İlmin İzzetini Koruma

583. Bize Muhammed b. Sa'îd haber verip (dedi ki), bize Abdusselâm b. Harb, Abdul'a'lâ'dan, (O da) El-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki, O (yani el-Hasan, bir gün) çarşıya girdi ve bir adamla bir elbiseye pazarlık yaptı. (Adam) da; "bu (elbise), şuna şuna mukabil senin olsun! Vallahi başkası olaydı onu vermezdim" dedi. Bunun üzerine (el-Hasan); "demek bunu yaptınız ha!" dedi ve ondan sonra O, artık Allah'a kavuşuncaya, (vefat edinceye) kadar, ne çarşıda satın alıcı olarak, ne de satıcı olarak görülmedi.

584. Bize el-Heysem b. Cemil, Husâm'dan, (O) Ebû Ma'şer’den, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi (ki, İbrahim) kendisini tanıyanlardan satın almazdı.

585. Bize Muhammed b. Sa'îd haber verip (dedi ki), bize Abdusselâm, Abdullah İbnu'l-Velîd el-Muzeni'den, (O da) Ubeyd İbnu'l-Hasan'dan (naklen) haber verdi (ki, Ubeyd) şöyle dedi: Mus'ab İbnu'z-Zübeyr, Ramazan ayı girdiğinde Kûfelilerin "kurrâ’sına=Kur'an okuyan âbidlerine" bir (miktar) mal taksim etti. (Bu arada) Abdurrahman b. Ma'kıl'e ikibin dirhem gönderip; "bu (Ramazan) ayında bunlardan istifade ediver!" dedi. Abdurrahman b. Ma'kıl, bunları geri çevirdi ve "biz Kur'an'ı bunun için okumadık!" dedi.

586. Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebî Halef haber verip (dedi ki), bize Enes b. Iyâd rivâyet edip (dedi ki), bana Ubeydullah b. Ömer rivâyet etti ki, Ömer İbnu'l-Hattâb, Abdullah b. Selâm'a; "ilim adamları, (ilim erbabı) kimlerdir?" diye sordu. O da; "bildikleriyle amel edenler" karşılığını verdi. (Hazret-i Ömer); "peki, ilmi, adamların göğüslerinden ne yok eder?" dedi. (O da) "tama' (açgözlülük)!" cevabını verdi.

587. Bize Muhammed b. Ahmed haber verip (dedi ki), bize Süfyân b. Uyeyne, Zeyd'den, (O da) Atâ'dan (naklen) rivâyet etti (ki, Atâ’) şöyle dedi: Ağırbaşlılığın ilme kondurduğundan daha güzelini, hiçbir şey bir şeye kondurmamıştır!.

588. Bize Affân haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme rivâyet edip (dedi ki), bize Asım el-Ahvel, Âmir eş-Şa'bî'den, O'nun şöyle dediğini haber verdi: İlmin süsü, sahiplerinin ağırbaşlılığıdır.

589. Bize Ya'küb b. İbrahim haber verip (dedi ki), bize Abdurrahman rivâyet edip (dedi ki), bize Zem'a b. Salih, Seleme b. Vehrâra'dan, (O da) Tâvûs'tan (naklen) rivâyet etti (ki, Tâvûs) şöyle dedi: İlim, ağırbaşlılık dağarcığı gibisine konmamıştır.

590. Bize Muhammed b. Humeyd haber verip (dedi ki), bize, Cerir, ibn Şübrüme'den,- (O da) eş-Şa'bî'den (naklen) rivâyetetti (ki, eş-Şa'bî) şöyle dedi: İlmin süsü, sahiplerinin ağırbaşlılığıdır.

591. Bize el-Hakem İbnu'l-Mübârek haber verip (dedi ki), bize Mutarrif b. Mazin, Ya'la b. Mıksem'den, (O da) Vehb b. Munebbih'ten (naklen) haber verdi (ki, Vehb şöyle dedi: Şüphe yok ki hikmet, (dünyalıkları) terkeden, sakin kalbte kalır.

592. Bize Muhammed b. Ahmed haber verip dedi ki, Süfyân'ı, şöyle derken işitmiştim: Ubeydullah şöyle dedi: İlmi lekelediniz, nurunu yok ettiniz. Şayet Ömer bana ve size kavuşsaydı, canımızı yakardı.

593. Bize Şihâb b. Abbâd haber verip (dedi ki), bize Süfyân b. Uyeyne, Umeyye el-Murâdi'den, şöyle dediğini rivâyet etti: Ali dedi ki; "İlim öğreniniz. Öğrendiğiniz zaman da ona hâkim olunuz ve ne gülme ile, ne de oyunla onu karıştırmayınız. Aksi halde kalpler onu kerih görüp (dışarı) atar.

594. Bize Muhammed b. Humeyd haber verip (dedi ki), bize Cerir, el-Fudayl b. Ğazvân'dan, (O da) Ali b. Hüseyn'den (naklen) rivâyet etti (ki, Ali) şöyle dedi: Kim bir gülüş gülerse, ilimden bir atımlık atmış olur.

595. Bize Muhammed b. Yûsuf, Süfyân'dan (naklen) haber verdi ki, Hazret-i Ömer, Ka'b'a, "ilim adamları, (ilim erbabı) kimlerdir?" diye sormuş. O da; "bildikleriyle amel edenler!" diye cevap vermiş. (Hazret-i Ömer); "peki, ilmi alimlerin kalbinden ne çıkarmıştır?" demiş. (O da); "tama’; (açgözlülük)!" cevabını vermiş.

596. Bize Ahmed b. Humeyd haber verip (dedi ki), bize Muhammed b. Bişr rivâyet edip (dedi ki), bize Abdullah İbnu’l-Velid, Ömer b. Eyyûb'dan, (O da) Ebû İyâs'tan (naklen) rivâyet etti (ki, Ebû îyâs) şöyle dedi: Ben Amr İbnu'n-Nu'mân’ın yanına konuk inmiştim. Derken, Ramazan ayı geldiğinde Mus'ab İbnu'z-Zübeyr'in elçisi O'na ikibin dirhem getirdi ve "Emîr sana selâm söylüyor. O dedi ki, biz hiçbir şerefli "kari'=Kur'an okuyan âbid" bırakmadık ki, bizden ona bir iyilik ulaşmış olmasın. Binaenaleyh sen de, bu (Ramazan) ayındaki harcamalarında şu iki (bin)den istifade ediver!" dedi. Bunun üzerine (Amr) şöyle karşılık verdi: "Emîr'e selâm söyle ve O'na de ki, bizler, vallahi, (Kur'an-ı Kerîm'i) dünyayı ve parasını kastederek okumadık!".

٤٨- باب صِيَانَةِ الْعِلْمِ

٥٨٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ بْنُ حَرْبٍ عَنْ عَبْدِ الأَعْلَى عَنِ الْحَسَنِ : أَنَّهُ دَخَلَ السُّوقَ فَسَاوَمَ رَجُلاً بِثَوْبٍ فَقَالَ : هُوَ لَكَ بِكَذَا وَكَذَا وَاللَّهِ لَوْ كَانَ غَيْرُكَ مَا أَعْطَيْتُهُ. فَقَالَ : فَعَلْتُمُوهَا. فَمَا رُئِىَ بَعْدَهَا مُشْتَرِياً مِنَ السُّوقِ وَلاَ بَائِعاً حَتَّى لَحِقَ بِاللَّهِ.

٥٨٤ - أَخْبَرَنَا الْهَيْثَمُ بْنُ جَمِيلٍ عَنْ حُسَامٍ عَنْ أَبِى مَعْشَرٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ : أَنَّهُ كَانَ لاَ يَشْتَرِى مِمَّنْ يَعْرِفُهُ.

٥٨٥ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَعِيدٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْوَلِيدِ الْمُزَنِىِّ عَنْ عُبَيْدِ بْنِ الْحَسَنِ قَالَ : قَسَّمَ مُصْعَبُ بْنُ الزُّبَيْرِ مَالاً فِى قُرَّاءِ أَهْلِ الْكُوفَةِ حِينَ دَخَلَ شَهْرُ رَمَضَانَ ، فَبَعَثَ إِلَى عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ مَعْقِلٍ بِأَلْفَىْ دِرْهَمٍ ، فَقَالَ لَهُ : اسْتَعِنْ بِهَا فِى شَهْرِكَ هَذَا. فَرَدَّهَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَعْقِلٍ وَقَالَ : لَمْ نَقْرَإِ الْقُرْآنَ لِهَذَا.

٥٨٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ أَبِى خَلَفٍ حَدَّثَنَا أَنَسُ بْنُ عِيَاضٍ حَدَّثَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ قَالَ لِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَلاَمٍ : مَنْ أَرْبَابُ الْعِلْمِ؟ قَالَ : الَّذِينَ يَعْمَلُونَ بِمَا يَعْلَمُونَ. قَالَ : فَمَا يَنْفِى الْعِلْمَ مِنْ صُدُورِ الرِّجَالِ؟ قَالَ : الطَّمَعُ.

٥٨٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ زَيْدٍ عَنْ عَطَاءٍ قَالَ : مَا أَوَى شَىْءٌ إِلَى شَىْءٍ أَزْيَنَ مِنْ حِلْمٍ إِلَى عِلْمٍ.

٥٨٨ - أَخْبَرَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ أَخْبَرَنَا عَاصِمٌ الأَحْوَلُ عَنْ عَامِرٍ الشَّعْبِىِّ قَالَ : زَيْنُ الْعِلْمِ حِلْمُ أَهْلِهِ.

٥٨٩ - أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ حَدَّثَنَا زَمْعَةُ بْنُ صَالِحٍ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ وَهْرَامٍ عَنْ طَاوُسٍ قَالَ : مَا حُمِلَ الْعِلْمُ فِى مِثْلِ جِرَابِ حِلْمٍ.

٥٩٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنِ ابْنِ شُبْرُمَةَ عَنِ الشَّعْبِىِّ قَالَ : زَيْنُ الْعِلْمِ حِلْمُ أَهْلِهِ.

٥٩١ - أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا مُطَرِّفُ بْنُ مَازِنٍ عَنْ يَعْلَى بْنِ مِقْسَمٍ عَنْ وَهْبِ بْنِ مُنَبِّهٍ قَالَ : إِنَّ الْحِكْمَةَ تَسْكُنُ الْقَلْبَ الْوَادِعَ السَّاكِنَ.

٥٩٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ قَالَ سَمِعْتُ سُفْيَانَ يَقُولُ قَالَ عُبَيْدُ اللَّهِ : شِنْتُمُ الْعِلْمَ وَأَذْهَبْتُمْ نُورَهُ ، وَلَوْ أَدْرَكَنِى وَإِيَّاكُمْ عُمَرُ لأَوْجَعَنَا.

٥٩٣ - أَخْبَرَنَا شِهَابُ بْنُ عَبَّادٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ أُمَىٍّ الْمُرَادِىِّ قَالَ قَالَ عَلِىٌّ : تَعَلَّمُوا الْعِلْمَ ، فَإِذَا عَلِمْتُمُوهُ فَاكْظِمُوا عَلَيْهِ وَلاَ تَشُوبُوهُ بِضَحِكٍ وَلاَ بِلَعِبٍ فَتَمُجَّهُ الْقُلُوبُ.

٥٩٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنِ الْفُضَيْلِ بْنِ غَزْوَانَ عَنْ عَلِىِّ بْنِ حُسَيْنٍ قَالَ : مَنْ ضَحِكَ ضَحْكَةً مَجَّ مَجَّةً مِنَ الْعِلْمِ.

٥٩٥ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ سُفْيَانَ أَنَّ عُمَرَ قَالَ لِكَعْبٍ : مَنْ أَرْبَابُ الْعِلْمِ؟ قَالَ : الَّذِينَ يَعْمَلُونَ بِمَا يَعْلَمُونَ. قَالَ : فَمَا أَخْرَجَ الْعِلْمَ مِنْ قُلُوبِ الْعُلَمَاءِ؟ قَالَ : الطَّمَعُ.

٥٩٦ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْوَلِيدِ عَنْ عُمَرَ بْنِ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى إِيَاسٍ قَالَ : كُنْتُ نَازِلاً عَلَى عَمْرِو بْنِ النُّعْمَانِ فَأَتَاهُ رَسُولُ مُصْعَبِ بْنِ الزُّبَيْرِ حَضْرَةَ رَمَضَانَ بِأَلْفَىْ دِرْهَمٍ فَقَالَ : إِنَّ الأَمِيرَ يُقْرِئُكَ السَّلاَمَ ، وَقَالَ : إِنَّا لَمْ نَدَعْ قَارِئاً شَرِيفاً إِلاَّ وَقَدْ وَصَلَ إِلَيْهِ مِنَّا مَعْرُوفٌ ، فَاسْتَعِنْ بِهَذَيْنِ عَلَى نَفَقَةِ شَهْرِكَ هَذَا. فَقَالَ : أَقْرِئِ الأَمِيرَ السَّلاَمَ وَقُلْ لَهُ : إِنَّا وَاللَّهِ مَا قَرَأْنَا الْقُرْآنَ نُرِيدُ بِهِ الدُّنْيَا وَدِرْهَمَهَا.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget