Âdem aleyhisselâm Cennet’e girince, Cennet yemeklerine ve meyvelerine rağbet eyledi. Cennet bağlarını, bahçelerini ve Cennet köşklerini dolaşmaya başladı. Canı her ne isterse hemen hazır olurdu. Lâkin yaratılışı icâbı olarak, kendi cinsinden arkadaş bulup onunla yakınlık kurmak istedi. Bu düşüncede iken uyuyuverdi. O esnâda Allahü teâlâ Âdem aleyhisselâmın sol kaburga kemiğinden hazret-i Havvâ'yı yarattı. Âdem aleyhisselâm uykudan uyanınca başucunda ayakta duran bir kadın gördü ve ona; “Sen kimsin? Niçin yaratıldın?” dedi. O da, “Ben sana zevce olarak yaratıldım.” diye cevap verdi.
Hazret-i Havvâ vâlidemizin yaratılmasından Âdem aleyhisselâmın hiç haberi olmadı. Hazret-i Havvâ, Âdem aleyhisselâm sûretinde, onun boyunda, onun şeklinde ve renginde idi.
Buharî ve Müslim'in, Ebû Hüreyre'den rivâyet ettikleri bir hadîs-i şerîfte; “Kadınlar ile iyi geçinmenizi tavsiye ederim. Çünkü onlar (kadınlar), Âdem'in kaburga kemiğinden yaratıldı” buyruldu.
Allahü teâlâ, Hazret-i Havvâ'yı yarattıktan sonra Âdem aleyhisselâm ile nikâh etti. Rivâyete göre melekler; “Ey Âdem (aleyhisselâm) mihrini ver” dediler. “Mihri nedir?” deyince; “Onun mihri üç defâ veya yirmi defâ Muhammed aleyhisselâma salât okumandır” dediler. Bu, mihir için verilen bir mal değildi. Bundan maksat her şeyin yaratılmasına sebep olan Muhammed aleyhisselâmın üstünlüğünü bildirmek için idi. Çünkü, her şey O'nun yüzü suyu hürmetine yaratıldı.
Kur’an-ı kerîmde şöyle buyruldu: “Ey insanlar, sizleri bir tek şahıstan (Hazret-i Âdem'den) yaratan, o şahıstan da zevcesini (Hazret-i Havvâ'yı) vücûda getiren, ikisinden de birçok erkeklerle kadınlar halkeden Rabbinizden korkun ve günah işlemekten sakının..” (Nisâ sûresi: 1)
Allahü teâlâ Âdem aleyhisselâma Hazret-i Havvâ ile birlikte Cennet’te yerleşmelerini ve Cennet’in meyvelerinden diledikleri kadar yemelerini bildirdi. Fakat Cennet’te bir ağaç için, bu ağaca yaklaşmayın, bundan yemeyin buyurdu. Onu yasakladı ve bundan yerseniz zahmete düşer, bedbaht olursunuz buyurdu. Âdem aleyhisselâm, Hazret-i Havvâ ile Cennet’te iken şeytan onlara düşmanlık besleyip, aldatmak ve öç almak için harekete geçti. Bu husûslarda Kur’an-ı kerîmde meâlen şöyle buyrulmaktadır:
“Ve biz demiştik ki, ey Âdem sen zevcenle Cennet’te kal. Onun (Cennet’in) nîmetlerinden ikiniz de bol bol yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa (nefslerine) zulmedenlerden olursunuz.” (Bakara sûresi: 35)
“Ey Âdem! Sen zevcenle birlikte Cennet’te kal, ikiniz de dilediğiniz nîmetlerden bol bol yiyiniz. Ancak şu ağaca yaklaşmayın, sonra zâlimlerden olursunuz.” (A’râf sûresi: 17)
“Bir vakit meleklere, Âdem'e hürmet için secde edin demiştik de hepsi secde ettiler; İblis müstesna, o imtina etmişti. Biz de Âdem'e şöyle demiştik: Muhakkak bu (İblis), sana ve zevcene düşmandır. Sakın sizi Cennet’ten çıkarmasın, sonra zahmet çekersin. Çünkü senin acıkmaman ve çıplak kalmaman (ancak) Cennet’tedir. Ve sen orada susamazsın, güneşte yanmazsın.” (Tâhâ sûresi: 116-119)
Şeytan, Âdem aleyhisselâma karşı secde etmeyip kibirlenmesi sebebiyle gadab-ı ilâhiyyeye uğradığı için, Âdem aleyhisselâma ve Hazret-i Havvâ'ya düşmanlık besleyip, onları içinde bulundukları nîmetten mahrûm etmek istiyordu. Bunun için hîle düşünüyor, onları yanıltma yolları arıyordu. Onlara kendilerine yasak edilen ağacın meyvesinden yedirmeyi ve böylece Cennet’ten çıkarılmalarını istiyordu. Bu iş için onları Cennet’in dışından gözetleyerek fırsat kolluyordu. Bir defâsında Âdem aleyhisselâm ile Hazret-i Havvâ, Cennet’in kapısının yakınında dolaşırken, şeytan onların dikkatini çekti. Sonra da onlarla konuşmaya başladı. Bir rivâyete göre de önce, dikkatlerini çekmek için karşılarında ağlayıp sızlayarak feryâdını duyurdu. Böylece Âdem aleyhisselâm ile Hazret-i Havvâ'nın dikkatini çekmişti. Neden böyle feryâd ediyorsun dediklerinde, ben sizin öleceğinize ve bu sebepten de içinde bulunduğunuz nîmetlerden ayrılacağınıza ağlamaktayım diye cevap verdi. Sonra sözüne devam edip; “Size ebedîlik ağacına delâlet edeyim mi? Eğer o ağaçtan yerseniz iki melek olursunuz ve Cennet’te devamlı kalırsınız, sona ermeyen bir devlete kavuşursunuz” dedi. “Ayrıca ben muhakkak sizin iyiliğinizi istiyorum” diyerek yemin etti. Şeytanın bu sözleri ve yemini üzerine Hazret-i Havvâ ile Âdem aleyhisselâm onun kendilerine düşman olduğunu unuttular. Önce Hazret-i Havvâ, sonrada onun teşviki ile unutarak Âdem aleyhisselâm, kendilerine yasak edilen ağacın meyvesinden tattılar. Bu ağacın hangi ağaç olduğu husûsunda farklı rivâyetler yapılmıştır. İslâm âlimlerinden bir kısmı buğday olduğunu söylemişlerdir.
Âdem aleyhisselâmın bu yasak edilen ağaçtan yemesi zelle idi. Kur’an-ı kerîmde bu husûsta şöyle buyruldu: “Doğrusu bundan önce Âdem'e (bu ağaçtan yeme diye) emrettik de unuttu. Biz onda bir sabır ve sebât bulmadık.” Tâhâ sûresi: 115)
“Bunun üzerine ikisi de o ağaçtan yediler. Hemen seveteynleri kendilerine açılıverdi ve üzerlerine Cennet yaprağından örtüp yamamaya başladılar...” (Tâhâ sûresi: 121)
“Ağacın meyvesini tattıkları zaman seveteynleri kendilerine açılıverdi. Onlar da hemen Cennet yapraklarından üst üste koymakla örtünmeye başladılar. Rableri onlara şöyle nidâ etti. Ben ikinize de bu ağacı yasak etmedim mi, şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” (A’râf sûresi: 22)
Âdem aleyhisselâm ve Hazret-i Havvâ ağacın meyvesinden alıp henüz tattıkları anda avret mahalleri açılıverdi. Utançlarından hemen Cennet’teki ağaçların yapraklarından alıp üst üste koyarak örtündüler.
İbn-i Abbâs ve Katâde hazretleri şöyle demişlerdir: “Allahü teâlâ Âdem aleyhisselâma; “Sana Cennet’te pek çok şeyi mubâh ettiğim hâlde niçin yasak ettiğim ağacın meyvesinden yedin?” buyurunca, Âdem aleyhisselâm şeytanın yemin ettiğini söyleyip, “Yâ Rabbî! Ben bir kimsenin senin adına yalan yere yemin edeceğini zannetmiyordum!” dedi. Yine Sa’îd bin Cübeyr, İbn-i Abbâs'dan şöyle nakletmiştir: Allahü teâlâ Âdem aleyhisselâma; “Seni yasak ettiğim ağacın meyvesinden yemeye teşvik eden sebep nedir?” buyurunca; “Yâ Rabbî! Bu işe beni Havvâ teşvik etti” dedi.”
Übey bin Ka'b'den şöyle rivâyet edilmiştir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Allahü teâlâ Âdem aleyhisselâmı uzun boylu, uzun dallı bir hurma gibi ve başında çok saç bulunan bir kişi olarak yarattı. Cennet’te kendisine yasak edilen ağaçtan tadınca üzerinden elbisesi düştü ve önce avret mahalli açıldı. Avret mahallinin açıldığını görünce Cennet’te koşmaya başladı. Koşarken saçı bir ağaca takıldı, çekmeye başladı. Bunun üzerine Allahü teâlâ ona; “Ey Âdem! Benden mi kaçıyorsun!” “Hayır ya Rabbi, sâdece utancımdan kaçıyorum” dedi.”
ÂDEM ALEYHİSSELÂM |
---|
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.