Hûd aleyhisselâmın belli başlı mûcizeleri dört nevî idi:
1- Allahü teâlânın izni ile rüzgârları istediği tarafa döndürürdü.
Bu mûcizenin meydana gelmesine sebep şudur: Îmân etmek için, kavmi kendisinden mûcize istediklerinde Hazret-i Hûd, onlara; “Nasıl mûcize istersiniz?” diye sordu. Kavmi; “Rüzgârı istediğimiz tarafa çevir, döndür” dediler. Hûd (aleyhisselâm) duâ etti. Vahiy gelip, Allahü teâlâ; “Ne tarafa istersen, elinle işâret et!” buyurdu. Bundan sonra Hazret-i Hûd, rüzgârı sağ tarafa döndürmek isterse sağ eliyle, sol tarafa döndürmek isterse sol eliyle işâret ederdi. Böyle işâret etmesiyle rüzgârın o tarafa dönmesi bir olurdu.
Âd kavmi, bir mûcize gösterirsen îmân ederiz dedikleri ve bu mûcizeyi gördükleri hâlde îmân etmedikleri için, yine rüzgâr cinsinden ve âyet-i kerîmede rîh-ı sarsar diye bildirilen şiddetli rüzgâr ile helâk olundular.
Âd kavminin insanları güçlü, kuvvetli, iri cüsseli kimseler idi. Gelip geçmiş bütün insanlar içinde boy, cüsse ve kuvvet bakımından en ileride olanlar Âd kavmine mensuptu. Bu kadar iri cüsselerine ve kuvvetlerine rağmen, şiddetli rüzgâr onları helâk etti. Öylesine kaldırıp yere vurdu ki, onlardan hiç birisi aslâ karşı koyamadı; zâten buna güçleri de yetmezdi.
Âyet-i kerîmelerde, onların her birinin, rüzgâr kendilerine çarptıktan sonra, rüzgârlara tahammülü pek az olan hurma ağaçları gibi yere devrildikleri haber verilmiştir.
2- Âd kavminin bulunduğu havâlide, taş ve kayalıklardan ibâret bir dağ vardı. Bu dağda ne bir ot biter, ne de bir su çıkardı. Âd kavmi, Hazret-i Hûd'a peygamberlik iddiasında sâdık olduğuna delil olmak üzere, bu dağı, koyunlarını ve diğer hayvanlarını otlatmak üzere mera hâline çevirmesini söylediler. O da bunun için Allahü teâlâya duâ etti. Duânın hemen akabinde, o kayaların hepsi, bir anda temiz, verimli toprağa dönüşüverdi. Üstelik bu dağ, yemyeşil olup, her taraf çiçeklerle donanmıştı. Etrâfta güzel çeşmeler peydâ olmuş, her yer gönül alıcı bir güzellikle, güllük gülistanlık hâline gelmişti.
Bu mûcizeyi de gözleriyle gören Âdlıların kalbleri, toprak hâline gelmiş olan kayalardan daha katı olduğundan, yine îmân etmediler.
3- Hazret-i Hûd'un mûcizelerinden biri de, duâsı bereketiyle yünün, ibrişim (ipekten işlenmiş bir çeşit iplik) şekline gelmesidir.
Âd kavmi, mûcize olarak ondan, koyunlarının yünlerini ibrişim hâline getirmek için cenâb-ı Hakk'a duâ etmesini istemişlerdi. O da duâ edip, bütün yünler, Allahü teâlânın izni ile ibrişim hâline gelmiş idi.
4- Hazret-i Hûd bir zaman bâzı kimselerle birlikte sefere çıkmıştı. Yolculuk esnâsında şiddetli yağmura tutuldular. Yürümeye imkanları olmadığı gibi, sığınıp rahat edebilecek kapalı bir yer de yoktu. Hûd'un (aleyhisselâm) duâsı üzerine Allahü teâlâ rüzgâr vâsıtasıyla onlara, sığınılacak bir menzil yapabilmek için ne lâzımsa hepsini gönderdi. Onlar da o ıssız vâdide kendilerine yetecek kadar sığınaklar yapıp, hava rahatlayıncaya kadar orada kaldılar. Daha sonra yollarına devam ettiler.
Âd kavminin helâk olmasından sonra, Sâlih (aleyhisselâm) Semûd kavmine peygamber olarak gönderildi.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.