Rivayet edildiğine göre, Âd kavmi, kendilerini perişân eden kuraklığa dört yıl müddetle tahammül ettiler. Nihâyet melikleri olan Halcân'ın yanına geldiler. İleri gelenleri vâsıtasıyla, Halcân'a; “Artık daha fazla dayanamıyoruz. Hûd'un (aleyhisselâm) söylediklerinin, haber verdiklerinin doğru olmasından korkuyoruz. Yâni ona îmân etmekten başka çâremiz kalmadığını hissediyoruz” dediler.
Halcân, o kadar zulüm ve haksızlıklarına, aşağılık ve alçaklıklarına, şirk ve isyânlarına, küfürdeki inâd ve ısrârlarına bir yenisini daha ekleyerek, kavminin bu sözlerine şiddetle karşı çıktı ve; “İçinde bulunduğunuz zorluklar sebebiyle Hûd'un dînine girmeye azmettiğinizi haber aldım. Kumları yemek ve idrarlarınızı içmek pahasına da olsa onun dînine girmeyeceksiniz” dedi. “O çok yalan söyleyen sihirbazın biridir” gibi hezeyânlarla da Hazret-i Hûd'a dil uzattı. Bu saçma sözlerini kendi bozuk mantığı ile güyâ şöyle isbât etmeye çalışıyordu: “Bu belâ bize, ona itâat etmediğimiz için isâbet etmiş ise, o hâlde niye davarlarımız, ehlî ve vahşî hayvanlar açlıktan helâk oldular? Onların böyle bir günahları yok ki. Bize isâbet eden, aynen onlara da isâbet etti. Şüphesiz, bu belâ size ve sizin dışınızda olanların hepsine isâbet etmiştir. Siz bu hâle bir miktar daha sabredin. Bu böyle devam edecek değil ve siz de hep bu hâlde kalacak değilsiniz.” Halcân'ın bu sözlerinden sonra Âdlılar, Hazret-i Hûd'a tâbi olmaktan yine vazgeçtiler. Halcân'ın sözlerine aldanarak olanca güçleri ile açlığa tahammül etmeye, bu sıkıntılara göğüs germeye çalıştılar.
Bu esnâda Hazret-i Hûd, yüksek bir tepeye çıkarak şöyle nidâ etti: “Ey Âdlılar! Beni inkâr etmeye devam ediyorsunuz. Ama biliniz ki, şu içinde bulunduğunuz hâl benim, sizi, kendisiyle korkuttuğum azâbın başlangıcıdır. Benim sözlerime iltifât etmez, inanmazsanız o azâba kavuşursunuz. Şâyet Allahü teâlâya îmân ederseniz, gökten size yağmur yağdırması, yerden ot bitirmesi için O'na duâ ederim.”
Musîbetten kurtulmak için, Hûd aleyhisselâma uymanın şart olduğunu bir türlü anlayamayan Âdlılar bunu dinledikten sonra, birbirlerine; “Bu dört sene içinde yapabildiğimiz kadar güçlüklere göğüs gerdik. Bunu hepiniz biliyorsunuz. Korkarız ki, bu hâl bizim aleyhimize devam edecek, İstiska (yağmur duâsı) için Mekke'ye heyet gönderelim. Çünkü nerede ise helâk olacağız” diyerek bir heyetin yağmur duâsı için Mekke'ye gitmesine karar verdiler.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.