Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

İbrâhim Aleyhisselâmın Vefâtı

İbrâhim Aleyhisselâmın Vefâtı || Peygamberler Ansiklopedisi || Hadis Kütüphanesi

İbrâhim aleyhisselâm yüzyetmişbeş yaşında Hazret-i Hâcer ve Hazret-i Sâre'den sonra Kudüs'te vefât etti. Vefât etmeden önce oğlu hazret-i İsmâil'e şu vasiyette bulundu: “Ey oğlum! Alnında parlayan bu nûr, son peygamber Muhammed aleyhisselâmın nûrudur. Bütün baba ve dedelerimizin vasiyeti; bu nûru iyi muhâfaza edip, zâyi etmeyip ehline teslim etmektir. Bu mübârek nûru iyi muhâfaza et, nikâhlı, afif ve temiz kadınlara teslim eyle. Sen evlâdına da böyle vasiyette bulun.” Bu hususta hazret-i İsmâil’den kuvvetli söz alıp vasiyetini tamamladı.
İbrâhim aleyhisselâmın ibâdet ettiği bir evi var idi. Bir gün evden çıkıp kapıyı kilitledi ve bir müddet sonra döndü. Kapıyı açıp girince, içerde birisinin oturduğunu gördü. “Bu eve seni kim koydu?” diye sorunca, o şahıs; “Ev sâhibi koydu” diye cevap verdi. “Ev sâhibi benim. Ben seni içeri koymadım!” deyince de; “Senden ve benden başka bir sâhip vardır. O her şeyin sâhibidir” dedi. Bunun üzerine oturanın melek olduğunu anladı. Kimsin diye sordu ve Melek-ül mevt, yâni ölüm meleği olduğunu öğrendi. Sonra İbrâhim aleyhisselâm; “Mü’minlerin rûhunu nasıl alırsın bana göster” buyurdu. Azrâil aleyhisselâm; “Mübârek yüzünü yan tarafa çevir” dedi. Yüzünü çevirince gâyet güzel bir sûret gördü. Hiç öyle güzel yüz görmemişti. Bunun üzerine; “Ey Melek-ül mevt! Eğer ölen bir kimseye bu sûret gösterilirse ona kâfidir” buyurdu. Bundan sonra “Îmân etmeyenlerin, kâfirlerin rûhunu nasıl alıyorsun onu da göster?” deyince, Azrâil aleyhisselâm; “Tâhâmmül edemezsin” buyurdu. Görmek isteğinde ısrâr edince; “Yüzünü yana çevir” dedi. İbrâhim aleyhisselâm yan tarafa dönüp bakınca, çok korkunç bir sûret gördü. Bu hâli gördü ve kendinden geçti. Kendine gelince de; “Eğer kâfire bundan başka kötü şey göstermeseler bu ona yeter.” buyurdu.
İbrâhim aleyhisselâm bundan sonra da Melek-ül mevt'e yâni Azrâil aleyhisselâma; “Ziyârete mi geldin? Rûhumu almaya mı?” buyurdu. “Eğer izin verirsen rûhunu almaya!” diye cevap verdi. İbrâhim aleyhisselâm; “Dost dostun canını alır mı?” deyince; “Yâ İbrâhim (aleyhisselâm) bu hususu Allahü teâlâya arz edeyim, ne buyurursa sana bildireyim” buyurdu. Azrâil aleyhisselâm gidip hemen geldi. Allahü teâlâ; “Dost dosta kavuşmak istemez mi?” buyurdu dedi. İbrâhim aleyhisselâm bunu işitince; “Çabuk gel kardeşim, hemen canımı cânâna kavuştur, benim için bundan büyük müjde olamaz” buyurdu. Bunun üzerine Azrâil aleyhisselâm mübârek rûhunu kabzetti.
İbrâhim aleyhisselâm Kudüs civârında Habrun kasabasında bir mağaraya defnedilmiştir. Bu kasaba, İbrâhim aleyhisselâmın Halîl (Allahü teâlânın dostu) ismine izâfeten Halîlürrahmân ismiyle meşhûrdur. Bu beldede; hazret-i Lût, hazret-i İshak ve hazret-i Ya’kub'un ve daha pek çok peygamberin kabrinin bulunduğu rivâyet edilmiştir. Müslüman hükümdârlar orada bulunan mescidleri ve türbeleri kendi devirlerinde tâmir ettirmişlerdir. Halîlürrahmân'daki mescid ve türbeleri ise son olarak, Osmanlı Sultânı ikinci Abdülhamid Han tâmir ettirmiştir.

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget