18- Apaçık Dokuz Ayet Nelerdir?
4095- Safvan b. Assan (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir Yahudi arkadaşına bizi şu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e götür dedi. Arkadaşı ona aman ha O’na, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) deme! Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) dediğini duyarsa gözü dört olur, Peygamberliğini kabul ettiğini sanır ve sevinir dedi. Bundan sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna giderek O’na dokuz açık ayetin ne olduğunu sordular. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de onlara şöyle buyurdu:
(1. Hiçbir şeyi Allah’a ortak tanımayın. 2. Hırsızlık yapmayın. 3. Zina etmeyin. 4. Allah’ın haram kıldığı cana kıymayın. 5. Hâkim karşısında birine iftira edip yalan söylemeyin. 6. Sihir yapmayın. 7. Faiz yemeyin. 8. Namuslu kimseye iftira atmayın. 9. Savaştan kaçmayın ve Ey Yahudiler bilhassa siz Cumartesi yasağına uyun.) Bunları duyan Yahudiler Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ellerine ve ayaklarına kapanıp öptüler. Senin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) olduğuna şahitlik ederiz dediler. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Öyleyse bana uymanıza engel olan nedir?) buyurdu. Onlar da şöyle dediler:
(Dâvûd (aleyhisselâm) soyundan Peygamber geleceği hakkında dua etti. Bu yüzden sana uyarsak Yahudilerin bizi öldürmelerinden korkarız) dediler. (Tirmizî, Tefsirü’l Kur’an: 17)
١٨ - باب السِّحْرِ
٤٠٩٥ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ، عَنِ ابْنِ إِدْرِيسَ، قَالَ أَنْبَأَنَا شُعْبَةُ، عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَلِمَةَ، عَنْ صَفْوَانَ بْنِ عَسَّالٍ، قَالَ قَالَ يَهُودِيٌّ لِصَاحِبِهِ اذْهَبْ بِنَا إِلَى هَذَا النَّبِيِّ . قَالَ لَهُ صَاحِبُهُ لاَ تَقُلْ نَبِيٌّ لَوْ سَمِعَكَ كَانَ لَهُ أَرْبَعَةُ أَعْيُنٍ . فَأَتَيَا رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَسَأَلاَهُ عَنْ تِسْعِ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ فَقَالَ لَهُمْ ( لاَ تُشْرِكُوا بِاللَّهِ شَيْئًا وَلاَ تَسْرِقُوا وَلاَ تَزْنُوا وَلاَ تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلاَّ بِالْحَقِّ وَلاَ تَمْشُوا بِبَرِيءٍ إِلَى ذِي سُلْطَانٍ وَلاَ تَسْحَرُوا وَلاَ تَأْكُلُوا الرِّبَا وَلاَ تَقْذِفُوا الْمُحْصَنَةَ وَلاَ تَوَلَّوْا يَوْمَ الزَّحْفِ وَعَلَيْكُمْ خَاصَّةً يَهُودُ أَنْ لاَ تَعْدُوا فِي السَّبْتِ ) . فَقَبَّلُوا يَدَيْهِ وَرِجْلَيْهِ وَقَالُوا نَشْهَدُ أَنَّكَ نَبِيٌّ . قَالَ ( فَمَا يَمْنَعُكُمْ أَنْ تَتَّبِعُونِي ) . قَالُوا إِنَّ دَاوُدَ دَعَا بِأَنْ لاَ يَزَالَ مِنْ ذُرِّيَّتِهِ نَبِيٌّ وَإِنَّا نَخَافُ إِنِ اتَّبَعْنَاكَ أَنْ تَقْتُلَنَا يَهُودُ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.