Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Elleri ve Ayakları Kesilip Gözleri Oyulan Kimseler

Elleri ve Ayakları Kesilip Gözleri Oyulan Kimseler || Kan Dökmenin Haramlığı || Sünen-i Nesai || Hadis Kütüphanesi

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 9- Elleri ve Ayakları Kesilip Gözleri Oyulan Kimseler

4052- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Ureyne kabilesinden bir gurup bedevî Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek Müslüman oldular. Medine’nin havası onlara iyi gelmedi ve renkleri sarardı, karınları şişti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’de onları deve ağıllarının yanına gönderdi, orada develerin sütlerinden ve idrarlarından içmelerini emretti. Onlar orada sıhhate kavuşunca çobanı öldürüp develeri sürüp götürdüler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onların yakalanıp getirilmelerini emretti. Onlar getirilince elleri ve ayakları kesildi, gözleri oyuldu.) Mü’minlerin emiri Abdülmelik Enes’ten bu hadisi işitince bu ceza, küfürleri sebebiyle mi yoksa günahları sebebiyle mi verildi diye sordu. Enes küfürleri sebebiyle diye cevap verdi. (Ebû Dâvûd, Hudud: 3; Buhârî, Tefsir: 104)

4053- Said b. Müseyyeb (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Araplardan bir gurup Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına geldiler ve Müslüman oldular. Daha sonra onlar hastalanınca Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sağmal develerin bulunduğu yere onları gönderdi, sütlerinden içip şifa bulmaları için. Vardıkları yerde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kölesi olan çobanı öldürüp develerini de sürüp götürdüler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu olayın olduğu gece Allah’ım! Muhammed’in âlini susuz koyanı susuz bırak diye beddua etmişti. Bu olay üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların yakalanmalarını emretti, getirildiklerinde elleri ve ayakları kesilip gözleri oyuldu.) Bazı rivâyetlerde şu ilave vardır: Muaviye bu hadiste:

(Onlar şirk toplumlarına kaçıp sığındılar) demiştir. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4054- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Bir gurup isyan eden ve İslâm dinini terk eden mürtedler, zekat olarak toplanan develere baskın yapıp götürdüler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların yakalanmalarını emretti, ellerini ve ayaklarını kestirip gözlerine mil çektirdi.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4055- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Bir gurup isyan eden ve İslâm dinini terk eden mürted, zekat olarak toplanan develere baskın yapıp götürdüler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların yakalanmalarını emretti ellerini ve ayaklarını kestirip gözlerine mil çektirdi.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4056- Hişam (radıyallahü anh)’ın babasından rivâyete göre:

(Bir kavim Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in develerini baskın yapıp götürdüler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de onların ellerini ayaklarını kestirip gözlerine mil çektirdi.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4057- Urve b. Zübeyr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Ureyne kabilesinden bazı kimseler Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sağmal develerini gasb ederek alıp götürdüler ve kölesini de öldürdüler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) peşlerinden adam gönderdi, onlar da yakalayıp getirdiler. Getirildiklerinde elleri ve ayakları kesildi, gözlerine de mil çekildi.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4058- Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre:

(Allah’a ve Rasûlüne karşı savaş açan bu tip kimselere muharebe ayeti denilen Mâide sûresi 33. ayeti nazil olmuştu.) (Ebû Dâvûd, Hudud: 3)

4059- Ebu’z Zinad (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çobanı öldürüp develeri götürenlerin ellerini, ayaklarını kestirip gözlerini ateşle dağladıktan sonra Allah Rasûlüne Mâide sûresi 33. ayetini indirdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4060- Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çobanı öldüren ve develeri alıp götürenlerin gözlerine mil çektirmişti. (Ebû Dâvûd, Hudud: 3; Tirmizî, Tahara: 55)

4061- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre:

(Yahudilerden bir adam Ensar’dan bir kadının boğazındaki kolyesini almak için öldürdü ve kuyuya atmıştı, başını da taşla ezmişti. Adamı derhal yakaladılar Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kafasını taşla vurup ezerek öldürülmesini emretti.) (Ebû Dâvûd, Diyat: 11; Müslim, Kasame: 3)

4062- Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, bir adam Ensar’dan bir kadının kolyesini almak için öldürmüş sonra da kalîb kuyusuna atmıştı, başını da taşla ezmişti. (Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’de onun taşla vurularak öldürülmesini emretti.) (Ebû Dâvûd, Hudud: 3; Müslim, Kasame: 3)

4063- İkrime (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Mâide sûresi 33. ayet hakkında İbn Abbâs şöyle demiştir: Bu ayet müşrikler hakkında nazil olmuştur. Onlardan yakalanmadan önce tevbe edip İslâm’a girip tevbe edenlere dokunulmaz. Bu ayet Müslümanlar hakkında değildir. Kim adam öldürür ve yeryüzünde bozgunculuk yaparsa ve Allah’a ve Rasûlüne karşı harb ilân ederse daha sonra da kafirlere sığınırsa, suçuna karşılık ceza verilmesinde bir engel yoktur, yakalandığında cezası verilir. (Ebû Dâvûd, Hudud: 3)

٩ - باب ذِكْرِ اخْتِلاَفِ طَلْحَةَ بْنِ مُصَرِّفٍ وَمُعَاوِيَةَ بْنِ صَالِحٍ عَلَى يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ فِي هَذَا الْحَدِيثِ

٤٠٥٢ - أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ وَهْبٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبُو عَبْدِ الرَّحِيمِ، قَالَ حَدَّثَنِي زَيْدُ بْنُ أَبِي أُنَيْسَةَ، عَنْ طَلْحَةَ بْنِ مُصَرِّفٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ قَدِمَ أَعْرَابٌ مِنْ عُرَيْنَةَ إِلَى نَبِيِّ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَسْلَمُوا فَاجْتَوَوُا الْمَدِينَةَ حَتَّى اصْفَرَّتْ أَلْوَانُهُمْ وَعَظُمَتْ بُطُونُهُمْ فَبَعَثَ بِهِمْ نَبِيُّ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِلَى لِقَاحٍ لَهُ فَأَمَرَهُمْ أَنْ يَشْرَبُوا مِنْ أَلْبَانِهَا وَأَبْوَالِهَا حَتَّى صَحُّوا فَقَتَلُوا رُعَاتِهَا وَاسْتَاقُوا الإِبِلَ فَبَعَثَ نَبِيُّ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي طَلَبِهِمْ فَأُتِيَ بِهِمْ فَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَّرَ أَعْيُنَهُمْ ‏.‏ قَالَ أَمِيرُ الْمُؤْمِنِينَ عَبْدُ الْمَلِكِ لأَنَسٍ وَهُوَ يُحَدِّثُهُ هَذَا الْحَدِيثَ بِكُفْرٍ أَوْ بِذَنْبٍ قَالَ بِكُفْرٍ ‏.‏

٤٠٥٣ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ، قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ وَهْبٍ، قَالَ وَأَخْبَرَنِي يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ، وَمُعَاوِيَةُ بْنُ صَالِحٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، قَالَ قَدِمَ نَاسٌ مِنَ الْعَرَبِ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَسْلَمُوا ثُمَّ مَرِضُوا فَبَعَثَ بِهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِلَى لِقَاحٍ لِيَشْرَبُوا مِنْ أَلْبَانِهَا فَكَانُوا فِيهَا ثُمَّ عَمَدُوا إِلَى الرَّاعِي غُلاَمِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَتَلُوهُ وَاسْتَاقُوا اللِّقَاحَ فَزَعَمُوا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ اللَّهُمَّ عَطِّشَ مَنْ عَطَّشَ آلَ مُحَمَّدٍ اللَّيْلَةَ ‏)‏ ‏.‏ فَبَعَثَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي طَلَبِهِمْ فَأُخِذُوا فَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَلَ أَعْيُنَهُمْ ‏.‏ وَبَعْضُهُمْ يَزِيدُ عَلَى بَعْضٍ إِلاَّ أَنَّ مُعَاوِيَةَ قَالَ فِي هَذَا الْحَدِيثِ اسْتَاقُوا إِلَى أَرْضِ الشِّرْكِ ‏.‏

٤٠٥٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْخَلَنْجِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ سُعَيْرٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، رضى اللّه عنها قَالَتْ أَغَارَ قَوْمٌ عَلَى لِقَاحِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَخَذَهُمْ فَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَلَ أَعْيُنَهُمْ ‏.‏

٤٠٥٥ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ أَبِي الْوَزِيرِ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ، ح وَأَنْبَأَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ أَبِي الْوَزِيرِ، قَالَ حَدَّثَنَا الدَّرَاوَرْدِيُّ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ قَوْمًا، أَغَارُوا عَلَى لِقَاحِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأُتِيَ بِهِمُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَطَّعَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَلَ أَعْيُنَهُمْ ‏.‏ اللَّفْظُ لاِبْنِ الْمُثَنَّى ‏.‏

٤٠٥٦ - أَخْبَرَنَا عِيسَى بْنُ حَمَّادٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ، عَنْ هِشَامٍ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ قَوْمًا، أَغَارُوا عَلَى إِبِلِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَلَ أَعْيُنَهُمْ ‏.‏

٤٠٥٧ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ، قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ وَهْبٍ، قَالَ وَأَخْبَرَنِي يَحْيَى بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَالِمٍ، وَسَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، وَذَكَرَ، آخَرَ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ، أَنَّهُ قَالَ أَغَارَ نَاسٌ مِنْ عُرَيْنَةَ عَلَى لِقَاحِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَاسْتَاقُوهَا وَقَتَلُوا غُلاَمًا لَهُ فَبَعَثَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي آثَارِهِمْ فَأُخِذُوا فَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَلَ أَعْيُنَهُمْ ‏.‏

٤٠٥٨ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ، قَالَ أَخْبَرَنِي ابْنُ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي هِلاَلٍ، عَنْ أَبِي الزِّنَادِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَنَزَلَتْ فِيهِمْ آيَةُ الْمُحَارَبَةِ ‏.‏

٤٠٥٩ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ، قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي اللَّيْثُ، عَنِ ابْنِ عَجْلاَنَ، عَنْ أَبِي الزِّنَادِ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لَمَّا قَطَّعَ الَّذِينَ سَرَقُوا لِقَاحَهُ وَسَمَلَ أَعْيُنَهُمْ بِالنَّارِ عَاتَبَهُ اللَّهُ فِي ذَلِكَ فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى ‏{‏ إِنَّمَا جَزَاءُ الَّذِينَ يُحَارِبُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ ‏}‏ الآيَةَ كُلَّهَا ‏.‏

٤٠٦٠ - أَخْبَرَنَا الْفَضْلُ بْنُ سَهْلٍ الأَعْرَجُ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ غَيْلاَنَ، - ثِقَةٌ مَأْمُونٌ - قَالَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ، عَنْ سُلَيْمَانَ التَّيْمِيِّ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ إِنَّمَا سَمَلَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَعْيُنَ أُولَئِكَ لأَنَّهُمْ سَمَلُوا أَعْيُنَ الرُّعَاةِ ‏.‏

٤٠٦١ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ، وَالْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ، قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ، قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، عَنْ أَيُّوبَ، عَنْ أَبِي قِلاَبَةَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّ رَجُلاً، مِنَ الْيَهُودِ قَتَلَ جَارِيَةً مِنَ الأَنْصَارِ عَلَى حُلِيٍّ لَهَا وَأَلْقَاهَا فِي قَلِيبٍ وَرَضَخَ رَأْسَهَا بِالْحِجَارَةِ فَأُخِذَ فَأَمَرَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ يُرْجَمَ حَتَّى يَمُوتَ ‏.‏

٤٠٦٢ - أَخْبَرَنَا يُوسُفُ بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي مَعْمَرٌ، عَنْ أَيُّوبَ، عَنْ أَبِي قِلاَبَةَ، عَنْ أَنَسٍ، أَنَّ رَجُلاً، قَتَلَ جَارِيَةً مِنَ الأَنْصَارِ عَلَى حُلِيٍّ لَهَا ثُمَّ أَلْقَاهَا فِي قَلِيبٍ وَرَضَخَ رَأْسَهَا بِالْحِجَارَةِ فَأَمَرَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ يُرْجَمَ حَتَّى يَمُوتَ ‏.‏

٤٠٦٣ - أَخْبَرَنَا زَكَرِيَّا بْنُ يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنِي عَلِيُّ بْنُ الْحُسَيْنِ بْنِ وَاقِدٍ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبِي قَالَ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ النَّحْوِيُّ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، فِي قَوْلِهِ تَعَالَى ‏{‏ إِنَّمَا جَزَاءُ الَّذِينَ يُحَارِبُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ ‏}‏ الآيَةَ قَالَ نَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ فِي الْمُشْرِكِينَ فَمَنْ تَابَ مِنْهُمْ قَبْلَ أَنْ يُقْدَرَ عَلَيْهِ لَمْ يَكُنْ عَلَيْهِ سَبِيلٌ وَلَيْسَتْ هَذِهِ الآيَةُ لِلرَّجُلِ الْمُسْلِمِ فَمَنْ قَتَلَ وَأَفْسَدَ فِي الأَرْضِ وَحَارَبَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ ثُمَّ لَحِقَ بِالْكُفَّارِ قَبْلَ أَنْ يُقْدَرَ عَلَيْهِ لَمْ يَمْنَعْهُ ذَلِكَ أَنْ يُقَامَ فِيهِ الْحَدُّ الَّذِي أَصَابَ ‏.‏


Etiketler:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget