5- DAYF (MİSAFİR) HAKKI BÂBI
3806) "... Ebû Şürayh el-Huzâî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine ; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur :
(Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa misafirine ikram etsin. Misafirin caizesi (yani ailenin mutad yemeğinden farklı, özel ikramla ağırlanması) bir gün bir gecedir. (Misafirlik süresini üç günden fazla uzatıp) ev sahibini sıkıntıya düşürünceye kadar yanında ikâmet etmek misafire helâl değildir. Misafirlik süresi üç gündür. Ev sahibi üç günden sonra misafire ne harcarsa o bir sadakadır.) "
3807 - “. Ukbe bin Âmir (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Biz, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e: (Yâ Resûlallah!) Sen bizi (bir hey'et olarak elçiliğe veya bir askerî müfreze hâlinde savaşa) gönderiyorsun. Biz (bâzan) bir kavme misafir oluyoruz - konaklıyoruz da onlar bizi ağırlamıyorlar. Bu hususta ne buyurursun? dedik. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize şöyle buyurdu:
(Siz bir kavmin yanına inerseniz de onlar misafire lâyık ikramı size gösterirlerse, kabul ediniz. Eğer (gereken misafirperverliği) yapmazlarsa misafirlere lâyık olan hakkı onlardan alınız.) "
3808 - “ Mıkdâm Ebû Kerîme (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
(Misafir gecesi (her müslüman'a) vâcibtir. Bu itibarla eğer misafir bir kimsenin evinin çevresine inerse misafirlik hakkı ev sahibinin üzerinde bir borçtur. Artık misafir dilerse hakkını ister ve dilerse hakkını terkeder.) "
٥ - باب حَقِّ الضَّيْفِ
٣٨٠٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنِ ابْنِ عَجْلاَنَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي سَعِيدٍ، عَنْ أَبِي شُرَيْحٍ الْخُزَاعِيِّ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ( مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيُكْرِمْ ضَيْفَهُ وَجَائِزَتُهُ يَوْمٌ وَلَيْلَةٌ وَلاَ يَحِلُّ لَهُ أَنْ يَثْوِيَ عِنْدَ صَاحِبِهِ حَتَّى يُحْرِجَهُ الضِّيَافَةُ ثَلاَثَةُ أَيَّامٍ وَمَا أَنْفَقَ عَلَيْهِ بَعْدَ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ فَهُوَ صَدَقَةٌ ).
٣٨٠٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رُمْحٍ، أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي حَبِيبٍ، عَنْ أَبِي الْخَيْرِ، عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ، أَنَّهُ قَالَ قُلْنَا لِرَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ إِنَّكَ تَبْعَثُنَا فَنَنْزِلُ بِقَوْمٍ فَلاَ يَقْرُونَا فَمَا تَرَى فِي ذَلِكَ . قَالَ لَنَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( إِنْ نَزَلْتُمْ بِقَوْمٍ فَأَمَرُوا لَكُمْ بِمَا يَنْبَغِي لِلضَّيْفِ فَاقْبَلُوا وَإِنْ لَمْ يَفْعَلُوا فَخُذُوا مِنْهُمْ حَقَّ الضَّيْفِ الَّذِي يَنْبَغِي لَهُمْ ).
٣٨٠٨ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنِ الْمِقْدَامِ أَبِي كَرِيمَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( لَيْلَةُ الضَّيْفِ وَاجِبَةٌ فَإِنْ أَصْبَحَ بِفِنَائِهِ فَهُوَ دَيْنٌ عَلَيْهِ فَإِنْ شَاءَ اقْتَضَى وَإِنْ شَاءَ تَرَكَ ).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.