Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

Allahü teâlâKur'ân-ı kerîmde Tevbe sûresinin 72. âyetinde meâlen; "Allah, mü'min erkeklere de, mü'min kadınlara da kendileri, içinde ebedî kalıcı olmak üzere altından ırmaklar akan Adn Cennetleri'ni ve çok güzel meskenleri vâdetti. Allah'ın bir rıdvânı (rızâsı) ise daha büyüktür. İşte bu, en büyük seâdettir" buyurdu.
"O, sizin günahlarınızı yarlığar, sizi altlarından ırmaklar akan Cennetlere ve Adn Cennetleri'ndeki çok güzel saraylara sokar. İşte bu en büyük kurtuluş (seâdet)dir."
Bir hadîs-i şerîfde Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Her kim İhlâs sûresini onbir defâ okursa, onun için Cennet’te bir saray yaptırılır. Yirmi defâ okuyan için iki saray binâ edilir. Her kim otuz defâ okursa onun için Cennet’te üç saray yaptırılır" buyurdu. Bunun üzerine Ömer (radıyallahü anh); "Yâ Resûlallah o takdirde saraylarımız çoğalır" dedi. Resûlullah da: "Allahü teâlâ lütfunu bundan daha bol ihsân eder" buyurdu. Yine hadîs-i şerîfde buyuruldu ki: "Aziz ve Celîl olan Allahü teâlâ bir kulunun, evlâdının rûhunu aldığı zaman meleklere hitâben; "Kulum ne söyledi?" diye sorar. Melekler; "O (kul) sana hamdetti ve istircâ eyledi (înnâ lillâh ve innâ ileyhi râcîûn) der. Yâni "Biz (dünyâda) Allah'ın teslim olmuş kullarıyız ve biz (âhrrette) ancak O'na dönücüleriz" meâlindeki âyetini okudu" derler. Allahü teâlâ da: "Ona Cennet’te bir köşk yapınız ve hamd evi adını veriniz" buyurur."
Cennet’te yâkuttan, inciden, zebercedden ve altından saraylar ve köşkler vardır. İçlerinde sündüs, istebrak ve ipeklerden minderler, döşekler ve yastıklar vardır. Altından ve kristal gibi nûrdan ve hâlis gümüşten kulpsuz maşrapalar, bardaklar ve kâseler ile sahanlar ve tabaklar vardır. Onların bâzısı altından, kimisi de nûrdandır. Nitekim Gâşiye sûresinin 13. âyetinde meâlen; "Cennet’te yüksek sedirler ve tahtlar vardır" buyuruldu. Vâkıa sûresinin 16. âyetinin tefsîrinde, tefsîr âlimleri bildiriyorlar ki: "Cennet’tekiler; yâkut, cevâhir, inci ve zeberced ile süslü tahtlar üzerinde birbirlerine karşı oturup konuşurlar. Sündüs, istebrak ve ipek kumaşlardan minderler, döşekler ve yastıklar vardır. Bunlar şimdiki hâlde döşenmiş yayılmıştır. Rahmân sûresi 54. âyetinde meâlen; "Cennet’tekiler, altı kalın ipekli olan döşek ve minderlere dayanırlar" buyuruldu. Hadîs-i şerîflerde; "O yaygıların üzeri ışık saçan nûrdur", "Cennet’te mü'minler için yüksek ve latîf köşkler vardır. Bunlar içi boş tek bir inciden yapılmıştır" buyuruldu. Sebe' sûresinin 37. âyet-i kerîmesi sonunda meâlen; "Onlar Cennet gurfelerinde emîndirler" buyuruluyor. Gurfe; çardak, odalar demektir. Bunlar öyle yüksek köşklerdir ki, oradan her yer görülür. Bir hadîs-i şerîfde; "İnsan, Cennet’te, her biri ayrı ayrı süslü yetmiş koltuk yastığa dayanır" buyuruldu. Kimi parçalanmamış kırmızı yâkuttan olup, üzerinde yeşil zebercedden inciler ve cevherler ile süslenmiş, kimi altından olup yâkut, zümrüt, elmas ve la'l ile bezenmiş, kimi yekpâre cevâhirden ve zümrüt, mercan ve sarı yâkut ile işlenmiş altındandır. İşte böyle yapılmış köşklerde ve sofalarda birbirlerinden yüksek yataklar ve döşekler vardır. Cennet’te öyle yerler öyle makâmlar vardır ki, onlara uyûn denir. Bunlar yayla gibi yerlerde ve deniz kenarlarında, güzel, geniş bahçeler içinde, ırmakların yanında, köşkler ve çadırlar ve her tarafı seyreden yüksek makâmlardır. Hadîs-i şerîfde; "Cennet’tekiler, çardak ve cihannümâ (her yeri seyreden) makâmlarının sâhiplerini, sizin yerden yıldızları gördüğünüz gibi yüksek görür" buyuruldu.
Peygamberimize vahiy gelmesinden sonra idi. Müşrik Araplar, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) pek düşmandılar. Hazret-i Hadîce, Resûlullah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) devamlı koruyup aramaktaydı. Peygamberimiz dışarıdayken, O'nu aramaya çıkmıştı. Cebrâil aleyhisselâm insan kıyafetinde Hazret-i Hadîce'ye göründü. Hazret-i Hadîce, ona Peygamberimizi sormak istediyse de düşmanlardan olma ihtimâlini hesâba katarak sormayıp, geri eve döndü. Peygamberimizi evde görünce, hâdiseyi anlattı. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Senin gördüğün ve beni sormak istediğin o zâtın kim olduğunu biliyor musun? Cebrâil aleyhisselâm idi. O, selâmını sana bildirmemi söyledi. Şunu da sana bildirmemi söyledi ki, Cennet’te senin için incilerden yapılmış bir köşk hazırlanmıştır. Tabî orada böyle üzüntülü, sıkıntılı, zahmetli ve külfetli şeyler bulunmayacaktır."
"Cennet’te öyle köşkler vardır ki içinde bulunanlar dışındakini, dışındakiler de içindekileri görür. Bunlar sözü hoş, selâmı çok olanlara, yemeği çok yedirip oruca devam edenlere ve gece namaz kılanlara verilir."


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem), haşr meydanında Kevser havuzu olduğu gibi Cennet’te de vardır. Cennet’in içinde bulunan Kevser havuzu asıldır. Dışarda bulunan Kevser havuzuna buradan akar. Hadîs-i şerîfde Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); "Kevser, Cennet’te büyük bir ırmaktır, kenarları altından yapılmış, yatağı inci ve yâkuttandır. Toprağı misk olup, çok güzel kokar. Suyu baldan tatlı ve kardan beyazdır" buyurmuştur.
Nehirlerin çevresi, meyveli ağaçlarla dolu ve süslüdür. Bu ağaçların dalları kurumaz, yaprakları dökülüp çürümez, meyveleri hiçbir zaman tükenmez. Birbirinden güzel ve üstün olan sekiz Cennet’te akan daha nice nehirler vardır. Kevser Nehri'ni cenâb-ı Hak sevgilisi Muhammed aleyhisselâma vermiştir. Bu nehrin kaynağı arşın altındadır, oradan Sidre'ye gelerek Firdevs Cennet’ine dökülür. Yaydan atılmış ok gibi sür'atle Firdevs-i âlâ ile diğer Cennetlerden akar durur. Rengi sütten beyaz, tadı baldan tatlı, kokusu anberden hoştur. Ondan içen tadını hiç unutamaz. Muhammed aleyhisselâm Cennet’e girmeden evvel, ümmetiyle mahşer meydanındaki Kevser'den içeceklerdir.
Allahü teâlâKur'ân-ı kerîmde Kevser sûresinin 1. âyet-i kerîmesinde meâlen; "Muhakkak biz (Azîmüşşân) sana Kevser'i verdik" buyurdu. Böylece Kevser'in Muhammed aleyhisselâma Cennet’te verildiği ifâde edildi. Muhammed aleyhisselâm bu âyet nâzil olduğunda, Kevser'i şöyle beyân buyurdu: "Kevser bir nehirdir ki, onu bana Rabbim Cennet’te verdi. Onda pekçok hayır vardır." Bâzı hadîs-i şerîflerde havuz tâbiri kullanıldı: "Kevser Havuzu'nun bir kenarı bir aylık yol kadardır. Kenarlarının uzunluğu eşit kare şeklindedir. Suyu sütten beyaz, kokusu miskden daha güzeldir. Bardakları da gökteki yıldızlardan daha çoktur. Ondan bir içen bir daha susamaz." Başka bir hadis-i şerîfde buyuruldu ki: "Cennet’te bir ırmak gördüm, kıyılarında içi oyulmuş inciden yapılmış köşkler vardır. Elimi suya attım elime hâlis misk geçti. Bu nedir diye sordum. Allahü teâlânın sana hediye ettiği Kevser'dir dediler. Irmağın suları sütten beyaz baldan tatlıydı, içinde yeşil renkli kuşlar yüzmekteydi. Onların etinden yiyen ve bu ırmağın suyundan içenler, Allahü teâlânın rızâsını kazananlardır."
Enes’in (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfde; "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir defâ başını eğdi, sonra gülümseyerek mübârek başını kaldırdı ve; "Kevser sûresi bana nâzil oldu" buyurdu. Sonra devamla: "Kevser nedir, bilir misiniz? O, Cennet’te bir nehirdir. Rabbim (c.c) onu bana vâd etti. Onda büyük hayırlar vardır. Ayrıca onun toplandığı bir havuz vardır. Kıyâmet günü, ümmetim ona uğrar ve ondan içerler. Onun bardakları gök yıldızlarının sayısı kadardır."
"Cebrâil aleyhisselâm ile Cennet’te gezerken bir nehir ile karşılaştık. "Bu nedir?" diye Cebrâil'den sordum. Cebrâil; "Bu, Rabbinin sana verdiği Kevser'dir" dedi ve eli ile suya vurdu. Bir de baktık ki nehrin yatağı yâni toprağı misktendir."
Ebû Zer (radıyallahü anh) diyor ki: "Resûl-i ekreme, Kevser Havuzu'nun bardaklarından sorduğumuzda buyurdular ki: "Allahü teâlâya yemîn ederim ki onun bardakları, bulutsuz karanlık gecedeki yıldızların sayısından çoktur. Ondan içen bir daha susamaz."
Semûre'nin (radıyallahü anh) rivâyetine göre Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem); "Her peygamberin havuzu var ve her peygamber, havuzuna fazla insanların gelmesiyle övünür. Benim havuzuma geleceklerin daha çok olacağını umarım, ümmetime ondan su veririm içerler" buyurdu. Eshâb-ı kirâm; "Yâ Resûlallah (sallallahü aleyhi ve sellem) o günde ümmetinizi bilir misiniz?" diye sordular. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem); "Bilirim. Nişanları vardır. Diğer ümmetlerden onunla belli olursunuz" buyurdu. Eshâb-ı kirâm (radıyallahü anhüm); "Yâ Resûlallah (sallallahü aleyhi ve sellem)! O nişânlar nedir?" diye sorunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Elleriniz ve ayaklarınız abdest suyundan ak (nurlu) olur. Ondan belli olursunuz. Benim minberim o havuzun üzerinde olur" buyurdu.
İbn-i Abbâs (radıyallahü anh) buyurdu ki: "Kıyâmet günü Ebû Bekr Sıddîk, Ömer-ül Fârûk, Osman-ı Zinnûreyn, Aliyy-ül-Murtazâ buraya gelsinler diye bir ses gelir. Hep birlikte gelirler. Hazret-i Osman'a, kimi dilersen Kevser havuzu'ndan içir" buyurulur.
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ömrünün sonlarına doğru Eshâb-ı kirâmına buyurdu ki: "Ben şimdi önden gidiyorum. Siz de ardımdan geleceksiniz. Uğrak yeriniz havuzdur. Havuzum çok geniştir. Kevser havuzundan oraya su dökülür. Onun suyu sütten beyaz, kaymaktan yumuşak ve baldan tatlıdır. Buradan içen bir daha susamaz. Bu ırmağın çakılları inci, yatağı ise misktendir. Yarın Mevkıfde (yâni kıyâmette mahşerî kalabalık olarak beklenilen yerde); "Ondan içmeyenler bütün hayırlardan mahrûmdurlar" denecektir. Yarın bana gelmeği arzu eden, bugün elini ve dilini lüzumsuz şeylerden çeksin" buyurdu.


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


Allahü teâlâ Muhammed sûresinin 15. âyet-i kerîmesinde meâlen; "Allahü teâlâya karşı gelmekten sakınanlara vâd edilen Cennet’te temiz ve saf sudan ve tadı bozulmayan sütten içenlere zevk veren şarabtan ve süzme baldan ırmaklar bulunmaktadır. Onlara orada her çeşit meyve ve Rablerinden mağfiret vardır" buyurmuştur.
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Cennet ırmakları misk dağlarının yâhut da misk tepelerinin altından çıkar."
"Muhakkak Cennet’te; su, bal, süt ve şarap denizi vardır. Sonra yarılıp nehirler akar."
Cennet ırmakları, dünyâ ırmakları gibi çukurdan değil, yer üstünden akarlar. Cennet’tekilerin canlarının istedikleri yöne aktıkları gibi; yanlarında akmalarını dilerlerse, onlarla akıp giderler. Bu ırmaklar yüksek ve dallı ağaçlar altından ve arasından akarlar. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Cennet’te su, bal, süt ve şarap olmak üzere dört deniz vardır. Bunlardan ırmaklar ayrılıp, Cennet ehlinin derece ve makâmlarına göre akarlar." Her derecenin yanında bu dört ırmak bulunur. Bu ırmaklarda kızıl yâkuttan, yeşil zebercedden ufak taşlar vardır. Toprağı beyaz kâfurdan ve miskten olup ırmakların etrâfı za'ferândan yapılmıştır.
Cennet’te pınarlar vardır: Biri kâfurdandır. Nitekim Kur'ân-ı kerîmde İnsan sûresinin 5. âyetinde meâlen: "Sâlih ve itâatkâr olan mü'minler, âhırette kâfur katılmış dolu bir kâseden içerler.", 6. âyetinde de; "O kâfur bir pınar, bir çeşmedir ki Allahü teâlânın seçilmiş kulları ondan içerler ve o pınarı diledikleri yere akıtırlar" buyuruldu.
Biri de selsebil'dir. Nitekim Kur'ân-ı kerîmde İnsan sûresinin 18. âyetinde meâlen; "O Cennet’teki pınarlardan birinin adı Selsebil'dir" buyuruldu. Katâde (radıyallahü anh) buyurdu ki: "Selsebil, onu diledikleri yere götürürler demektir."
Biri de tesnîmdir, Mutaffifîn sûresinin 27. ve 28. âyetlerinde meâlen; "O hâlis şaraba tesnîm çeşmesinden karıştırılır. Tesnîm öyle bir çeşmedir ki, onu karışıksız içenler, bârigâh-i ilâhînin mukarrebleridir" buyuruluyor. Bu pınar, yüksek yerden çağlayarak aktığından tesnîm adı verildi.
Biri de lezzetli şarabdır. Rahmân sûresinin 60. âyet-i kerîmesinde tefsîr âlimleri buyurdular ki: "Bu iki pınar, fıskiye şeklinde yerden sür'atle çıkarlar." İbn-i Mes'ûd (radıyallahü anh); "Onlar misk ve kâfur şerbetleridir" buyurdu. Enes (radıyallahü anh); "Cennet’tekilerin ev ve saraylarına bu iki pınardan fıskiye gibi misk ve anber akar" buyurdu.


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget