Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem), haşr meydanında Kevser havuzu olduğu gibi Cennet’te de vardır. Cennet’in içinde bulunan Kevser havuzu asıldır. Dışarda bulunan Kevser havuzuna buradan akar. Hadîs-i şerîfde Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); "Kevser, Cennet’te büyük bir ırmaktır, kenarları altından yapılmış, yatağı inci ve yâkuttandır. Toprağı misk olup, çok güzel kokar. Suyu baldan tatlı ve kardan beyazdır" buyurmuştur.
Nehirlerin çevresi, meyveli ağaçlarla dolu ve süslüdür. Bu ağaçların dalları kurumaz, yaprakları dökülüp çürümez, meyveleri hiçbir zaman tükenmez. Birbirinden güzel ve üstün olan sekiz Cennet’te akan daha nice nehirler vardır. Kevser Nehri'ni cenâb-ı Hak sevgilisi Muhammed aleyhisselâma vermiştir. Bu nehrin kaynağı arşın altındadır, oradan Sidre'ye gelerek Firdevs Cennet’ine dökülür. Yaydan atılmış ok gibi sür'atle Firdevs-i âlâ ile diğer Cennetlerden akar durur. Rengi sütten beyaz, tadı baldan tatlı, kokusu anberden hoştur. Ondan içen tadını hiç unutamaz. Muhammed aleyhisselâm Cennet’e girmeden evvel, ümmetiyle mahşer meydanındaki Kevser'den içeceklerdir.
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde Kevser sûresinin 1. âyet-i kerîmesinde meâlen; "Muhakkak biz (Azîmüşşân) sana Kevser'i verdik" buyurdu. Böylece Kevser'in Muhammed aleyhisselâma Cennet’te verildiği ifâde edildi. Muhammed aleyhisselâm bu âyet nâzil olduğunda, Kevser'i şöyle beyân buyurdu: "Kevser bir nehirdir ki, onu bana Rabbim Cennet’te verdi. Onda pekçok hayır vardır." Bâzı hadîs-i şerîflerde havuz tâbiri kullanıldı: "Kevser Havuzu'nun bir kenarı bir aylık yol kadardır. Kenarlarının uzunluğu eşit kare şeklindedir. Suyu sütten beyaz, kokusu miskden daha güzeldir. Bardakları da gökteki yıldızlardan daha çoktur. Ondan bir içen bir daha susamaz." Başka bir hadis-i şerîfde buyuruldu ki: "Cennet’te bir ırmak gördüm, kıyılarında içi oyulmuş inciden yapılmış köşkler vardır. Elimi suya attım elime hâlis misk geçti. Bu nedir diye sordum. Allahü teâlânın sana hediye ettiği Kevser'dir dediler. Irmağın suları sütten beyaz baldan tatlıydı, içinde yeşil renkli kuşlar yüzmekteydi. Onların etinden yiyen ve bu ırmağın suyundan içenler, Allahü teâlânın rızâsını kazananlardır."
Enes’in (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfde; "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir defâ başını eğdi, sonra gülümseyerek mübârek başını kaldırdı ve; "Kevser sûresi bana nâzil oldu" buyurdu. Sonra devamla: "Kevser nedir, bilir misiniz? O, Cennet’te bir nehirdir. Rabbim (c.c) onu bana vâd etti. Onda büyük hayırlar vardır. Ayrıca onun toplandığı bir havuz vardır. Kıyâmet günü, ümmetim ona uğrar ve ondan içerler. Onun bardakları gök yıldızlarının sayısı kadardır."
"Cebrâil aleyhisselâm ile Cennet’te gezerken bir nehir ile karşılaştık. "Bu nedir?" diye Cebrâil'den sordum. Cebrâil; "Bu, Rabbinin sana verdiği Kevser'dir" dedi ve eli ile suya vurdu. Bir de baktık ki nehrin yatağı yâni toprağı misktendir."
Ebû Zer (radıyallahü anh) diyor ki: "Resûl-i ekreme, Kevser Havuzu'nun bardaklarından sorduğumuzda buyurdular ki: "Allahü teâlâya yemîn ederim ki onun bardakları, bulutsuz karanlık gecedeki yıldızların sayısından çoktur. Ondan içen bir daha susamaz."
Semûre'nin (radıyallahü anh) rivâyetine göre Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem); "Her peygamberin havuzu var ve her peygamber, havuzuna fazla insanların gelmesiyle övünür. Benim havuzuma geleceklerin daha çok olacağını umarım, ümmetime ondan su veririm içerler" buyurdu. Eshâb-ı kirâm; "Yâ Resûlallah (sallallahü aleyhi ve sellem) o günde ümmetinizi bilir misiniz?" diye sordular. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem); "Bilirim. Nişanları vardır. Diğer ümmetlerden onunla belli olursunuz" buyurdu. Eshâb-ı kirâm (radıyallahü anhüm); "Yâ Resûlallah (sallallahü aleyhi ve sellem)! O nişânlar nedir?" diye sorunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Elleriniz ve ayaklarınız abdest suyundan ak (nurlu) olur. Ondan belli olursunuz. Benim minberim o havuzun üzerinde olur" buyurdu.
İbn-i Abbâs (radıyallahü anh) buyurdu ki: "Kıyâmet günü Ebû Bekr Sıddîk, Ömer-ül Fârûk, Osman-ı Zinnûreyn, Aliyy-ül-Murtazâ buraya gelsinler diye bir ses gelir. Hep birlikte gelirler. Hazret-i Osman'a, kimi dilersen Kevser havuzu'ndan içir" buyurulur.
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ömrünün sonlarına doğru Eshâb-ı kirâmına buyurdu ki: "Ben şimdi önden gidiyorum. Siz de ardımdan geleceksiniz. Uğrak yeriniz havuzdur. Havuzum çok geniştir. Kevser havuzundan oraya su dökülür. Onun suyu sütten beyaz, kaymaktan yumuşak ve baldan tatlıdır. Buradan içen bir daha susamaz. Bu ırmağın çakılları inci, yatağı ise misktendir. Yarın Mevkıfde (yâni kıyâmette mahşerî kalabalık olarak beklenilen yerde); "Ondan içmeyenler bütün hayırlardan mahrûmdurlar" denecektir. Yarın bana gelmeği arzu eden, bugün elini ve dilini lüzumsuz şeylerden çeksin" buyurdu.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.