Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 6. (İnsanlarla) İyi Geçinmek

4788- Hazret-i Âişe'den (rivâyet edilmiştir:) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir kimseden (hoşa gitmeyen) bir söz erişecek olursa (onun ismini anmış olmamak için);

" Falan (isimli) kişiye ne oluyor da böyle diyor?" demezdi de;

" bu insanlara ne oluyor da böyle böyle konuşuyorlar?" derdi.

4789- Hazret-i Enes'den (rivâyet edildiğine göre) (bir gün) üzerinde (kadınlara mahsus bir allık olan ve zaferandan yapılan) bir sarı boya izi bulunan bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanına girdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de üzerinde insanın hoşlanmayacağı bir şey bulunan insanın yüzüne az bakardı.

Adam çıkınca (Hazret-i Peygamber):

" Adama söyleseydiniz de üzerinden bu izi yıkasaydı (kendisi için daha hayırlı olurdu)" buyurdu.

Ebu Dâvud der ki: Seîm Hazret-i Ali evladından değildir. (Fakat o yükseklerde bulunan) yıldızlara bakardı. (Bu yüzden yükseklere nishet edilerek kendisine alevî denildi, kendisi) Adiy b. Eriat'ın yanında hilali gördüğüne dâir şahitlik etmişti de (Adiy onun bu) şahitliğini geçerli saymamıştı.

4790- Hazret-i Ebû Hureyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Mü'min saf ve kerem sahibidir. Bozguncu insan ise (daima) aldatıcı, alçak ve cimridir" buyurmuştur.

Tirmizî, birr 41. Ahmed b. Hanbel, 11-394.

4791- Hazret-i Âişe'den demiştir ki:

Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına (girmek için) izin istedi, " Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'de:

" Aşiretin bu oğlu ne kötüdür" yahut da;

" Aşiretin bu adamı ne kötüdür" buyurdu. Sonra:

" Ona (girmesi için) izin verin" dedi.

(Adam içeriye) girince ona yumuşak bir dille konuştu, bunun üzerine (ben) Âişe:

Ey Allah’ın Rasulü (yanına girmeden önce) onun hakkında söyleyeceğini söylediğin halde (bir de tutup) onunla yumuşak bir dille konuştun dedi(m).

Hazret-i Peygamber de:

" Ey Âişe) Kıyamet gününde Allah katında insanların en şerlisi insanların kötülüğünden korkarak kendisinden uzaklaştığı ya da kendisini terk ettiği kimsedir" buyurdu.

Müslim, birr 73; Muvatta, hüsnü'l-hulk 7; Ahmed b. Hanbel, VI, 38.

4792- Âişe (radıyallahü anhâ)'dan (rivâyet edildiğine göre) bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına (girmek için) izin istemiş, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'de; (bunu öğrenince o adam hakkında):

" Bu aşiretin kardeşi ne kötüdür!" demiş biraz sonra adam (içeri) girince onu sıcak bir şekilde karşılamış (ve) onunla (tatlı tatlı) konuşmuş.

(Hazret-i Âişe sözlerine devam ederek şöyle demiştir: Adam) dışarı çıkınca:

Ey Allah'ın Rasulü(adam içeri girmek için) izin istediğinde (hakkında):

" Bu aşiretin kardeşi ne kötüdür" diye konuştun (içeri) girince de kendisini sıcak karşıladın, dedim.

" Allah kötüyü ve kötülüğü ortaya çıkarmaya çalışan kimseyi sevmez" buyurdu.

4793- Şu (bir önceki hadiste anlatılan) olay hakkında Hazret-i Âişe'den (gelen bir rivâyete göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Ey Âişe! Dilin (in şerrin) den korunmak için kendilerine ikram edilen kimseler, şüphesiz insanların en şerlilerindendir." buyurmuştur.

4794- Hazret-i Enes'den demiştir ki:

(Gizlice bir derdini açmak üzere) ağzını Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kulağına yaklaştıran hiçbir adam görmedim ki o adam başını (Hazret-i Peygamber'den) uzaklaştırmadıkça (Resûlüllah) başını (ondan) uzaklaştırmış olsun.

Yine (Hazret-i Peygamber'in) elini tutan hiç bir adam görmedim ki o adam (Hazret-i Peygamberin) elini bırakmadıkça (Hazret-i Peygamber onun) elini bırakmış olsun.

٦ - بَاب فِي حُسْن الْعِشْرَة

٤٧٨٨ - حَدَّثَنَا عُثْمَان بْن أَبِي شَيْبَة، ثَنَا عَبْد الْحَمِيْد يَعْنِي الْحِمَّانِي ثَنَا الْأَعْمَش، عَن مُسْلِم، عَن مَسْرُوْق، عَن عَائِشَة رَضِي الْلَّه عَنْهَا قَالَت:

كَان الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم إِذَا بَلَغَه عَن الْرَّجُل الْشَّىْء لَم يَقُل: مَا بَال فُلَان يَقُوْل؟ وَلَكِن يَقُوْل: مَا بَال أَقْوَام يَقُوْلُوْن كَذَا وَكَذَا؟

٤٧٨٩ - حَدَّثَنَا عُبَيْد الْلَّه بْن عُمَر بْن مَيْسَرَة، ثَنَا حَمَّاد بْن زَيْد، ثَنَا سَلْم الْعَلَوِي، عَن أَنَس

أَن رَجُلَا دَخَل عَلَى رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم وَعَلَيْه أَثَر صُفْرَة، وَكَان رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَلَّمَا يُوَاجِه رَجُلا فِي وَجْهِه بِشَىْء يَكْرَهُه، فَلَمَّا خَرَج قَال: (لَو أَمَرْتُم هَذَا أَن يَغْسِل ذَا عَنْه).

قَال أَبُو دَاوُد: سَلِم لَيْس هُو عَلَوِيّا، كَان يُبْصِر فِي الْنُّجُوْم، وَشَهِد عِنْد عَدِي بْن أَرْطَأَة عَلَى رُؤْيَة الْهِلَال فَلَم يُجِز شَهَادَتَه.

٤٧٩٠ - حَدَّثَنَا نَصْر بْن عَلِي قَال: أَخْبَرَنِي أَبُو أَحْمَد، ثَنَا سُفْيَان، عَن الْحَجَّاج بْن فُرَافِصَة، عَن رَجُل، عَن أَبِي سَلَمَة، عَن أَبِي هُرَيْرَة، ح وَثَنَا مُحَمَّد بْن الْمُتَوَكِّل الْعَسْقَلَانِي، ثَنَا عَبْد الْرَّزَّاق، أَخْبَرَنَا بِشْر بْن رَافِع، عَن يَحْيَى بْن أَبِي كَثِيْر، عَن أَبِي سَلَمَة، عَن أَبِي هُرَيْرَة رَفَعَاه جَمِيِعَا قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (الْمُؤْمِن غِر كَرِيْم، وَالْفَاجِر خِب لَئِيْم).

٤٧٩١ - حَدَّثَنَا مُسَدَّد، ثَنَا سُفْيَان، عَن ابْن الْمُنْكَدِر، عَن عُرْوَة، عَن عَائِشَة قَالَت:

اسْتَأْذَن رَجُل عَلَى الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَقَال: (بِئْس ابْن الْعَشِيرَة) أَو (بِئْس رَجُل الْعَشِيرَة) ثُم قَال: (ائْذَنُوا لَه) فَلَمَّا دَخَل أَلَان لَه الْقَوْل، فَقَالَت عَائِشَة: يَارَسُوْل الْلَّه، أَلَنْت لَه الْقَوْل وَقَد قُلْت لَه مَا قُلْت، قَال: (إِن شَر الْنَّاس [مَنْزِلَة] عِنْد الْلَّه يَوْم الْقِيَامَة مَن وَدَعَه، أَو تَرَكَه الْنَّاس لِاتِّقَاء فُحْشِه).

٤٧٩٢ - حَدَّثَنَا مُوْسَى بْن إِسْمَاعِيْل، ثَنَا حَمَّاد، عَن مُحَمَّد بْن عَمْرِو، عَن أَبِي سَلَمَة، عَن عَائِشَة رَضِي الْلَّه عَنْهَا

أَن رَجُلَا اسْتَأْذَن عَلَى الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَقَال الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (بِئْس أَخُو الْعَشِيرَة) فَلَمَّا دَخَل انْبَسَط إِلَيْه رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم وَكَلَّمَه، فَلَمَّا خَرَج قُلْت: يَارَسُوْل الْلَّه، لَمَّا اسْتَأْذَن قُلْت: (بِئْس أَخُو الْعَشِيرَة) فَلَمَّا دَخَل انْبَسَطْت إِلَيْه فَقَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (يَا عَائِشَة، إِن الْلَّه لَا يُحِب الْفَاحِش الْمُتَفَحِّش).

٤٧٩٣ - حَدَّثَنَا عَبَّاس الْعَنْبَرِي، ثَنَا أَسْوَد بْن عَامِر، ثَنَا شَرِيْك، عَن الْأَعْمَش، عَن مُجَاهِد، عَن عَائِشَة، فِي هَذِه الْقِصَّة قَالَت:

فَقَال تَعْنِي الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم (يَا عَائِشَة، إِن مِن شِرَار الْنَّاس الَّذِيْن يُكْرَمُوْن اتِّقَاء أَلْسِنَتِهِم)؟

٤٧٩٤ - حَدَّثَنَا أَحْمَد بْن مَنِيْع، ثَنَا أَبُو قَطَن، أَخْبَرَنَا مُبَارَك، عَن ثَابِت، عَن أَنَس قَال:

مَا رَأَيْت رَجُلا الْتَقَم أَذِن رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَيُنَحِّي رَأْسَه، حَتَّى يَكُوْن الْرَّجُل هُو الَّذِي يُنَحِّي رَأَسَه، وَمَا رَأَيْت رَجُلَا أَخَذ بِيَدِه فَتَرَك يَدَه، حَتَّى يَكُوْن الْرَّجُل هُو الَّذِي يَدَع يَدَه.

حَدَّثَنَا عُثْمَان بْن أَبِي شَيْبَة قَال: حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَة قَال: حَدَّثَنَا يَزِيْد بْن عَبْد الْلَّه عَن جَدِّه أَبِي بُرْدَة عَن أَبِي مُوْسَى قَال:

كَان رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم إِذَا بَعَث أَحَدا مِن أَصْحَابِه فِي بَعْض أَمْرِه قَال: بَشِّرُوْا وَلَا تُنَفِّرُوْا وَيَسِّرُوا وَلَا تُعَسِّرُوْا.



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 5. Affedici Olmak

4785- Âişe (radıyallahü anhâ)'dan demiştir ki:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), biri diğerinden daha kolay iki şey arasında muhayyer bırakılırsa, günah olmaması şartıyla, mutlaka onlardan en kolay olanını seçerdi, şayet günah ise insanlar arasında ondan en uzağı olurdu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisi için (kimseden) bir intikam almazdı. Ancak Allah'ın haramlarının çiğnenmesi müstesna; (o zaman bizzat kendisi) o çiğnenen haramlardan dolayı Allah için intikam alırdı.

Buharî, menâkıb 27. edeb 80. hudud 10: Müslim. Mail 77-7S, Muvatta, hüsnü’l-hulk 6: Ahmed b. Hanbel, VI. 85. 114. 130. 162, 182. 191, 209, 223, 229, 232, 262. 281.

4786- Âişe (radıyallahü anhâ)'dan demiştir ki:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), hayatta ne bir kadın dövmüştür, ne de bir hizmetçi."

Müslim, fedail 79; İbn Mace, nikah 51; Dârîmî, nikâh 34, Ahmed b. Hanbel, V,32, 206, 229,232,281.

4787- Abdullah b. Zübeyr(in) " Sen af yolunu tut..." Araf (7), 199. (âyet-i kerimesi) hakkında (şöyle) dediği rivâyet edilmiştir:

(Bu âyet-i kerimede) Allah'ın elçisi insanların huylarından affa sarılmakla emr olunmuştur."

Buharî, tefsir VII-5.

٥ - بَاب فِي الْتَّجَاوُز فِي الْأَمْر

٤٧٨٥ - حَدَّثَنَا عَبْد الْلَّه بْن مَسْلَمَة، عَن مَالِك، عَن ابْن شِهَاب، عَن عُرْوَة بْن الْزُّبَيْر، عَن عَائِشَة رَضِي الْلَّه عَنْهَا أَنَّهَا قَالَت:

مَا خُيِّر رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فِي أَمْرَيْن إِلَّا اخْتَار أَيْسَرَهُمَا، مَا لَم يَكُن إِثْمَا، فَإِن كَان إِثَمَّا كَان أَبْعَد الْنَّاس مِنْه، وَمَا انْتَقَم رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم لِنَفْسِه، إِلَا أَن تُنْتَهَك حُرْمَة الْلَّه [تَعَالَى] فَيَنْتَقِم لِلَّه بِهَا.

٤٧٨٦ - حَدَّثَنَا مُسَدَّد، ثَنَا يَزِيْد بْن زُرَيْع، ثَنَا مَعْمَر، عَن الْزُّهْرِي، عَن عُرْوَة، عَن عَائِشَة عَلَيْهَا الْسَّلام قَالَت:

مَّاضُرِب رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم خَادِما وَلَا امْرَأَة قَط.

٤٧٨٧ - حَدَّثَنَا يَعْقُوْب بْن إِبْرَاهِيْم، ثَنَا مُحَمَّد بْن عَبْد الْرَّحْمَن الْطُّفَاوِي، عَن هِشَام بْن عُرْوَة، عَن أَبِيْه، عَن عَبْد الْلَّه يَعْنِي ابْن الْزُّبَيْر ـ

فِي قَوْلِه: {خُذ الْعَفْو} قَال: أَمْر نَبِي الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم أَن يَأْخُذ الْعَفْو مِن أَخْلَاق الْنَّاس.



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 4. Öfkelenince Edilecek Dua

4780- Muâz b. Cebel'den demiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda iki kişi çekişti. (Onlardan) biri (diğerine) öyle sert bir şekilde öfkelendi ki bana (öfkesinden) burnu çatlayacak gibi geldi.

Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Ben bir söz biliyorum ki eğer (bu adam) o sözü söylese (içinde) duymakta olduğu (bu öfke) kendisinden gider. (Orada bulunanlardan):

Ey Allah'ın Resulü o söz nedir? diye sordu (da Hazret-i Peygamber):

" Allahümme înnî eûzu bike mineşşeytânirracîm: Ey Allahım, kovulmuş şeytandan sana sığınırım" (sözüdür)" buyurdu. (Bu hadisi Muaz'dan rivâyet eden Abdurrahman b. Ebi Leyla) dedi ki: Bunun üzerine Muaz, o adama (bu sözü söylemesini) emretmeye başladı. O adam da kabule yanaşmadı. Ve münakaşaya yeltendi, öfkesi de artmaya başladı.

Buhari edeb 44, 76. bedü'l-halk M; Müslim, birr 109-110; Tirmizî. devât 51; Ahmed b. Hanbel, V. 240, 244.

4781- Süleyman b. Surad (radıyallahü anh)'den demiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda iki kişi çekişti. Onlardan birinin gözleri (öfkeden) kızarmaya ve boyun damarları kabarmaya başladı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Ben bir söz biliyorum ki (bu adam) onu söylerse (içinde) meydana gelen (bu öfke) kendisinden gider. (Bu söz);

" Eûzu billahi mineşşeytânirracîm: kovulmuş olan Şeytandan Allah'a sığınırım" (sözü) dür" buyurdu.

(Adam bu sözü işitince) " Yoksa bende bir delilik mi görüyorsun?" dedi.

Buharî, edeb 44, 76, bedü'l-halk 11, Müslim, birr 109-110; Tirmizî, deavât 51; Ahmed b. Hanbel. V. 24. 244.

4782- Ebû Zer (radıyallahü anh)'den demiştir ki:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize (şöyle) buyurdu:

" Biriniz ayakta iken öfkelenecek olursa hemen otursun, eğer (oturunca öfkesi) gidecek olursa beis yoktur; fakat) eğer gitmezse o zaman da (yere) yatsın."

Ahmed b. Hanbel. V 152.

Ebû Dâvud der ki, (hu hadis bu mevzuda gelen) iki hadisin en sahih olanıdır.

4783- Beker'den (rivâyet edildiğine göre)Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Zerr'i (bir ihtiyacı dolayısıyla) bir yere gönderdi (deyip) bir önceki hadisi aynen nakletmiştir.

4784- Ebû Vâil el Kâss, dedi ki:

(Bir gün) biz Urve- b. Muhammed b. es-Sa'dî'nin yanına girmiştik. (Orada) bir adam onunla konuşup onu kızdırdı. Bunun üzerine (Urve b. Muhammed) kalktı, abdest aldı, sonra abdestli olarak dönüp (yanımıza) geldi. Sonra babam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu bana haber verdi:

" Muhakkak ki öfke şeytandandır ve kuşkusuz şeytan ateşten yaratılmıştır. Ateşi de ancak su söndürür. Binaenaleyh, biriniz öfkelendiği zaman abdest alsın."

٤ - بَاب مَا يُقَال عِنْد الْغَضَب

٤٧٨٠ - حَدَّثَنَا يُوْسُف بْن مُوْسَى، ثَنَا جَرِيْر بْن عَبْد الْحَمِيْد، عَن عَبْد الْمَلِك بْن عُمَيْر، عَن عَبْد الْرَّحْمَن بْن أَبِي لَيْلَى، عَن مُعَاذ بْن جَبَل قَال:

اسْتَب رَجُلَان عِنْد الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَغَضِب أَحَدُهُمَا غَضَبَا شَدِيْدَا حَتَّى خُيِّل إِلَي أَن أَنْفَه يَتَمَزَّع مِن شِدَّة غَضَبِه، فَقَال الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (إِنِّي لَأَعْلَم كَلِمَة لَو قَالَهَا لَذَهَب عَنْه مَا يَجِد مِن الْغَضَب؟) فَقَال: مَا هِي يَارَسُوْل الْلَّه؟ قَال: (يَقُوْل: الْلَّهُم إِنِّي أَعُوْذ بِك مِن الْشَّيْطَان الْرَّجِيْم) قَال: فَجَعَل مُعَاذ يَأْمُرُه فَأَبَى وَمَحِك ، وَجَعَل يَزْدَاد غَضَبَا.

٤٧٨١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْر بْن أَبِي شَيْبَة، ثَنَا مُعَاوِيَة، عَن الْأَعْمَش، عَن عَدِي بْن ثَابِت، عَن سُلَيْمَان بْن صُرَد قَال:  اسْتَب رَجُلَان عِنْد الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم، فَجَعَل أَحَدُهُمَا تَحْمَر عَيْنَاه وَتَنْتَفِخ أَوْدَاجُه، فَقَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: ( إِنِّي لَأَعْرِف كَلِمَة لَو قَالَهَا هَذَا لَذَهَب عَنْه الَّذِي يَجِد: أَعُوْذ بِاللَّه مِن الْشَّيْطَان الْرَّجِيْم" فَقَال الْرَّجُل: هَل تَرَى بِي مِن جُنُوْن؟ )

٤٧٨٢ - حَدَّثَنَا أَحْمَد بْن حَنْبَل، ثَنَا أَبُو مُعَاوِيَة، ثَنَا دَاوُد بْن أَبِي هِنْد، عَن أَبِي حَرْب بْن أَبِي الْأَسْوَد، عَن أَبِي ذَر قَال:

إِن رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال لَنَا: (إِذَا غَضِب أَحَدُكُم وَهُو قَائِم فَلْيَجْلِس، فَإِن ذَهَب عَنْه الْغَضَب وَإِلَا فَلْيَضْطَجِع).

٤٧٨٣ - حَدَّثَنَا وَهْب بْن بَقِيَّة، عَن خَالِد، عَن دَاوُد، عَن بَكْر أَن الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم بَعَث أَبَا ذَر بِهَذَا الْحَدِيْث.

قَال أَبُو دَاوُد: وَهَذَا أَصَح الْحَدِيْثَيْن.

٤٧٨٤ - حَدَّثَنَا بَكْر بْن خَلَف وَالْحَسَن بْن عَلِي، الْمَعْنَى قَالَا: ثَنَا إِبْرَاهِيْم بْن خَالِد، ثَنَا أَبُو وَائِل الْقَاص قَال: دَخَلْنَا عَلَى عُرْوَة بْن مُحَمَّد الْسَّعْدِي فَكَلَّمَه رَجُل فَأَغْضَبَه، فَقَام فَتَوَضَّأ، ثُم رَجَع وَقَد تَوَضَّأ، فَقَال: حَدَّثَي أَبِي، عَن جَدِّي عَطِيَّة قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (إِن الْغَضَب مِن الْشَّيْطَان، وَإِن الْشَّيْطَان خُلِق مِن الْنَّار، وَإِنَّمَا تُطْفَأ الْنَّار بِالْمَاء فَإِذَا غَضِب أَحَدُكُم فَلْيَتَوَضَّأ).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget