Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 117. Kişinin Allah İsmini Vererek Diğer Bir Kişiye Sığınması

5108- Hazret-i İbn Abbâs'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Her kim Allah ismini vererek (size) sığınacak olursa ona yardım ediniz. Her kim sizden Allah'(ın yüzü suyu) hürmetine (birşey) isterse ona (istediği şeyi) veriniz."

(Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi bana rivâyet eden şeyhlerimden biri olan) Ubeydullah (bu son cümleyi bana):

" Sizden Allah için (birşey) isteyene (istediği şeyi) veriniz." (seklinde) rivâyet etti. (Diğer şeyhimin rivavetinde geçen yüzü suyu hürmetine kelimesini rivâyet etmedi.)

5109- Hazret-i İbn Ömer'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Her kim Allah'ın ismini vererek size sığınırsa onu himayeniz altına alınız kim de sizden Allah için birşey isterse ona (isteğini) veriniz."

(Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi bana rivâyet eden üç şeyhden ikisi (Sehl ile Osman (bu cümleye ilave olarak):

" Sizi davet eden (in dâvetin)e icabet ediniz." (cümlesini de) rivâyet ettiler. Sonra şu cümleyi rivâyette üçüde birleştiler:

" Kim size bir iyilikte bulunursa siz de onu mükâatlandırınız." (Sözü geçen üç şeyhimden) Müsedded ile Osman yukarıdaki rivâyetlere ilâve olarak:

" Eğer (onu mükâfatlandıracak birşey) bulamazsanız, onun iyiliğini karşıladığınıza kanaat getirinceye kadar ona dua ediniz." (cümlesini de) rivâyet etti(ler).

Ebû Dâvûd, zekât 38; Nesaî, zekat 72; Ahmed b. Hanbel, II, 68, 96, 99, 127.

١١٧ - بَاب فِي الْرَّجُل يَسْتَعِيْذ مِن الْرَّجُل

٥١٠٨ - حَدَّثَنَا نَصْر بْن عَلِي وَعُبَيْد الْلَّه بْن عُمَر الْجُشَمِي قَالَا: ثَنَا خَالِد بْن الْحَارِث، ثَنَا سَعِيْد، قَال نَصْر: ابْن أَبِي عَرُوْبَة، عَن قَتَادَة، عَن أَبِي نَهِيْك،

عَن ابْن عَبَّاس أَن رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: ( مِن اسْتَعَاذ بِالْلَّه فَأَعِيْذُوْه، وَمَن سَأَلَكُم بِوَجْه الْلَّه فَأَعْطُوه) قَال عُبَيْد الْلَّه: (مِن سَأَلَكُم بِالْلَّه).

٥١٠٩ - حَدَّثَنَا مُسَدَّد وَسَهْل بْن بَكَّار قَالَا: ثَنَا أَبُو عَوَانَة، ح وَثَنا عُثْمَان بْن أَبِي شَيْبَة، ثَنَا جَرِيْر الْمَعْنَى عَن الْأَعْمَش، عَن مُجَاهِد، عَن ابْن عُمَر، قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (مِن اسْتَعَاذَكُم بِالْلَّه فَأَعِيْذُوْه، وَمَن سَأَلَكُم بِالْلَّه فَأَعْطُوه) وَقَال سَهْل وَعُثْمَان: (وَمَن دَعَاكُم فَّأَجِيْبُوْه) ثُم اتَّفَقُوْا (وَمَن أَتَى إِلَيْكُم مَعْرُوْفِا فَكَافِئُوه) قَال مُسَدَّد وَعُثْمَان: (فَإِن لَم تَجِدُوْا فَادْعُوا الْلَّه لَه حَتَّى تَعْلَمُوَا أَن قَد كَافَأْتُمُوه).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 116. Çocuk Doğunca Kulağına Ezan Okunur

5105- (Ubeydullah b. Ebi Rafi'in) babasından demiştir ki:

" Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i -Hasen b. Ali'nin kulağına Hazret-i Fatima'nın onu dünyaya getirdiği zaman namaz için (okunan ezan gibi) ezan okurken gördüm."

5106- Âişe (radıyallahü anhâ)'dan demiştir ki:

(Yeni doğan) çocuklar Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirilirdi. (Hazret-i Peygamber de) onlara bereketle dua ederdi."

Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi bana rivâyet eden diğer şeyhim) Yusuf (İbn Mûsâ bu rivâyette):

" Ve onlara tahnikte bulunurdu" (cümlesini de) ekledi. Fakat (Osman b. Ebî Şeybe'nin rivâyetinde bulunan " Onlara bereketle (dua ederdi" cümlesini) rivâyet etmedi.

Müslim. Uilıare 101; Ahmed b. Hanbel. VI, 212.

5107- Hazret-i Âişe'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" İçinizde mugarrebler görüldü mü?" buyurmuş, yahutta (" görüldü mü, kelimesi yerine) başka bir kelime (söylemiş); Ben de:

" Ey Allah'ın Resulü) " Mugarrabler nedir? diye sordum; (Hazret-i Peygamber):

Kendilerine cinnilerin ortak olduğu kimselerdir, diye buyurmuştur.

١١٦ - بَاب فِي الْصَّبِي يُوْلَد فَيُؤَذَّن فِي أُذُنِه

٥١٠٥ - حَدَّثَنَا مُسَدَّد، ثَنَا يَحْيَى، عَن سُفْيَان قَال: حَدَّثَنِي عَاصِم بْن عُبَيْد الْلَّه، عَن عُبَيْد الْلَّه بْن أَبِي رَافِع، عَن أَبِيْه قَال:

رَأَيْت رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم أَذِن فِي أُذُن الْحَسَن بْن عَلِي حِيْن وَلَدَتْه فَاطِمَة بِالصَّلَاة.

٥١٠٦ - حَدَّثَنَا عُثْمَان بْن أَبِي شَيْبَة، ثَنَا مُحَمَّد بْن فُضَيْل، ح وَثَنَا يُوْسُف بْن مُوْسَى، ثَنَا أَبُو أُسَامَة عَن هِشَام بْن عُرْوَة، عَن عُرْوَة، عَن عَائِشَة رَضِي الْلَّه عَنْهَا قَالَت:

كَان رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم يُؤْتَى بِالْصِّبْيَان فَيَدْعُو لَهُم بِالْبَرَكَة، زَاد يُوْسُف: وَيُحَنِّكُهُم، وَلَم يَذْكُر بِالْبَرَكَة.

٥١٠٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن الْمُثَنَّى، ثَنَا إِبْرَاهِيْم بْن أَبِي الْوَزِيْر، ثَنَا دَاوُد بْن عَبْد الْرَّحْمَن الْعَطَّار، عَن ابْن جُرَيْج، عَن أَبِيْه، عَن أُم حُمَيْد، عَن عَائِشَة رَضِي الْلَّه عَنْهَا قَالَت:

( قَال لِي رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: "هَل رُؤْي" أَو كَلِمَة غَيْرَهَا. "فِيْكُم الْمُغَرِّبُون" قُلْت: وَمَا الْمُغَرِّبُون؟" قَال: "الَّذِيْن يَشْتَرِك فِيْهِم الْجِن).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 115. Horoz Ve (Diğer) Hayvanlar Hakkında (Gelen Hadisler)

5101- Zeyd b. Halid'den (rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Horoza sövmeyiniz. Çünkü, o, (sizi) namaza uyandırır."

Ahmed b. Hanbel. V. 193. 195, Nesaî, amelü'l-Yevmi ve’l-Levltiti, 525. hadis nu. 945-946.

5102- Hazret-i Ebû Hureyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Horoz ötüşünü duyduğunuzda yüce Allah'dan fazlını (bereket ve ihsanını) isteyiniz. Çünkü o (anda) melek görmüştür. Eşek anırması işittiğiniz zaman ise şeytandan Allah'a sığınınız. Çünkü o (o anda) şeytan görmüştür."

Buharî. Bedü’l-Halk 15p Müslim, zikr 82; Tirmizî. Daavat 56: Ahmed b. Hanbel, II, 306, 321, 364.

5103- Cabir b. Abdullah'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Köpeklerin ulumasını ve eşeğin anırmasını duyduğunuzda Allah'a sığınınız. Çünkü sizin göremediğinizi görürler."

5104- Câbir b. Abdullah ile Ali İbn Ömer İbn Huseyn İbn Ali'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

(Geceleyin yolda ve sokakta) ayak sesleri kesildikten sonra (evlerden dışarıya) çıkmayı azaltınız. Çünkü Yüce Allah'ın (geceleyin) yeryüzüne saldığı (birçok) canlı yaratıkları vardır."

(Ebû Dâvûd der ki: Diğer şeyhim İbrahim) b. Mervan ise bu hadisi (bana):

" Bu saatte Allah'ın (sokaklarda doksan) yaratıkları vardır." (şeklinde) rivâyet etti. Sonra da bir önceki hadisteki gibi, köpek havlamasıyla, eşeklerin anırmasından bahsetti ve rivâyetine şunu da ilâve etti: (Bir önceki hadisin) bir benzerini de Şurahbilü'l-Hacib, Cabir b. Abdullah zinciriyle Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen, İbn'ül-Hadi rivâyet etti.

١١٥ - بَاب مَا جَاء فِي الْدِّيْك وَالْبَهَائِم

٥١٠١ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَة بْن سَعِيْد، ثَنَا عَبْد الْعَزِيْز بْن مُحَمَّد، عَن صَالِح بْن كَيْسَان، عَن عُبَيْد الْلَّه بْن عَبْد الْلَّه بْن عُتْبَة، عَن زَيْد بْن خَالِد قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: ( لَا تَسُبُّوْا الْدِّيْك فَإِنَّه يُوْقِظ لِلْصَّلاة).

٥١٠٢ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَة بْن سَعِيْد، ثَنَا الْلَّيْث، عَن جَعْفَر بْن رَبِيْعَة، عَن الْأَعْرَج، عَن أَبِي هُرَيْرَة

أَن الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: (إِذَا سَمِعْتُم صِيَاح الْدِّيَكَة فَسَلُوْا الْلَّه [تَعَالَى] مِن فَضْلِه فَإِنَّهَا رَأَت مَلَكَا، وَإِذَا سَمِعْتُم نَهِيْق الْحِمَار فَتَعَوَّذُوْا بِالْلَّه مِن الْشَيْطَان فَإِنَّهَا رَأَت شَيْطَانَا).

... [بَاب نَهِيْق الْحَمِيْر وَنُبَاح الْكِلَاب]

٥١٠٣ - حَدَّثَنَا هَنَّاد بْن الْسَّرِي، عَن عَبْدَة، عَن مُحَمَّد بْن إِسْحَاق، عَن مُحَمَّد بْن إِبْرَاهِيْم، عَن عَطَاء بْن يَسَار، عَن جَابِر بْن عَبْد الْلَّه قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (إِذَا سَمِعْتُم نُبَاح الْكِلَاب وَنَهِيْق الْحُمُر بِالْلَّيْل فَتَعَوَّذُوْا بِالْلَّه فَإِنَّهُن يَرَيْن مَا لَا تَرَوْن).

٥١٠٤ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَة بْن سَعِيْد، ثَنَا الْلَّيْث، عَن خَالِد بْن يَزِيْد، عَن سَعِيْد بْن أَبِي هِلَال، عَن سَعِيْد بْن زِيَاد، عَن جَابِر بْن عَبْد الْلَّه ح، وَثَنَا إِبْرَاهِيْم بْن مَرْوَان الْدِّمَشْقِي، ثَنَا أَبِي، ثَنَا الْلَّيْث بْن سَعْد، قَال: ثَنَا يَزِيْد بْن عَبْد الْلَّه بْن الْهَاد، عَن عَلِي بْن عُمَر بْن حُسَيْن بْن عَلِي وَغَيْرِه قَالَا:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (أَقِلُّوا الْخُرُوْج بَعْد هَدْأَة الْرِّجْل ؛ فَإِن لِلَّه [تَعَالَى] دَوَاب يَبُثُّهُن فِي الْأَرْض) قَال ابْن مَرْوَان: (فِي تِلْك الْسَّاعَة) وَقَال: (فَإِن لِلَّه خَلْقَا) ثُم ذَكَر نُبَاح الْكَلْب وَالْحَمِيْر نَحْوَه، وَزَاد فِي حَدِيْثِه: قَال ابْن الْهَاد: وَحَدَّثَنِي شُرَحْبِيل الْحَاجِب، عَن جَابِر بْن عَبْد الْلَّه، عَن رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم مِثْلَه.



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget