Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 7- SAĞIM HAYVANLARI BOĞAZLAMA YASAKLIĞI

3301 - “... . Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ensâr'dan (Ebü’l Heysem Mâlik bin et-Teyyihân (radıyallahü anh) isimli) bir zâta (misafirliğe) gitmiş. Adam da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) için bir hayvanı boğazlamak üzere bıçak almış. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) adama:

(Sakın, sağım hayvanı kesme) buyurmuştur. "

3302 - “... Ebû Bekir bin Ebî Kuhâfe (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine ve Ömer (bin el-Hattab)'a:

(Bizimle beraber el-Vâkıfi'ye geliniz) buyurmuş. Ebû Bekir demiş ki: Biz (Resûl-i Ekrem ile beraber) ay ışığında gittik. Nihayet el-Vakıfi'nin bahçesine vardık. El-Vâkıfî:

Merhaba, ehlen dedi. (yani hoşgeldiniz diyerek sevincini açıkladı) . Sonra bıçak alarak davar sürüsü içinde dolaştı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (ona) :

(Halûb (yani sütlü hayvanı) boğazlamaktan sakın, ) buyurdu veya (Zatü'd-Derr (yani süt sahibi hayvanı) boğazlamaktan sakın,) buyurdu. "

٧ - باب النَّهْىِ عَنْ ذَبْحِ، ذَوَاتِ الدَّرِّ

٣٣٠١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا خَلَفُ بْنُ خَلِيفَةَ، ح وَحَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، أَنْبَأَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُعَاوِيَةَ، جَمِيعًا عَنْ يَزِيدَ بْنِ كَيْسَانَ، عَنْ أَبِي حَازِمٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَتَى رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ فَأَخَذَ الشَّفْرَةَ لِيَذْبَحَ لِرَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِيَّاكَ وَالْحَلُوبَ ‏)‏.‏

٣٣٠٢ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ الْمُحَارِبِيُّ، عَنْ يَحْيَى بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي قُحَافَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ لَهُ وَلِعُمَرَ ‏( انْطَلِقُوا بِنَا إِلَى الْوَاقِفِيِّ ‏)‏.‏ قَالَ فَانْطَلَقْنَا فِي الْقَمَرِ حَتَّى أَتَيْنَا الْحَائِطَ فَقَالَ مَرْحَبًا وَأَهْلاً ‏.‏ ثُمَّ أَخَذَ الشَّفْرَةَ ثُمَّ جَالَ فِي الْغَنَمِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِيَّاكَ وَالْحَلُوبَ ‏)‏.‏ أَوْ قَالَ ‏( ذَاتَ الدَّرِّ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 6- HAYVANI YÜZMEK

3300 - “... Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir davarın derisini soymakta olan bir adamın yanından geçti. Bu arada Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) adama:

(Çekil ta ki ben sana (deri soyma usûlünü) göstereyim,) buyurdu ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini deri ile et arasına öyle soktu ki kolu koltuk altına kadar derinin altında kayboldu ve:

(Yâ adam, deriyi böyle soy) buyurdu. Sonra geçip gitti ve abdest almadan (yani yenilemeden) cemaata namaz kıldırdı.

٦ - باب السَّلْخِ

٣٣٠٠ - حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، حَدَّثَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُعَاوِيَةَ، حَدَّثَنَا هِلاَلُ بْنُ مَيْمُونٍ الْجُهَنِيُّ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَزِيدَ اللَّيْثِيِّ، - قَالَ عَطَاءٌ لاَ أَعْلَمُهُ إِلاَّ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مَرَّ بِغُلاَمٍ يَسْلُخُ شَاةً فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( تَنَحَّ حَتَّى أُرِيَكَ ‏)‏.‏ فَأَدْخَلَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَدَهُ بَيْنَ الْجِلْدِ وَاللَّحْمِ فَدَحَسَ بِهَا حَتَّى تَوَارَتْ إِلَى الإِبْطِ وَقَالَ ‏( يَا غُلاَمُ هَكَذَا فَاسْلُخْ ‏)‏.‏ ثُمَّ مَضَى وَصَلَّى لِلنَّاسِ وَلَمْ يَتَوَضَّأْ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 5- HAYVANIN NE İLE BOĞAZLANABİLECEĞİNİN BEYÂNI

3296 - “... Muhammed bin Sayfî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben (bir defa) iki tane tavşanı bir merve (denilen bıçak gibi keskin, beyaz taş) ile boğazladım. Sonra tavşanları Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına götürdüm. O, bunları yememi emretti. "

3297 - “... Zeyd bin Sâbit (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre :

(Bir kere) bir kurt köpek dişiyle bir davarı ısırmış, sonra davar sahipleri davarı bir merve (denilen bıçak gibi keskin, beyaz taş) ile boğazlamışlar. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara, o hayvanın etini yemeleri için müsaade etmiştir. "

3298 - “... Adî bin Hatim (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben (bir defa) :

Yâ Resûlallah, biz av avlarız da bıçak bulamayız. Ancak zırâr (denilen sert ve keskin taş) veya asanın şıkkı (yani uzunlamasına) ikiye bölünmüş değneğin keskin parçasını buluruz, (ne buyurulur?) dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Kanı dilediğin şeyle iyice akıt ve (hayvanı boğazlarken) üzerine Allah'ın ismini an) buyurdu. "

3299 - “... Râfi bin Hadîc (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Biz bir yolculukta Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in beraberinde idik. Ben (bir ara) :

Yâ Resûlallah, biz savaşlarda oluruz ve beraberimizde bıçaklar bulunmaz, (Acaba keskin taş veya keskin değnek parçasıyla hayvan boğazlayabilir miyiz?) dedim. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Üzerine Allah'ın ismi anılarak kanı iyice akıtan bir şey ile boğazlanan hayvan etini ye, fakat diş veya tırnakla boğazlananı yeme. Çünkü diş, bir kemiktir. Tırnak da (kafir olan) Habeşistan halkının bıçaklarıdır) buyurdu. "

٥ - باب مَا يُذَكَّى بِهِ

٣٢٩٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ عَاصِمٍ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ صَيْفِيٍّ، قَالَ ذَبَحْتُ أَرْنَبَيْنِ بِمَرْوَةٍ فَأَتَيْتُ بِهِمَا النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَأَمَرَنِي بِأَكْلِهِمَا ‏.‏

٣٢٩٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بِشْرٍ، بَكْرُ بْنُ خَلَفٍ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، سَمِعْتُ حَاضِرَ بْنَ مُهَاجِرٍ، يُحَدِّثُ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ، أَنَّ ذِئْبًا، نَيَّبَ فِي شَاةٍ فَذَبَحُوهَا بِمَرْوَةٍ فَرَخَّصَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي أَكْلِهَا ‏.‏

٣٢٩٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِيٍّ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ، عَنْ مُرِّيِّ بْنِ قَطَرِيٍّ، عَنْ عَدِيِّ بْنِ حَاتِمٍ، قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا نَصِيدُ الصَّيْدَ فَلاَ نَجِدُ سِكِّينًا إِلاَّ الظِّرَارَ وَشِقَّةَ الْعَصَا ‏.‏ قَالَ ‏( أَمْرِرِ الدَّمَ بِمَا شِئْتَ وَاذْكُرِ اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهِ ‏)‏.‏

٣٢٩٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ، حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ عُبَيْدٍ الطَّنَافِسِيُّ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ مَسْرُوقٍ، عَنْ عَبَايَةَ بْنِ رِفَاعَةَ، عَنْ جَدِّهِ، رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ قَالَ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي سَفَرٍ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا نَكُونُ فِي الْمَغَازِي فَلاَ يَكُونُ مَعَنَا مُدًى فَقَالَ ‏( مَا أَنْهَرَ الدَّمَ وَذُكِرَ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ فَكُلْ غَيْرَ السِّنِّ وَالظُّفْرِ فَإِنَّ السِّنَّ عَظْمٌ وَالظُّفْرَ مُدَى الْحَبَشَةِ ‏)‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget