Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 63- CEMRELERE ATILACAK ÇAKIL TAŞLARININ BÜYÜKLÜK MİKDÂRI BÂBI

3143) Süleyman bin Amr bin el-Ahvas’ın anası (Ümmü Cündüb el-Esdiyye) (radıyallahü anhüm)’den; Şöyle demiştir:

Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Kurban bayramı (nın ilk günü) Akaba cemresi yanında bir katıra binmiş halde gördüm. Bu arada şöyle buyurdu :

(Ey insanlar! Cemreye taş atmak istediğiniz zaman fiske taşları mislini atınız. (Yani iri taş atıp biribirinize zarar vermeyiniz).

3144) İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Akaba sabahı (yani Akaba cemresine taş atılacak bayramın ilk günü sabahleyin) devesinin üstünde olduğu halde (bana hitaben) :

(Benim için yerden çakıl taşları topla,) buyurdu. Bunun üzerine ben O'nun için yedi aded çakıl taşı topladım. O taşlar, fiske taşları (kadar) di. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) taşları avucunda oynatmaya (veya silkelemeye) ve: (Ancak şunların emsalini atınız (yani bundan irilerini atmayınız)) buyurmaya başladı. Daha sonra şöyle buyurdu:

(Ey insanlar! Dinde haddi aşmaktan - teşdîd'den sakınınız. Çünkü sizden öncekileri dinde aşırılık ve teşdid helak etti.)

٦٣ - باب قَدْرِ حَصَى الرَّمْىِ

٣١٤٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي زِيَادٍ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ عَمْرِو بْنِ الأَحْوَصِ، عَنْ أُمِّهِ، قَالَتْ رَأَيْتُ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَوْمَ النَّحْرِ عِنْدَ جَمْرَةِ الْعَقَبَةِ وَهُوَ رَاكِبٌ عَلَى بَغْلَةٍ فَقَالَ ‏( يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِذَا رَمَيْتُمُ الْجَمْرَةَ فَارْمُوا بِمِثْلِ حَصَى الْخَذْفِ ‏)‏.‏

٣١٤٤ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ، عَنْ عَوْفٍ، عَنْ زِيَادِ بْنِ الْحُصَيْنِ، عَنْ أَبِي الْعَالِيَةِ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ غَدَاةَ الْعَقَبَةِ وَهُوَ عَلَى نَاقَتِهِ ‏( الْقُطْ لِي حَصًى ‏)‏.‏ فَلَقَطْتُ لَهُ سَبْعَ حَصَيَاتٍ هُنَّ حَصَى الْخَذْفِ فَجَعَلَ يَنْفُضُهُنَّ فِي كَفِّهِ وَيَقُولُ ‏( أَمْثَالَ هَؤُلاَءِ فَارْمُوا ‏)‏.‏ ثُمَّ قَالَ ‏( يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِيَّاكُمْ وَالْغُلُوَّ فِي الدِّينِ فَإِنَّمَا أَهْلَكَ مَنْ كَانَ قَبْلَكُمُ الْغُلُوُّ فِي الدِّينِ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 62- CEMRELERE TAŞ ATMAK İÇİN MÜZDELİFE'DEN MİNÂ'YA ÖNCEDEN GİDENLER (HAKKINDA GELEN HADÎSLER) BÂBI

3140) (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhüma)’dan; Şöyle demiştir :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), biz Abdulmattalib oğullarının küçük yaştaki oğlan çocuklarını merkeblerimiz üstünde Müzdelife'den (Minâ'ya) önceden gönderdi ve (yolcu ederken) mübarek el ayasıyla uyluklarımızı hafifçe dövmeye ve şöyle buyurmaya başladı:

(Oğulcuklarım! Güneş doğuncaya kadar cemreye taş atmayınız.) (Râvilerden) Süfyân bunda şu ilâvede bulunmuştur: Ve hiç kimseyi güneş doğuncaya kadar cemre'ye taş atar sanmıyorum."

3141) İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir:

Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Müzdelife'den önceden gönderdiği aile ferdlerinin zayıfları içinde idim.

3142) Âişe (radıyallahü anhâ)'dan; Şöyle demiştir:

Sevde bint-i Zem'a iri yapılı ağır canlı bir kadın idi. Halkın izdihamından önce Müzdelife'den (Minâ'ya) gitmek için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 'den izin istedi. Resûlüllah da ona izin verdi."

٦٢ - باب مَنْ تَقَدَّمَ مِنْ جَمْعٍ إِلَى مِنًى لِرَمْىِ الْجِمَارِ

٣١٤٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَعَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا مِسْعَرٌ، وَسُفْيَانُ، عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ، عَنِ الْحَسَنِ الْعُرَنِيِّ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَدَّمَنَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أُغَيْلِمَةَ بَنِي عَبْدِ الْمُطَّلِبِ عَلَى حُمُرَاتٍ لَنَا مِنْ جَمْعٍ فَجَعَلَ يَلْطَحُ أَفْخَاذَنَا وَيَقُولُ ‏( أُبَيْنِيَّ لاَ تَرْمُوا الْجَمْرَةَ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ ‏)‏.‏ زَادَ سُفْيَانُ فِيهِ ‏( وَلاَ إِخَالُ أَحَدًا يَرْمِيهَا حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ ‏)‏.‏

٣١٤١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، حَدَّثَنَا عَمْرٌو، عَنْ عَطَاءٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ كُنْتُ فِيمَنْ قَدَّمَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي ضَعَفَةِ أَهْلِهِ ‏.‏

٣١٤٢ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ سَوْدَةَ بِنْتَ زَمْعَةَ، كَانَتِ امْرَأَةً ثَبِطَةً فَاسْتَأْذَنَتْ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ تَدْفَعَ مِنْ جَمْعٍ قَبْلَ دُفْعَةِ النَّاسِ فَأَذِنَ لَهَا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 61- MÜZDELİFE'DE VAKFE ETMEK BÂBI

3137) Amr bin Meymûn (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Biz Ömer bin el-Hattâb (radıyallahü anh) ile beraber haccettik. (Bu hac esnasında) Müzdelife'den (Minâ'ya) dönmek istediğimiz zaman Ömer bin el-Hattâb şöyle dedi:

Müşrikler (Müzdelife'de vakfe ettiklerinde) : Ey Sebîr (dağı) güneşlen (yani güneş doğup seni aydınlatsın) ki sür’atla gidelim, derlerdi ve güneş doğuncaya kadar (Müzdelife'den) dönmezlerdi. Bu nedenle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara muhalefet ederek güneş doğmadan önce (Müzdelife'den Minâ'ya) döndü."

3138) Câbir (bin Abdillah) (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir :

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda haccında (Müzdelife'den Minâ'ya) ağır hareket etti. Sahâbîlere de ağır yürümelerini emretti ve (cemrelere) fiske taşları misli (küçük çakıl taşları) atmalarını emretti. Mühassir deresinde de devesini hızlı sürdü ve:

(Benim ümmetim, menâsiki (yani hacla ilgili hükümleri) alsınlar (yani benden iyice öğrensinler). Çünkü bilemeyeceğim umulurki bu yılımdan sonra onlara rastlıyamayacağım,) buyurdu."

3139) (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in müezzini) Bilâl bin Rabâh (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre :

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Müzdelife sabahı kendisine :

(Yâ Bilâl! Halkı sustur veya halkı dinlet,) buyurdu. Sonra (halka) şöyle buyurdu :

(Allah şüphesiz şu Müzdelife'nizde sizlere iyilik ve ihsanda bulunarak kötülük işleyeninizi iyilik işleyeninize bağışladı ve iyilik işleyeninize, dilediğini verdi. Allah'ın ismiyle (Minâ'ya) hareket ediniz.)

٦١ - باب الْوُقُوفِ بِجَمْعٍ

٣١٣٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو خَالِدٍ الأَحْمَرُ، عَنْ حَجَّاجٍ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ عَمْرِو بْنِ مَيْمُونٍ، قَالَ حَجَجْنَا مَعَ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ فَلَمَّا أَرَدْنَا أَنْ نُفِيضَ، مِنَ الْمُزْدَلِفَةِ قَالَ إِنَّ الْمُشْرِكِينَ كَانُوا يَقُولُونَ أَشْرِقْ ثَبِيرُ كَيْمَا نُغِيرُ ‏.‏ وَكَانُوا لاَ يُفِيضُونَ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ فَخَالَفَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَأَفَاضَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ ‏.‏

٣١٣٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ الْمَكِّيُّ، عَنِ الثَّوْرِيِّ، قَالَ قَالَ أَبُو الزُّبَيْرِ قَالَ جَابِرٌ أَفَاضَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي حَجَّةِ الْوَدَاعِ وَعَلَيْهِ السَّكِينَةُ وَأَمَرَهُمْ بِالسَّكِينَةِ وَأَمَرَهُمْ أَنْ يَرْمُوا بِمِثْلِ حَصَى الْخَذْفِ وَأَوْضَعَ فِي وَادِي مُحَسِّرٍ ‏.‏ وَقَالَ ‏( لِتَأْخُذْ أُمَّتِي نُسُكَهَا فَإِنِّي لاَ أَدْرِي لَعَلِّي لاَ أَلْقَاهُمْ بَعْدَ عَامِي هَذَا ‏)‏.‏

٣١٣٩ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، وَعَمْرُو بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي رَوَّادٍ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ الْحِمْصِيِّ، عَنْ بِلاَلِ بْنِ رَبَاحٍ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ لَهُ غَدَاةَ جَمْعٍ ‏( يَا بِلاَلُ أَسْكِتِ النَّاسَ ‏)‏.‏ أَوْ ‏( أَنْصِتِ النَّاسَ ‏)‏.‏ ثُمَّ قَالَ ‏( إِنَّ اللَّهَ تَطَوَّلَ عَلَيْكُمْ فِي جَمْعِكُمْ هَذَا فَوَهَبَ مُسِيئَكُمْ لِمُحْسِنِكُمْ وَأَعْطَى مُحْسِنَكُمْ مَا سَأَلَ ادْفَعُوا بِاسْمِ اللَّهِ ‏)‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget