Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 110. Bâb—Adam Karısıyla Hayızlı İken Cinsî Münâsebet Yaptığı Zaman?

1143. Bize Muhammed b. İsa haber verip (dedi ki), bize Hüşeym rivâyet edip (dedi ki), bize Muğire, İbrahim'den (naklen) haber verdi. HÂ. (Hüşeym dedi ki), bize İsma'îl b. Ebî Hâlid de, Âmir'den (naklen) haber verdi ki, o ikisi (yani İbrahim ve Amir), hanımıyla hayızlı iken cinsî münâsebet yapan kimse hakkında şöyle dediler: Bu, onun yapmış olduğu bir günâhtır. Allah'tan bağış diler, O'na tevbe eder ve bir daha yapmaz.

1144. Bize Muhammed b. İsa haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Ebî Zaide, el-Musenna'dan, (O da) Atâ'dan (naklen) onun (yani bir önceki 1139. haberin) aynısını rivâyet etti.

1145. Bize Muhammed b. İsa ve Ebu'n-Nu'mân rivâyet edip dediler ki, bize Abdullah İbnu'l-Mübârek, Ya'kûb İbnul-Ka'kâ'dan, (O) Muhammed b. Zeyd'den, (O da) Sa'îd b. Cübeyr'den (naklen) rivâyet etti (ki, Sa'îd) şöyle dedi: (Kocanın hayızlı karısıyla cinsî münâsebeti), yapmış olduğu bir günâhtır. Ona, keffâret gerekmez.

1146. Bize Muhammed b. İsa haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Sa'îd, Ubeydullah b. Ömer'den, (O) Abdurrahman İbnu'l-Kâsım'dan, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, O'na (yani Abdurrahman’ın babasına), karısı ile hayızlı iken cinsî münâsebet yapan adamın (ne yapması gerektiği) sorulmuş, O da; "o, Allah'dan özür diler, Allah'a tevbe eder" karşılığını vermişti.

1147. Bize Muhammed b. Yûsuf rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân, İbn Cureyc'den, (O da) Atâ'dan (naklen) rivâyet etti (ki, Atâ') şöyle dedi: "Allah'tan bağış dilersin. Sana (başka) birşey gerekmez. -O, (adam) karısı ile hayızlı iken cinsî münâsebet yaptığı zaman (yapacağı şeyi) kastediyor.

1148. Bize Osman b. Muhammed haber verip (dedi ki), bize Bişr İbnu'l-Mufaddal, Mâlik İbnul-Hattâb el-Anberî'den, (O da) İbn Ebî Muleyke'den (naklen) rivâyet etti (ki, Mâlik) şöyle dedi: Ona (yani İbn Ebî Muleyke'ye), ben dinliyorken, karısıyla hayızlı olduğu halde cinsî münâsebet yapan adamın (ne yapması gerekeceği) sorulmuş, O da; "Allah'tan bağış diler" cevabını vermişti.

1149. Bize Süleyman b. Harb rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, (O da) Ebû Kılâbe'den (naklen) rivâyet etti ki, bir adam Hazret-i Ebû Bekr'e gelip; "rüyada gördüm ki, sanki ben kan işiyorum, (bunun mânâsı nedir?)" demiş, O da; "karınla hayizlı iken cinsî münâsebet yapıyor musun?" diye sormuş. (Adam); "evet" demiş. (O zaman Hazret-i Ebû Bekr) şöyle demiş: "Allah'tan kork ve bir daha yapma."

1150. "Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Hişâm'dan, (O da) Muhammed b. Sirin'den (naklen) rivâyet etti ki:" O, hayızlı iken karısıyla cinsî münâsebet yapan kimse hakkında:

"O, Allah'tan bağış diler" dedi.

١١٠- باب إِذَا أَتَى امْرَأَتَهُ وَهِىَ حَائِضٌ

١١٤٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ أَخْبَرَنَا مُغِيرَةُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ ح وَأَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِى خَالِدٍ عَنْ عَامِرٍ فِيمَنْ أَتَى أَهْلَهُ وَهِىَ حَائِضٌ قَالاَ : ذَنْبٌ أَتَاهُ يَسْتَغْفِرُ اللَّهَ وَيَتُوبُ إِلَيْهِ وَلاَ يَعُودُ.

١١٤٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى زَائِدَةَ عَنِ الْمُثَنَّى عَنْ عَطَاءٍ مِثْلَهُ.

١١٤٥ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى وَأَبُو النُّعْمَانِ قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ الْقَعْقَاعِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ زَيْدٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ قَالَ : ذَنْبٌ أَتَاهُ وَلَيْسَ عَلَيْهِ كَفَّارَةٌ.

١١٤٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّهُ سُئِلَ عَنِ الَّذِى يَأْتِى امْرَأَتَهُ وَهِىَ حَائِضٌ ، قَالَ : يَعْتَذِرُ إِلَى اللَّهِ وَيَتُوبُ إِلَى اللَّهِ.

١١٤٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ قَالَ : تَسْتَغْفِرُ اللَّهَ وَلَيْسَ عَلَيْكَ شَىْءٌ. يَعْنِى إِذَا وَقَعَ عَلَى امْرَأَتِهِ وَهِىَ حَائِضٌ.

١١٤٨ - أَخْبَرَنَا عُثْمَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ الْمُفَضَّلِ عَنْ مَالِكِ بْنِ الْخَطَّابِ الْعَنْبَرِىِّ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ قَالَ : سُئِلَ وَأَنَا أَسْمَعُ عَنِ الرَّجُلِ يَأْتِى امْرَأَتَهُ وَهِىَ حَائِضٌ ، قَالَ : يَسْتَغْفِرُ اللَّهَ.

١١٤٩ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ : أَنَّ رَجُلاً أَتَى أَبَا بَكْرٍ فَقَالَ : رَأَيْتُ فِى الْمَنَامِ كَأَنِّى أَبُولُ دَماً. قَالَ : تَأْتِى امْرَأَتَكَ وَهِىَ حَائِضٌ؟ قَالَ : نَعَمْ. قَالَ : اتَّقِ اللَّهَ وَلاَ تَعُدْ.

١١٥٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ هِشَامٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ فِى الَّذِى يَقَعُ عَلَى امْرَأَتِهِ وَهِىَ حَائِضٌ ، قَالَ : يَسْتَغْفِرُ اللَّهَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 109. Bâb—Hayızlı Kadın Boyanabilir Ve Kadın (Kına Gibi) Boya İle Namaz Kılabilir (Meseleleri) Hakkında

1137. Bize Muhammed b. İsa haber verip dedi ki, bize Hüşeym, Ebû Hurre Vâsıl b. Abdirrahman'dan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) söyledi (ki, el-Hasan) şöyle demiş: Medineli kadınlardan bazılarını, boya ile (yani boya sürünmüş olarak) namaz kılarlarken gördüm.

1138. Bize Sa'îd b. Âmir, Şu'be'den, (O) İbn Ebî Necîh'ten, (O da) Hazret-i Âişe'den duyan kimseden (naklen) haber verdi (ki, Hazret-i Âişe'ye), "kadın, boya üzerine meshedebilir mi?" diye sorulmuş da O şöyle cevap vermiş: Ellerimin bıçaklarla kesilmesi, bana bundan daha sevimli gelir

1139. Bize Sa'îd b. Amir, İbn Avn'dan, (O da) Ebû Sa'îd'den (naklen) haber verdi ki, bir kadın Hazret-i Âişe'ye, "kadın, boya ile (yani boya sürünmüş olarak) namaz kılabilir mi?" diye sormuş, O da şöyle cevap vermiş: "Onu sil ve at toprağa, gitsin! Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: (Seneddeki) Ebû Sa'îd, İbn Ebi'l-Anbes'tir. Ebu'l-Anbes'in ismi ise Sa'îd b. Kesîr b. Ubeyd'dir.

1140. Bize Affân haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Katâde'den, (O) Ebû Miclez'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivâyet etti (ki, İbn Abbâs) şöyle dedi: Kadınlarımız geceleyin boyanır, (kına yakarlar), sabahladıkları zaman ise onu açar ve abdest alıp namaz kılarlardı. Sonra namazın ardından (tekrar) boya (kına) yakarlar, öğle olunca da onu açar ve abdest alıp namaz kılarlardı. Böylece onlar, (kına yakmak onları) namazdan geri bırakmadığı halde güzelce boya (kına) yakmış olurlardı.

1141. Bize Haccâc rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd, Eyûb'dan, (O da) Nâfi'den (naklen) rivâyet etti ki, İbn Ömer'in kadınları, hayızlı iken boyanır, (kına yakarlar)dı.

1142. Bize Müslim b. İbrahim rivâyet edip (dedi ki), bize Hişâm rivâyet edip (dedi ki), bize Katâde, Ebû Miclez'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivâyet etti (ki, İbn Abbâs) şöyle dedi: Kadınlarımız yatsı namazını kılınca boyanır, (kına yakarlardı). Sabahladıkları zaman ise onu çözer ve abdest alıp namaz kılarlardı. Öğle namazını kılınca (tekrar) boya (kına) yakarlardı. Sonra ikindi namazını kılmak istediklerinde onu çözer (ve abdest alıp namaz kılarlardı). Böylece onlar, o (boya, kına) yakmayı, namazdan mene dilme dikleri halde, güzelce yapmış olurlardı.

١٠٩- باب فِى الْمَرْأَةِ الْحَائِضِ تَخْتَضِبُ وَالْمَرْأَةِ تُصَلِّى فِى الْخِضَابِ

١١٣٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى قَالَ زَعَمَ لَنَا هُشَيْمٌ عَنْ أَبِى حُرَّةَ : وَاصِلِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنِ الْحَسَنِ قَالَ : رَأَيْتُ نِسَاءً مِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ يُصَلِّينَ فِى الْخِضَابِ.

١١٣٨ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ عَامِرٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنِ ابْنِ أَبِى نَجِيحٍ عَمَّنْ سَمِعَ عَائِشَةَ : سُئِلَتْ عَنِ الْمَرْأَةِ تَمْسَحُ عَلَى الْخِضَابِ ، فَقَالَتْ : لأَنْ تُقْطَعَ يَدِى بِالسَّكَاكِينِ أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْ ذَلِكَ.

١١٣٩ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ عَامِرٍ عَنِ ابْنِ عَوْنٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ : أَنَّ امْرَأَةً سَأَلَتْ عَائِشَةَ تُصَلِّى الْمَرْأَةُ فِى الْخِضَابِ؟ قَالَتِ : اسْلُتِيهِ وَرَغْماً. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : أَبُو سَعِيدٍ هُوَ ابْنُ أَبِى الْعَنْبَسِ ، وَاسْمُ أَبِى الْعَنْبَسِ سَعِيدُ بْنُ كَثِيرِ بْنِ عُبَيْدٍ.

١١٤٠ - أَخْبَرَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَبِى مِجْلَزٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : كُنَّ نِسَاؤُنَا يَخْتَضِبْنَ بِاللَّيْلِ ، فَإِذَا أَصْبَحْنَ فَتَحْنَهُ فَتَوَضَّأْنَ وَصَلَّيْنَ ، ثُمَّ يَخْتَضِبْنَ بَعْدَ الصَّلاَةِ ، فَإِذَا كَانَ عِنْدَ الظُّهْرِ فَتَحْنَهُ فَتَوَضَّأْنَ وَصَلَّيْنَ فَأَحْسَنَّ خِضَابَهُ ، وَلاَ يَمْنَعُ مِنَ الصَّلاَةِ.

١١٤١ - أَخْبَرَنَا حَجَّاجٌ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ نَافِعٍ : أَنَّ نِسَاءَ ابْنِ عُمَرَ كُنَّ يَخْتَضِبْنَ وَهُنَّ حُيَّضٌ.

١١٤٢ - حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ أَبِى مِجْلَزٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : كُنَّ نِسَاؤُنَا إِذَا صَلَّيْنَ الْعِشَاءَ الآخِرَةَ اخْتَضَبْنَ ، فَإِذَا أَصْبَحْنَ أَطْلَقْنَهُ وَتَوَضَّأْنَ وَصَلَّيْنَ ، وَإِذَا صَلَّيْنَ الظُّهْرَ اخْتَضَبْنَ ، فَإِذَا أَرَدْنَ أَنْ يُصَلِّينَ الْعَصْرَ أَطْلَقْنَهُ فَأَحْسَنَّ خِضَابَهُ ، وَلاَ يُحْبَسْنَ عَنِ الصَّلاَةِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 108. Bâb—Hayızlı Kadınla Temizlendiği Zaman Gusül Yapmasından Önce Cinsî Münâsebet Yapmak

1123. Bize Muhammed b. İsa rivâyet edip (dedi ki), bize Hüşeym rivâyet edip (dedi ki), bize Muğire, İbrahim'den; Yûnus, el-Hasan'dan, Abdulmelik ise Atâ'dan (naklen) rivâyet ettiler...

1124. Muhammed (b. İsa) dedi ki, bana Yahya b. Sa'îd el-Kattan da, Osman İbnu'l-Esved'den, (O) da Mücâhid'den (naklen) rivâyet etti (ki, İbrahim, el-Hasan, Atâ’ ve Mücâhid) hayızlı kadın hakkında (şöyle dediler): "O, (hayız) kanından temizlendiği zaman, kocası ona, gusül yapmadıkça yaklaşamaz -yaklaşmasın!- (Yani onunla cinsî münâsebet yapamaz -yapmasın!-)

1125. "Bize Ubeydullah b. Mûsa, Osman İbnu'l-Esved'den, (O da) Mücâhid'den (naklen) bunun, (yani bir önceki 1120. haberin) tamamen aynısını rivâyet etti."

1126. Bize Muhammed b. Yûsuf rivâyet edip dedi ki, Süfyân'a; "adam karısıyla, hayız kanı kesildiğinde gusül yapmasından önce cinsî münâsebet yapabilir mi?" diye sorulmuştu da O, "hayır, (yapamaz)" demişti. O zaman dendi ki; "(hayız kanı kesilen kadın) gusül yapmayı iki gün veya günlerce terkederse, ne (yapılmalıdır) dersin?" O da; "tevbe etmesi istenir" karşılığını vermişti.

1127. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, kendisine rivâyet etmiş olan kimseden, (O da) Mücâhid'den (naklen) rivâyet etti (ki, Mücâhid), "temizlenene kadar onlara yanaşmayın" (mealindeki âyetin tefsirinde), "o kan kesilene kadar..." demiş; "iyi temizlendikleri zaman..." (mealindeki âyetin tefsirinde ise), "gusül yaptıkları zaman..." demiştir.

1128. Bize Ubeydullah b. Mûsa, Süfyân'dan, (O) İbn Ebî Necîh'ten, (O da) Mücâhid'den (naklen) rivâyet etti (ki, Mücâhid), "temizlenene kadar..." (mealindeki âyetin tefsirinde), "o kan kesildiği zaman..." demiş, "iyi temizlendikleri zaman..." (mealindeki âyetin tefsirinde ise), "gusül yaptıkları (zaman)..." demişti.

1129. Bize Ubeydullah haber verip (dedi ki), bize Osman İbnu'l-Esved rivâyet edip dedi ki; Mücâhid'e, "temizliği (yani hayız kanının kesildiğini) gören bir kadının kocasına, gusül yapmasından önce onunla cinsî münâsebet yapması helâl olur mu?" diye sormuştum. O da; "hayır, o (kadına) namaz kılmak helâl olmadıkça (cinsî münâsebet helâl olmaz)" cevabını vermişti.

1130. Bize el-Muallâ b. Esed haber verip (dedi ki), bize Abdulvâhid -ki O, İbn Ziyâd'dır- rivâyet edip (dedi ki), bize el-Haccâc b. Ertât rivâyet edip dedi ki, Atâ’ ve Meymûn b. Mihrân'a sormuştum, bana Hammâd da İbrahim'den (naklen) rivâyet etmişti ki, onlar (yani Atâ’, Meymûn ve İbrahim) şöyle demişlerdi: "(Hayız kanı kesilen kadınla kocası, kadın) gusül yapmadıkça cinsî münâsebet yapamaz!"

1131. Bize Yezîd b. Hârûn, Hişâm'dan, (O da) el-Hasan'dan (naklen), O'nun, temizliği (yani hayız kanının kesildiğini) gören karısıyla, gusül yapmasından önce cinsî münâsebet yapan adam hakkında şöyle dediğini haber verdi: O (kadın), gusül yapmadığı sürece hayızlı (demektir). (Bu durumda kocasına) keffâret gerekir. (Hayız gören bir kadın ric'î talâkla boşanıldığında, onun iddeti, üçüncü hayızdan "temizlenme"siyle biteceğinden dolayı, böyle bir iddet bekleyen bir kadının üçüncü hayızdan kanı kesilse de), gusül yapmadığı sürece (kocasının) ona dönme hakkı vardır. (Çünkü Hasan Basri'ye göre bu kadın, gusül yapmadıkça üçüncü hayzından "temizlenmiş" değildir).

1132. Bize el-Muallâ b. Esed haber verip (dedi ki), bize Abdulvâhid rivâyet edip (dedi ki), bize Yûnus, el-Hasan'dan, O'nun şöyle dediğini haber verdi: (Hayız kanı kesilen kadınla) kocası, (kadın gusül yapmadıkça) cinsî münâsebet yapamaz.

1133. Bize Abdullah b. Yezîd haber verip (dedi ki), bize Hayve b. Şureyh rivâyet edip dedi ki, Yezîd b. Ebi Habîb'işöyle derken işittim: Ebu’l-Hayr Mersed b. Abdillah el-Yezenî dedi ki, Ukbe b. Amir el-Cuhenî'yi şöyle derken işittim: Vallahi ben, karımla, (hayızdan) temizlendiği günden bir gün geçmedikçe cinsî münâsebet yapmam.

1134. Bize Ya'lâ b. Ubeyd haber verip (dedi ki), bize Abdulmelik, Atâ'dan (naklen), O'nun, temizliği (yani hayız kanının kesildiğini) gören kadınla kocası, o gusül yapmadan önce cinsî münâsebet yapabilir mi, (meselesi) hakkında, "hayır, (kadın) gusül yapmadıkça (kocası onunla cinsî münâsebet yapamaz)" dediğini rivâyet etti.

1135. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Leys b. Ebî Süleym'den, (O da) Atâ'dan (naklen), Onun, muayyen kanı kesilen kadın (ile kocası, o gusül yapmadan önce cinsî münâsebet yapabilir mi, meselesi) hakkında şöyle dediğini rivâyet etti: Şayet ona (yani kocasına) şehvet azgınlığı gelirse, (kadın) kadınlık organını yıkar. Bundan sonra (kocası) onunla cinsî münâsebet yapabilir.

1136. Bize Ferve b. Ebi'l-Mağrâ' haber verip dedi ki, Şerîk'i işitmiştim; O'na bir adam sorup da; "muayyen kanı kesilen kadınla kocası, o gusül yapmadan önce cinsî münâsebet yapabilir mi?" demişti de, O şöyle karşılık vermişti: "Abdulmelik, Atâ'dan (naklen) dedi ki, o (yani Atâ') bu hususta şehveti azgınlaşan kimseye (= şebîk'e) izin vermişti. Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki, onun (yani Şerîk'in) hata yapmış olmasından korkarım ve (Şerîk'in zikrettiği bu haberin), Leys'in rivâyeti -ki ben onu, Abdulmelik'in rivâyeti olarak bilmiyorum-, olmasından endişe ederim. Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki; "Eş-Şebîk", nefsin heva ve hevesini (şehveti) arzulayan kimse, demektir.

١٠٨- باب مُجَامَعَةِ الْحَائِضِ إِذَا طَهُرَتْ قَبْلَ أَنْ تَغْتَسِلَ

١١٢٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ حَدَّثَنَا مُغِيرَةُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ وَيُونُسَ عَنِ الْحَسَنِ وَعَبْدِ الْمَلِكِ عَنْ عَطَاءٍ

١١٢٤ - قَالَ مُحَمَّدٌ وَحَدَّثَنِى يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ الْقَطَّانُ عَنْ عُثْمَانَ بْنِ الأَسْوَدِ عَنْ مُجَاهِدٍ فِى الْحَائِضِ إِذَا طَهُرَتْ مِنَ الدَّمِ : لاَ يَقْرَبُهَا زَوْجُهَا حَتَّى تَغْتَسِلَ.

١١٢٥ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ عُثْمَانَ بْنِ الأَسْوَدِ عَنْ مُجَاهِدٍ مِثْلَهُ سَوَاءً.

١١٢٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ قَالَ : سُئِلَ سُفْيَانُ أَيُجَامِعُ الرَّجُلُ امْرَأَتَهُ إِذَا انْقَطَعَ عَنْهَا الدَّمُ قَبْلَ أَنْ تَغْتَسِلَ؟ فَقَالَ : لاَ. فَقِيلَ أَرَأَيْتَ إِنْ تَرَكَتِ الْغُسْلَ يَوْمَيْنِ أَوْ أَيَّاماً؟ قَالَ : تُسْتَتَابُ.

١١٢٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَمَّنْ حَدَّثَهُ عَنْ مُجَاهِدٍ { وَلاَ تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّى يَطْهُرْنَ } قَالَ : حَتَّى يَنْقَطِعَ الدَّمُ { فَإِذَا تَطَهَّرْنَ } قَالَ : إِذَا اغْتَسَلْنَ.

١١٢٨ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ سُفْيَانَ عَنِ ابْنِ أَبِى نَجِيحٍ عَنْ مُجَاهِدٍ { حَتَّى يَطْهُرْنَ } قَالَ : إِذَا انْقَطَعَ الدَّمُ { فَإِذَا تَطَهَّرْنَ } قَالَ : اغْتَسَلْنَ.

١١٢٩ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ الأَسْوَدِ قَالَ : سَأَلْتُ مُجَاهِداً عَنِ امْرَأَةٍ رَأَتِ الطُّهْرَ أَيَحِلُّ لِزَوْجِهَا أَنْ يَأْتِيَهَا قَبْلَ أَنْ تَغْتَسِلَ؟ قَالَ : لاَ حَتَّى تَحِلَّ لَهَا الصَّلاَةُ .

١١٣٠ - أَخْبَرَنَا الْمُعَلَّى بْنُ أَسَدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ - هُوَ ابْنُ زِيَادٍ - حَدَّثَنَا الْحَجَّاجُ بْنُ أَرْطَاةَ قَالَ : سَأَلْتُ عَطَاءً وَمَيْمُونَ بْنَ مِهْرَانَ. وَحَدَّثَنِى حَمَّادٌ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالُوا : لاَ يَغْشَاهَا حَتَّى تَغْتَسِلَ.

١١٣١ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ عَنْ هِشَامٍ عَنِ الْحَسَنِ : فِى الرَّجُلِ يَطَأُ امْرَأَتَهُ وَقَدْ رَأَتِ الطُّهْرَ قَبْلَ أَنْ تَغْتَسِلَ ، قَالَ : هِىَ حَائِضٌ مَا لَمْ تَغْتَسِلْ وَعَلَيْهِ الْكَفَّارَةُ ، وَلَهُ أَنْ يُرَاجِعَهَا مَا لَمْ تَغْتَسِلْ.

١١٣٢ - أَخْبَرَنَا الْمُعَلَّى بْنُ أَسَدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنِ الْحَسَنِ قَالَ : لاَ يَغْشَاهَا زَوْجُهَا.

١١٣٣ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَزِيدَ حَدَّثَنَا حَيْوَةُ بْنُ شُرَيْحٍ قَالَ سَمِعْتُ يَزِيدَ بْنَ أَبِى حَبِيبٍ يَقُولُ قَالَ أَبُو الْخَيْرِ : مَرْثَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْيَزَنِىُّ سَمِعْتُ عُقْبَةَ بْنَ عَامِرٍ الْجُهَنِىَّ يَقُولُ : وَاللَّهِ إِنِّى لاَ أُجَامِعُ امْرَأَتِى فِى الْيَوْمِ الَّذِى تَطْهُرُ فِيهِ حَتَّى يَمُرَّ يَوْمٌ.

١١٣٤ - أَخْبَرَنَا يَعْلَى بْنُ عُبَيْدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ عَنْ عَطَاءٍ فِى الْمَرْأَةِ تَرَى الطُّهْرَ أَيَأْتِيهَا زَوْجُهَا قَبْلَ أَنْ تَغْتَسِلَ؟ قَالَ : لاَ حَتَّى تَغْتَسِلَ.

١١٣٥ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ لَيْثِ بْنِ أَبِى سُلَيْمٍ عَنْ عَطَاءٍ فِى الْمَرْأَةِ يَنْقَطِعُ عَنْهَا الدَّمُ قَالَ : إِنْ أَدْرَكَهُ الشَّبَقُ غَسَلَتْ فَرْجَهَا ثُمَّ أَتَاهَا.

١١٣٦ - أَخْبَرَنَا فَرْوَةُ بْنُ أَبِى الْمَغْرَاءِ قَالَ سَمِعْتُ شَرِيكاً وَسَأَلَهُ رَجُلٌ فَقَالَ : الْمَرْأَةُ يَنْقَطِعُ عَنْهَا الدَّمُ أَيَأْتِيهَا زَوْجُهَا قَبْلَ أَنْ تَغْتَسِلَ؟ فَقَالَ قَالَ عَبْدُ الْمَلِكِ عَنْ عَطَاءٍ : أَنَّهُ رَخَّصَ فِى ذَلِكَ لِلشَّبِقِ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : أَخَافُ أَنْ يَكُونَ ذَا خَطَأً ، أَخَافُ أَنْ يَكُونَ مِنْ حَدِيثِ لَيْثٍ لاَ أَعْرِفُهُ مِنْ حَدِيثِ عَبْدِ الْمَلِكِ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : الشَّبِقُ الَّذِى يَشْتَهِى.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget