261- باب بيان ما يجوز من الكذب
YALANIN CÂİZ
OLDUĞU YERLER
إْعْلَمْ أنَّ الْكَذب،
وَإنْ كَانَ أصْلُهُ مُحرَّماً، فيَجُوزُ في بعْض الأحْوالِ بشرُوطٍ قد
أوْضَحْتُهَا في كتاب:
«الأذْكارِ»
ومُخْتَصَرُ ذلك أنَّ الكلامَ وسيلةٌ إلى المقاصدِ ، فَكُلُّ مَقْصُودٍ
محْمُودٍ يُمْكِن تحْصيلُهُ بغَيْر الْكَذِبِ يَحْرُمُ الْكذِبُ فيه، وإنْ
لَمْ يُمكِنْ تحصيله إلاَّ بالكذبِ جاز الْكذِبُ. ثُمَّ إن كانَ تَحْصِيلُ
ذلك المقْصُودِ مُباحاً كَانَ الْكَذِبُ مُباحاً ، وإنْ كانَ واجِباً ، كان
الكَذِبُ واجِباً ، فإذا اخْتَفي مُسْلمٌ مِن ظالمٍ يريد قَتلَه ، أوْ
أخْذَ مالِه ، وأخَفي مالَه ، وسُئِل إنسانٌ عنه ، وجب الكَذبُ بإخفائِه ،
وكذا لو كانَ عِندهُ وديعة ، وأراد ظالِمٌ أخذَها، وجب الْكَذِبُ بإخفائها
، والأحْوطُ في هذا كُلِّه أنْ يُوَرِّي ، ومعْنَى التَّوْرِيةِ : أن
يقْصِد بِعبارَتِه مَقْصُوداً صَحيحاً ليْسَ هو كاذِباً بالنِّسّبةِ
إلَيْهِ ، وإنْ كانَ كاذِباً في ظاهِرِ اللًّفظِ ، وبِالنِّسْبةِ إلى ما
يفهَمهُ المُخَاطَبُ ولَوْ تَركَ التَّوْرِيةَ وَأطْلَق عِبارةَ الكذِبِ ،
فليْس بِحرَامٍ في هذا الحَالِ .
Bilesin ki yalan
aslında haram ise de bazı hallerde,
el-Ezkâr adlı
kitabımda açıkladığım şartlarla câiz olur. Mes'elenin özü şudur:
Söz, maksatları
ifade vasıtasıdır. Böyle olunca, yalana başvurmaksızın erişilmesi mümkün
olan her meşru maksatta yalan söylemek kesinlikle haramdır. Böyle bir
maksadın elde edilmesi ancak yalan söylemekle mümkün olacaksa o takdirde
yalan câizdir. Şayet o meşru maksada ulaşmak mübah ise, yalan da mübah;
vâcip ise, yalan da vâcip olur.
Binaenaleyh bir
müslüman, kendisini öldürmek isteyen bir zâlimden gizlense ya da malını
almak isteyen bir zorbadan malını saklasa, bir başka müslümana da o kişi
ve malı sorulsa, -zulmü önlemek için- bu müslümanın onu gizlemek
maksadıyla yalan söylemesi vâcip olur.
Yine bir kimsenin
yanında bir emanet olsa, bir zorba da ona el koymak istese, onu gizlemek
için yalan söylemesi vacip olur. Bu ve benzeri hallerin tamamında, söz
yalan gibi görünse veya muhatap öyle sansa da aslında kendi içinde
doğru bir maksadı kastedip ona ters düşmeyecek tarzda konuşması (tevriye
yapması) en ihtiyatlı yoldur. Eğer böyle yapması mümkün olmaz da mutlaka
yalan söylemek zorunda kalırsa, o da haram değildir, yapabilir. Alimler,
böylesi durumlarda yalanın câiz olduğuna aşağıdaki Ümmü Külsûm hadisini
delil getirmişlerdir.
Hadisler
واسْتَدلَّ الْعُلَماءُ بجَوازِ الكَذِب في هذا الحَال بحدِيث أمِّ كُلْثومٍ رضي اللَّه عنْهَا أنَّها سَمِعَتْ رسول اللَْه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يقولُ : « لَيْس الكَذَّابُ الَّذي يُصلحُ بيْنَ النَّاسِ ، فينمِي خَيْراً أو يقولُ خَيْراً » متفقٌ عليه .
زاد مسلم في رواية : « قالت : أمُّ كُلْثُومٍ : ولَم أسْمعْهُ يُرْخِّصُ في شَيءٍ مِمَّا يقُولُ النَّاسُ إلاَّ في ثلاثٍ : تَعْني : الحَرْبَ ، والإصْلاحَ بيْن النَّاسِ ، وحديثَ الرَّجُلَ امْرَأَتَهُ ، وحديث المرْأَةِ زوْجَهَا .
1550. Ümmü Külsûm radıyallahu anhâ’dan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittiği nakledilmiştir:
"İnsanların arasını düzeltmek maksadıyla birinden ötekine uygun sözler taşıyan (veya hayırlı konuşan) yalancı sayılmaz."
Buhârî, Sulh 2; Müslim, Birr 101. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 50; Tirmizî, Birr 26
Müslim'in rivayetinde (Birr 101) şu ifadeler yer almaktadır:
Ümmü Külsûm şöyle dedi:
"Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in, şu üç hal dışında, halkın yalan söylemesine ruhsat verdiğini hatırlamıyorum:
Harbte,
Kişilerin arasını düzeltmekte,
(Aile dirliğini sağlamak için) kocanın hanımına, hanımın kocasına söylediği sözlerde."
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.