58. Hacda Kurban Kesilmesiyle İlgili Rivâyetler
1168. İmâm-ı Mâlik'ten: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mina'da: «Mina’nın her tarafında kurban kesilebilir» buyurduktan sonra: «Merve'de de» dedi. Daha sonra: «Mekke'nin bütün sokak ve yollarında kurban kesilebilir» buyurdu. Ebu Davud, Hacc, 11/64 (Cabir'den); İbn Mace, Menâsik, 25/73
1169. Abdurrahman'ın kızı Amre'den: Hazret-i Aişe'nin şunları anlattığını duydum: Zilkade'nin bitimine beş gün kala Resûlüllah ile birlikte yola çıktık. Sadece hac yapacağımızı zannediyorduk. Mekke'ye yaklaşınca Hazret-i Peygamber yanında kurbanlığı olmayanların tavaf ve sa'y'den sonra ihramdan çıkmalarını emretti. Bayram günü bize biraz sığır eti getirildi. «Bu nedir?» diye sordum. «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), hanımları için kurban kesti» dediler.
Yahya b. Saîd şöyle der: Bu hadisi Kasım b. Muhammed'e naklettim. Bana şöyle dedi: «Allah'a yemin ederim ki Amre sana tam olarak, eksiksiz anlatmış.» Buharî, Hacc, 25/115; Müslim, Hacc, 15/125
1170. Mü'minlerin annesi Hafsa'dan: Rasûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem):
« Herkese ne oluyor da ihramdan çıkıyorlar? Halbuki sen daha umreden çıkmadın! » dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şu karşılığı verdi:
« Ben saçlarımı keçeledim, kurbanlığıma nişanımı taktım, onun için kurbanı kesinceye kadar ihramdan çıkamam.» Buharî, Hacc, 25/34; Müslim, Hacc, 15/126
٥٨ - باب مَا جَاءَ فِي النَّحْرِ فِي الْحَجِّ
١١٦٨ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ بِمِنًى: ( هَذَا الْمَنْحَرُ، وَكُلُّ مِنًى مَنْحَرٌ ). وَقَالَ فِي الْعُمْرَةِ : ( هَذَا الْمَنْحَرُ ) يَعْنِى الْمَرْوَةَ ( وَكُلُّ فِجَاجِ مَكَّةَ وَطُرُقِهَا مَنْحَرٌ )(٦٩٤).
١١٦٩ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ قَالَ : أَخْبَرَتْنِي عَمْرَةُ بِنْتُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، أَنَّهَا سَمِعَتْ عَائِشَةَ أُمَّ الْمُؤْمِنِينَ تَقُولُ : خَرَجْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم لِخَمْسِ لَيَالٍ بَقِينَ مِنْ ذِى الْقَعْدَةِ وَلاَ نُرَى إِلاَّ أَنَّهُ الْحَجُّ، فَلَمَّا دَنَوْنَا مِنْ مَكَّةَ، أَمَرَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم مَنْ لَمْ يَكُنْ مَعَهُ هَدْيٌ إِذَا طَافَ بِالْبَيْتِ، وَسَعَى بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ أَنْ يَحِلَّ. قَالَتْ عَائِشَةُ : فَدُخِلَ عَلَيْنَا يَوْمَ النَّحْرِ بِلَحْمِ بَقَرٍ، فَقُلْتُ : مَا هَذَا ؟ فَقَالُوا: نَحَرَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم عَنْ أَزْوَاجِهِ.
قَالَ يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ : فَذَكَرْتُ هَذَا الْحَدِيثَ لِلْقَاسِمِ بْنِ مُحَمَّدٍ فَقَالَ : أَتَتْكَ وَاللَّهِ بِالْحَدِيثِ عَلَى وَجْهِهِ(٦٩٥).
١١٧٠ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، عَنْ حَفْصَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ، أَنَّهَا قَالَتْ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم : مَا شَأْنُ النَّاسِ حَلُّوا وَلَمْ تَحْلِلْ أَنْتَ مِنْ عُمْرَتِكَ ؟ فَقَالَ : ( إنِّي لَبَّدْتُ رَأْسِي وَقَلَّدْتُ هَدْيِي, فَلاَ أَحِلُّ حَتَّى أَنْحَرَ )(٦٩٦).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.