12. Kıran Haccı
[30] Kıran haccı: Aynı ihramla, hem hac, hem de umreyi yapmaya Kıran Haccı denir. Hanefî mezhebince en üstün hac türüdür.
949. Cafer b. Muhammed, babasından naklediyor: Mikdad b. Esved, Sükya'da Ali b. Ebî Talib'in huzuruna girdi. Hazret-i Ali deve yavrularına bulamaç yediriyordu.
« Bak, Osman b. Affan hacc-ı kıran yapmayı yasaklıyor» diye söze başladı. Bunun üzerine Hazret-i Ali, ellerinin unlu hamurlu olduğunu unutarak Osman b. Affan'ın huzuruna kadar gitti.
« Sen hacc-ı kıran yapmayı yasaklıyormuşsun, öyle mi?» dedi. Hazret-i Osman:
« Bu benim takdirim!» diye karşılık verince Hazret-i Ali kızgın bir vaziyette: «Emrine amadeyim Allahım, emret! Hacla umreye (Hacc-ı kıran'a) niyet ettim!» diyerek oradan çıktı.
950. İmâm-ı Mâlik'ten: Biz Medineliler arasında da durum aynıdır. Hacc-ı kıran yapan kimse saçlarını kısaltmaz, eğer kurbanı yanında ise kesinceye kadar ihramlıya haram olan hiç bir şeyi yapmaz. Bayram günü Mina'da ihramdan çıkar.»
951. Süleyman b. Yesar'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), veda haccına çıktığı zaman ashaptan bazısı sadece hac, bazısı sadece umre, bazısı da hacla umre için beraber ihrama girdi. (Tavaftan sonra) sırf hacca ve hacla umreye niyet edenler ihramdan çıkmadılar, sadece umreye niyet edip umre için ihrama girenler ise çıktılar. Süleyman b. Yesâr, mürsel olarak Rivâyet etmiştir. 36. hadiste, Ebu'l-Esved, Urve-Aişe senediyle mevsûl olarak nakletmiştir. Bkz. Şeybanî,393
952. İmâm-ı Mâlik'den: Bazı âlimlerin şöyle dediklerini işittim: Umre için ihrama girdikten sonra hac için de ihrama girmeyi isteyen kimse eğer tavafını ve sa'yini yapmışsa olur. Çünkü İbn Ömer: «Eğer Kabe'yi tavafınıza engel olunursa Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraberken yaptığımız gibi yaparız» deyip arkadaşlarına dönerek: «ikisi de aynı şeydir, şahidim olun ki ben hacla umreye beraber niyet ettim.» dediği zaman böyle yapmıştı. Buhârî, Muhsar, 27/1; Müslim, Hacc, 15/180.
953. İmâm-ı Mâlik'ten: Veda haccında ashap umre için ihrama girmişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara «Yanında hedyi (kurbanlığı) olan hacla beraber umre için de ihrama girsin. Sonra her ikisini bitirmeden ihramdan çıkmaz.» buyurdu. Buhârî, Hacc, 25/31 (Aişe'den); Müslim, Hacc, 15/111. Ayrıca bkz. Şeybanî, 394
١٢ - باب الْقِرَانِ فِي الْحَجِّ
٩٤٩ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ الْمِقْدَادَ بْنَ الأَسْوَدِ، دَخَلَ عَلَى عَلِيِّ بْنِ أبِي طَالِبٍ بِالسُّقْيَا، وَهُوَ يَنْجَعُ بَكَرَاتٍ لَهُ، دَقِيقاً وَخَبَطاً، فَقَالَ : هَذَا عُثْمَانُ بْنُ عَفَّانَ يَنْهَى عَنْ أَنْ يُقْرَنَ بَيْنَ الْحَجِّ وَالْعُمْرَةِ. فَخَرَجَ عَلِيُّ بْنُ أبِي طَالِبٍ وَعَلَى يَدَيْهِ أَثَرُ الدَّقِيقِ وَالْخَبَطِ - فَمَا أَنْسَى أَثَرَ الدَّقِيقِ وَالْخَبَطِ عَلَى ذِرَاعَيْهِ - حَتَّى دَخَلَ عَلَى عُثْمَانَ بْنِ عَفَّانَ فَقَالَ : أَنْتَ تَنْهَى عَنْ أَنْ يُقْرَنَ بَيْنَ الْحَجِّ وَالْعُمْرَةِ ؟ فَقَالَ عُثْمَانُ : ذَلِكَ رَأْيِي. فَخَرَجَ عَلِيٌّ مُغْضَباً، وَهُوَ يَقُولُ : لَبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْكَ بِحَجَّةٍ وَعُمْرَةٍ مَعاً(٥٩٤).
٩٥٠ - قَالَ مَالِكٌ : الأَمْرُ عِنْدَنَا، أَنَّ مَنْ قَرَنَ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ، لَمْ يَأْخُذْ مِنْ شَعَرِهِ شَيْئاً، وَلَمْ يَحْلِلْ مِنْ شَىْءٍ حَتَّى يَنْحَرَ هَدْياً إِنْ كَانَ مَعَهُ، وَيَحِلُّ بِمِنًى يَوْمَ النَّحْرِ.
٩٥١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم عَامَ حَجَّةِ الْوَدَاعِ، خَرَجَ إِلَى الْحَجِّ، فَمِنْ أَصْحَابِهِ مَنْ أَهَلَّ بِحَجٍّ، وَمِنْهُمْ مَنْ جَمَعَ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ، وَمِنْهُمْ مَنْ أَهَلَّ بِعُمْرَةٍ، فَأَمَّا مَنْ أَهَلَّ بِحَجٍّ، أَوْ جَمَعَ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ فَلَمْ يَحْلِلْ، وَأَمَّا مَنْ كَانَ أَهَلَّ بِعُمْرَةٍ فَحَلُّوا(٥٩٥).
٩٥٢ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ سَمِعَ بَعْضَ أَهْلِ الْعِلْمِ يَقُولُونَ : مَنْ أَهَلَّ بِعُمْرَةٍ، ثُمَّ بَدَا لَهُ أَنْ يُهِلَّ بِحَجٍّ مَعَهَا، فَذَلِكَ لَهُ، مَا لَمْ يَطُفْ بِالْبَيْتِ، وَبَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ، وَقَدْ صَنَعَ ذَلِكَ ابْنُ عُمَرَ حِينَ قَالَ : إِنْ صُدِدْتُ عَنِ الْبَيْتِ، صَنَعْنَا كَمَا صَنَعْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، ثُمَّ الْتَفَتَ إِلَى أَصْحَابِهِ فَقَالَ : مَا أَمْرُهُمَا إِلاَّ وَاحِدٌ، أُشْهِدُكُمْ إنِّي قَدْ أَوْجَبْتُ الْحَجَّ مَعَ الْعُمْرَةِ(٥٩٦).
٩٥٣ - قَالَ مَالِكٌ : وَقَدْ أَهَلَّ أَصْحَابُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم عَامَ حَجَّةِ الْوَدَاعِ بِالْعُمْرَةِ، ثُمَّ قَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم : ( مَنْ كَانَ مَعَهُ هَدْيٌ، فَلْيُهْلِلْ بِالْحَجِّ مَعَ الْعُمْرَةِ، ثُمَّ لاَ يَحِلُّ حَتَّى يَحِلَّ مِنْهُمَا جَمِيعاً )(٥٩٧).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.