47. Kabe'ye Gönderilecek Kurbanlığın Sakatlanması Veya Kaybolması
1122. Hişam, babası Urve'den naklediyor: Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Kabe'ye gidecek kurbanlığı gönderdiği zat Hazret-i Peygambere:
« Ya Resûlallah! Kurbanlık sakatlanırsa ne yapayım?» diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şu cevabı verdi:
« Sakatlanan her kurbanlığı kes, sonra kurbanlık nişanını da kanına karıştır, daha sonra da insanlara ver etini yesinler.» Ebu Davud, Hacc, 11/18; Tirmizî, Hacc, 7/71; İbn Mace, Hacc, 25/101. Ayrıca bkz. Şeybanî, 405
1123. Saîd b. Müseyyeb'den: Nafile olarak Kabe'ye kurban gönderen bir kimsenin hayvanı sakatlanırsa onu derhal keser, etini insanlara dağıtır. Başka bir şey gerekmez. Ancak şayet etinden kendisi yer, başkalarına da yemelerini emrederse yeniden bir tane daha kesmesi gerekir.
1124. Abdullah b. Abbas'tan da aynı mealde bir Rivâyet vardır. Şeybanî, 404
1125. İbn Şihab'tan: Bir kimsenin ceza, adak veya temettü kurbanı olarak sevkettiği hayvan yolda ölürse, yerine bir daha göndermesi gerekir.
1126. Abdullah b. Ömer'den: Kabe'ye kurbanlık hayvan gönderen kimsenin kurbanlığı kaybolsa ve ölse, gönderilen bu hayvan da adak dolayısiyle ise, yeniden bir tane daha göndermesi icabeder. Yok eğer nafile olarak gönderiyorsa, isterse yeniden bir tane daha gönderir, istemezse göndermez.
1127. İmâm-ı Mâlik’ten: Alimlerin, «Bir cezadan dolayı ve hac ibadeti için Kabe'ye gönderilen kurbanlığın etinden sahibi yiyemez» dediklerini duydum.
٤٧ - باب الْعَمَلِ فِي الْهَدْىِ إِذَا عَطِبَ أَوْ ضَلَّ
١١٢٢ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ صَاحِبَ هَدْي رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ أَصْنَعُ بِمَا عَطِبَ مِنَ الْهَدْي ؟ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم : ( كُلُّ بَدَنَةٍ عَطِبَتْ مِنَ الْهَدْي فَانْحَرْهَا، ثُمَّ أَلْقِ قِلاَدَتَهَا فِي دَمِهَا، ثُمَّ خَلِّ بَيْنَهَا وَبَيْنَ النَّاسِ يَأْكُلُونَهَا )(٦٧٦).
١١٢٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، أَنَّهُ قَالَ : مَنْ سَاقَ بَدَنَةً تَطَوُّعاً فَعَطِبَتْ فَنَحَرَهَا، ثُمَّ خَلَّى بَيْنَهَا وَبَيْنَ النَّاسِ يَأْكُلُونَهَا، فَلَيْسَ عَلَيْهِ شَيْءٌ، وَإِنْ أَكَلَ مِنْهَا أَوْ أَمَرَ مَنْ يَأْكُلُ مِنْهَا غَرِمَهَا(٦٧٧).
١١٢٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ ثَوْرِ بْنِ زَيْدٍ الدِّيلِيِّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ مِثْلَ ذَلِكَ.
١١٢٥ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، أَنَّهُ قَالَ : مَنْ أَهْدَى بَدَنَةً، جَزَاءً أَوْ نَذْراً، أَوْ هَدْيَ تَمَتُّعٍ، فَأُصِيبَتْ فِي الطَّرِيقِ، فَعَلَيْهِ الْبَدَلُ.
١١٢٦ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، أَنَّهُ قَالَ : مَنْ أَهْدَى بَدَنَةً، ثُمَّ ضَلَّتْ أَوْ مَاتَتْ، فَإِنَّهَا إِنْ كَانَتْ نَذْراً أَبْدَلَهَا، وَإِنْ كَانَتْ تَطَوُّعاً, فَإِنْ شَاءَ أَبْدَلَهَا، وَإِنْ شَاءَ تَرَكَهَا.
١١٢٧ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ سَمِعَ أَهْلَ الْعِلْمِ يَقُولُونَ : لاَ يَأْكُلُ صَاحِبُ الْهَدْي مِنَ الْجَزَاءِ وَالنُّسُكِ.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.