22- Evlilikte Soru Sorulan Kişi Doğru Bildiğini Söylemeli
3258- Fatıma binti Kays (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, kocası Ebu Amr b. Hafs, onu yanında olmadığı bir zamanda üç talakla boşamıştı. Kocasının vekili Fatıma’ya bir miktar arpa gönderdi. O bu gönderilene razı olmayınca kocasının vekili olan kimseyi kızdırdı. O adam:
(Vallahi sana bir şeyler vermek mecburiyetinde değiliz) dedi. Fatıma, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek durumu anlattı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:
(Senin onlardan nafaka alma hakkın yoktur) diyerek, (Sen Ümmü Şerikin evinde iddet süreni doldur) buyurdu. Sonra da:
(O kadın cömert bir kadın olup gelip gideni çoktur, onun için sen iddetini Ümmü Mektum’un evinde doldur. O gözleri görmeyen bir adamdır, dolayısıyla aşırı tesettüre riayet etmeksizin onun yanında kalabilirsin. İddetin bitince de bana haber ver) buyurdu. Ben de iddetim bitince Muaviye b. ebî Süfyan ve Ebu Cehm’in bana dünür olduklarını haber verdim. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Ebu Cehm’in asası hiç elden düşmez. (Kadınları çok döver) Muaviye ise fakir biri olup malı mülkü yoktur. Dolayısıyla sen Üsâme b. Zeyd ile evlen) buyurdu. Ben ise Üsâme’den pek hoşlanmamıştım sonra tekrar:
(Onunla evlen) buyurdu. Bende onunla evlendim. Allah bu evliliği hayırlı kıldı, diğer kadınlar bana gıpta ettiler. (Müslim, talak: 6; Ebû Dâvûd, Talak: 39)
٢٢ - باب إِذَا اسْتَشَارَتِ الْمَرْأَةُ رَجُلاً فِيمَنْ يَخْطُبُهَا هَلْ يُخْبِرُهَا بِمَا يَعْلَمُ
٣٢٥٨ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، وَالْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ، قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ، - وَاللَّفْظُ لِمُحَمَّدٍ - عَنِ ابْنِ الْقَاسِمِ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يَزِيدَ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ فَاطِمَةَ بِنْتِ قَيْسٍ، أَنَّ أَبَا عَمْرِو بْنَ حَفْصٍ، طَلَّقَهَا الْبَتَّةَ وَهُوَ غَائِبٌ فَأَرْسَلَ إِلَيْهَا وَكِيلُهُ بِشَعِيرٍ فَسَخِطَتْهُ . فَقَالَ وَاللَّهِ مَا لَكِ عَلَيْنَا مِنْ شَىْءٍ . فَجَاءَتْ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَذَكَرَتْ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ ( لَيْسَ لَكِ نَفَقَةٌ ) . فَأَمَرَهَا أَنْ تَعْتَدَّ فِي بَيْتِ أُمِّ شَرِيكٍ ثُمَّ قَالَ ( تِلْكَ امْرَأَةٌ يَغْشَاهَا أَصْحَابِي فَاعْتَدِّي عِنْدَ ابْنِ أُمِّ مَكْتُومٍ فَإِنَّهُ رَجُلٌ أَعْمَى تَضَعِينَ ثِيَابَكِ فَإِذَا حَلَلْتِ فَآذِنِينِي ) . قَالَتْ فَلَمَّا حَلَلْتُ ذَكَرْتُ لَهُ أَنَّ مُعَاوِيَةَ بْنَ أَبِي سُفْيَانَ وَأَبَا جَهْمٍ خَطَبَانِي فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( أَمَّا أَبُو جَهْمٍ فَلاَ يَضَعُ عَصَاهُ عَنْ عَاتِقِهِ وَأَمَّا مُعَاوِيَةُ فَصُعْلُوكٌ لاَ مَالَ لَهُ وَلَكِنِ انْكِحِي أُسَامَةَ بْنَ زَيْدٍ ) . فَكَرِهْتُهُ ثُمَّ قَالَ ( انْكِحِي أُسَامَةَ بْنَ زَيْدٍ ) . فَنَكَحْتُهُ فَجَعَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فِيهِ خَيْرًا وَاغْتَبَطْتُ بِهِ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.