24- Kişi Hoşlandığı Bir Erkeğe Kızını Evlendirmek İçin Teklif Edebilir
3261- Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kızım Hafsa İbn Huzafe’den dul kalmıştı. İbn Huzafe Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Bedir savaşına katılanlardandı. Medine’de vefat etmiştir. Ben Osman b. Affan ile karşılaştım, kızım Hafsa’yı kendisine arzettim ve istersen nikahlayayım dedim. Bunun üzerine Osman bir düşüneyim dedi. Birkaç gece geçti tekrar karşılaştım. Bu gün için evlenmek istemiyorum dedi. Daha sonra Ebu Bekir ile karşılaştım. İstersen kızım Hafsa ile seni evlendireyim dedim. Bana hiçbir cevap vermedi. Osman’a kızdığımdan daha fazla kızdım. Birkaç gece geçmişti ki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kızım Hafsa’yı benden isteyip dünür oldu, ben de O’na nikahladım. Bu arada Ebu Bekir ile karşılaştım ve:
(Hafsa’yı bana teklif ettiğinde benim de sana cevap vermediğimi görünce herhalde kızmış olmalısın) dedi. Ben de:
(Evet) dedim. O da:
(Sen bana kızını vermek istediğinde; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in senin kızını isteyeceğini duymuştum da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sırrını ifşa etmek istemedim. Eğer o vazgeçseydi ben senin kızı nikahlardım) dedi. (Müsned: 70)
٢٤ - باب عَرْضِ الرَّجُلِ ابْنَتَهُ عَلَى مَنْ يَرْضَى
٣٢٦١ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، قَالَ أَنْبَأَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ سَالِمٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، عَنْ عُمَرَ، قَالَ تَأَيَّمَتْ حَفْصَةُ بِنْتُ عُمَرَ مِنْ خُنَيْسٍ - يَعْنِي ابْنَ حُذَافَةَ - وَكَانَ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم مِمَّنْ شَهِدَ بَدْرًا فَتُوُفِّيَ بِالْمَدِينَةِ فَلَقِيتُ عُثْمَانَ بْنَ عَفَّانَ فَعَرَضْتُ عَلَيْهِ حَفْصَةَ فَقُلْتُ إِنْ شِئْتَ أَنْكَحْتُكَ حَفْصَةَ . فَقَالَ سَأَنْظُرُ فِي ذَلِكَ . فَلَبِثْتُ لَيَالِيَ فَلَقِيتُهُ فَقَالَ مَا أُرِيدُ أَنْ أَتَزَوَّجَ يَوْمِي هَذَا . قَالَ عُمَرُ فَلَقِيتُ أَبَا بَكْرٍ الصِّدِّيقَ رضى اللّه عنه فَقُلْتُ إِنْ شِئْتَ أَنْكَحْتُكَ حَفْصَةَ فَلَمْ يَرْجِعْ إِلَىَّ شَيْئًا فَكُنْتُ عَلَيْهِ أَوْجَدَ مِنِّي عَلَى عُثْمَانَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ فَلَبِثْتُ لَيَالِيَ فَخَطَبَهَا إِلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَنْكَحْتُهَا إِيَّاهُ فَلَقِيَنِي أَبُو بَكْرٍ فَقَالَ لَعَلَّكَ وَجَدْتَ عَلَىَّ حِينَ عَرَضْتَ عَلَىَّ حَفْصَةَ فَلَمْ أَرْجِعْ إِلَيْكَ شَيْئًا . قُلْتُ نَعَمْ . قَالَ فَإِنَّهُ لَمْ يَمْنَعْنِي حِينَ عَرَضْتَ عَلَىَّ أَنْ أَرْجِعَ إِلَيْكَ شَيْئًا إِلاَّ أَنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَذْكُرُهَا وَلَمْ أَكُنْ لأُفْشِيَ سِرَّ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَلَوْ تَرَكَهَا نَكَحْتُهَا .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.