1- Vasıyet Geciktirilmemeli
3626- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir adam gelerek:
(Ey Allah’ın Rasûlü! Hangi sadakanın sevabı daha büyüktür) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:
(Sadakanın hayırlısı vücudun sıhhatle ve mala düşkünlüğün fazla olup fakirlikten korkup ebedi kalacakmış gibi olduğun anda verilenidir) buyurdu ve, (Sadaka vermeyi can boğaza geldiği ve sen de şu malım şu kimseye şu malımda şu kimseye aittir diyeceğin güne erteleme.) (Ebû Dâvûd, vesaya: 3; Müslim, Zekat: 31)
3627- Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Hanginiz varislerinin malını kendi malından daha çok sever?) Oradakiler:
(Ey Allah’ın Rasûlü! Biz kendi malımızı severiz varislerin malını değil) dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(İyi bilin ki şu anda sevdiğinizi söylediğiniz tüm bu mallarınız sizin mallarınız değildir varislerinizin mallarıdır. Senin malın ahiret ve Cennet için önceden verdiğin maldır geri kalanlar ise varislerin mallarıdır.) (Buhârî, Rikak: 12; Müsned: 3443)
3628- Mutarrif (radıyallahü anh)’in babasından rivâyetine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Tekâsür sûresi 1.2 ayeti olan:
(Aç gözlülük saplantısı içinde mal mülk çokluğuyla övünmek oyaladı sizleri. Öyle ki mezara girinceye kadar bu oyalanmaya devam ettiniz.) Ayetler hakkında şöyle buyurdu:
(Ademoğlu dünyada sahip olduğu şeylerle malım malım diyerek övünür durur. Ey Ademoğlu! Senin olan mal yiyip tükettiğin, giyip eskittiğin ve Sadaka olarak verip ahiret için hazırladığındır.) (Müslim, Zühd ve Rekaik: 1; Tirmizî, Tefsirü’l Kur’an: 89)
3629- Ebu Habibe et Taî (radıyallahü anh) şöyle demiştir:
(Bir adam Allah yolunda harcanmak üzere bir miktar para vasiyet etti. Ebu’d Derda’ya bu durum sorulunca Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şu hadisi nakletti:
(Ölümüne yakın köle azâd eden veya bir şey tasadduk eden kendisi doyduktan sonra başkasına hediye veren gibidir.) (Dârimi, Vasiyet: 34; Tirmizî, Vasiyet: 7)
3630- İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Vasiyet edebilecek malı bulunan bir kimseye vasiyet’i yanında yazılı bulunmadıkça iki gece geçirmesi caiz değildir.) (Buhârî, vesaya: 1; Ebû Dâvûd, vesaya: 1)
3631- İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Hiçbir Müslüman kişinin vasiyeti yanında yazılı olarak bulunmadıkça iki gece geçirmesi caiz değildir.) (Buhârî, vesaya: 1; Ebû Dâvûd, vesaya: 1)
3632-
3633- Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’in haber verdiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
(Hiçbir Müslüman kimsenin vasiyeti yanında olarak bulunmadıkça üç gece geçirmesi caiz değildir.) Abdullah b. Ömer diyor ki:
(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’den bu hadisi duyduğum andan itibaren vasiyetim daima yanımdadır.) (Buhârî, vesaya: 1; Ebû Dâvûd, vesaya: 1)
3634- Sâlim b. Abdullah (radıyallahü anh) babasından naklediyor. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
(Vasiyet edebileceği kadar dünyalığı bulunan bir kişiye vasiyeti yanında yazılı bulunmadıkça üç gece geçirmesi helâl değildir.) (Buhârî, vesaya: 1; Ebû Dâvûd, vesaya: 1)
١ - باب الْكَرَاهِيَةِ فِي تَأْخِيرِ الْوَصِيَّةِ
٣٦٢٦ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَرْبٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ فُضَيْلٍ، عَنْ عُمَارَةَ، عَنْ أَبِي زُرْعَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ جَاءَ رَجُلٌ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَىُّ الصَّدَقَةِ أَعْظَمُ أَجْرًا قَالَ ( أَنْ تَصَدَّقَ وَأَنْتَ صَحِيحٌ شَحِيحٌ تَخْشَى الْفَقْرَ وَتَأْمُلُ الْبَقَاءَ وَلاَ تُمْهِلْ حَتَّى إِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ قُلْتَ لِفُلاَنٍ كَذَا وَقَدْ كَانَ لِفُلاَنٍ ).
٣٦٢٧ - أَخْبَرَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ، عَنْ أَبِي مُعَاوِيَةَ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ التَّيْمِيِّ، عَنِ الْحَارِثِ بْنِ سُوَيْدٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( أَيُّكُمْ مَالُ وَارِثِهِ أَحَبُّ إِلَيْهِ مِنْ مَالِهِ ). قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا مِنَّا مِنْ أَحَدٍ إِلاَّ مَالُهُ أَحَبُّ إِلَيْهِ مِنْ مَالِ وَارِثِهِ. قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( اعْلَمُوا أَنَّهُ لَيْسَ مِنْكُمْ مِنْ أَحَدٍ إِلاَّ مَالُ وَارِثِهِ أَحَبُّ إِلَيْهِ مِنْ مَالِهِ مَالُكَ مَا قَدَّمْتَ وَمَالُ وَارِثِكَ مَا أَخَّرْتَ ).
٣٦٢٨ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ مُطَرِّفٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ( {أَلْهَاكُمُ التَّكَاثُرُ * حَتَّى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَ} قَالَ يَقُولُ ابْنُ آدَمَ مَالِي مَالِي وَإِنَّمَا مَالُكَ مَا أَكَلْتَ فَأَفْنَيْتَ أَوْ لَبِسْتَ فَأَبْلَيْتَ أَوْ تَصَدَّقْتَ فَأَمْضَيْتَ ).
٣٦٢٩ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، قَالَ سَمِعْتُ أَبَا إِسْحَاقَ، سَمِعَ أَبَا حَبِيبَةَ الطَّائِيَّ، قَالَ أَوْصَى رَجُلٌ بِدَنَانِيرَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَسُئِلَ أَبُو الدَّرْدَاءِ فَحَدَّثَ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ( مَثَلُ الَّذِي يَعْتِقُ أَوْ يَتَصَدَّقُ عِنْدَ مَوْتِهِ مَثَلُ الَّذِي يُهْدِي بَعْدَ مَا يَشْبَعُ ).
٣٦٣٠ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا الْفُضَيْلُ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( مَا حَقُّ امْرِئٍ مُسْلِمٍ لَهُ شَىْءٌ يُوصَى فِيهِ أَنْ يَبِيتَ لَيْلَتَيْنِ إِلاَّ وَوَصِيَّتُهُ مَكْتُوبَةٌ عِنْدَهُ ).
٣٦٣١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ الْقَاسِمِ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ( مَا حَقُّ امْرِئٍ مُسْلِمٍ لَهُ شَىْءٌ يُوصَى فِيهِ يَبِيتُ لَيْلَتَيْنِ إِلاَّ وَوَصِيَّتُهُ مَكْتُوبَةٌ عِنْدَهُ ).
٣٦٣٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَاتِمِ بْنِ نُعَيْمٍ، قَالَ حَدَّثَنَا حِبَّانُ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ، عَنِ ابْنِ عَوْنٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَوْلَهُ.
٣٦٣٣ - أَخْبَرَنَا يُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى، قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، قَالَ فَإِنَّ سَالِمًا أَخْبَرَنِي عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ( مَا حَقُّ امْرِئٍ مُسْلِمٍ تَمُرُّ عَلَيْهِ ثَلاَثُ لَيَالٍ إِلاَّ وَعِنْدَهُ وَصِيَّتُهُ ). قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ مَا مَرَّتْ عَلَىَّ مُنْذُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ذَلِكَ إِلاَّ وَعِنْدِي وَصِيَّتِي.
٣٦٣٤ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ الْوَزِيرِ بْنِ سُلَيْمَانَ، قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي يُونُسُ، وَعَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ( مَا حَقُّ امْرِئٍ مُسْلِمٍ لَهُ شَىْءٌ يُوصَى فِيهِ فَيَبِيتُ ثَلاَثَ لَيَالٍ إِلاَّ وَوَصِيَّتُهُ عِنْدَهُ مَكْتُوبَةٌ ).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.