15- TOPRAKTAN YAPILAN KÜP VE TESTÎLERDEKİ ŞIRA
Cerr ve Cirar: Cerre'nin çoğuludur. Cerre: Topraktan yapılan küp, testi ve benzeri kab manasınadır. Çünkü Müslim'in rivâyet ettiği bir hadiste Said bin Cübeyr, Cerr'in ne olduğunu İbn-i Abbâs'a sormuş ve İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ) : 'Balçıktan yapılan her nevi kabtır' diye cevab vermiştir. Nevevide: Topraktan yapılan her nevi küp ve testilerin Cerr sayıldığı, İbn-i Abbâs'ın bu sözünden açıkça anlaşılır, demiştir.
En-Nihâye'de de: 'Balçıktan yapılan küp ve testilerdeki şıranın yasaklığına dâir hadislerdeki hüküm, yağlanmış olan küp ve testilere mahsustur. Çünkü yağlanmış veya ziftle sıvanmış olan bu nevi kablara konulan şıra çabukça sertleşip sarhoşluk verecek hâle gelir, diye bilgi verilmiştir. Esasen, sarhoşluk verecek hâle dönüşmedikçe gerek bu nevi küp ve testilerde gerekse diğer kablarda kurulan şıranın helâl olduğu bundan önceki bâbta rivâyet edilen Büreyde (radıyallahü anh)'in hadîsi ile sabit olmuştur. Bu itibarla ölçü şıranın tatlılığını muhafaza edip etmemesi, başka bir deyimle bozulup bozulmamasıdır.
3533 - “... Âişe (radıyallahü anha)'dan; Şöyle demiştir:
(Yâ Rümeyse!) Siz kadınlardan her hangi birisi her yıl Kurban bayramında kestirdiği kurbanının derisini tulum yapmaktan aciz mi?
Âişe sözüne devamla şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çerler (yani balçıktan yapılan küp ve testiler) de, şöyle ve şöyle kablarda şıra yapmayı yasakladı. Ancak sirkenin bu nevî kablarda kurulmasını yasaklamadı. "
3534 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çerlerde (yani balçıktan yapılma küp ve testilerde) şıra kurulmasını yasaklamıştır. "
3535 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den şöyle demiştir:
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir cer (yani topraktan mamul küp - testi) şırası getirildi. Şıra kabarıp kaynıyordu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (bana) :
(Bunu bahçeye dök. Çünkü bu, Allah'a ve âhiret gününe inanmayan kimsenin içkisidir) buyurdu. "
١٥ - باب نَبِيذِ الْجَرِّ
٣٥٣٣ - حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا الْمُعْتَمِرُ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ أَبِيهِ، حَدَّثَتْنِي رُمَيْثَةُ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّهَا قَالَتْ أَتَعْجِزُ إِحْدَاكُنَّ أَنْ تَتَّخِذَ كُلَّ عَامٍ مِنْ جِلْدِ أُضْحِيَّتِهَا سِقَاءً ثُمَّ قَالَتْ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ يُنْبَذَ فِي الْجَرِّ وَفِي كَذَا وَفِي كَذَا إِلاَّ الْخَلَّ .
٣٥٣٤ - حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مُوسَى الْخَطْمِيُّ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ، حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِيُّ، عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ يُنْبَذَ فِي الْجِرَارِ .
٣٥٣٥ - حَدَّثَنَا مُجَاهِدُ بْنُ مُوسَى، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ، عَنْ صَدَقَةَ أَبِي مُعَاوِيَةَ، عَنْ زَيْدِ بْنِ وَاقِدٍ، عَنْ خَالِدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ أُتِيَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِنَبِيذِ جَرٍّ يَنِشُّ فَقَالَ ( اضْرِبْ بِهَذَا الْحَائِطَ فَإِنَّ هَذَا شَرَابُ مَنْ لاَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.