Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Kısas İle Alakalı Diğer Rivâyetler

Kısas İle Alakalı Diğer Rivâyetler || Kasâme Kitabı || Sünen-i Nesai || Hadis Kütüphanesi

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 6- Kısas İle Alakalı Diğer Rivâyetler

4741- Vail (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Maktulün velisi katili bağladığı urganla çekip getirirken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında idim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), maktulün velisine (Katili affedecek misin?) buyurdu. Adam:

(Hayır) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Diyet alır mısın?) dedi. Adam:

(Hayır) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Onu öldürecek misin?) dedi. Adam:

(Evet) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Onu götür) buyurdu. Adam katili götürürken kendiliğinden dönüp bakınca, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu çağırdı ve (Affeder misin?) dedi. Adam:

(Hayır) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Diyet alır mısın?) dedi. Adam:

(Hayır) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Öyleyse onu öldürecek misin?) deyince, adam:

(Evet) dedi. Bu sefer Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Onu götür) buyurdu. Adam onu götürürken:

(Bak eğer onu affedersen senin de ölen kimsenin de günahları affedilmiş olur) buyurdu. Adam da onu affetti ve bırakıverdi. Katili bağlandığı ipi sürüyerek çekip gittiğini gördüm. (Dârimi, Diyat: 8; Müslim, Kasame: 10)

4742-

4743- Vail (radıyallahü anh) babasından rivâyet ederek şöyle diyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında oturuyordum. Bir adam birinin boynuna bir urgan bağlamış getiriyordu ve şöyle dedi:

(Ey Allah'ın Rasûlü! Bu adam kardeşimle beraber kuyu kazıyorlardı, kazmayı kaldırdı arkadaşının başına vurdu ve öldürdü.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Onu affet) buyurdu. Adam kabul etmedi ve şöyle dedi:

(Ey Allah'ın Peygamberi! Bu adam ve kardeşim kuyu kazıyorlardı, bu adam kazmasını kaldırıp arkadaşının başına vurdu ve onu öldürdü.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Onu affet) buyurdu. Adam yine kabul etmedi ve kalkıp şöyle dedi:

(Ey Allah'ın Rasûlü! Bu adam ve kardeşim kuyu kazıyorlardı. Bu adam kazmasını kaldırdı -sanki o sahneyi görüyor gibiyim- ve arkadaşının kafasına vurdu ve onu öldürdü) deyince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), tekrar:

(Onu affet) buyurdu. Adam kabul etmeyince, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Git onu öldürürsen sen de onun gibi olursun) buyurdu. Adam katili çıkardı biraz gidince, O’na:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), ne söyledi duymuyor musun?) dedik. Bunun üzerine döndü ve:

(Onu öldürürsem onun gibi mi olurum) deyince, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Evet eğer öldürürsen onun gibi olursun) buyurdu ve yine:

(Onu affet) dedi. Böylece katil affolup boynundaki urganı sürükleyerek çekip gitti. (Dârimi, Diyat: 8; Müslim: Kasame: 10)

4744- Alkame b. Vail babasından haber verdiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında oturduğum bir sırada bir adam bir adamı bağladığı bir urganla çekerek getirdi ve şöyle dedi:

(Ey Allah'ın Rasûlü! Bu adam kardeşimi öldürdü.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), o adama:

(Onu öldürdün mü?) buyurdu. Katil bir şey söylemeden maktulün velisi:

(Ey Allah'ın Rasûlü! Eğer o itiraf etmezse delil ile ispat ederim) dedi. Katil:

(Evet onu ben öldürdüm) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Onu nasıl öldürdün?) buyurdu. O da:

(Onunla bir ağaçtan odun kesiyorduk bana sövdü, beni kızdırdı, ben de balta ile kafasına vurdum) dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ona:

(Kendini kurtarmak için fidye verebilecek malın var mı?) buyurdu. Adam:

(Ey Allah'ın Rasûlü! Baltam ve elbisemden başka hiçbir şeyim yok) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona şöyle dedi:

(Ne dersin? Kavmin diyetini vererek seni kurtarabilir mi?) Adam:

(Kavmimin yanında ben öldürdüğüm adamdan daha değersizim) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) katilin urganını adama atarak ona:

(Al adamını) dedi. Adam katili alıp giderken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Eğer onu öldürürsen onun gibi olursun) buyurunca ashâb adamın arkasından yetişerek şöyle dediler:

(Ne yapıyorsun? Yazıklar olsun sana, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) eğer onu öldürürsen onun gibi olursun) buyurdular. Adam bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına dönerek şöyle dedi:

(Ey Allah'ın Rasûlü! Bana bunu öldürürsen onun gibi olursun dediğini söylediler, ben onu Senin emrinle alıp götürüyorum. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), adama:

(Senin ve ölen kardeşinin günahını götürmesini istemez misin?) dedi. Adam:

(Evet isterim) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Öyleyse affet) dedi. Adam:

(Öyleyse dediğin gibidir) dedi. (Dârimi, Diyat: 8; Müslim: Kasame: 10)

4745-

4746- Alkame b. Vail babasından naklediyor. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e birisini öldüren bir katil getirilince onu kısas olarak öldürmesi için maktulün velisine teslim etti, yanındakilere de:

(Katil de maktul de Cehennemdedir) buyurdu. Bunu işitenlerden birisi adamın peşinden gitti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in söylediğini iletti. Adam, katili bıraktı katil serbest bırakılınca urganını sürükleyerek gitti. Bunu Habib’e hatırlatınca şöyle dedi: Bana Said b. Eşva nakletti ve şöyle dedi:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) o adama affetmesini emretmişti.) (Dârimi, Diyat: 8; Müslim, Kasame: 10)

4747- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, bir adam velisini öldüren bir katili Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına getirince, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:

(Katili affet) demişti. O da bunu kabul etmeyince, (Öyleyse diyet al) buyurdu. Adam bunu da kabul etmeyince:

(Götür, onu öldür sen de onun gibisin) buyurdu. Adam gidince birisi peşinden giderek adama: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), sana:

(Götür onu öldür sen de onun gibisin) dediğini duymadın mı? deyince, adam katili bırakıverdi. Katil bağlı olduğu urganı sürüyerek yanımdan geçti gitti.) (Dârimi, Diyat: 8; Müslim, Kasame: 10)

4748- Abdullah b. Büreyde (radıyallahü anh)’nin babasından rivâyete göre, bir adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek yanındaki birine işaret ederek:

(Bu adam kardeşimi öldürdü) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Git kardeşini öldürdüğü gibi sen de onu öldür) buyurdu. Bunun üzerine katil kendini öldürecek adama:

(Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşı, beni affet, beni affetmek sana daha çok sevap kazandırır ve ahirette senin ve kardeşin için daha hayırlı olur) deyince, adam katili serbest bıraktı. Abdullah b. Büreyde diyor ki: Bu durum Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bildirildiğinde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona sordu, o da olup biteni anlatınca ona:

(Bu adamın seni öldürmesi senin için kıyamet gününde öldürdüğün adamın:

(Ya Rabbi bu adama sor beni neden dolayı öldürdü?) diyerek hakkını istemesinden daha hayırlı idi) buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

٦ - باب ذِكْرِ اخْتِلاَفِ النَّاقِلِينَ لِخَبَرِ عَلْقَمَةَ بْنِ وَائِلٍ فِيهِ

٤٧٤١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ عَوْفِ بْنِ أَبِي جَمِيلَةَ، قَالَ حَدَّثَنِي حَمْزَةُ أَبُو عَمْرٍو الْعَائِذِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا عَلْقَمَةُ بْنُ وَائِلٍ، عَنْ وَائِلٍ، قَالَ شَهِدْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم حِينَ جِيءَ بِالْقَاتِلِ يَقُودُهُ وَلِيُّ الْمَقْتُولِ فِي نِسْعَةٍ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لِوَلِيِّ الْمَقْتُولِ ‏(‏ أَتَعْفُو ‏)‏ ‏.‏ قَالَ لاَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ أَتَأْخُذُ الدِّيَةَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ لاَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَتَقْتُلُهُ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ نَعَمْ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ اذْهَبْ بِهِ ‏)‏ ‏.‏ فَلَمَّا ذَهَبَ بِهِ فَوَلَّى مِنْ عِنْدِهِ دَعَاهُ فَقَالَ لَهُ ‏(‏ أَتَعْفُو ‏)‏ ‏.‏ قَالَ لاَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ أَتَأْخُذُ الدِّيَةَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ لاَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَتَقْتُلُهُ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ نَعَمْ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ اذْهَبْ بِهِ ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عِنْدَ ذَلِكَ ‏(‏ أَمَا إِنَّكَ إِنْ عَفَوْتَ عَنْهُ يَبُوءُ بِإِثْمِهِ وَإِثْمِ صَاحِبِكَ ‏)‏ ‏.‏ فَعَفَا عَنْهُ وَتَرَكَهُ فَأَنَا رَأَيْتُهُ يَجُرُّ نِسْعَتَهُ ‏.‏

٤٧٤٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا جَامِعُ بْنُ مَطَرٍ الْحَبَطِيُّ، عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَائِلٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم بِمِثْلِهِ ‏.‏ قَالَ يَحْيَى وَهُوَ أَحْسَنُ مِنْهُ ‏.‏

٤٧٤٣ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ مَنْصُورٍ، قَالَ حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ، - وَهُوَ الْحَوْضِيُّ - قَالَ حَدَّثَنَا جَامِعُ بْنُ مَطَرٍ، عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَائِلٍ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ كُنْتُ قَاعِدًا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم جَاءَ رَجُلٌ فِي عُنُقِهِ نِسْعَةٌ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ هَذَا وَأَخِي كَانَا فِي جُبٍّ يَحْفِرَانِهَا فَرَفَعَ الْمِنْقَارَ فَضَرَبَ بِهِ رَأْسَ صَاحِبِهِ فَقَتَلَهُ ‏.‏ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ اعْفُ عَنْهُ ‏)‏ ‏.‏ فَأَبَى وَقَالَ يَا نَبِيَّ اللَّهِ إِنَّ هَذَا وَأَخِي كَانَا فِي جُبٍّ يَحْفِرَانِهَا فَرَفَعَ الْمِنْقَارَ فَضَرَبَ بِهِ رَأْسَ صَاحِبِهِ فَقَتَلَهُ ‏.‏ فَقَالَ ‏(‏ اعْفُ عَنْهُ ‏)‏ ‏.‏ فَأَبَى ثُمَّ قَامَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ هَذَا وَأَخِي كَانَا فِي جُبٍّ يَحْفِرَانِهَا فَرَفَعَ الْمِنْقَارَ - أُرَاهُ قَالَ - فَضَرَبَ رَأْسَ صَاحِبِهِ فَقَتَلَهُ ‏.‏ فَقَالَ ‏(‏ اعْفُ عَنْهُ ‏)‏ ‏.‏ فَأَبَى قَالَ ‏(‏ اذْهَبْ إِنْ قَتَلْتَهُ كُنْتَ مِثْلَهُ ‏)‏ ‏.‏ فَخَرَجَ بِهِ حَتَّى جَاوَزَ فَنَادَيْنَاهُ أَمَا تَسْمَعُ مَا يَقُولُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَرَجَعَ فَقَالَ إِنْ قَتَلْتُهُ كُنْتُ مِثْلَهُ قَالَ ‏(‏ نَعَمِ اعْفُ ‏)‏ ‏.‏ فَخَرَجَ يَجُرُّ نِسْعَتَهُ حَتَّى خَفِيَ عَلَيْنَا ‏.‏

٤٧٤٤ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ، قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، قَالَ حَدَّثَنَا حَاتِمٌ، عَنْ سِمَاكٍ، ذَكَرَ أَنَّ عَلْقَمَةَ بْنَ وَائِلٍ، أَخْبَرَهُ عَنْ أَبِيهِ، أَنَّهُ كَانَ قَاعِدًا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِذْ جَاءَ رَجُلٌ يَقُودُ آخَرَ بِنِسْعَةٍ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَتَلَ هَذَا أَخِي ‏.‏ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ أَقَتَلْتَهُ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ لَوْ لَمْ يَعْتَرِفْ أَقَمْتُ عَلَيْهِ الْبَيِّنَةَ ‏.‏ قَالَ نَعَمْ قَتَلْتُهُ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ كَيْفَ قَتَلْتَهُ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ كُنْتُ أَنَا وَهُوَ نَحْتَطِبُ مِنْ شَجَرَةٍ فَسَبَّنِي فَأَغْضَبَنِي فَضَرَبْتُ بِالْفَأْسِ عَلَى قَرْنِهِ ‏.‏ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ هَلْ لَكَ مِنْ مَالٍ تُؤَدِّيهِ عَنْ نَفْسِكَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَالِي إِلاَّ فَأْسِي وَكِسَائِي ‏.‏ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ أَتُرَى قَوْمَكَ يَشْتَرُونَكَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ أَنَا أَهْوَنُ عَلَى قَوْمِي مِنْ ذَاكَ ‏.‏ فَرَمَى بِالنِّسْعَةِ إِلَى الرَّجُلِ فَقَالَ ‏(‏ دُونَكَ صَاحِبَكَ ‏)‏ ‏.‏ فَلَمَّا وَلَّى قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِنْ قَتَلَهُ فَهُوَ مِثْلُهُ ‏)‏ ‏.‏ فَأَدْرَكُوا الرَّجُلَ فَقَالُوا وَيْلَكَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ إِنْ قَتَلَهُ فَهُوَ مِثْلُهُ ‏)‏ ‏.‏ فَرَجَعَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ حُدِّثْتُ أَنَّكَ قُلْتَ ‏(‏ إِنْ قَتَلَهُ فَهُوَ مِثْلُهُ ‏)‏ ‏.‏ وَهَلْ أَخَذْتُهُ إِلاَّ بِأَمْرِكَ فَقَالَ ‏(‏ مَا تُرِيدُ أَنْ يَبُوءَ بِإِثْمِكَ وَإِثْمِ صَاحِبِكَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ بَلَى ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَإِنْ ذَاكَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ ذَلِكَ كَذَلِكَ ‏.‏

٤٧٤٥ - أَخْبَرَنَا زَكَرِيَّا بْنُ يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبِي قَالَ، حَدَّثَنَا أَبُو يُونُسَ، عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ، أَنَّ عَلْقَمَةَ بْنَ وَائِلٍ، حَدَّثَهُ أَنَّ أَبَاهُ حَدَّثَهُ قَالَ إِنِّي لَقَاعِدٌ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِذْ جَاءَ رَجُلٌ يَقُودُ آخَرَ نَحْوَهُ ‏.‏

٤٧٤٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَعْمَرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَمَّادٍ، عَنْ أَبِي عَوَانَةَ، عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ سَالِمٍ، عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَائِلٍ، أَنَّ أَبَاهُ، حَدَّثَهُمْ أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم أُتِيَ بِرَجُلٍ قَدْ قَتَلَ رَجُلاً فَدَفَعَهُ إِلَى وَلِيِّ الْمَقْتُولِ يَقْتُلُهُ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم لِجُلَسَائِهِ ‏(‏ الْقَاتِلُ وَالْمَقْتُولُ فِي النَّارِ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَاتَّبَعَهُ رَجُلٌ فَأَخْبَرَهُ فَلَمَّا أَخْبَرَهُ تَرَكَهُ ‏.‏ قَالَ فَلَقَدْ رَأَيْتُهُ يَجُرُّ نِسْعَتَهُ حِينَ تَرَكَهُ يَذْهَبُ ‏.‏ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِحَبِيبٍ فَقَالَ حَدَّثَنِي سَعِيدُ بْنُ أَشْوَعَ قَالَ وَذَكَرَ أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَمَرَ الرَّجُلَ بِالْعَفْوِ ‏.‏

٤٧٤٧ - أَخْبَرَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ، قَالَ حَدَّثَنَا ضَمْرَةُ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ شَوْذَبٍ، عَنْ ثَابِتٍ الْبُنَانِيِّ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّ رَجُلاً، أَتَى بِقَاتِلِ وَلِيِّهِ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ اعْفُ عَنْهُ ‏)‏ ‏.‏ فَأَبَى فَقَالَ ‏(‏ خُذِ الدِّيَةَ ‏)‏ ‏.‏ فَأَبَى قَالَ ‏(‏ اذْهَبْ فَاقْتُلْهُ فَإِنَّكَ مِثْلَهُ ‏)‏ ‏.‏ فَذَهَبَ فَلُحِقَ الرَّجُلُ فَقِيلَ لَهُ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ اقْتُلْهُ فَإِنَّكَ مِثْلَهُ ‏)‏ ‏.‏ فَخَلَّى سَبِيلَهُ فَمَرَّ بِيَ الرَّجُلُ وَهُوَ يَجُرُّ نِسْعَتَهُ ‏.‏

٤٧٤٨ - أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ إِسْحَاقَ الْمَرْوَزِيُّ، قَالَ حَدَّثَنِي خَالِدُ بْنُ خِدَاشٍ، قَالَ حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ، عَنْ بَشِيرِ بْنِ الْمُهَاجِرِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بُرَيْدَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ رَجُلاً، جَاءَ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ إِنَّ هَذَا الرَّجُلَ قَتَلَ أَخِي ‏.‏ قَالَ ‏(‏ اذْهَبْ فَاقْتُلْهُ كَمَا قَتَلَ أَخَاكَ ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَ لَهُ الرَّجُلُ اتَّقِ اللَّهَ وَاعْفُ عَنِّي فَإِنَّهُ أَعْظَمُ لأَجْرِكَ وَخَيْرٌ لَكَ وَلأَخِيكَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ‏.‏ قَالَ فَخَلَّى عَنْهُ قَالَ فَأُخْبِرَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَسَأَلَهُ فَأَخْبَرَهُ بِمَا قَالَ لَهُ قَالَ فَأَعْنَفَهُ ‏(‏ أَمَا إِنَّهُ كَانَ خَيْرًا مِمَّا هُوَ صَانِعٌ بِكَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَقُولُ يَا رَبِّ سَلْ هَذَا فِيمَ قَتَلَنِي ‏)‏ ‏.‏


Etiketler:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget