23- Kıyafeti Çekmekten Dolayı İz Olursa Kısas Gerekir Mi?
4793- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Mescid de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte oturuyorduk O kalkınca biz de kalkardık. Bir gün kalktı biz de kalktık. Mescidin ortasına varınca bir adam, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hırkasından tuttu ve hızlıca çekti hırkası kalın kumaştan yapılmıştı sert olduğu için boynu kızarmıştı. O adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e:
(Ey Muhammed şu iki deveme yiyecek yüklet çünkü Sen ne kendi malından ne de babanın malından veriyorsun) deyince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Hayır! Allah’tan bağışlanmamı isterim. Boynumu kızartmandan dolayı kısas yapılmadıkça develerine bir şeyler yükletmem) buyurdu. Bunun üzerine bedevi:
(Hayır kıyas yaptırmam) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sözünü üç defa tekrarladı üçünde de bedevi:
(Hayır vallahi kısas yaptırmam) diyordu. Bedevinin bu ısrarını duyunca hızlıca onun üzerine yürüdük. O sırada Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize dönerek, şöyle buyurdu:
(Sözümü işiten herkes kendisine izin vermeden yerinden kımıldamamasına karar verdim) diyerek oradakilerden birine:
(Ey Filan! Bedevinin bir devesine arpa diğer devesine de hurma yükle) buyurdu. Daha sonra da:
(Dağılın) buyurdu. (Ebû Dâvûd, Edeb: 1)
٢٣ - باب الْقَوَدِ مِنَ الْجَبْذَةِ
٤٧٩٣ - أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ مَيْمُونٍ، قَالَ حَدَّثَنِي الْقَعْنَبِيُّ، قَالَ حَدَّثَنِي مُحَمَّدُ بْنُ هِلاَلٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ كُنَّا نَقْعُدُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي الْمَسْجِدِ فَإِذَا قَامَ قُمْنَا فَقَامَ يَوْمًا وَقُمْنَا مَعَهُ حَتَّى لَمَّا بَلَغَ وَسَطَ الْمَسْجِدِ أَدْرَكَهُ رَجُلٌ فَجَبَذَ بِرِدَائِهِ مِنْ وَرَائِهِ - وَكَانَ رِدَاؤُهُ خَشِنًا - فَحَمَّرَ رَقَبَتَهُ فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ احْمِلْ لِي عَلَى بَعِيرَىَّ هَذَيْنِ فَإِنَّكَ لاَ تَحْمِلُ مِنْ مَالِكَ وَلاَ مِنْ مَالِ أَبِيكَ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( لاَ وَأَسْتَغْفِرُ اللَّهَ لاَ أَحْمِلُ لَكَ حَتَّى تُقِيدَنِي مِمَّا جَبَذْتَ بِرَقَبَتِي ) . فَقَالَ الأَعْرَابِيُّ لاَ وَاللَّهِ لاَ أُقِيدُكَ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ذَلِكَ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ كُلُّ ذَلِكَ يَقُولُ لاَ وَاللَّهِ لاَ أُقِيدُكَ . فَلَمَّا سَمِعْنَا قَوْلَ الأَعْرَابِيِّ أَقْبَلْنَا إِلَيْهِ سِرَاعًا فَالْتَفَتَ إِلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ( عَزَمْتُ عَلَى مَنْ سَمِعَ كَلاَمِي أَنْ لاَ يَبْرَحَ مَقَامَهُ حَتَّى آذَنَ لَهُ ) . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لِرَجُلٍ مِنَ الْقَوْمِ ( يَا فُلاَنُ احْمِلْ لَهُ عَلَى بَعِيرٍ شَعِيرًا وَعَلَى بَعِيرٍ تَمْرًا ) . ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( انْصَرِفُوا ) .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.