Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Müslüman Olmayan Ölülere Yas Tutulur Mu?

Müslüman Olmayan Ölülere Yas Tutulur Mu? || Talak (Boşanma) Kitabı || Sünen-i Nesai || Hadis Kütüphanesi

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 63- Müslüman Olmayan Ölülere Yas Tutulur Mu?

3546- Zeyneb binti Seleme (radıyallahü anha)’dan aktarıldığına göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarından Ümmü Habibe’nin yanına girdim babası Ebu Süfyan b. Harb vefat etmişti. Ümmü Habibe hizmetçisine güzel koku getirtti ve ondan biraz alıp yanaklarına sürdü ve şöyle dedi: Vallahi koku sürünmeye ihtiyacım yok fakat, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu işittim:

(Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadının herhangi bir ölüye üç günden fazla yas tutması ve süslenmemesi helâl değildir ancak kocası için dört ay on gün yas tutar ve süslenmez.) (Buhârî, Talak: 45; Tirmizî, Talak: 18)

3547- Zeyneb binti Seleme (radıyallahü anha) diyor ki: Kardeşi öldüğünde Zeyneb binti Cahş’ın yanına gitmiştim, Zeyneb koku getirdi ve ondan süründü sonra şöyle dedi: Vallahi süslenmeye hiç ihtiyacım yok ama Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in minberde şöyle söylediğini işittim:

(Allah’a ve ahirete inanan bir kadının kocası dışında bir ölüye üç günden fazla yas tutması helâl değildir. Ancak kocasına dört ay on gün yas tutup süslenmeyebilir.) (Buhârî, Talak: 45; Tirmizî, Talak: 18)

3548- Zeyneb (radıyallahü anha) şöyle demiştir: Ümmü Seleme’den işittim şöyle diyordu: Bir kadın Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve:

(Ey Allah’ın Rasûlü! Kızımın kocası öldü. Onun gözünden şikayeti var acaba sürme çekebilir mi?) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdu:

(Hayır çekemez zaten bu süre dört ay on gündür. Sizler cahiliyye devrinde bir yıl bekler sonra deve tezeği atarak matemden çıkardınız.) Ravi Humeyd diyor ki: Zeyneb’e:

(Sene sonunda deve tezeği atmak ne anlama geliyor?) dedim. O da şöyle dedi:

(Cahiliyye döneminde bir kadını kocası ölürse o kadın küçük, dar bir odaya girer en kötü elbiselerini giyer ne güzel koku ne de başka şeyler kullanmazdı. Daha sonra bir yıl bitince kadının yanına merkeb, koyun, veya kuş cinsinden bir hayvan getirilir ve o hayvanı o kadın kendi vücuduna sürterdi. O sürttüğü hayvan sürtüle sürtüle sonunda ölürdü. Sonra o kadın odasından çıkar ve eline bir deve tezeği verilirdi. Kadın da onu fırlatıp atardı. Bundan sonra da dilediği gibi süslenir ve koku sürebilirdi.) (Buhârî, Talak: 45; Tirmizî, Talak: 18)

٦٣ - باب تَرْكِ الزِّينَةِ لِلْحَادَّةِ الْمُسْلِمَةِ دُونَ الْيَهُودِيَّةِ وَالنَّصْرَانِيَّةِ

٣٥٤٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، وَالْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ، قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ، - وَاللَّفْظُ لَهُ - قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ الْقَاسِمِ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي بَكْرٍ، عَنْ حُمَيْدِ بْنِ نَافِعٍ، عَنْ زَيْنَبَ بِنْتِ أَبِي سَلَمَةَ، أَنَّهَا أَخْبَرَتْهُ بِهَذِهِ الأَحَادِيثِ الثَّلاَثَةِ، قَالَتْ زَيْنَبُ دَخَلْتُ عَلَى أُمِّ حَبِيبَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم حِينَ تُوُفِّيَ أَبُوهَا أَبُو سُفْيَانَ بْنُ حَرْبٍ فَدَعَتْ أُمُّ حَبِيبَةَ بِطِيبٍ فَدَهَنَتْ مِنْهُ جَارِيَةً ثُمَّ مَسَّتْ بِعَارِضَيْهَا ثُمَّ قَالَتْ وَاللَّهِ مَا لِي بِالطِّيبِ مِنْ حَاجَةٍ غَيْرَ أَنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ لاَ يَحِلُّ لاِمْرَأَةٍ تُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ تَحِدُّ عَلَى مَيِّتٍ فَوْقَ ثَلاَثِ لَيَالٍ إِلاَّ عَلَى زَوْجٍ أَرْبَعَةَ أَشْهُرٍ وَعَشْرًا ‏)‏ ‏.‏

٣٥٤٧ - قَالَتْ زَيْنَبُ ثُمَّ دَخَلْتُ عَلَى زَيْنَبَ بِنْتِ جَحْشٍ حِينَ تُوُفِّيَ أَخُوهَا وَقَدْ دَعَتْ بِطِيبٍ وَمَسَّتْ مِنْهُ ثُمَّ قَالَتْ وَاللَّهِ مَا لِي بِالطِّيبِ مِنْ حَاجَةٍ غَيْرَ أَنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ عَلَى الْمِنْبَرِ ‏(‏ لاَ يَحِلُّ لاِمْرَأَةٍ تُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ تَحِدُّ عَلَى مَيِّتٍ فَوْقَ ثَلاَثِ لَيَالٍ إِلاَّ عَلَى زَوْجٍ أَرْبَعَةَ أَشْهُرٍ وَعَشْرًا ‏)‏ ‏.‏

٣٥٤٨ - وَقَالَتْ زَيْنَبُ سَمِعْتُ أُمَّ سَلَمَةَ، تَقُولُ جَاءَتِ امْرَأَةٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ ابْنَتِي تُوُفِّيَ عَنْهَا زَوْجُهَا وَقَدِ اشْتَكَتْ عَيْنَهَا أَفَأَكْحُلُهَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لاَ ‏)‏ ‏.‏ ثُمَّ قَالَ ‏(‏ إِنَّمَا هِيَ أَرْبَعَةُ أَشْهُرٍ وَعَشْرًا وَقَدْ كَانَتْ إِحْدَاكُنَّ فِي الْجَاهِلِيَّةِ تَرْمِي بِالْبَعْرَةِ عِنْدَ رَأْسِ الْحَوْلِ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ حُمَيْدٌ فَقُلْتُ لِزَيْنَبَ وَمَا تَرْمِي بِالْبَعْرَةِ عِنْدَ رَأْسِ الْحَوْلِ قَالَتْ زَيْنَبُ كَانَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا تُوُفِّيَ عَنْهَا زَوْجُهَا دَخَلَتْ حِفْشًا وَلَبِسَتْ شَرَّ ثِيَابِهَا وَلَمْ تَمَسَّ طِيبًا وَلاَ شَيْئًا حَتَّى تَمُرَّ بِهَا سَنَةٌ ثُمَّ تُؤْتَى بِدَابَّةٍ حِمَارٍ أَوْ شَاةٍ أَوْ طَيْرٍ فَتَفْتَضُّ بِهِ فَقَلَّمَا تَفْتَضُّ بِشَىْءٍ إِلاَّ مَاتَ ثُمَّ تَخْرُجُ فَتُعْطَى بَعْرَةً فَتَرْمِي بِهَا وَتُرَاجِعُ بَعْدُ مَا شَاءَتْ مِنْ طِيبٍ أَوْ غَيْرِهِ ‏.‏ قَالَ مَالِكٌ تَفْتَضُّ تَمْسَحُ بِهِ فِي حَدِيثِ مُحَمَّدٍ ‏.‏ قَالَ مَالِكٌ الْحِفْشُ الْخُصُّ ‏.‏


Etiketler:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget