14- HAZRET-İ OSMAN (RADIYALLAHÜ ANH)’IN FAZİLETİ
114) ... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den: şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki :
( Cennette her peygamberin bir arkadaşı olur. Orada benim arkadaşım da Osman bin Affan’dır. )
115) ... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Nebi (sallallahü aleyhi ve sellem) Mescid’in kapısı yanında Osman (radıyallahü anh)’a rastladı ve :
( Ya Osman! Bu, Cebrail’dir. Kızım Rukiyye’nin mihri misli ile ve onunla yaptığın hayat arkadaşlığı gibi bir arkadaşlık yapmak üzere Allah’ın (kızım) Ümmü Gülsüm’un nikahını sana kıydığını bana haber verdi. ) buyurdu.
116) ... Kab bin Ucra (radıyallahü anh)’den, rivâyet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir:
- Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), (meydana gelecek) bir fitneyi zikretti ve pek yakın bir zamanda olacağını bildirdi. O sırada ridası ile başı örtülü bir adam oradan geçti. Resûl-i Ekrem de:
( Bu adam o fitne günü hidayet (=doğru yol) üzerinde (olacak)tır. ) buyurdu. Ben hemen yerimden sıçradım ve Osman (orada geçmekte olan adam) iki pazısından tuttum: Sonra Resûl-i Ekrem’in karşısına çıkıp: Bu adam mı?) diye sordum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de (Bu adam)dır, buyurdu.
117) ... Numan bin Beşir (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Âişe (radıyallahü anha)’ya şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Ya Osman! Eğer Allah sana bir gün bu (halifelik) işi verir de münafıklar Allah’ın sana giydirdiği (halifelik) gömleğini soymaya kalkışırlarsa sakın sen o gömleği soyma, (halifelikten çekilme)) buyurdu. Bu sözü üç defa tekrarladı.
118) .... Kays bin Ebi Hazım (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Âişe (radıyallahü anha) şöyle demiştir:
(Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), (son) hastalığında (bize hitaben) :
- (Ashâbımın bazısının yanımda bulunmasına sevinirim), buyurdu. Biz (O’na):
- Ya Resûlüllah! Senin için Ebû Bekr’i çağırmayalım mı? dedik. O (bizim bu sözümüz üzerine) sustu. (Bu kere biz O’na) :
- Ömer’i senin için çağırmıyalım mı? dedik. O, yine sustu. (Bunun üzerine biz O’na):
- Senin için Osman’ı çağırmıyalım mı? dedik. Resûl-i Ekrem :
- (Evet) buyurdu. (da gereği yapıldı. )
Biraz sonra Osman geldi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onunla yalnız kaldı. (özel görüştü. ) Artık Resûl-i Ekrem onunla konuşmaya devam ediyordu. Osman’ın yüzü de (gittikçe) değişiyordu.
Ravi Kays dedi ki:
(Hazret-i Osman (radıyallahü anh)’ın mevlası Ebû Sehle, bilahare (Hazret-i Osman’ın şehid edilmesi olayından sonra) bana şöyle söyledi:
Hazret-i Osman bin Affan (radıyallahü anh): Yevmed Dar = Ev günü :
- Gerçekten Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bana bir ahit (söz) söyledi. İşte ben buna dönüşücüyüm, dedi.
(İbni Mace’ye, isnadı ileten 2 raviden birisi olan) Ali (bin Muhammed’in rivâyet ettiği) hadisinde (Osman (radıyallahü anh)’ın son cümlesi hakkında) dedi ki : (Ben de bu ahit üzerinde sabrediciyim)
Ravi Kays: İşte alimler, hadiste geçen (Yevmed Dar =Ev gününün) (Hazret-i) Osman’ın evinde muhasara edildiği gün olduğu kanaatında idiler.
١٤ - باب فَضْلِ عُثْمَانَ رضى اللّه عنه
١١٤ - حَدَّثَنَا أَبُو مَرْوَانَ، مُحَمَّدُ بْنُ عُثْمَانَ الْعُثْمَانِيُّ حَدَّثَنَا أَبِي عُثْمَانُ بْنُ خَالِدٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي الزِّنَادِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ( لِكُلِّ نَبِيٍّ رَفِيقٌ فِي الْجَنَّةِ وَرَفِيقِي فِيهَا عُثْمَانُ بْنُ عَفَّانَ ).
١١٥ - حَدَّثَنَا أَبُو مَرْوَانَ، مُحَمَّدُ بْنُ عُثْمَانَ الْعُثْمَانِيُّ حَدَّثَنَا أَبِي عُثْمَانُ بْنُ خَالِدٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي الزِّنَادِ، عَنْ أَبِي الزِّنَادِ، عَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ لَقِيَ عُثْمَانَ عِنْدَ بَابِ الْمَسْجِدِ فَقَالَ ( يَا عُثْمَانُ هَذَا جِبْرِيلُ أَخْبَرَنِي أَنَّ اللَّهَ قَدْ زَوَّجَكَ أُمَّ كُلْثُومٍ بِمِثْلِ صَدَاقِ رُقَيَّةَ عَلَى مِثْلِ صُحْبَتِهَا ).
١١٦ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِدْرِيسَ، عَنْ هِشَامِ بْنِ حَسَّانَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ، عَنْ كَعْبِ بْنِ عُجْرَةَ، قَالَ ذَكَرَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِتْنَةً فَقَرَّبَهَا فَمَرَّ رَجُلٌ مُقَنَّعٌ رَأْسُهُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( هَذَا يَوْمَئِذٍ عَلَى الْهُدَى ). فَوَثَبْتُ فَأَخَذْتُ بِضَبْعَىْ عُثْمَانَ ثُمَّ اسْتَقْبَلْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقُلْتُ هَذَا قَالَ ( هَذَا ).
١١٧ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، حَدَّثَنَا الْفَرَجُ بْنُ فَضَالَةَ، عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ يَزِيدَ الدِّمَشْقِيِّ، عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( يَا عُثْمَانُ إِنْ وَلاَّكَ اللَّهُ هَذَا الأَمْرَ يَوْمًا فَأَرَادَكَ الْمُنَافِقُونَ أَنْ تَخْلَعَ قَمِيصَكَ الَّذِي قَمَّصَكَ اللَّهُ فَلاَ تَخْلَعْهُ ). يَقُولُ ذَلِكَ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ . قَالَ النُّعْمَانُ فَقُلْتُ لِعَائِشَةَ مَا مَنَعَكِ أَنْ تُعْلِمِي النَّاسَ بِهَذَا قَالَتْ أُنْسِيتُهُ وَاللَّهِ .
١١٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ، وَعَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِي خَالِدٍ، عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِي حَازِمٍ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي مَرَضِهِ ( وَدِدْتُ أَنَّ عِنْدِي بَعْضَ أَصْحَابِي ). قُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ أَلاَ نَدْعُو لَكَ أَبَا بَكْرٍ فَسَكَتَ قُلْنَا أَلاَ نَدْعُو لَكَ عُمَرَ فَسَكَتَ قُلْنَا أَلاَ نَدْعُو لَكَ عُثْمَانَ قَالَ ( نَعَمْ ). فَجَاءَ عُثْمَانُ فَخَلاَ بِهِ فَجَعَلَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يُكَلِّمُهُ وَوَجْهُ عُثْمَانَ يَتَغَيَّرُ . قَالَ قَيْسٌ فَحَدَّثَنِي أَبُو سَهْلَةَ مَوْلَى عُثْمَانَ أَنَّ عُثْمَانَ بْنَ عَفَّانَ قَالَ يَوْمَ الدَّارِ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَهِدَ إِلَىَّ عَهْدًا وَأَنَا صَائِرٌ إِلَيْهِ . وَقَالَ عَلِيٌّ فِي حَدِيثِهِ وَأَنَا صَابِرٌ عَلَيْهِ . قَالَ قَيْسٌ فَكَانُوا يُرَوْنَهُ ذَلِكَ الْيَوْمَ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.