78- BEVLİN İSABET ETTİĞİ YERİN NASIL YIKANACAĞI BÂBI
571 - “... Enes (bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre : Bir A'rabî mescid'de bevletti. Cemâatin bir kısmı (O'na mâni olmak üzere) hızla ona doğru sıçradılar. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Onu bevletmekten kestirmeyiniz (= bırakın işini bitirsin. )) buyurdu. Sonra bir kova su istedi. O yere döktü. "
572 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle söylemiştir :
Bir A'rabî mescide girdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oturuyordu. A'rabî: Allah'ım! Bana Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'e mağfiret kıl ve ikimize mağfiret eylerken, hiç kimseye mağfiret etme, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gülümseyerek:
(Sen gerçekten pek geniş olan bir şeyi daralttın. (= İlâhi mağfireti daraltmak istedin)) buyurdu. Sonra adam geri dönüp, mescidin bir kenarına varınca ayaklarını açıp bevletti. Daha sonra A'rabî, suçluluğunu anlayınca kalkıp: Babam, annem sana feda olsun. Bana (merhamet et) dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu azarlamadı ve sebetmedi. Sonra (A'rabiye hitaben) :
(Şüphesiz bu mescidde bevledilmez. Bu, ancak Allah'ı anmak ve namaz için yapılmıştır. ) buyurdu. Daha sonra su dolu bir kova getirilmesini emretti. A'rabî'nin bevli üzerine döküldü.
573 - “... Vasile bin el-Eska' (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir :
Bir A'rabi, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek: Allah'ım! Bana ve Muhammed'e rahmet et ve bize olan rahmetinden hiç kimseyi ortak etme, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Sana yazıklar olsun. Veya veyl olsun. Sen, hakikaten çok geniş olan bir şeyi daralttın. ) buyurdu. Râvi dedi ki, Arabi, ayaklarını açıp bevletmeye başladı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Ashâbı (Arabi'ye) hey (=etme) dediler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Onu bırakınız. ) buyurdu. Sonra, su dolu bir kova isteyip, o bevlin üzerine döktü. "
٧٨ - باب الأَرْضُ يُصِيبُهَا الْبَوْلُ كَيْفَ تُغْسَلُ
٥٧١ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ، أَنْبَأَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ، حَدَّثَنَا ثَابِتٌ، عَنْ أَنَسٍ، أَنَّ أَعْرَابِيًّا، بَالَ فِي الْمَسْجِدِ فَوَثَبَ إِلَيْهِ بَعْضُ الْقَوْمِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( لاَ تُزْرِمُوهُ ). ثُمَّ دَعَا بِدَلْوٍ مِنْ مَاءٍ فَصَبَّ عَلَيْهِ .
٥٧٢ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ دَخَلَ أَعْرَابِيٌّ الْمَسْجِدَ وَرَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ جَالِسٌ فَقَالَ اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي وَلِمُحَمَّدٍ وَلاَ تَغْفِرْ لأَحَدٍ مَعَنَا . فَضَحِكَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَقَالَ ( لَقَدِ احْتَظَرْتَ وَاسِعًا ). ثُمَّ وَلَّى حَتَّى إِذَا كَانَ فِي نَاحِيَةِ الْمَسْجِدِ فَشَجَ يَبُولُ . فَقَالَ الأَعْرَابِيُّ بَعْدَ أَنْ فَقِهَ فَقَامَ إِلَىَّ بِأَبِي وَأُمِّي . فَلَمْ يُؤَنِّبْ وَلَمْ يَسُبَّ . فَقَالَ ( إِنَّ هَذَا الْمَسْجِدَ لاَ يُبَالُ فِيهِ وَإِنَّمَا بُنِيَ لِذِكْرِ اللَّهِ وَلِلصَّلاَةِ ). ثُمَّ أَمَرَ بِسَجْلٍ مِنَ مَاءٍ فَأُفْرِغَ عَلَى بَوْلِهِ .
٥٧٣ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ الْهُذَلِيِّ، - قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى وَهُوَ عِنْدَنَا ابْنُ أَبِي حُمَيْدٍ - أَنْبَأَنَا أَبُو الْمَلِيحِ الْهُذَلِيُّ، عَنْ وَاثِلَةَ بْنِ الأَسْقَعِ، قَالَ جَاءَ أَعْرَابِيٌّ إِلَى النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ اللَّهُمَّ ارْحَمْنِي وَمُحَمَّدًا وَلاَ تُشْرِكْ فِي رَحْمَتِكَ إِيَّانَا أَحَدًا . فَقَالَ ( لَقَدْ حَظَرْتَ وَاسِعًا وَيْحَكَ - أَوْ وَيْلَكَ - ). قَالَ فَشَجَ يَبُولُ فَقَالَ أَصْحَابُ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مَهْ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( دَعُوهُ ). ثُمَّ دَعَا بِسَجْلٍ مِنْ مَاءٍ فَصَبَّ عَلَيْهِ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.