91- TEYEMMÜMDE BİR DARBE HAKKINDA GELEN HADİSLER BÂBI
612 - “... Abdurrahman bin Ebzâ (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre bir adam Ömer bin el-Hatlâb (radıyallahü anh)'a gelerek:
— Ben cünüp oldum da su bulamadım, demiş. Ömer (radıyallahü anh) :
— (Su buluncaya kadar) Namaz kılma, demiştir. Bunun üzerine Ammâr bin Yâsir (radıyallahü anhümâ):
— Yâ Emire'l-Mü'minin! Hani ben ile sen bir askeri kıt'ada idik, ikimizde cünüp olduk da (gusül için) su bulamadık. Sen namaz kılmadın. Ama ben toprak içinde yuvarlandıktan sonra namaz kıldım. Bilâhare Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına vardığım zaman (ikimizin başından geçen) durumu O'na anlattım. Bunun üzerine O:
Şüphesiz sana (şu) yeterdi) buyurdu ve ellerini yere vurdu, sonra ellerine üfürdü ve elleri ile yüzüne ve bileklerle beraber iki eline mesnetti. -"
613 - “... El-Hakem ve Seleme bin Küheyl (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre ikisi Abdullah bin Ebî Evfa (radıyallahü anh)'a teyemmümden soru sormuşlar ve Abdullah (radıyallahü anh) :
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Ammâr (radıyallahü anh)’a şöyle teyemmüm etmesini emretmiştir, diyerek ellerini yere vurduktan sonra silkelemiş ve yüzüne meshetmiş, El-Hakem (radıyallahü anh)’in dediğine göre kollarını da meshetmiş ve Seleme (radıyallahü anh)’in dediğine göre dirseklerine de meshetmiştir. "
٩١ - باب مَا جَاءَ فِي التَّيَمُّمِ ضَرْبَةً وَاحِدَةً
٦١٢ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنِ الْحَكَمِ، عَنْ ذَرٍّ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبْزَى، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ رَجُلاً، أَتَى عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ فَقَالَ إِنِّي أَجْنَبْتُ فَلَمْ أَجِدِ الْمَاءَ . فَقَالَ عُمَرُ لاَ تُصَلِّ . فَقَالَ عَمَّارُ بْنُ يَاسِرٍ أَمَا تَذْكُرُ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ إِذْ أَنَا وَأَنْتَ فِي سَرِيَّةٍ فَأَجْنَبْنَا فَلَمْ نَجِدِ الْمَاءَ فَأَمَّا أَنْتَ فَلَمْ تُصَلِّ وَأَمَّا أَنَا فَتَمَعَّكْتُ فِي التُّرَابِ فَصَلَّيْتُ فَلَمَّا أَتَيْتُ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ . فَقَالَ ( إِنَّمَا كَانَ يَكْفِيكَ ). وَضَرَبَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِيَدَيْهِ إِلَى الأَرْضِ ثُمَّ نَفَخَ فِيهِمَا وَمَسَحَ بِهِمَا وَجْهَهُ وَكَفَّيْهِ .
٦١٣ - حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا حُمَيْدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنِ ابْنِ أَبِي لَيْلَى، عَنِ الْحَكَمِ، وَسَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ، أَنَّهُمَا سَأَلاَ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ أَبِي أَوْفَى عَنِ التَّيَمُّمِ، فَقَالَ أَمَرَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَمَّارًا أَنْ يَفْعَلَ هَكَذَا وَضَرَبَ بِيَدَيْهِ إِلَى الأَرْضِ ثُمَّ نَفَضَهُمَا وَمَسَحَ عَلَى وَجْهِهِ . قَالَ الْحَكَمُ وَيَدَيْهِ . وَقَالَ سَلَمَةُ وَمِرْفَقَيْهِ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.