26- SİDİK HAKKINDA TEŞDÎD BÂBI
372) ... Abdurrahman bin Hasana (radıyallahü anh)’den şöyle dediği rivâyet edilmiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), (bir defa) elinde bir daraka bulunduğu halde bize çıkıp geldi. (Bu arada) elindeki kalkanı siper yaparak oturdu ve ona doğru dönüp küçük abdestini bozdu. Orada bulunanlardan birisi: O’na bakınız kadın gibi küçük abdestini bozuyor, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu duydu da bunun üzerine şöyle buyurdu:
( Sana yazıklar olsun! Beni İsrail’in sahibinin başına geleni bilmedin mi? Onlara idrar isabet ettiği zaman, sidiğin dokunduğu yeri makaslarla keserlerdi (çünkü şeriatları bunu gerektirirdi). Sonra Beni İsrail’in sahibi, onları, kesmek işinden menetti. Bunun neticesinde kabrinde tazib edildi. )
373) ... Ebul Hasan bin Seleme dedi ki: Bize Ebû Hatim, ona Ubeydullah bin Mûsâ, ona El-Ameş (radıyallahü anh)’den rivâyetle aynı hadis metnini zikretti. (Yani el-Ameş’ten sonra ikinci bir senedle de hadis, müellife rivâyet edilmiştir. )
374) ... (Abdullah) İbni Abbâs (radıyallahü anh)’den şöyle dediği rivâyet edilmiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir defa) yeni iki kabrin yanından geçti ve:
( Şüphesiz bu iki kabir sahibi tazib ediliyorlar. Hem de muazzeb olmaları büyük bir şeyden dolayı değildir. Bunlardan birisi idrardan sakınmazdı, diğeri ise koğuculuk ederdi. )
375) ... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, dediği rivâyet olunmuştur:
( Kabir azabının ekserisi idrar(ten sakınmamak)tan dolayıdır. )
376) ... Ebû Bekre (radıyallahü anh)’den şöyle dediği rivâyet edilmiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki kabrin yanından geçti ve:
( Gerçekten bunlar azab edilmektedir. Azabları da büyük bir şeyden dolayı değildir. Bunların birisi idrar(ten sakınmadığı) için tazib ediliyor. Diğeri ise gıybet (ettiği) için muazzebtir. )
٢٦ - باب التَّشْدِيدِ فِي الْبَوْلِ
٣٧٢ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ زَيْدِ بْنِ وَهْبٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ ابْنِ حَسَنَةَ، قَالَ خَرَجَ عَلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَفِي يَدِهِ الدَّرَقَةُ فَوَضَعَهَا ثُمَّ جَلَسَ فَبَالَ إِلَيْهَا فَقَالَ بَعْضُهُمُ انْظُرُوا إِلَيْهِ يَبُولُ كَمَا تَبُولُ الْمَرْأَةُ . فَسَمِعَهُ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ( وَيْحَكَ أَمَا عَلِمْتَ مَا أَصَابَ صَاحِبَ بَنِي إِسْرَائِيلَ كَانُوا إِذَا أَصَابَهُمُ الْبَوْلُ قَرَضُوهُ بِالْمَقَارِيضِ فَنَهَاهُمْ عَنْ ذَلِكَ فَعُذِّبَ فِي قَبْرِهِ ).
٣٧٣ - قَالَ أَبُو الْحَسَنِ بْنُ سَلَمَةَ حَدَّثَنَا أَبُو حَاتِمٍ، حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى، أَنْبَأَنَا الأَعْمَشُ، فَذَكَرَ نَحْوَهُ .
٣٧٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، وَوَكِيعٌ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ مُجَاهِدٍ، عَنْ طَاوُسٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ مَرَّ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِقَبْرَيْنِ جَدِيدَيْنِ فَقَالَ ( إِنَّهُمَا لَيُعَذَّبَانِ وَمَا يُعَذَّبَانِ فِي كَبِيرٍ أَمَّا أَحَدُهُمَا فَكَانَ لاَ يَسْتَنْزِهُ مِنْ بَوْلِهِ وَأَمَّا الآخَرُ فَكَانَ يَمْشِي بِالنَّمِيمَةِ ).
٣٧٥ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَفَّانُ، حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( أَكْثَرُ عَذَابِ الْقَبْرِ مِنَ الْبَوْلِ ).
٣٧٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا الأَسْوَدُ بْنُ شَيْبَانَ، حَدَّثَنِي بَحْرُ بْنُ مَرَّارٍ، عَنْ جَدِّهِ أَبِي بَكْرَةَ، قَالَ مَرَّ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِقَبْرَيْنِ فَقَالَ ( إِنَّهُمَا لَيُعَذَّبَانِ وَمَا يُعَذَّبَانِ فِي كَبِيرٍ أَمَّا أَحَدُهُمَا فَيُعَذَّبُ فِي الْبَوْلِ وَأَمَّا الآخَرُ فَيُعَذَّبُ فِي الْغِيبَةِ ).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.