106. Bab—Hayızlı Kadından Faydalanmak
1078. Bize Hâlid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Mâlik b. Enes, Zeyd b. Eslem'den, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti; Bir adam, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) sorup demiş ki; "hayızlı iken karımdan bana ne helâl olur?" (Bunun üzerine Hazret-i Peygamber) şöyle buyurmuş: "(Belinin) üzerine peştemalini bağlasın. Ondan sonra sen, üst tarafında istediği yap."
1079. Bize Hâlid haber verip (dedi ki), bize Mâlik, Nâfi'den, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Abdullah b. Ömer, Hazret-i Âişe'ye; "adam, hayızlı iken karısından faydalanabilir mi?" diye sorması için birini göndermişti de, O şöyle cevap vermişti: "Alt tarafına peştemalini bağlasın. Bundan sonra o, ondan faydalanabilir."
1080. Bize Muhammed b. İsa rivâyet edip (dedi ki), bize İbn Ebî Zâ'ide, el-Atâ’ İbnu'l-Müseyyeb'den, (O) Hammâd'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti (ki, İbrahim) şöyle dedi: Kocası, hayızlı kadının (vücûdunun) yumuşak yerlerine ve uylukları arasına gelebilir, (onun bu yerlerinden faydalanabilir). Sonra (koca) muvaffak kılınır, (yani meni gelirse) (kadın) üzerine bulaşan şeyleri yıkar, (koca ise) gusül yapar.
1081. Bize Muhammed b. İsa haber verip (dedi ki), bize Ubeydullah b. Adiyy rivâyet edip dedi ki, ben Abdulkerim'e, hayızlı kadını sormuştum, O da şöyle cevap vermişti: İbrahim dedi ki, Ümmü İmrân kesinlikle bilmiştir ki, ben onun sağrısına (buduna) dürterim. -"O hayızlı iken (dürterim)" demek istiyor.
1082. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Mâlik b. Miğvel rivâyet edip dedi ki, bir adam Atâ'ya hayızlı kadından (faydalanmayı) sormuş, o da kan(ın çıkış yerinin) dışında(ki yerlerden faydalanmada) bir beis görmemişti.
1083. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Mansûr'dan, (O) İbrahim'den, (O) el-Esved'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti (ki, Hazret-i Âişe) şöyle dedi: Hayız olduğum zaman Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana emrederdi de peştemal bağlardım, O da benden faydalanırdı.
1084. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize el-Evzâ'î rivâyet edip (dedi ki), bana Meyimin b. Mihrân rivâyet edip dedi ki, Hazret-i Âişe'ye; "adama, hayızlı iken karısından ne helâl olur?" diye sorulmuştu, O da; "peştemalin (yani göbekle diz-kapağı arasının) üstündeki (yerlerden faydalanması helâldir)" cevabını vermişti.
1085. Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Uyeyne b. Abdirrahman b. Cevşen, Mervân el-Asfar'dan, (O da) Mesrûk'tan (naklen) rivâyet etti (ki, Mesrûk) şöyle dedi: Hazret-i Âişe'ye; "adama, hayız olduğu zaman karısından ne helâl olur?" demiştim, O da; "cinsî münâsebetten başka her şey (helâl olur)" karşılığını vermişti. (Mesrûk) dedi ki, "peki, ona, ihramlı oldukları zaman ondan (yani karısından) ne haram olur?" demiştim, O da; "sözünden başka her şey (haram olur)" cevabını vermişti.
1086. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Hâlid b. Eyyûb'dan, (O) bir adamdan, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti (ki, Hazret-i Âişe) bir insana; "(hayızlı hanımından faydalanacağın zaman) o karın örtüsünden (yani karın çıktığı kadınlık organından) sakın" demişti.
1087. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, İsma'îl'den, (O da) eş-Şa'bî'den (naklen) rivâyet etti (ki, eş-Şa'bî) şöyle dedi: O halde (yani hayızlı kadınından istifade etmek istediğinde), o pislikten -yani o karıdan- geri dur!".
1088. Bize Zekeriyyâ b. Adiyy haber verip (dedi ki), bize Şerîk, Leys'ten, (O da) Mücâhid'den (naklen) rivâyet etti (ki, Mücâhid) şöyle dedi: Hayızlı kadının uylukları arasına veya göbeğine gelinebilir, (yani onun bu yerlerinden istifade edilebilir).
1089. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize el-Hasan b. Salih, Leys'ten, (O da) Mücâhid'den (naklen) rivâyet etti (ki, Mücâhid) şöyle dedi: (Hayızlı kadınından faydalanmak istediğinde), hayız kanının çıkış yeri ile dışkı çıkış yeri (dübür) hariç, (bacakların arasına) gidip gelirsin.
1090. Bize Ya'la b. Ubeyd ve Yezîd b. Hârûn, Muhammed b. Amr'dan, (O) Ebû Seleme'den, (O da) Hazret-i Ümmü Seleme'den (naklen) haber verdiler (ki, Hazret-i Ümmü Seleme) şöyle dedi: Resûlüllah'la (sallallahü aleyhi ve sellem) beraber bir örtü (yorgan) içinde idim. Derken kadınların gördüğü şeyi gördüm ve hemen kalktım. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); "neyin var, hayız mı oldun?" buyurdu. Ben; "kadınların gördüğü şeyi gördüm" dedim. Şöyle buyurdu: "Bu, Allah'ın, Âdem kızlarına takdir ettiği şeydir! (Üzülme, mahcub olma!)" (Hazret-i Ümmü Seleme) dedi ki; o zaman ben, kalkıp durumumu, (üstümü başımı) düzelttim. Sonra (tekrar yatağa) döndüm. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); "yorganın içine gir" buyurdu, ben de girdim.
1091. Bize Vehb b. Cerîr, Hişâm ed-Destuvâ'î'den, (O) Yahya'dan, (O) Ebû Seleme'den, (O) Zeyneb bint Ümmi Seleme'den, (O da) Hazret-i Ümmü Seleme'den (naklen) haber verdi (ki, Hazret-i Ümmü Seleme) şöyle dedi: Bir ara ben, çarşafın altında yatmış olarak Resûlüllah'la (sallallahü aleyhi ve sellem) beraberdim. Bir de baktım ki hayız olmuşum. Hemen (yataktan) sıyrılıp hayız elbiselerimi aldım. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber); "hayız mı oldun?" buyurdu. "Evet" dedim. (Hazret-i Ümmü Seleme) dedi ki, (Hazret-i Peygamber) o zaman beni çağırdı, ben de çarşafın altında" O'nunla beraber yattım. (Hazret-i Ümmü Seleme) dedi ki, kendisi ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cünüblükten dolayı bir kabdan gusül yaparlardı ve (Hazret-i Peygamber) kendisim, oruçlu iken öperdi.
1092. Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki), bize Hâlid, eş-Şeybânî'den, (O) Abdullah b. Şeddâd'dan, (O da) Hazret-i Meymûne'den (naklen) rivâyet etti (ki, Hazret-i Meymûne) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kadınlarından olan o kadına, o hayızlı iken, peştemalin üstünden mübaşeret ederdi.
1093. Bize Bişr b. Amr ez-Zehrânî haber verip (dedi ki), bize Ebu'l-Ahvas rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû İshâk, Ebû Meysere Amr b. Şurahbîl'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti (ki, Hazret-i Âişe) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) birimize, hayız olduğunda peştemalini üzerine bağlamasını emreder, sonra onunla mübaşeret ederdik.
1094. Bize Abdussamed haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Ebû İshâk'tan, (O da) Ebû Meysere'den (naklen) rivâyet etti (ki, Ebû Meysere) şöyle dedi: Mü'minlerin annesi (Hazret-i Âişe) demişti ki: "Ben, hayızlı iken peştemalimi kuşanır, sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber yorganının altına girerdim."
1095. Bize Amr b. Avn, Hâlid b. Abdillah'tan, (O da) Yezîd b. Ebî Ziyâd'dan (naklen) haber verdi (ki, Yezîd) şöyle dedi: İbn Cübeyr'e; "adama karısından, hayız olduğu zaman ne (helâl olur?)" diye sorulmuştu, O da; "peştemalin üstündekiler (helâl olur)" cevabını vermişti.
1096. Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize İbn Avn, Muhammed b. Sirin'den, (O da) Abîde'den (naklen) haber verdi (ki, Abîde) hayızlı kadın hakkında şöyle dedi: (Hayızlı kadınla yatıldığında) döşek tek, yorganlar değişik olur. Eğer (birden fazla yorgan) bulamazlarsa (koca), yorganından (karısının) üzerine verir.
1097. Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), İbn Avn, Muhammed b. Sirin'den, (O da) Şureyh'ten (naklen) rivâyet etti (ki, Şureyh) şöyle dedi: Ona (yani kocaya) (hayızlı karısından), göbeklerin -veya göbeğin- üstündekiler (helâl olur).
1098. Bize Süleyman b. Harb haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Ebû İmrân el-Cevnî'den, (O) Yezîd b. Bâbenûs'tan, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti (ki, Hazret-i Âişe) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ben hayızlı iken, benimle kendisi arasında bir bez bulunduğu bir halde beni kucaklar ve başımdan (öpücük) alırdı.
1099. Bize Süleyman b. Harb haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Sâbit'ten, (O da) Enes'ten (naklen) rivâyet etti ki, yahûdiler kadın hayız olduğu zaman onunla ne yer, ne içerlerdi. Onu odadan da çıkarırlardı. O, odalarda onlarla beraber bulunamazdı. Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) bu (durum) sorulmuş, bunun üzerine yüce Allah; "sana kadınların ay halini de sorarlar. De ki, o bir ezadır (pisliktir) " mealindeki âyeti indirmişti de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara, (kadınlarla) birlikte yiyip içmelerini, (kadınların) onlarla beraber odalarda kalmalarını ve cinsî münâsebet hariç, her şeyi yapmalarını emretmişti. O zaman yahûdiler; "bu (zat), işlerimizden, bize muhalefet etmedik hiçbir şey bırakmak istemiyor!" demişlerdi. Abbâd b. Bişr ve Üseyd b. Hudayr da Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip O'na bunu haber vermişler ve "ya Resûlüllah! Kadınların ay halinde onlarla cinsî münâsebet yapsak mı?" demişlerdi. Bu söz üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yüzünün rengi fazlaca değişmişti. Öyle ki biz O'nun, onlara kızdığını zannetmiştik. Onlar da kalkıp çıkmışlardı. Bu esnada onlara, (Hazret-i Peygamber'e gönderilen) bir süt hediyesi rastgelmişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de, peşlerinden (adam) gönderip onları geri çevirtmiş ve onlara (süt) ikram etmişti. Biz de O'nun, onlara kızmamış olduğunu anlamış idik.
1100. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Ebû Hilâl rivâyet edip (dedi ki), bana Şeybe b. Hilâl er-Râsibî rivâyet edip dedi ki, ben Salim b. Abdillah'a, hayızlı iken karısıyla bir yorganın altında yatan adamı sormuştum, O da şöyle demişti: Ne olursa olsun, bizler yani Ömer ailesi, hayız oldukları zaman (kadınlardan yataklarda) ayrılırız.
1101. Bize Ahmed b. Hâlid, Muhammed b. İshâk'tan, (O) Nâfi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) haber verdi (ki, İbn Ömer) şöyle dedi: Cünüb veya hayızlı olmadıkça kadının abdest suyunun artığını (kullanmakta) hiçbir mahzur yoktur.
1102. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Ğaylân'dan, (O da) el-Hakem'den (naklen) rivâyet etti (ki, el-Hakem) şöyle dedi: (Hayızlı hanımınla mübaşeret ettiğinde) onu (yani erkeklik orgamm) şöyle bir korsun (koyabilirsin) -kadınlık organının üzerine (koyabilirsin), demek isityor.
1103. Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki), bana el-Leys rivâyet edip (dedi ki), bana İbn Şihâb, Urve'nin âzâdlısı Habîb'den, (O) Meymûne'nin âzâdlısı Nudbe'den, (O da) Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımı Hazret-i Meymûne'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kadınlarından o kadınla, (bu kadının) üzerinde, uyluklarının yarılarına veya dizlerine kadar uzanan bir peştemal, bunu beline bağlamış olarak bulunduğunda, hayızlı iken mübaşeret ederdi.
١٠٦- باب مُبَاشَرَةِ الْحَائِضِ
١٠٧٨ - أَخْبَرَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ قَالَ : سَأَلَ رَجُلٌ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ : مَا يَحِلُّ لِى مِنِ امْرَأَتِى وَهِىَ حَائِضٌ؟ قَالَ :( لِتَشُدَّ عَلَيْهَا إِزَارَهَا ثُمَّ شَأْنَكَ بِأَعْلاَهَا ).
١٠٧٩ - أَخْبَرَنَا خَالِدٌ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ نَافِعٍ قَالَ : أَرْسَلَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ إِلَى عَائِشَةَ يَسْأَلُهَا : هَلْ يُبَاشِرُ الرَّجُلُ امْرَأَتَهُ وَهِىَ حَائِضٌ؟ فَقَالَتْ : لِتَشُدَّ إِزَارَهَا عَلَى أَسْفَلِهَا ثُمَّ يُبَاشِرُهَا.
١٠٨٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى زَائِدَةَ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ حَمَّادٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : الْحَائِضُ يَأْتِيهَا زَوْجُهَا فِى مَرَاقِّهَا وَبَيْنَ فَخِذَيْهَا ، فَإِذَا دَفَقَ غَسَلَتْ مَا أَصَابَهَا وَاغْتَسَلَ هُوَ.
١٠٨١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَدِىٍّ قَالَ سَأَلْتُ عَبْدَ الْكَرِيمِ عَنِ الْحَائِضِ فَقَالَ قَالَ إِبْرَاهِيمُ : لَقَدْ عَلِمَتْ أُمُّ عِمْرَانَ أَنِّى أَطْعُنُ فِى أَلْيَتِهَا. يَعْنِى وَهِىَ حَائِضٌ.
١٠٨٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ مِغْوَلٍ قَالَ : سَأَلَ رَجُلٌ عَطَاءً عَنِ الْحَائِضِ فَلَمْ يَرَ بِمَا دُونَ الدَّمِ بَأْساً.
١٠٨٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنِ الأَسْوَدِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : كُنْتُ إِذَا حِضْتُ أَمَرَنِى النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَأَتَّزِرُ ، وَكَانَ يُبَاشِرُنِى.
١٠٨٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ حَدَّثَنِى مَيْمُونُ بْنُ مِهْرَانَ قَالَ : سُئِلَتْ عَائِشَةُ : مَا يَحِلُّ لِلرَّجُلِ مِنِ امْرَأَتِهِ وَهِىَ حَائِضٌ؟ قَالَتْ : مَا فَوْقَ الإِزَارِ.
١٠٨٥ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ حَدَّثَنَا عُيَيْنَةُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ جَوْشَنٍ عَنْ مَرْوَانَ الأَصْفَرِ عَنْ مَسْرُوقٍ قَالَ قُلْتُ لِعَائِشَةَ : مَا يَحِلُّ لِلرَّجُلِ مِنِ امْرَأَتِهِ إِذَا كَانَتْ حَائِضاً؟ قَالَتْ : كُلُّ شَىْءٍ غَيْرُ الْجِمَاعِ. قَالَ قُلْتُ : فَمَا يَحْرُمُ عَلَيْهِ مِنْهَا إِذَا كَانَا مُحْرِمَيْنِ؟ قَالَتْ : كُلُّ شَىْءٍ غَيْرُ كَلاَمِهَا.
١٠٨٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الْجَلْدِ بْنِ أَيُّوبَ عَنْ رَجُلٍ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ لإِنْسَانٍ : اجْتَنِبْ شِعَارَ الدَّمِ.
١٠٨٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ إِسْمَاعِيلَ عَنِ الشَّعْبِىِّ قَالَ : إِذَا كَفَّ الأَذَى يَعْنِى الدَّمَ.
١٠٨٨ - أَخْبَرَنَا زَكَرِيَّا بْنُ عَدِىٍّ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ عَنْ لَيْثٍ عَنْ مُجَاهِدٍ قَالَ : لاَ بَأْسَ أَنْ يَأْتِىَ الْحَائِضَ بَيْنَ فَخِذَيْهَا وَفِى سُرَّتِهَا.
١٠٨٩ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ صَالِحٍ عَنْ لَيْثٍ عَنْ مُجَاهِدٍ قَالَ : يُقْبِلُ بِهِ وَيُدْبِرُ إِلاَّ الدُّبُرَ وَالْمَحِيضَ.
١٠٩٠ - أَخْبَرَنَا يَعْلَى بْنُ عُبَيْدٍ وَيَزِيدُ بْنُ هَارُونَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ قَالَتْ : كُنْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى لِحَافٍ فَوَجَدْتُ مَا تَجِدُ النِّسَاءُ فَقُمْتُ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( مَا لَكِ؟ أَنَفِسْتِ؟ ). قُلْتُ : وَجَدْتُ مَا تَجِدُ النِّسَاءُ. قَالَ :( ذَاكَ مَا كَتَبَ اللَّهُ عَلَى بَنَاتِ آدَمَ ). قَالَتْ : فَقُمْتُ فَأَصْلَحْتُ مِنْ شَأْنِى ثُمَّ رَجَعْتُ ، قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- ( ادْخُلِى فِى اللِّحَافِ ). فَدَخَلْتُ.
١٠٩١ - أَخْبَرَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ عَنْ هِشَامٍ الدَّسْتَوَائِىِّ عَنْ يَحْيَى عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ زَيْنَبَ بِنْتِ أُمِّ سَلَمَةَ عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ قَالَتْ : بَيْنَا أَنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- مُضْطَجِعَةٌ فِى الْخَمِيلَةِ إِذْ حِضْتُ فَانْسَلَلْتُ فَأَخَذْتُ ثِيَابَ حِيضَتِى ، فَقَالَ :( أَنَفِسْتِ؟ ). قُلْتُ : نَعَمْ. قَالَتْ : فَدَعَانِى فَاضْطَجَعْتُ مَعَهُ فِى الْخَمِيلَةِ. قَالَتْ : وَكَانَتْ هِىَ وَرَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَغْتَسِلاَنِ مِنَ الإِنَاءِ الْوَاحِدِ مِنَ الْجَنَابَةِ ، وَكَانَ يُقَبِّلُهَا وَهُوَ صَائِمٌ.
١٠٩٢ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ حَدَّثَنَا خَالِدٌ عَنِ الشَّيْبَانِىِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ شَدَّادٍ عَنْ مَيْمُونَةَ قَالَتْ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يُبَاشِرُ الْمَرْأَةَ مِنْ نِسَائِهِ فَوْقَ الإِزَارِ وَهِىَ حَائِضٌ.
١٠٩٣ - أَخْبَرَنَا بِشْرُ بْنُ عُمَرَ الزَّهْرَانِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ عَنْ أَبِى مَيْسَرَةَ : عَمْرِو بْنِ شُرَحْبِيلَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَأْمُرُ إِحْدَانَا إِذَا كَانَتْ حَائِضاً أَنْ تَشُدَّ عَلَيْهَا إِزَارَهَا ثُمَّ يُبَاشِرُهَا.
١٠٩٤ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ الصَّمَدِ بْنُ عَبْدِ الْوَارِثِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ إِسْحَاقَ عَنْ أَبِى مَيْسَرَةَ قَالَ قَالَتْ أُمُّ الْمُؤْمِنِينَ : كُنْتُ أَتَّزِرُ وَأَنَا حَائِضٌ ثُمَّ أَدْخُلُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى لِحَافِهِ.
١٠٩٥ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ عَنْ خَالِدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِى زِيَادٍ قَالَ : سُئِلَ ابْنُ جُبَيْرٍ مَا لِلرَّجُلِ مِنِ امْرَأَتِهِ إِذَا كَانَتْ حَائِضاً؟ قَالَ : مَا فَوْقَ الإِزَارِ.
١٠٩٦ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا ابْنُ عَوْنٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ عَنْ عَبِيدَةَ فِى الْحَائِضِ قَالَ : الْفِرَاشُ وَاحِدٌ وَاللُّحُفُ شَتَّى ، فَإِنْ كَانُوا لاَ يَجِدُونَ رَدَّ عَلَيْهَا مِنْ لِحَافِهِ.
١٠٩٧ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ حَدَّثَنَا ابْنُ عَوْنٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ عَنْ شُرَيْحٍ قَالَ لَهُ : مَا فَوْقَ السَّرَرِ أَوِ السُّرَّةِ.
١٠٩٨ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ أَبِى عِمْرَانَ الْجَوْنِىِّ عَنْ يَزِيدَ بْنِ بَابَنُوسَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَتَوَشَّحُنِى وَأَنَا حَائِضٌ وَيُصِيبُ مِنْ رَأْسِى وَبَيْنِى وَبَيْنَهُ ثَوْبٌ.
١٠٩٩ - أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ : أَنَّ الْيَهُودَ كَانُوا إِذَا حَاضَتِ الْمَرْأَةُ فِيهِمْ لَمْ يُؤَاكِلُوهَا وَلَمْ يُشَارِبُوهَا ، وَأَخْرَجُوهَا مِنَ الْبَيْتِ وَلَمْ تَكُنْ مَعَهُمْ فِى الْبُيُوتِ ، فَسُئِلَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَنْ ذَلِكَ فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى { وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْمَحِيضِ قُلْ هُوَ أَذًى } فَأَمَرَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَنْ يُؤَاكِلُوهُنَّ وَيُشَارِبُوهُنَّ وَأَنْ يَكُنَّ مَعَهُمْ فِى الْبُيُوتِ ، وَأَنْ يَفْعَلُوا كُلَّ شَىْءٍ مَا خَلاَ النِّكَاحَ ، فَقَالَتِ الْيَهُودُ : مَا يُرِيدُ هَذَا أَنْ يَدَعَ شَيْئاً مِنْ أَمْرِنَا إِلاَّ خَالَفَنَا فِيهِ. فَجَاءَ عَبَّادُ بْنُ بِشْرٍ وَأُسَيْدُ بْنُ حُضَيْرٍ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَأَخْبَرَاهُ بِذَلِكَ وَقَالاَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ أَفَلاَ نَنْكِحُهُنَّ فِى الْمَحِيضِ؟ فَتَمَعَّرَ وَجْهُ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- تَمَعُّراً شَدِيداً حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّهُ وَجَدَ عَلَيْهِمَا ، فَقَامَا فَخَرَجَا فَاسْتَقْبَلَتْهُمَا هَدِيَّةُ لَبَنٍ ، فَبَعَثَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى آثَارِهِمَا فَرَدَّهُمَا فَسَقَاهُمَا فَعَلِمَا أَنَّهُ لَمْ يَغْضَبْ عَلَيْهِمَا.
١١٠٠ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا أَبُو هِلاَلٍ قَالَ حَدَّثَنِى شَيْبَةُ بْنُ هِشَامٍ الرَّاسِبِىُّ قَالَ : سَأَلْتُ سَالِمَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ الرَّجُلِ يُضَاجِعُ امْرَأَتَهُ وَهِىَ حَائِضٌ فِى لِحَافٍ وَاحِدٍ ، فَقَالَ : أَمَّا نَحْنُ آلَ عُمَرَ فَنَهْجُرُهُنَّ إِذَا كُنَّ حُيَّضاً.
١١٠١ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ خَالِدٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ : لاَ بَأْسَ بِفَضْلِ وَضُوءِ الْمَرْأَةِ مَا لَمْ تَكُنْ جُنُباً أَوْ حَائِضاً.
١١٠٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ غَيْلاَنَ عَنِ الْحَكَمِ قَالَ : يَضَعُهُ وَضْعاً يَعْنِى عَلَى الْفَرْجِ.
١١٠٣ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ قَالَ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ قَالَ حَدَّثَنِى ابْنُ شِهَابٍ عَنْ حَبِيبٍ مَوْلَى عُرْوَةَ عَنْ نُدْبَةَ مَوَلاَةِ مَيْمُونَةَ عَنْ مَيْمُونَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَ يُبَاشِرُ الْمَرْأَةَ مِنْ نِسَائِهِ وِهِىَ حَائِضٌ إِذَا كَانَ عَلَيْهَا إِزَارٌ يَبْلُغُ أَنْصَافَ الْفَخِذَيْنِ أَوِ الرُّكْبَتَيْنِ مُحْتَجِزَةً بِهِ.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.