91. Bab—Temizliğin En Az (Müddeti) Hakkında
884. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip dedi ki, Süfyân şöyle söylemişti: Temizlik onbeş gündür.
885. Bize el-Mu'alla b. Esed haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, el-Muğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti (ki, İbrahim) şöyle dedi: "Kadın bir ayda veya kırk gece (gün)de üç hayız görüp de, kadınlardan âdil şâhidler onun, kadınların hayız kanlarından, ona namazı haram kılan şeyi, yani bilinen hayız kanı olan şeyi gördüğüne dair lehine şahidlik yapınca, artık onun (iddet) müddeti geçip gitmiş, (sona ermiştir).
886. Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki Yezîd b. Harun'u şöyle derken işitmiştim: "Temizliğin onbeş gün (sayılmasını) tercih ederim."
887. Bize Ya'lâ haber verip (dedi ki), bize İsmail, Âmir'den, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Bir kadın, kendisini boşamış olan kocasını dâva etmek üzere Hazret-i Ali'ye gelmiş ve "ben bir ayda üç hayız gördüm. (Bunun için iddetim bitmiş olmalı!)" demişti. Bunun üzerine Hazret-i Ali, (Kadı) Şureyh'e; "Aralarında hüküm ver" demişti. O, "ya Emire'l-Mü'minîn, sen burada iken mi?" karşılığını vermişti. (Hazret-i Ali, tekrar); "aralarında hüküm ver" demişti. (Kadı Şureyh yine) "ya Emîrel-Mü'minin, sen burada iken mi?" karşılığını vermişti. (Hazret-i Ali tekrar) "aralarında hüküm ver" deyince O da şöyle demişti: "Şayet akraba ve kabilesinin içinden, dininden ve güvenilirliğinden razı olunan (bir kadın) gelip onun, her hayızda temizlenerek ve namaz kılarak üç hayız gördüğünü söylerse, o (kadının bir ayda üç hayız görmesi) caizdir. Aksi halde değildir." O zaman Hazret-i Ali, "Kâlûn (galö)!" demişti. -"Kâlûn" ise Rum dilinde, "Güzel söyledin" (demektir.)
888. Bize Amr b. Avn, Hâlid b. Abdillah'tan, (O) Hâlid el-Hazzâ'dan, (O da) İkrime'den (naklen) O'nun, "Allah'ın, rahimlerinde yarattığını saklamaları o (kadınlara) helâl olmaz" (âyetinde, "Allah'ın, rahimlerinde yarattığı"ndan maksadın), "hayız" olduğunu söylediğini haber verdi. Ebû Muhammed (ed-Dârimi'ye); "bu görüşü kabullenir misin?" denilmiş, O da; "hayır" demişti. Abdullah (ed-Dârimi'ye); "Şureyh'in (yukarıda geçen) haberini kabullenir misin?" diye de sorulmuş, O da "hayır" demiş ve şöyle devam etmişti: "Ayda üç hayız nasıl olur?"
٩١- باب فِى أَقَلِّ الطُّهْرِ
٨٨٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ قَالَ قَالَ سُفْيَانُ : الطُّهْرُ خَمْسَ عَشْرَةَ.
٨٨٥ - أَخْبَرَنَا الْمُعَلَّى بْنُ أَسَدٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنِ الْمُغِيرَةِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : إِذَا حَاضَتِ الْمَرْأَةُ فِى شَهْرٍ أَوْ فِى أَرْبَعِينَ لَيْلَةً ثَلاَثَ حِيَضٍ - قَالَ - إِذَا شَهِدَ لَهَا الشُّهُودُ الْعُدُولُ مِنَ النِّسَاءِ أَنَّهَا رَأَتْ مَا يُحَرِّمُ عَلَيْهَا الصَّلاَةَ مِنْ طُمُوثِ النِّسَاءِ الَّذِى هُوَ الطَّمْثُ الْمَعْرُوفُ فَقَدْ خَلاَ أَجَلُهَا.
٨٨٦ - قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ سَمِعْتُ يَزِيدَ بْنَ هَارُونَ يَقُولُ : أَسْتَحِبُّ الطُّهْرَ خَمْسَ عَشْرَةَ.
٨٨٧ - أَخْبَرَنَا يَعْلَى حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ عَنْ عَامِرٍ قَالَ : جَاءَتِ امْرَأَةٌ إِلَى عَلِىٍّ تُخَاصِمُ زَوْجَهَا طَلَّقَهَا فَقَالَتْ : قَدْ حِضْتُ فِى شَهْرٍ ثَلاَثَ حِيَضٍ. فَقَالَ عَلِىٌّ لِشُرَيْحٍ : اقْضِ بَيْنَهُمَا. قَالَ : يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ وَأَنْتَ هَا هُنَا؟ قَالَ : اقْضِ بَيْنَهُمَا. قَالَ : يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ وَأَنْتَ هَا هُنَا؟ قَالَ : اقْضِ بَيْنَهُمَا. قَالَ : إِنْ جَاءَتْ مِنْ بِطَانَةِ أَهْلِهَا مِمَّنْ يُرْضَى دِينُهُ وَأَمَانَتُهُ تَزْعُمُ أَنَّهَا حَاضَتْ ثَلاَثَ حِيَضٍ تَطْهُرُ عِنْدَ كُلِّ قَرْءٍ وَتُصَلِّى جَازَ لَهَا ، وَإِلاَّ فَلاَ. فَقَالَ عَلِىٌّ : قَالُونُ. وَقَالُونُ بِلِسَانِ الرُّومِ أَحْسَنْتَ.
٨٨٨ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ عَنْ خَالِدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ خَالِدٍ الْحَذَّاءِ عَنْ عِكْرِمَةَ { وَلاَ يَحِلُّ لَهُنَّ أَنْ يَكْتُمْنَ مَا خَلَقَ اللَّهُ فِى أَرْحَامِهِنَّ } قَالَ : الْحَيْضُ. قِيلَ لأَبِى مُحَمَّدٍ : تَقُولُ بِهَذَا؟ قَالَ : لاَ. وَسُئِلَ عَبْدُ اللَّهِ عَنْ حَدِيثِ شُرَيْحٍ تَقُولُ بِهِ؟ قَالَ : لاَ. وَقَالَ : ثَلاَثُ حِيَضٍ فِى الشَّهْرِ كَيْفَ يَكُونُ؟
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.