108. Hayız Halindeki Hanımına Cîmâ Dışında Kişinin Yapabileceği Şeyler
267....Meymûne demiştir ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarından birisi hayızlı iken, üzerinde uyluklarının yarısına veya diz kapaklarına kadar (olan kısmı) örten bir örtü olduğu halde, ondan faydalanırdı.
Nesâî, hayz 13; Ayrıca bk. Müslim, hayz 3; Ebû Davûd, nikâh 46; Dârîmî, vudû' 107; Muvatta, tahâre 95; Ahmed b. Hanbel, VI, 33, 55, 72, 113, 134, 143, 174, 189, 204, 209, 235.
268....Âişe (r. anhâ)'den, şöyle demiştir:
" Bizden biri hayız olduğunda, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ona (diz kapağı ile göbeği arasım örtecek) bir izar (peştemal) bağlamasını emreder, sonra da kocası onunla (aynı yatağa) yatardı."
(Esved) bir defasında (" onunla yatardı" cümlesinin yerine) " cildini cildine dokundururdu" demiştir.
Ahmed b. Hanbel, VI, 174.
269....Âişe (radıyallahü anhâ) şöyle demiştir:
" Biz geceleyin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’le beraber, ben hayızlıyken hem de hayzın ilk günlerinde, aynı örtünün altında yatardık. Eğer Resûlüllah'a (bedenine) benden bir şey (kan) bulaşırsa, kenarına taşırmadan sadece bulaştığı yeri yıkar, sonra da namaz kılardı. Yok eğer ona -elbisesini kastediyor- kandan bir şey bulaşırsa, kenarına taşmadan sadece bulaştığı yeri yıkar sonra da o elbise ile namaz kılardı."
Ebû Dâvûd, nikah 46; Nesâî, tahâre 178; hayz 11.
270....Umara b. Gurâb
Umara: Tabiûndandır. İbn Hibbân Sika raviler arasında sayar. Halasından ve Abdurrahmân b. Ziyâd'dan hadis rivâyet etmiştir. [Bilgi için bk. İbnu'l-Esîr, Üsdu'l-ğabe, IV, 142; İbn Hacer, el-İsâbe, III, 170-171]. rivâyet etmiştir: Umârenin halası, Âişe (radıyallahü anhâ)’ya:
Bizden biri hayız oluyor; halbuki onun ve kocasının sadece bir yatağı var, (ikisi aynı yatakta yatabilir mi?) diye sormuş. Âişe (radıyallahü anhâ) da şöyle cevap vermiş:
Sana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yaptığını haber vereyim: Resûlüllah (bir gece odama) girdi doğruca mescidine geçti. Ebû Dâvûd, " evinin mescidini kast ediyor" dedi. Ben uyuyuncaya ve kendisini de soğuk rahatsız edinceye kadar (namaz kıldığı yerden) ayrılmadı. Sonra:
Bana yaklaş, buyurdu.
Ben hayızlıyım, dedim.
Uyluklarını aç dedi, ben de açtım. Yanağını göğsünü uyluklarım üzerine koydu. Resûlüllah ısınıp da uyuyuncay kadar ona doğru eğildim (kaldım).
Hadisi kutub-u sıtte müelliflerinden sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.
271....Âişe (radıyallahü anhâ)'dan, şöyle demiştir;
" Ben hayızlı olduğum zaman (Resûlüllah'm) yatağından bir hasır üzerine iner ve temizleninceye kadar Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a yaklaşmazdım."
Bu hadisi de sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.
272....îkrime, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın hanımlarının birinin
Bu hanımın, Hazret-i Âişe veya Meymune olması muhtemeldir. şöyle elediğini rivâyet etmiştir:
" Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayızlı olan (bir hanımından bir şey (cima dışında faydalanmak) istediği zaman, hanımının ferci üzerine bir bez örterdi."
Ahmed b. Hanbel, VI, 59.
273....Âişe (radıyallahü anhâ)’dan demiştir ki;
" Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayamızın ilk günlerinde bize (belimizden aşağısına) izar (peştemal) sarmamızı emreder, sonra da tenini tenimize dokundururdu. Sizlerden hanginiz Resûlüllah'ın nefsine hâkim olduğu gibi nefsine sahip olabilir?"
Buhârî, hayz 5; Müslim, hayz 2; İbn Mâce tahâre 12V, Ahmed b. Hanbel, VI, 40, 42, 44, 98, 113, 126, 128, 156, 161, 201, 204, 206, 216, 230, 266.
١٠٨ - باب فِي الرَّجُلِ يُصِيبُ مِنْهَا مَا دُونَ الْجِمَاعِ
٢٦٧ - حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ خَالِدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَوْهَبٍ الرَّمْلِيُّ، حَدَّثَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ حَبِيبٍ، مَوْلَى عُرْوَةَ عَنْ نُدْبَةَ، مَوْلاَةِ مَيْمُونَةَ عَنْ مَيْمُونَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يُبَاشِرُ الْمَرْأَةَ مِنْ نِسَائِهِ وَهِيَ حَائِضٌ إِذَا كَانَ عَلَيْهَا إِزَارٌ إِلَى أَنْصَافِ الْفَخِذَيْنِ أَوِ الرُّكْبَتَيْنِ تَحْتَجِزُ بِهِ .
٢٦٨ - حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ، عَنِ الأَسْوَدِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَأْمُرُ إِحْدَانَا إِذَا كَانَتْ حَائِضًا أَنْ تَتَّزِرَ ثُمَّ يُضَاجِعُهَا زَوْجُهَا وَقَالَ مَرَّةً يُبَاشِرُهَا .
٢٦٩ - حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا يَحْيَى، عَنْ جَابِرِ بْنِ صُبْحٍ، سَمِعْتُ خِلاَسًا الْهَجَرِيَّ، قَالَ سَمِعْتُ عَائِشَةَ، - رضى اللّه عنها - تَقُولُ كُنْتُ أَنَا وَرَسُولُ اللَّهِ، صلّى اللّه عليه وسلّم نَبِيتُ فِي الشِّعَارِ الْوَاحِدِ وَأَنَا حَائِضٌ طَامِثٌ فَإِنْ أَصَابَهُ مِنِّي شَىْءٌ غَسَلَ مَكَانَهُ وَلَمْ يَعْدُهُ ثُمَّ صَلَّى فِيهِ وَإِنْ أَصَابَ - تَعْنِي ثَوْبَهُ - مِنْهُ شَىْءٌ غَسَلَ مَكَانَهُ وَلَمْ يَعْدُهُ ثُمَّ صَلَّى فِيهِ .
٢٧٠ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ، - يَعْنِي ابْنَ عُمَرَ بْنِ غَانِمٍ - عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، - يَعْنِي ابْنَ زِيَادٍ - عَنْ عُمَارَةَ بْنِ غُرَابٍ، أَنَّ عَمَّةً، لَهُ حَدَّثَتْهُ أَنَّهَا، سَأَلَتْ عَائِشَةَ قَالَتْ إِحْدَانَا تَحِيضُ وَلَيْسَ لَهَا وَلِزَوْجِهَا إِلاَّ فِرَاشٌ وَاحِدٌ قَالَتْ أُخْبِرُكِ بِمَا صَنَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم دَخَلَ لَيْلاً وَأَنَا حَائِضٌ فَمَضَى إِلَى مَسْجِدِهِ - قَالَ أَبُو دَاوُدَ تَعْنِي مَسْجِدَ بَيْتِهِ - فَلَمْ يَنْصَرِفْ حَتَّى غَلَبَتْنِي عَيْنِي وَأَوْجَعَهُ الْبَرْدُ فَقَالَ ( ادْنِي مِنِّي ) . فَقُلْتُ إِنِّي حَائِضٌ . فَقَالَ ( وَإِنْ اكْشِفِي عَنْ فَخِذَيْكِ ) . فَكَشَفْتُ فَخِذَىَّ فَوَضَعَ خَدَّهُ وَصَدْرَهُ عَلَى فَخِذَىَّ وَحَنَيْتُ عَلَيْهِ حَتَّى دَفِئَ وَنَامَ .
٢٧١ - حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الْجَبَّارِ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ، - يَعْنِي ابْنَ مُحَمَّدٍ - عَنْ أَبِي الْيَمَانِ، عَنْ أُمِّ ذَرَّةَ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّهَا قَالَتْ كُنْتُ إِذَا حِضْتُ نَزَلْتُ عَنِ الْمِثَالِ عَلَى الْحَصِيرِ فَلَمْ نَقْرُبْ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَلَمْ نَدْنُ مِنْهُ حَتَّى نَطْهُرَ .
٢٧٢ - حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، عَنْ أَيُّوبَ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنْ بَعْضِ، أَزْوَاجِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ إِذَا أَرَادَ مِنَ الْحَائِضِ شَيْئًا أَلْقَى عَلَى فَرْجِهَا ثَوْبًا .
٢٧٣ - حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنِ الشَّيْبَانِيِّ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الأَسْوَدِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، - رضى اللّه عنها - قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَأْمُرُنَا فِي فَوْحِ حَيْضِنَا أَنْ نَتَّزِرَ ثُمَّ يُبَاشِرُنَا وَأَيُّكُمْ يَمْلِكُ إِرْبَهُ كَمَا كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَمْلِكُ إِرْبَهُ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.