11. İdrardan Temizlenme (İstibra)
20- İbn Abbâs (radıyallahü anh) dedi ki: Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) iki kabrin yanından geçiyordu:
" Bakın dikkat ediniz, bunlar azap görüyorlar. Azap görmelerinin sebebi de büyük bir şey değildir; Şu idrardan sakınmazdı, şu da kuğuculuk yapardı." buyurdu. Sonra yaş bir hurma dalı isteyerek ikiye ayırdı, bir parçasını kabirlerden birinin üzerine, diğerini de öbürünün üzerine dikti ve " Bu dallar kurumadıkça onlardan azabın hafifletileceğini umarım. " buyurdu.
Ravi Hennâd, rivâyetinde " sakınmazdı" yerine " örtünmezdi" demiştir.
Buhârî, vudû 57; Müslim, tahâre 34;Tirmizî, tahâre 53; Nesâî, tahâre 5; İbn Mâce, tahfire 26.
21- İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ) Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den (bir önceki hadisin) manasını rivâyet etmiştir. (Hadisin râvilerinden) Cerîr dedi ki (bundan önceki A'meş hadisindeki) " idrardan sakınmazdı" kelimesinin yerine Mansûr, rivâyetinde " gizlenmezdi" kelimesini kullanmıştır. Ebû Mûaviye de (A'meş'den rivâyetinde) tabirini kullanmıştır.
Bk. Buhârî, vudû 56.
22.- Abdurrahmân b. Hasene (radıyallahü anh) şöyle demiştir: (Bir gün) Amr b. As ile birlikte Nebiyyi Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizi ziyarete varmıştık. Peygamberimiz, yanında sığır derisinden bir kalkanla çıktı. Sonra onun (arkasına) gizlenerek küçük abdestini bozdu. Biz " dikkatle bakınız, Peygamberimiz kadınlar gibi oturarak (ve gizlenerek) abdestini yapıyor (bozuyor)" dedik.
Resul-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu işitti ve şöyle buyurdu:
" İsrailoğullarından birinin başına gelenleri bilmiyor musunuz? Onlar (elbiselerine) bulaştığı zaman idrarın isabet ettiği kısmı keserlerdi. İşte, Beni İsrailden bir kimse bundan (idrarın değdiği yeri kesmekten) onları nehyetti. Neticede (idrarın elbise üzerinde kalmasına sebebiyet verdiği, böylece onları doğru olanı yapmaktan alıkoyduğu için) kabir azabına uğratıldı."
Nesâî, tahâre 25; İbn Mace, tahâre 26; Ahmed b. Hanbel, IV. 196; VI, 27.
١١ - باب الاِسْتِبْرَاءِ مِنَ الْبَوْلِ
٢٠ - حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ، وَهَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ، قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ، قَالَ سَمِعْتُ مُجَاهِدًا، يُحَدِّثُ عَنْ طَاوُسٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ مَرَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى قَبْرَيْنِ فَقَالَ ( إِنَّهُمَا يُعَذَّبَانِ وَمَا يُعَذَّبَانِ فِي كَبِيرٍ أَمَّا هَذَا فَكَانَ لاَ يَسْتَنْزِهُ مِنَ الْبَوْلِ وَأَمَّا هَذَا فَكَانَ يَمْشِي بِالنَّمِيمَةِ ) . ثُمَّ دَعَا بِعَسِيبٍ رَطْبٍ فَشَقَّهُ بِاثْنَيْنِ ثُمَّ غَرَسَ عَلَى هَذَا وَاحِدًا وَعَلَى هَذَا وَاحِدًا وَقَالَ ( لَعَلَّهُ يُخَفَّفُ عَنْهُمَا مَا لَمْ يَيْبَسَا ) . قَالَ هَنَّادٌ ( يَسْتَتِرُ ) . مَكَانَ ( يَسْتَنْزِهُ ) .
٢١ - حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنْ مُجَاهِدٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم بِمَعْنَاهُ قَالَ ( كَانَ لاَ يَسْتَتِرُ مِنْ بَوْلِهِ ) . وَقَالَ أَبُو مُعَاوِيَةَ ( يَسْتَنْزِهُ ) .
٢٢ - حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ بْنُ زِيَادٍ، حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ، عَنْ زَيْدِ بْنِ وَهْبٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ ابْنِ حَسَنَةَ، قَالَ انْطَلَقْتُ أَنَا وَعَمْرُو بْنُ الْعَاصِ، إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَخَرَجَ وَمَعَهُ دَرَقَةٌ ثُمَّ اسْتَتَرَ بِهَا ثُمَّ بَالَ فَقُلْنَا انْظُرُوا إِلَيْهِ يَبُولُ كَمَا تَبُولُ الْمَرْأَةُ . فَسَمِعَ ذَلِكَ فَقَالَ ( أَلَمْ تَعْلَمُوا مَا لَقِيَ صَاحِبُ بَنِي إِسْرَائِيلَ كَانُوا إِذَا أَصَابَهُمُ الْبَوْلُ قَطَعُوا مَا أَصَابَهُ الْبَوْلُ مِنْهُمْ فَنَهَاهُمْ فَعُذِّبَ فِي قَبْرِهِ ) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ قَالَ مَنْصُورٌ عَنْ أَبِي وَائِلٍ عَنْ أَبِي مُوسَى فِي هَذَا الْحَدِيثِ قَالَ ( جِلْدَ أَحَدِهِمْ ) . وَقَالَ عَاصِمٌ عَنْ أَبِي وَائِلٍ عَنْ أَبِي مُوسَى عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ( جَسَدَ أَحَدِهِمْ ) .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.