Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

KÂLİB ALEYHİSSELÂM

KÂLİB ALEYHİSSELÂM || Peygamberler Ansiklopedisi || Hadis Kütüphanesi

İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Ya’kûb aleyhisselâmın oğlu Şem’ûn'un neslindendir. Kendisine Yûşa’ aleyhisselâmdan sonra peygamberlik emri bildirildi. Mûsâ aleyhisselâmın en yakın yardımcılarındandı. Yûşa’ aleyhisselâmın vefâtından sonra, İsrâiloğullarını uzun müddet idâre etti. Mürted olup, dinden dönen zâlim hükümdârlara karşı harbetti. Tevrât'ın emir ve yasaklarını tebliğ edip, insanları hak yola dâvet etmeye çalıştı.
Allahü teâlânın emriyle, İsrâiloğullarını Arz-ı Mev'ûd denilen yere götürmek isteyen Mûsâ aleyhisselâm, İsrâiloğullarının her kolundan iyi haber toplayan birer temsilci seçti. Oniki kişi olan bu temsilcileri, Filistin bölgesinde yaşayan cebbârların (zalim hükümdârların) ve ahâlisinin durumu hakkında haber getirmeleri için gönderdi. Temsilciler arasında Yûşa’ bin Nûn ile Kâlib bin Yuknâ (aleyhimesselâm) da vardı.Temsilciler, Erîha şehrine gidip, o belde ahâlisinin iri cüsseli ve kuvvetli olduğunu gördüler ve korktular. Yûşa’ bin Nûn ve Kâlib bin Yuknâ aleyhimesselâm haricindekiler, gördüklerini kavimlerine anlatıp, onları harbe gitmekten vazgeçirdiler. Temsilciler arasında bulunan ve Kur'ân-ı kerîmde; “Allah'tan korkan iki kimse” olarak bildirilen Yûşa’ ve Kâlib (aleyhimesselâm), o belde ahâlisinin, görüldüğü gibi kuvvetli olmadıklarını; zâhiren kuvvetli olsalar bile, kalblerinin zayıf olup, korkak olduklarını bildirdiler. İsrâiloğullarının, Allahü teâlânın nusret ve yardımıyla o şehri fethedebileceklerini anlattılar. Fakat, Mûsâ aleyhisselâmMâide sûresi 24. âyetinde bildirildiği gibi meâlen; “Ey Mûsâ! Cebbârlar, zâlimler kavmi o bölgede bulundukları müddetçe, biz oraya gidecek ve o beldeye girecek değiliz. Artık sen ve Rabbin (Rabbinin sana vâd ettiği yardımıyla) beraber gidin de, ikiniz onlarla çarpışın, muhârebe edin. Biz burada kalıp, oturucularız” diyen İsrâiloğulları, onlara da karşı çıktılar. Taşladılar ve; “Eğer bu on kişinin söylediklerini söylerseniz, sizi de tasdik ederiz” dediler. Fakat, Mûsâ aleyhisselâmın diğer yardımcıları gibi, Kâlib aleyhisselâm da, İsrâiloğullarının karşısında onu yalnız bırakmayıp, yardımcı oldu.
Onların bu cesur ve fedâkar hareket ve sözleri, Kur'ân-ı kerîmde meâlen şöyle bildirildi: Allahü teâlâya îmân edip, O'ndan korkanlardan (Yûşa’ bin Nûn ve Kâlib bin Yuknâ adındaki) iki kimse, İsrâiloğullarına dediler ki: “Ey İsrâiloğulları! Cebbârların (zalimlerin) şehrinin kapısından hemen girin. (Onların iri cüsseli olmalarından korkmayın. Biz onları gidip gördük ve öğrendik. Onların bedenleri büyük ve kuvvetli, fakat, kalbleri zayıftır. Sizinle harbetmeye rûhi metanetleri yoktur.) Bir defâ kapıdan girdiniz mi, (Allahü teâlânın vâdettiği yardımın size gelmesiyle) elbette siz gâliplerden olursunuz. Siz gerçekten mü’min kimseler iseniz, (Allahü teâlânın kudretine, size nusret ve yardım hakkındaki vâdine, Hazret-i Mûsâ'nın peygamber olduğuna inanıyorsanız, düşmanların kuvvetini düşünerek onlardan korkmayınız. Sizin hakkınızda nusret-i ilâhiyyenin gelmesi için her hâlinizde) Allahü teâlâya tevekkül ediniz. (O'na itimat edip, cihâddan geri durmayınız.)”
İsrâiloğullarının Tih çölünde kaldığı kırk sene içinde, Mûsâ aleyhisselâmın diğer yardımcıları gibi, yanından hiç ayrılmayan Kâlib aleyhisselâm, Mûsâ aleyhisselâmın vefâtından sonra da Yûşa’ aleyhisselâma yardım etti. Onunla birlikte zâlim hükümdârlara karşı harb edip, İsrâiloğullarının Arz-ı Mev'ûd'a yerleşmelerinde gayret sarf etti. Yûşa’ aleyhisselâm, ömrünün sonuna doğru hastalandı. Vefât etmeden önce Kâlib aleyhisselâm, yerine halîfe bıraktı. Yûşa’ aleyhisselâmın hastalandığını duyan Selem hükümdârı Bârık, bütün teb’asıyla birlikte dinden dönüp mürted oldu. Yûşa’ aleyhisselâmın vefâtından sonra, Kâlib aleyhisselâm İsrâiloğullarından ordu hazırlayıp, Selem diyârı üzerine yürüdü ve orayı fethetti. Allahü teâlânın tek yaratıcı olduğunu inkar edenlerden onbin kadarını öldürdü. Hükümdâr Bârık ve ileri gelenleri yakalayıp esir etti.
Rivayet edilir ki, münâfık olan Bârık, daha önce yetmiş hükümdârı zindana atıp, cezâlandırmıştı. Her birinin parmaklarını kesmişti. Yemek vaktinde, onlara hakâret için önlerine ekmek parçaları atardı. Parmakları olmayan bu hükümdârlar, ekmekleri alamadıkları için yüzleri üzere düşüp köpek gibi kapışıp yerlerdi. Kâlib bin Yuknâ aleyhisselâm, Bârık'ı zindana attı. Zalim hükümdâr böylece başkalarına ettiğinin cezâsını çekti.
Bu fetihlerden sonra, Kâlib aleyhisselâm Mısır'a gitti. Bütün Mısır ve Şam memleketleri, İsrâiloğullarının elinde kalıp, nice yıllar huzûr ve rahatlık içinde yaşadılar. Hazkîl aleyhisselâmla birlikte, İsrâiloğullarının Mûsâ aleyhisselâmın dîni üzere kalmaları ve Allahü teâlâya îmân edip, ibâdet etmeleri için gayret sarf eden Kâlib aleyhisselâm, Mısır’da vefât etti. Hazkîl aleyhisselâm, onun vefâtından sonra senelerce İsrâiloğullarını idâre etti ve onların tevhid inancı üzere kalmaları için çalıştı.
Kâlib aleyhisselâmın hilyesi, ne zaman, nerede ve kaç yaşında vefât ettiğine dâir bilgi kaynaklarda zikredilmemektedir.


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget