Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Tevrât’da bulunan bâzı husûslar

Tevrât’da bulunan bâzı husûslar || Peygamberler Ansiklopedisi || Hadis Kütüphanesi

Ekserî kaynaklarda zikredildiğine göre, Hazret-i Mûsâ Tûr'a birinci gidişinde, Allahü teâlâ, ona peygamberliğini bildirdiği gibi, ayrıca başka hususlar da bildirdi. On levha hâlinde bildirilen bu hususlar, daha sonra Tevrât nâzil olduğunda, burada da zikredilmiştir. Tevrât'ın ve başka zamanlarda gönderilmiş olan ilâhî kitapların, hak dinlerin esaslarının da bu hususlar olduğunu âlimler haber vermişlerdir.
Bu husûslar kaynaklarda şöyle zikredilmektedir:
“Rahmân ve Rahim olan Allah'ın ismiyle. Bu, Melik ve Cebbâr, Azîz ve Kahhar olan Allah'tan, kulu ve resûlü Mûsâ bin İmrân'a yazılmıştır. Beni tesbîh ve takdis et! Benden başka mâbud yoktur. Yalnız bana ibâdet et! Bana hiç bir şeyi şerik (ortak) koşma! Bana ve ana-babana şükret! Dönüş banadır. Akıbet, dönüp varılacak yer benim huzûrumdur. Sana temiz bir hayat veririm. Allah'ın sana haram ettiği hiç kimseyi öldürme! Yoksa göğü ve yeri sana dar ederim. İsmimle yalan yere yemîn etme! Çünkü ben, ismimi tâzim etmeyeni temiz ve pâk etmem! Kulağınla duymadığın, gözünle görmediğin ve kalbinin vâkıf olmadığı şeye şâhidlik etme! Çünkü ben, şâhidleri, kıyâmet günü, şâhidlikleri üzere durdururum ve yaptıklarından sorarım. İnsanlara verdiğim rızık ve nîmetlere hased etme! Çünkü hasedci, nîmetime düşmandır ve taksimime râzı değildir. Zinâ ve hırsızlık etme! Yoksa vechimi senden perdelerim, ettiğin duâlar makbûl olmaz. Benden başkası için kurban kesme! Çünkü yeryüzünde kesilen kurbanlardan, benim ismime kesilmeyenler, benim katıma çıkarılmaz. Bana inanan kullarım, komşunun hanımı ile sakın zinâ etmesinler! (Zinâ etmek, çok çirkin ve pek büyük bir günâhtır. Komşusunun hanımı ile zinâ etmek ise daha çirkin ve daha büyük günâhtır.) Çünkü, katımda en kızdığım şey budur. Kendin için sevdiğini, insanlar için de sev; sevmediğini, kendin için istemediğini, onlar için de isteme!”
Evâmir-i aşere, (on emir) bugünkü yahudi kitaplarında şöyle yazılıdır.
1) Puta tapmayacaksın, tek Allah'ın varlığına inanacaksın.
2) Allah ismini hürmet ve muhabbet ile zikredeceksin.
3) Altı gün çalışıp, yedinci gün dinleneceksin.
4) Kimsenin malını çalmayacaksın.
5) Adam öldürmeyeceksin.
6) Zinâ yapmayacaksın.
7) Anne ve babana hürmet, itâat edeceksin.
8) Yalan söylemeyeceksin.
9) Helâl yollardan olmayan, kazanmadığın parayı almayacaksın. (Buraya, rüşvet, fâiz ve kumar paraları da dâhildir.)
10) Haram olan kurbanı kesmeyeceksin. (Bu kurban, putperestlerin putlara kestiği, bâzan insan bile olan kurbandır.)
Allahü teâlâ, bu husûsların hepsini İsrâ sûresinin 22-38. âyet-i kerîmelerinde Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve selleme de bildirmiştir. Bu âyet-i kerîmelerde meâlen buyruluyor ki:
(Ey insan!) Allahü teâlâ ile berâber bir diğer mâbud edinme! Sonra melekler ve mü’minler tarafından zemmedilmiş, kötülenmiş ve Allahü teâlâdan yardımsız kalmış olarak Cehennem’de kalırsın. Allahü teâlâ, hiç bir şeye ibâdet etmeyip, ancak zâtına ibâdet etmenizle hükmetti. Çünkü kendisinden başka ibâdete müstehak bir mâbud yoktur. Ve Allahü teâlâ, anne ve babanıza iyilik ve ihsân etmeyi de hükmetti. Anne ve babandan birisi veyâhut her ikisi senin yanında yaşlanırlar, ihtiyârlık yaşına ulaşırlarsa, sen aslâ onlara sert söyleme! Yüzünü ekşitme. Onlara öf, aman deme! Sana bir şey teklif ederlerse onları reddetme ve onlara tatlı ve şirin söz söyle! (İsimlerini söyleyerek hitâb etme! Onlara, suçlu bir kölenin, çok gadablı olan efendisine karşı konuştuğu gibi söz söyle.)
Merhamet ve şefkâtinden, onlara tevâzû kanatlarını döşe! Kendilerine lütûf ve mülâyemetle muâmele eyle. Kendilerine karşı, uygun, yumuşak ve nâziklik ile hareket eyle. (Şâyet müslüman iseler;) Ey benim Rabbim! Anneme ve babama sen merhamet eyle ve benim kalbime, onlara merhameti yerleştir. Küçüklüğümde beni yetiştirip terbiye ettikleri gibi, benim de kendilerine hakkıyla hizmet edebilmemi nasîb eyle diye duâ et! (Tefsîr-i Tibyan’da ve Mevakıb’da bildirildiğine göre, bir kimse peygamber efendimize (sallallahü aleyhi ve sellem) gelerek; Küçüklüğümde onların bana yaptıkları gibi ihtiyârlıklarında da ben ana-babama hakkıyla hizmet ettim. Acabâ böyle yapmakla, üzerimdeki haklarını edâ etmiş oldum mu? diye arzetti. Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buna cevâben; “Haklarını edâ etmiş olmazsın. Zirâ onlar senin yaşamanı isteyerek hizmet etmişlerdir. Sen ise ölümlerini isteyerek (bekleyerek) hizmet ediyorsun” buyurmuşlardır.)
Rabbiniz olan Hak teâlâ, iyilik ve takvâdan kalblerinizde olan herkesten daha iyi bilir. Eğer siz sâlih olursanız, onlara lâyık olan iyiliği îfâ eder, yerine getirirseniz, Allahü teâlâ kusurunuzu affeder. Zirâ, O, günâhtan tevbe edip O'nun tâatine dönenleri mağfiret eder. Akrabâna hakkını ver (ki onların hakkı, sıla-i rahîmde bulunmak, geçimlerinde yardımcı olmak ve kendileriyle güzel geçinmektir.) Miskinin ve misâfir olan yolcunun hakkını ver (ki onların hakkı, zekât, sadaka ve kendilerine yemek yedirmektir.) Bununla berâber tebzîr de etme! Malını kendine kalmayacak şekilde dağıtma. Saçıp savurma! Zirâ tebzîr edenler, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankör bulunuyor.
Şâyet (yakınlarına, miskin ve misâfir yolculara) vereceğin bir şeyin yoksa veya Rabbinden ümîd ettiğin bir rahmeti aramak için onlardan ayrılmak mecbûriyetinde isen, o vakit onlara yumuşak bir söz söyle. (Allahü teâlâ bize ve size rızık ihsân etsin diye duâ eyle veya kendilerine vâdde bulun. Gönüllerini al!)
Elini boynuna bağlanmış kılma. Elini tutma. Hak yoluna harcamakta cimrilik etme ve elini de büsbütün açma. Yanında bulunan kendine lâzım olan rızkın hepsini dağıtma ki, böyle yaparsan kınanmış ve perişân bir hâlde oturup kalırsın. Rabbin, kullarından dilediği kimsenin rızkını genişletir (bol verir), dilediğine de dar verir. Şüphesiz ki Allahü teâlâ kullarının her hâlini hakkıyla bilir ve görür.
Fakirlik korkusuyla evlatlarınızı öldürmeyin. Biz onların ve sizin rızkınızı elbette veririz. (Can veren nân, (ekmek) da verir.) Muhakkak ki, onların öldürülmesi büyük bir hatâdır. (Çünkü böyle yapmakla onların nesilleri kesilir. Bilindiği gibi, câhiliyet devrinde, kız çocuklarını diri diri gömmek, Arablarda umûmî bir âdet idi. Cenâb-ı Hak bu âyet-i kerîme ile bu fenâ âdeti men etmiştir.)
Zina tarafına sakın meyletmeyin ve yaklaşmayın. Şüphesiz ki, çirkin bir amel ve çok kötü bir yoldur. Haklı bir sebep olmadıkça, Allahü teâlânın haram kıldığı bir cana kıymayın. Bir kimse, öldürülmesi icâbeden bir hâl yokken mazlum olarak öldürülürse, öldürülenin velîsi için kuvvet, salahiyet verdik. (Yâni, öldürülenin velisi, ya öldürülenin, yerine kısas olarak kâtilin de öldürülmesini ister, ya diyetini alır veyahut da affeder.) Fakat o vâris yâni öldürülenin velîsi olan kimse de, kâtilde (kısas olarak kâtilin öldürülmesi husûsunda) isrâf etmesin. (Câhiliyet zamanında olduğu gibi, kâtilin yerine akrabâsından veya kabîlesinin eşrâfından bir başkasının öldürülmesini veya öldürülen eşrâftan idi diye, kısas olarak karşı taraftan bir kaç kişinin öldürülmesini istemesin.) Muhakkak ki, öldürülenin velîsi olan kimse, âmirlerin, hâkimlerin yardımıyla zâten yardıma mazhar olmuştur.
Yetimin malına da yaklaşmayın, ancak, rüştüne (büluğ yaşına) ulaşıncaya kadar, en güzel şekilde malını koruyup çoğaltmak için yaklaşabilirsiniz. Bir de gerek kendinizle Rabbiniz arasında ve gerekse kendinizle diğer insanlar arasındaki ahidlerinize vefâ edin. (Sözleşmeyi yerine getirin.) Çünkü kıyâmet günü, verdiği sözden cayan, ahdine vefâ göstermeyen kimse mesul olacak, suâle çekilecektir.
Ölçtüğünüz zaman da tam ölçün. Doğru terâzi ile tartın. Bu ölçü ve tartıda vefâ etmeniz (Ölçü ve tartıya dikkat etmeniz, adâletle tartmanız, ticâretiniz için) daha hayırlı ve akıbet cihetinden (netîce îtibâriyle) daha güzeldir.
Hakkında kat’î bilgi sâhibi olmadığın bir şeyin ardından gitme. Bilmediğin şeyi bilirim deme. Zirâ, kulak, göz ve kalbin amelinden sâhibi suâl olunur.
Yeryüzünde kibir ve âzametle yürüme! Zirâ sen, (ne kadar kibirli ve sert basarak yürüsen) yeri yarıp nihâyetine varamazsın, (Kibirle kendini ne kadar yüksek göstersen, uzunlukta hiç bir dağa ulaşamazsın.)
Nehy olunan (yasaklanan) şu kötülükler, yasaklar, Rabbinin katında mekruhtur. (Allahü teâlânın rızâsına muhaliftir.)


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget