Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Tevrât’da Muhammed Aleyhisselâmın ümmetinin mehdi

Tevrât’da Muhammed Aleyhisselâmın ümmetinin mehdi || Peygamberler Ansiklopedisi || Hadis Kütüphanesi

“Arâis-ül-mecâlis” kitabında, Ka'b-ül-Ahbâr'dan (radıyallahü anh) şöyle nakledilmektedir: Ka'b-ül-Ahbâr, bir yahudiyi ağlarken gördü ve niye ağlıyorsun dedi.
Yahudi; “Bâzı şeyleri hatırladım da onun için ağlıyorum” diye cevap verdi. Ka'b; “Allah için, seni ağlatan şeyi sana haber verirsem, beni tasdik eder misin” dedi. Yahudi âlimi; “Evet, tasdik ederim” dedi. Ka’b-ül-Ahbâr dedi ki: “Allah için söyle! Mûsâ aleyhisselâma indirilen Allah'ın kitabında, Mûsâ aleyhisselâmın Tevrât'a bakıp; “Ben burada bir ümmet buluyorum. Onlar insanlar içinden çıkarılmış ümmetlerin en hayırlısıdır. Marûfu, yâni Allahü teâlânın sevdiği, beğendiği şeyleri emrederler. Münkeri, yâni O'nun sevmediği, beğenmediği şeyleri yasaklarlar. İlk ve son kitaplara îmân ederler. Kör deccali öldürünceye kadar, dalâlet ehli ile harbederler” buyrulduğunu gördü. Bunun üzerine Mûsâ aleyhisselâmın; “Yâ Rabbî, onları bana ümmet eyle” dediğini, Allahü teâlânın da ona; “Onlar, Muhammed aleyhisselâmın ümmetidir ey Mûsâ!” buyurduğunu buldun mu? Okuduğun kitaplarda hiç böyle bir hâdiseye rastladın mı?” Yahudi âlimi; “Evet” dedi.
Ka'b buyurdu ki: “Allah için söyle! Allahü teâlânın Mûsâ aleyhisselâma indirdiği kitapta, Mûsâ aleyhisselâmın Tevrât'a bakıp; “Ben bir ümmet buluyorum ki, onlar hamd edici, güneşi gözetip, ona göre amel edici bir iş yapmak isteyince, inşâallahü teâlâ deyicidirler” buyrulduğunu gördü. Bunun üzerine Mûsâ aleyhisselâmın; “Onları bana ümmet eyle!” dediğini, Allahü teâlânın; “Onlar, Muhammed aleyhisselâmın ümmetidir, ey Mûsâ!” buyurduğuna, rastladın mı?” Yahudi âlimi; “Evet” cevâbını verdi.
Ka'b dedi ki: “Allah için söyle! İndirilen kitapta, Mûsâ aleyhisselâmın Tevrât'a bakıp; “Yâ Rabbî, ben bunda bir ümmet buluyorum. Keffâret (yemin, oruç) borçlarını ve sadakalarını (zekatlarını) emredilen yerlere verirler, heba etmezler. Onlar tesbîh ederler, duâlarının kabûl olmasını isterler, duâları kabûl olunur, şefâat ederler, şefâatleri kabûl olunur” buyrulduğunu gördü. Mûsâ aleyhisselâmın bunun üzerine; “Yâ Rabbî! Onları bana ümmet eyle” dediğini, Allahü teâlânın; “Onlar Muhammed aleyhisselâmın ümmetidir, ey Mûsâ!” buyurdu dediğini buluyor musun? Kitaplarınızda bunu da okudun mu?” Yahudi âlimi; “Evet okudum” dedi.
Ka'b (radıyallahü anh) devam edip; “Allah için söyle! İndirilen kitapta (Tevrât’da), Mûsâ aleyhisselâmın Tevrât'a bakıp; “Ben burada bir ümmet buluyorum, onlardan biri yüksek bir yere çıkınca, Allahü teâlâyı tekbir eder, yâni “Allahü Ekber” der, alçak bir yere inince “Elhamdülillah” der. Toprak onlar için temiz, yeryüzü onlara mesciddir. Nerede olsalar, cünüplükten temizlenirler. Su bulamadıkları zaman, temiz toprakla temizlenmeleri (teyemmüm etmeleri), su ile abdest almaları gibidir” buyrulduğunu gördü. Bunun üzerine, Hazret-i Mûsâ'nın; “Onları bana ümmet eyle” dediğini, Allahü teâlânın; “Onlar, Muhammed aleyhisselâmın ümmetidir ey Mûsâ!” buyurduğunu da görüp okudun mu?” dedi. Yahudi âlimi; “Evet” dedi.
Ka'b dedi ki: “Allah için söyle! Tevrât’da, Mûsâ'nın ona bakıp; “Yâ Rabbî, ben bunda bir ümmet buluyorum. Onlardan biri, bir iyilik yapmaya niyet edince, yapmasa da ona sevâb verilir. O iyi işi yaparsa, ondan yedi yüze kadar sevâb verilir. Kötülük yapmaya niyet edince, yapmayınca günâh yazılmaz, yaparsa bir günâh yazılır” buyrulduğunu gördü. Bunun üzerine Hazret-i Mûsâ'nın; “Yâ Rabbî! Onları bana ümmet eyle” dediğini, Allahü teâlânın; “Onlar, Muhammed aleyhisselâmın ümmetidir” buyurduğunu buluyor musun?” Yahudi âlimi; “Evet” dedi.
Ka'b yine dedi ki: “Allah için söyle! İndirilmiş olan kitapta, Mûsâ aleyhisselâmın Tevrât'a bakıp; “Yâ Rabbî! Ben, asfiyâ olan rahmet olunmuş bir ümmet buluyorum, kitaba vâris olurlar, kimi nefsine zulüm eder, kimi hak, adâlet üzere olur, kimi de iyilikte çok ileriye geçer. Ben onların hepsini merhamet olunmuş buluyorum. Onları bana ümmet eyle” dediğini ve Allahü teâlânın; “Onlar Ahmed'in (Muhammed aleyhisselâmın) ümmetidir ey Mûsâ!” buyurduğunu buluyor musun?” Yahudi âlim; “Evet” dedi.
Ka'b dedi ki: “Allah için söyle! İndirilmiş kitapta, Mûsâ aleyhisselâmın ona (Tevrât'a) bakıp; “Yâ Rabbî, ben bir ümmet buluyorum. Mıshafları göğüslerindedir. (Kitapları olan Kur'ân-ı kerîmi ezberlemişlerdir.) Cennet ehlinin çeşitli elbiselerini giyerler, namazlarında melekler gibi saflar hâlinde dururlar, mescidlerinde sesleri arı vızıltısı gibidir, onlardan bir kişi Cehennem’e girmez ve onlardan kimisi, hesâba çekileceği kıyâmet gününü, ölümü, ağaç ardındaki harman gibi (yâni pek yakın) görürler. Onları bana ümmet eyle” dediğini ve Allahü teâlânın ona; “Onlar Muhammed aleyhisselâmın ümmetidir. Ey Mûsâ!” buyurduğunu buluyor musun?” Yahudi âlim; “Evet” dedi.
Mûsâ aleyhisselâmMuhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetine ihsân olunan iyiliklerin ve nîmetlerin bu kadar çok olduğunu hayretle müşâhede edince; “Keşke Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) eshâbından olsaydım” dedi. Bunun üzerine Allahü teâlâ ona vahyederek, O'nu seçip beğendiğini, O'nun eshâbından olmasının imkansız olduğunu, Çünkü O'nun daha sonraki zamanlarda yâni kıyâmete yakın geleceğini bildirdi. Fakat, kıyâmette seni O'nunla buluştururum. Yakınında eylerim buyurdu.
Kur'ân-ı kerîmde Saf sûresinin 6. âyetinde, meâlen buyuruldu ki: “Îsâ bin Meryem de (aleyhisselâm) bir zaman şöyle demişti: “Ey İsrâiloğulları! Ben size Allahü teâlâ tarafından gönderilmiş bir peygamberim. Benden evvelki (benden evvel gönderilmiş olan) Tevrât'ın tasdikçisi, benden sonra gelecek bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim. Ki o peygamberin ismi Ahmed'dir. (Muhammed'dir)
Tevrât’da bildirilmiş olan hükümlerden bir kısmı Kur'ân-ı kerîmde zikredilmiştir. Bunlardan bir kısmı Necm sûresinde beyân edilmiş olup, şöyledir:
1- Kimse kimsenin günâhını yüklenemez. Bir kimse bir başka kimsenin suçundan dolayı hesâba çekilmez ve cezâlandırılmaz.
2- İnsana âhırette, ancak dünyâda işlediği sâlih ameller ve niyeti fayda verir.
3- Her mükellef insan, iyi olsun, kötü olsun kıyâmet günü amelini mîzânda görecektir.
4- Kıyâmet gününde insana çalışmasının karşılığı tam olarak verilecektir. Sâlih amel işlemişse mükâfât, günâh işlemişse cezâ görecektir.
5- Öldükten sonra bütün mahlûkâtın dönüşü Allahü teâlâyadır. Kıyâmet günü hepsi diriltilip, dünyâda yaptıklarının karşılığını göreceklerdir.
6- İnsanı güldüren de ağlatan da Allahü teâlâdır. İnsanın yaptığı bütün işler, Allahü teâlânın takdîri ile, yâni kazâ ve kaderi ile olmaktadır.
7- Dünyâda hayat veren, öldükten sonra da âhırette dirilten ancak Allahü teâlâdır. O'ndan başka kimsenin öldürmeye ve diriltmeye kudreti yoktur.
8- Nutfeden (menîden) erkek ve dişi iki sınıf canlıyı yaratan Allahü teâlâdır. Nutfe (menî) tek bir şey olduğu hâlde, ondan muhtelif uzuvlar ve farklı tabîatlar, erkek ve dişi yaratan Allahü teâlâdır. Bunlar O'nun kudreti ile olmaktadır.
9- Kıyâmette yeniden diriltmek de Allahü teâlâya aittir. İnsanlar öldükten sonra, Allahü teâlâ onları kıyâmet günü tekrar diriltecek ve hesâba çekecektir.
Bu hususların İbrâhim aleyhisselâmın suhufunda da bildirildiği Kur'ân-ı kerîmde zikredilmektedir. (Bkz. İbrâhim aleyhisselâm)


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget