12- YEMİN EDEN KİŞİNİN YEMİNİNİN GEREĞİNE İLGİLİLERİN RİÂYET ETMESİ BÂBI
2194 - “... Berâ bin Âzib (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yemin eden kimseyi ibrâr etmemizi (yeminin gereğine riâyet etmemizi) emretti. "
2195 - “... Abdurrahman bin Safvân veya Safvân bin Abdirrahman el-Kureşî (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre :
Mekke'nin fetih günü kendisi babasını huzura getirerek :
— Yâ Resûlallah! Babama hicrettin faziletin)den bir pay kıl, diye istekte bulundu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :
— (Şüphesiz (Mekke fethinden sonra) hicret yoktur) buyurdu. Teklif sahibi oradan ayrılıp (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in amucası) Abbâs (radıyallahü anh)'ın yanına girdi ve, (Yâ Abbâs!) Sen beni tanıdın mı? dedi (Ve isteğini ona da arzetti). Abbâs : Evet (seni tanıdım), dedi ve Abbâs, ridasını giymeden, bir gömlekle hemen çıkıp geldi ve:
— Yâ Resûlallah! Sen falan adamı (yani teklif sahibini) tanırsın, bizimle onun arasındaki münasebeti de (bilirsin). Bu adam babasını, sana getirdi ki, hicret etmek üzere sen onunla (yani babası ile) biat edesin, dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :
— (Mekke fethinden sonra) Şüphesiz hicret yoktur) buyurdu. Abbâs (radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e :
— Senin (bu adamın babası ile bîat etmen) üzerine yemin ederim, dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mübarek elini uzatıp adamın babasının eline dokundurdu ve — (Amcamı ibrar ettim (yeminini yerine getirdim) ve hicret yoktur), buyurdu. "
2196) ...
١٢ - باب إِبْرَارِ الْمُقْسِمِ
٢١٩٤ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ صَالِحٍ، عَنْ أَشْعَثَ بْنِ أَبِي الشَّعْثَاءِ، عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ سُوَيْدِ بْنِ مُقَرِّنٍ، عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ، قَالَ أَمَرَنَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِإِبْرَارِ الْمُقْسِمِ .
٢١٩٥ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ فُضَيْلٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي زِيَادٍ، عَنْ مُجَاهِدٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ صَفْوَانَ، أَوْ عَنْ صَفْوَانَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْقُرَشِيِّ، قَالَ لَمَّا كَانَ يَوْمُ فَتْحِ مَكَّةَ جَاءَ بِأَبِيهِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ اجْعَلْ لأَبِي نَصِيبًا فِي الْهِجْرَةِ . فَقَالَ ( إِنَّهُ لاَ هِجْرَةَ ). فَانْطَلَقَ فَدَخَلَ عَلَى الْعَبَّاسِ فَقَالَ قَدْ عَرَفْتَنِي فَقَالَ أَجَلْ . فَخَرَجَ الْعَبَّاسُ فِي قَمِيصٍ لَيْسَ عَلَيْهِ رِدَاءٌ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ عَرَفْتَ فُلاَنًا وَالَّذِي بَيْنَنَا وَبَيْنَهُ جَاءَ بِأَبِيهِ لِيُبَايِعَكَ عَلَى الْهِجْرَةِ . فَقَالَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( إِنَّهُ لاَ هِجْرَةَ ). فَقَالَ الْعَبَّاسُ أَقْسَمْتُ عَلَيْكَ . فَمَدَّ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَدَهُ فَمَسَّ يَدَهُ فَقَالَ ( أَبْرَرْتُ عَمِّي وَلاَ هِجْرَةَ ).
٢١٩٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ الرَّبِيعِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ إِدْرِيسَ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي زِيَادٍ، بِإِسْنَادِهِ نَحْوَهُ . قَالَ يَزِيدُ بْنُ أَبِي زِيَادٍ يَعْنِي لاَ هِجْرَةَ مِنْ دَارٍ قَدْ أَسْلَمَ أَهْلُهَا .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.