56- GAYRET (KISKANMA) BÂBI
2074 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
(Kıskançlığın bâzısını Allah sever, bazısını da çirkin görür. Allahü teâlâ'nın sevdiği kıskançlık, kötülük olduğu kuvvetle sanıldığında gösterilen tepkidir. Allah'ın çirkin gördüğü kıskançlığa gelince, kötülük belirtisi olmadığı yerde gösterilen tepkidir. )
2075 - “... Âişe (radıyallahü anha)’dan; Şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Hadice (radıyallahü anhâ)'yı (yanımda çok) andığını gördüğüm için onu kıskandığım kadar (kumalarımdan) hiç bir kadını kıskanmadım. (Kıskanmanın diğer bir nedeni olarak) ve and olsun ki Rabb Teâlâ Hadîce'yi cennette kasab'tan (İbn-i Mâceh dedi ki yani altından) bir köşk ile müjdelemeyi Peygamber'e emretmiştir. "
2076 - “... el-Misver bin Mahreme (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minber üzerinde iken şöyle buyurduğunu (bizzat) İşittim:
(Hişâm bin el-Mugire'nin oğulları, kendilerinin kızını Âli bin Ebî Tâlib'e nikahlamaları için benden izin istediler. (Ama) ben onlara izin vermiyeceğim, sonra da izin vermiyeceğim, daha sonra da izin vermiyeceğim. Ancak Ali benim kızımı boşamak ve onların kızını nikahlanmak isterse (o takdirde izin vereceğim). Çünkü şüphesiz kızım, benden bir parçadır. Ona elem veren şey bana (da) elem verir ve ona eziyet veren şey bana (da) eziyet verir. )
2077 - “... Ali bin el-Hüseyn (bin Ali bin Ebi Tâlib) (radıyallahü anhüm)’den rivâyet edildiğine göre: el-Misver bin Mahreme (radıyallahü anh) kendisine şöyle demiştir:
Ali bin Ebi Talib (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kızı Fatıma (radıyallahü anhâ) ile evli iken Ebû Cehil'in kızı ile evlenmek istedi. Fatıma, bu durumu işitince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına vararak ;
— (Babacığım kızlarına eziyet edildiğinde) onlar için senin kızmadığını herkes söylüyor. Bak İşte Ali, Ebû Cehil'in kızı ile evlenmek üzeredir, dedi.
Misver demiştir ki . Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kalktı (bir hutbe okudu. Hutbesinde) şehâdet getirdikten sonra şöyle buyurduğunu işittim:
— (Besmele, hamd ve şehâdetten sonra (bilmiş olun ki:) Ben . (kızım Zeyneb'i) Ebül-Âs bin er-Rabia nikâh ettim. O bana (Zeyneb üzerine evlenmiyeceğine) söz verdi ve bana karşı (verdiği sözde) doğru davrandı. Ve şüphesiz Muhammed'in kızı Fâtıma benden bir parçadır. (Aranızda dolaşan söylentiler gibi şeyler yüzünden) onu bir hatâya düşürmenizi çirkin görürüm. Allah'a yemin ederim ki, hiç bir zaman Resülullah'ın kızı, Allah'ın düşmanı (Ebü Cehil)'in kızı ile beraber bir erkeğin nikâhı altında birleşemez. )
Râvi demiştir ki: Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh), Ebü Cehil'in kızını istemekten vazgeçti. "
٥٦ - باب الْغَيْرَةِ
٢٠٧٤ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ شَيْبَانَ أَبِي مُعَاوِيَةَ، عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ أَبِي سَهْمٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( مِنَ الْغَيْرَةِ مَا يُحِبُّ اللَّهُ وَمِنْهَا مَا يَكْرَهُ اللَّهُ فَأَمَّا مَا يُحِبُّ فَالْغَيْرَةُ فِي الرِّيبَةِ وَأَمَّا مَا يَكْرَهُ فَالْغَيْرَةُ فِي غَيْرِ رِيبَةٍ ).
٢٠٧٥ - حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ إِسْحَاقَ، حَدَّثَنَا عَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ مَا غِرْتُ عَلَى امْرَأَةٍ قَطُّ مَا غِرْتُ عَلَى خَدِيجَةَ مِمَّا رَأَيْتُ مِنْ ذِكْرِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ لَهَا وَلَقَدْ أَمَرَهُ رَبُّهُ أَنْ يُبَشِّرَهَا بِبَيْتٍ فِي الْجَنَّةِ مِنْ قَصَبٍ . يَعْنِي مِنْ ذَهَبٍ قَالَهُ ابْنُ مَاجَهْ .
٢٠٧٦ - حَدَّثَنَا عِيسَى بْنُ حَمَّادٍ الْمِصْرِيُّ، أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ، عَنِ الْمِسْوَرِ بْنِ مَخْرَمَةَ، قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَهُوَ عَلَى الْمِنْبَرِ يَقُولُ ( إِنَّ بَنِي هِشَامِ بْنِ الْمُغِيرَةِ اسْتَأْذَنُونِي أَنْ يُنْكِحُوا ابْنَتَهُمْ عَلِيَّ بْنَ أَبِي طَالِبٍ فَلاَ آذَنُ لَهُمْ ثُمَّ لاَ آذَنُ لَهُمْ ثُمَّ لاَ آذَنُ لَهُمْ إِلاَّ أَنْ يُرِيدَ عَلِيُّ بْنُ أَبِي طَالِبٍ أَنْ يُطَلِّقَ ابْنَتِي وَيَنْكِحَ ابْنَتَهُمْ فَإِنَّمَا هِيَ بَضْعَةٌ مِنِّي يَرِيبُنِي مَا رَابَهَا وَيُؤْذِينِي مَا آذَاهَا ).
٢٠٧٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ، أَنْبَأَنَا شُعَيْبٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، أَخْبَرَنِي عَلِيُّ بْنُ الْحُسَيْنِ، أَنَّ الْمِسْوَرَ بْنَ مَخْرَمَةَ، أَخْبَرَهُ أَنَّ عَلِيَّ بْنَ أَبِي طَالِبٍ خَطَبَ بِنْتَ أَبِي جَهْلٍ وَعِنْدَهُ فَاطِمَةُ بِنْتُ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَلَمَّا سَمِعَتْ بِذَلِكَ، فَاطِمَةُ أَتَتِ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَتْ إِنَّ قَوْمَكَ يَتَحَدَّثُونَ أَنَّكَ لاَ تَغْضَبُ لِبَنَاتِكَ وَهَذَا عَلِيٌّ نَاكِحًا ابْنَةَ أَبِي جَهْلٍ . قَالَ الْمِسْوَرُ فَقَامَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَسَمِعْتُهُ حِينَ تَشَهَّدَ ثُمَّ قَالَ ( أَمَّا بَعْدُ فَإِنِّي قَدْ أَنْكَحْتُ أَبَا الْعَاصِ بْنَ الرَّبِيعِ فَحَدَّثَنِي فَصَدَقَنِي وَإِنَّ فَاطِمَةَ بِنْتَ مُحَمَّدٍ بَضْعَةٌ مِنِّي وَأَنَا أَكْرَهُ أَنْ تَفْتِنُوهَا وَإِنَّهَا وَاللَّهِ لاَ تَجْتَمِعُ بِنْتُ رَسُولِ اللَّهِ وَبِنْتُ عَدُوِّ اللَّهِ عِنْدَ رَجُلٍ وَاحِدٍ أَبَدًا ). قَالَ فَنَزَلَ عَلِيٌّ عَنِ الْخِطْبَةِ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.