Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Dağlar toz hâline geldiği zaman!..

Dağlar toz hâline geldiği zaman!.. || Peygamberler Ansiklopedisi || Hadis Kütüphanesi

İslâm dîni gün geçtikçe yayılıyor, Kur'ân-ı kerîmin nûru, rûhları aydınlatıyordu. Günâhkâr insanlar, Allahü teâlânın ihsânı olarak îmân ediyor, hidâyete kavuşuyorlardı. Eshâb-ı kirâmdan olmakla şereflenen bu mübârek zevat (radıyallahü anhüm); el ele, gönül gönüle veriyor, Resûlullah efendimizin etrâfında pervâne gibi dönüyorlardı. O'nun küçücük bir arzu ve işâretini büyük bir emir biliyor, yerine getirmek için yarışıyor, hattâ bu uğurda canlarını bile fedâ etmekten çekinmiyorlardı. Müşriklerin telâş ve endişeleri ise, had safhaya varmıştı. Çünkü parmakla gösterilen kahramanlardan hazret-i Hamza da müslüman olmuş, Resûlullah'ın saflarında yer almıştı. Bu beklenmedik hâdise, müşrikleri, büsbütün çileden çıkardı. Bu sebeple Hattâb oğlu Ömer, (henüz müslüman olmamıştı) birgün, Resûlullah efendimizi, gördüğü yerde öldürmek niyetiyle evinden çıktı. Sevgili Peygamberimizi Mescid-i Haram'da namaz kılarken buldu, namazın bitmesini isteyerek, dinlemeye başladı. Habîb-i ekrem efendimiz, El-Hâkka sûre-i şerîfini okuyordu. Meâlen; “O meydana geleceği hak olan kıyâmet!.. Nedir o hak olan kıyâmet? O geleceği hak olan kıyâmeti, sana hangi şey bildirdi? Semûd ve Âd (kavimleri) dehşetinden kalblerin titreyeceği kıyâmeti tekzîb ettiler, yalanladılar. Semûd kavmi, azgınlıkları sebebiyle (Cebrâil aleyhisselâmın sayhası ile) helâk edildiler.
Âd kavmine gelince; onlar da, kasıp kavuran, uğultulu, azgın ve şiddetli bir kasırga ile helâk edildiler. Allahü teâlâ o fırtınayı, yedi gece ve sekiz gündüz devamlı olarak, onların üzerlerine musallat etti. (Öyle bir hâle geldiler ki, o vakit orada hazır olsaydın) onların köklerinden kopup yere serilen kof hurma kütükleri gibi nasıl ölüp, yıkılakaldıklarını görürdün! Şimdi onlardan geriye kalan bir fert görebiliyor musun?
Fir’avn da, ondan öncekiler de, alt üst olan kasabalar halkı da (Lût kavmi), hep o hatâyı (şirk ve isyânı) işlediler... Böylece Rablerinin peygamberine (Lût aleyhisselâma ve diğerlerine) isyân ettiler. Bunun üzerine diğer ümmetlere gelen azâbdan, daha şiddetli bir azâb onları yakalayıverdi... Gerçekten biz, (Nûh tufânında) her tarafı su kapladığı vakit, size bir ibret olsun ve onu işiten kulaklar da onu hıfzetsin, ezberlesin diye sizi (varlığınıza sebeb olan atalarınızı) gemide taşıdık.
Sûra bir kere üfürülünce, yeryüzü ve dağlar, yerlerinden kaldırılıp silkilecekdir. O gün kıyâmet kopacak, gök, kuvvet ve salabeti kalmayıp yarılacak ve dağılacaktır. Ve melekler semânın çevresindedirler. (Rablerinin emrine müntazırdırlar.) O gün Rabbinin arşını, (semânın etrâfında bulunanlardan) sekiz melek üstlenerek taşır. O gün (hesap için Allahü teâlâya) arz olunacaksınız. Öyle ki, (dünyâda iken gizlediğinizi zannettiğiniz) size âit hiç bir sır, (Allahü teâlâya) gizli kalmayacaktır.
İşte o vakit, kitabı sağ eline verilmiş olan kimse (sevinerek) der ki: “Alınız, kitabımı okuyunuz! Çünkü ben, hesâbıma kavuşacağımı yakînen bildim. İşte o, râzı olunmuş bir hayat içindedir. Yüksek bir Cennet’tedir... (Meyveleri) çabucak devşirilecek yakınlıktadır. (Onlara denilir ki:) “Geçmiş günlerde (dünyâda) takdim ettiğiniz sâlih amellere karşılık olarak; yiyin, için, âfiyet olsun."
Kitabı sol eline verilmiş olan kişiye gelince, o da; "Âh! Keşke benim kitabım verilmeseydi... Hesâbımın da ne olduğunu bilmeseydim. Âh! Keşke o (ölüm, hayatıma) kat’î bir son verici olsaydı (da dirilmeseydim)! Malım bana bir fayda vermedi. (Bütün) saltanatım (kuvvetim, delilim, varım, yoğum) benden ayrılıp mahvoldu!.." der. (Allahü teâlâ, Cehennem’de vazifeli meleklere buyurur ki:) “Tutun onu da (ellerini boynuna) bağlayın!... Sonra onu, o alevli ateşe atın! Daha sonra, onu yetmiş arşın uzunluğunda bir zincir içinde, oraya (tekrar) sokun!.. Çünkü o, O yüce Allahü teâlâya inanmazdı. Yoksula yemek (yedirmek şöyle dursun, başkalarını da) vermeye teşvik etmezdi. Onun için, bu gün burada kendisine (acıyacak) hiç bir yakın (ve dost) yoktur. Gıslîn'den (Cehennem ehlinin kanla karışık irinlerinden) başka yiyecek de yoktur. Onu, (bilerek) hatâ edenler (kâfirler) den başkası yemez..."
Hazret-i Ömer, Peygamber efendimizin okuduklarını hayranlıkla dinliyordu. Ömründe böyle güzel sözler duymamıştı. Bunu kendisi sonradan şöyle anlattı: "Dinlediğim bu sözlerin belâgatına, düzgünlüğüne, derli topluluğuna hayran olmuştum. Kendi kendime; "Yemîn ederim ki bu, Kureyşîlerin dediği gibi, bir şâir olmalı!" dedim. Bu sırada, Peygamberimiz, âyet-i kerîmeleri okumaya devam ettiler; “Gördüklerinize ve görmediklerinize yemîn ederim ki, hiç şüphesiz o (Kur'ân-ı kerîm), Allahü teâlânın katında çok şerefli bir Resûlün, (Rabbinden) getirdiği bir kelâmdır. O, bir şâir sözü değildir. Siz ne az inanır insanlarsınız!..."
Hazret-i Ömer; "Yine kendi kendime; "Bu bir kâhin olmalı. Çünkü içimden geçirdiklerimi anladı!..." dedim. Resûlullah, sûreyi okumaya devam ediyordu; “O, bir kâhin sözü de değildir. Siz ne kıt düşünür insanlarsınız!... O (Kur'ân-ı kerîm), âlemlerin Rabbinden (Muhammed aleyhisselâmCebrâil aleyhisselâm vâsıtasıyla) indirilmiştir. Eğer (Peygamber, söylemediğimiz) bâzı sözleri bize karşı kendiliğinden uydurmuş olsaydı, elbette O'nun sağ elini (kuvvet ve kudretini) alıverir, sonra da hiç şüphesiz O'nun kalb damarını koparır (yaşatmaz) dık! O vakit, sizden hiç biriniz buna mâni de olamazdınız! Şüphesiz ki o (Kur'ân-ı kerîm), takvâ sâhipleri için kat’î bir öğüttür. İçinizde, onu (tasdik edenlerin bulunduğu gibi) yalanlayanların bulunduğunu biz elbette biliyoruz. Muhakkak ki, o (Kur'ân-ı kerîm, âhırette, onu tasdik edenlere verilen nîmetleri gören) kâfirlere karşı (kaçınılmaz) bir hasrettir. Muhakkak ki, o (Kur'ân-ı kerîm), hakk-ul-yakîndir. (Kendisine uyup, emir ve yasakları ile amel edeni hakk-ul-yakîn mertebesine kavuşturur.) O hâlde, O yüce Rabbinin ismini tesbîh et." Hazret-i Ömer; "Resûlullah, sûrenin tamamını okuduktan sonra, kalbimde İslâm’a karşı bir meyl hâsıl oldu" dedi.


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget