Sevgili peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın geleceği, Âdem aleyhisselâmdan îtibâren her peygambere ve ümmetlerine bildirilmiş; doğması yaklaşınca, olacak hâdiselerden pek çoğu müjdelenmiştir.
Mûsâ aleyhisselâma gelen, sonradan tahrif edilen Tevrât’da, şöyle yazılıdır: “O, öyle bir mübârek zâttır ki, himmeti yüksek, yardımı ziyâdedir. Fakirlerin sevgilisi, zenginlerin tabibidir. O, güzellerin güzeli, temizlerin temizidir. Sohbet ederken yumuşak, taksim ederken adil, her muâmelede doğrudur. Kâfirlere karşı sert ve şiddetlidir. Yaşlılara hürmet, küçüklere şefkât ve rahmet eder. Az şeye şükreder. Esirlere acır. Hep güler yüzlüdür. Gülüşü tebessüm şeklindedir, kahkaha etmez. Ümmîdir; hiç bir şey okumadan ve yazmadan her şey O'na bildirilmiştir. O, Allahü teâlânın resûlüdür. Kötü huylu, katı kalbli değildir. Çarşı ve pazarlarda yüksek sesle bağırmaz. O'nun ümmeti iyi ahlâk sâhibidir. Yüksek yerlerde Allahü teâlânın ismini anarlar. Müezzinleri minarelerde halkı dâvet ederler. Abdest alarak namaz kılarlar. Namazda safları düzeltir, bir hizada dururlar. Geceleri onların tesbîh sesleri bal arısının sesi gibi duyulur. Mekke'de doğar. Medîne'den Şam'a kadar her yer O'nun idâresinde olur. İsmi Muhammed'dir ki, O'na mütevekkil diye isim verdim. Bozuk dinleri kaldırıp doğru olan hak dîni yayıp yerleştirmedikçe, O'nu dünyâdan çıkarmam. O, halkı Hakk'a çağırır. O'nun bereketiyle görmeyen gözler açılır, görür, işitmeyen kulaklar işitir. Kalblerden gaflet gider...”
Dâvûd aleyhisselâma gelen, sonradan tahrif edilen Zebur'da; “O, öyle bir kimsedir ki, eli açıktır. Yâni cömerttir. Aslâ kızmaz. Çok yumuşaktır. Güzel yüzlü, tatlı sözlü, nûranî yüzlüdür. İnsanların tabibidir. Çok ağlar, az güler. Az uyur, çok düşünür. Yaratılışı hoş ve güzeldir. Sözleri gönülleri alır, rûhları cezbeder. Ey Habîbim! Himmet kılıcını sıyırıp, bütün kuvvetinle kahramanlık meydanında kâfirlerden intikâm alasın. Güzel bir lisân ile benim hamd ve senâmı her yere yayasın. Bütün kâfirlerin başları, senin kerâmetli ellerin önünde eğilecektir...” diye yazılıdır.
Îsâ aleyhisselâma gelen, sonradan tahrif edilen İncîl kitabında da; “O, çok yemez, cimri değildir. Hîle yapmaz, kimseyi kötülemez, hiç acele etmez. Kendi için intikâm almaz. Tembel değildir. Kimseyi gıybet etmez...” şeklinde bildiriliyor.
Yine İncîl’de şöyle yazılıdır: “Rab tarafından çıkıp gelecek olan O Münhamennâ, Rab tarafından çıkıp gelecek O Rûhul kuds gelmiş olsaydı, O, bana şehâdet ederdi. Siz de, şehâdet edersiniz. Çünkü öteden beri benimle birlikte bulunuyorsunuz. Ben bunları, size söyledim ki, şüpheye düşmeyesiniz ve sürçmeyesiniz.” Burada geçen Münhamennâ kelimesi Süryanîce Muhammed demektir.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.