Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Zemzem

Zemzem || Peygamberler Ansiklopedisi || Hadis Kütüphanesi

Bir gün rüyâsında bir kimse; “Ey Abdülmuttalîb! Kalk Tayyibe'yi kaz!” diyerek kayboldu. Ertesi gün; “Kalk, Berre'yi kaz!” dedi. Üçüncü gün de aynı kimse; “Kalk, Mednûne'yi kaz!” emrini verdi. Rüyânın arkası kesilmiyordu. Dördüncü gün ise yine o kimse; “Ey Abdülmuttalîb! Kalk, zemzem kuyusunu kaz!” deyince, Abdülmuttalîb; “Zemzem nedir? Kuyu nerededir?” diye sordu. O zât da; “Zemzem bir sudur ki, hiç eksilmez ve dibine erişilmez. Dünyânın dört bucağından gelen hacılara kifayet eder. Cebrâil aleyhisselâmın kanadıyla vurduğu yerden çıkmıştır. Allahü teâlânın, İsmâil aleyhisselâm için yarattığı sudur. Susuzları kandırır. Açları doyurur. Hastalara şifâ olur. Yerini bildireyim. Kurban kestikleri zaman artıklarını bir yere dökerler. Sen orada iken kırmızı gagalı bir karga gelir. Gagasıyla yeri eşer. Karganın eştiği yerde, bir de karınca yuvası görürsün, işte orası zemzemin yeridir” dedi.
Abdülmuttalîb, sabahleyin yanına oğlu Hâris'i alarak Kâbe'ye gitti ve heyecanla beklemeye başladı. Bir ara rüyâda söylenildiği şekilde kırmızı gagalı karga gelip, oradaki bir çukura kondu ve gagası ile yere vurmaya başladı. Altından karınca yuvası çıktı. Abdülmuttalîb ile oğlu Hâris, derhal orayı kazmaya başladılar. Bir müddet kazdıktan sonra kuyunun ağzı göründü. Abdülmuttalîb, bunu görünce; “Allahü Ekber, Allahü Ekber!” diyerek tekbir getirmeye başladı. Başından beri, kuyunun kazılmasını dikkatle tâkip eden Kureyşliler, ona dönerek; “Ey Abdülmuttalîb! Bu, babamız İsmâil'in kuyusudur. Onda bizim de hakkımız vardır. Bizi bu işe ortak etmelisin!” dediler. Abdülmuttalîb ise, derhal karşı çıktı ve “Hayır! Bu iş, sâdece bana ihsân edilmiş bir vazifedir” diye cevap verdi. Bunun üzerine Kureyşliler; “Sen yalnızsın. Tek oğlundan başka kimsen de yok. Bu şekilde bize karşı koyman mümkün değil!” dediler. O zaman içi burkuldu. Çünkü kendisini kimsesizlikle ayıplıyorlardı. Ellerini semâya kaldırarak; “Yâ Rabbî! Bana on çocuk ihsân eyle. Eğer bu duâmı kabûl buyurursan, içlerinden birini Kâbe'de kurban edeceğim” diye yalvardı.
Abdülmuttalîb, kazı işinin tehlikeli bir hâl aldığını, netîcede şiddetli çarpışmaların olabileceğini düşündü. Sonunda kazmayı bırakarak anlaşma yoluna gitti. İşin bir hakem tarafından hâlledilmesini istedi. Sonunda, Şam'da oturan bir kâhinin buna çâre bulacağına karar verdiler. Kureyşin ileri gelenlerinden bir grup ile yola çıkıldı. Yolda susuzluktan ve sıcaktan ziyâdesiyle bunalan kervan, hareket edemez oldu. Artık bir damla suya can atacak hâle gelmişlerdi. Tek arzularının bu olmasına rağmen, kavurucu çölün ortasında su bulmak imkânsızdı. Herkesin ümidini kestiği bir anda, Abdülmuttalîb onlara; “Geliniz, geliniz! Toplanınız! Hem size, hem de hayvanlarınıza yetecek kadar su buldum!” diye bağırdı. Muhammed aleyhisselâmın mübârek nûrunu alnında taşıyan Abdülmuttalîb, su ararken, devesinin ayağı büyük bir taşa takılmış ve taş yerinden oynayınca altından su çıkmıştı. Herkes koşarak geldi, kana kana su içerek yeniden hayat buldu. Abdülmuttalîb'in bu büyüklüğü karşısında mahcup olan Kureyşliler; “Ey Abdülmuttalîb! Artık sana diyecek bir sözümüz kalmadı. Zemzem kuyusunu kazmaya en lâyık olan sensin. Bu husûsta seninle bir daha münâkâşa etmeyeceğiz. Artık hakeme gitmeye de lüzum kalmadı, geri dönüyoruz” dediler ve Mekke'nin yolunu tuttular. Abdülmuttalîb, alnında parlayan nûrun hürmetine, zemzem kuyusunu kazıp suyu çıkarma şerefine kavuştu.
Yâ Resûlallah, Yâ Hayr-al-beşer müştâkınam.
Kim sepüpdür mûcizatın âlem-i esrâra su.


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget