Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

FİTNE (DÖNEMİN)DE DİLİ TUTMAK BÂBI

FİTNE (DÖNEMİN)DE DİLİ TUTMAK BÂBI || FİTNELER KİTABI || SÜNEN-İ İBN MACE || HADİS KÜTÜPHANESİ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 12- FİTNE (DÖNEMİN)DE DİLİ TUTMAK BÂBI

4102 - “... Abdullah bin Amr (bin el-As) (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Arapları kaplayan bir fitne olacaktır. Öldürülenleri cehennemdedir. O fitnede dil, kılıç darbesinden daha şiddetlidir. ) "

4103 - “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre;

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Fitnelerden uzak durun. Çünkü şüphesiz, fitnelerde dil (tesir bakımından) kılıç darbesi mislidir. ) "

4104 - “... Alkame bin Vakkas (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Eşraftan bir adam (bir gün) kendisine uğramış ve Alkame ona :

Şüphesiz senin (bana) bir yakınlığın var. Gerçekten senin (benim üzerimde) bir hakkın da vardır. Ben senin şu emirler (sınıfı) yanına girdiğini ve onların yanında Allah'ın dilediği kadar (yani bol bol) konuştuğunu görüyorum. Halbuki ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in arkadaşı Bilal bin el-Haris el-Müzeni (radıyallahü anh)'den şu hadisi işittim:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: (Şüphesiz biriniz Allah'ın hoşnud olduğu (güzel) sözlerden bir sözü ulaştığı yüce mertebeye ulaşacağını sanmayarak söyleyiverir. Allah (Azze ve Celle) de o söze karşılık o kimse için kıyamete kadar rızasını yazar (lütuf eder). Şüphesiz biriniz de Allah'ın gazabına sebeb olan (fena) kelimelerden bir lafı, ulaştığı (büyük vebal) derecesine ulaşacağını sanmayarak söyleyiverir. Allah (Azze ve Celle) de o lafa karşılık o kimse aleyhine huzuruna çıkacağı zamana kadar gazabını yazar. )

Alkame (adama) : Artık vay haline (Devlet adamlarıyla görüştüğünde) ne söylediğine ve ne konuştuğuna bak, iyi düşün. Çünkü nice sözler var ki Bilal bin el-Haris (radıyallahü anh)’den işittiğim hadis, beni o sözleri söylemekten (cidden) menetti, dedi. "

4105 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Şüphesiz adam Allah'ın gazabına sebeb olan sözlerden bir kelime konuşur. O sözde bir beis, sakınca görmez. Sonra ondan dolayı cehennem ateşinin yetmiş senelik mesafeli dibine düşer. ) "

4106 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa hayır söylesin veya sussun (faydasız veya zararlı söz söylemesin). ) "

4107 - “... Süfyan bin Abdillah es-Sakafi (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir:

Ben; Ya Resûlüllah! Sıkıca sarılacağım bir şeyi bana anlat (tavsiye buyur), dedim. O:

(Rabbim Allah'tır, de ve istikametli ol (yani İslamiyetin dosdoğru yolundan sapma), ) buyurdu. Ben:

Ya Resûlüllah! Benim hakkımda en cok korktuğun şey nedir? diye sordum. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendi (mübarek) dilini tuttu. Sonra;.

(Bu), buyurdu. (Yani senin hakkında en çok korktuğum şey senin dilindir). "

4108 - “... Muaz bin Cebel (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir:

Ben bir yolculukta Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in beraberinde idim. Bir gün yolda seyir halinde iken ben O'nun yakınında bulundum ve:

Ya Resûlüllah! Beni cennete dahil edecek ve cehennemden uzaklaştıracak bir amel (hayırlı iş)i bana bildir, diye ricada bulundum. O:

(Sen cidden büyük bir şey istedin ve şüphesiz o sey, Allah'ın muvaffak kıldığı kimseye kuşkusuz kolaydır: Allah'a kulluk ederek O'na hiç bir şeyi ortak koşmazsın, namazı dosdoğru eda edersin, zekatı ödersin, Ramazan orucunu tutarsın ve Ka'be'yi hac (tavaf) edersin, ) buyurdu. Sonra:

(Dikkat et, sana hayır kapılarını gösteriyorum: Oruç (günahlara -azaba karşı) bir kalkandır. Sadaka da suyun ateşi söndürdüğü gibi günah(ın alevin)i söndürür ve adamın gece ortasında namazı (salih mü'minlerin sembolüdür). ) buyurdu. Sonra: . . . . . . ayetini ve devamını; . . . . . . . a varıncaya kadar okudu.

Meali şöyledir: "Onlar (geceleyin namaz kılmak için) yataklarından kalkarlar, korkarak ve ümitvar olarak Rablarına yalvarırlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır yoluna harcarlar. Artık işledikleri salih amellere karşılık onlar için göz aydınlığı olarak saklananı hiç kimse bilemez. " (Secde: 16, 17)

Daha sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Bilmiş ol ki sana işin başını, direğini ve zirvesini haber veriyorum: (O da) cihaddır.) buyurdu. Bundan sonra:

(Şu anlattığımın hepsine sahib olmanın dönüm noktasını sana haber vermeyeyim mi?) buyurdu. Ben:

Haber ver, dedim, Bunun üzerine O, (mübarek) dilini eliyle tuttu ve sonra:

(Şunu (yani dilini) aleyhinde (bulunmaktan) menedeceksin,) buyurdu. Ben:

Ya Nebiyyallah! Biz konuştuğumuz şeylerden dolayı gerçekten sorumlu tutulur (mu)yuz? dedim. O:

(Bu işten gafletine şaşarım Ya Muaz. Dillerinin bildikleri (faydasız sözleri) nden başka bir şey insanları başları aşağı cehenneme düşürür mü?) buyurdu. "

4109 - “... Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Ümmü Habibe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : (İyiligi emretmek, fenalığı menetmek ve Allah (Azze ve Celle)’yi anmak dışında kalan Adem oğlunun konuştuğu sözler onun aleyhinde olup lehinde değildir.) "

4110 - “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)’dan: Biz emirlerimizin yanına girip bir söz söyleriz. Sonra dışarı çıktığımız zaman başkasını söyleriz denilmiş, ibn-i Ömer (radıyallahü anhüma)’da :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken biz bunu münafıklık sayardık. "

4111 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (İnsanın (dini ve dünyası bakımından) ihtiyaç duymadığı şeyleri terketmesi onun müslümanlığının güzelliklerindendir. )"

١٢ - باب كَفِّ اللِّسَانِ فِي الْفِتْنَةِ

٤١٠٢ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاوِيَةَ الْجُمَحِيُّ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ، عَنْ لَيْثٍ، عَنْ طَاوُسٍ، عَنْ زِيَادٍ، سِيمِينْ كُوشْ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( تَكُونُ فِتْنَةٌ تَسْتَنْظِفُ الْعَرَبَ قَتْلاَهَا فِي النَّارِ اللِّسَانُ فِيهَا أَشَدُّ مِنْ وَقْعِ السَّيْفِ ‏)‏.‏

٤١٠٣ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْحَارِثِ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْبَيْلَمَانِيِّ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِيَّاكُمْ وَالْفِتَنَ فَإِنَّ اللِّسَانَ فِيهَا مِثْلُ وَقْعِ السَّيْفِ ‏)‏.‏

٤١٠٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو، حَدَّثَنِي أَبِي، عَنْ أَبِيهِ، عَلْقَمَةَ بْنِ وَقَّاصٍ قَالَ مَرَّ بِهِ رَجُلٌ لَهُ شَرَفٌ فَقَالَ لَهُ عَلْقَمَةُ إِنَّ لَكَ رَحِمًا وَإِنَّ لَكَ حَقًّا وَإِنِّي رَأَيْتُكَ تَدْخُلُ عَلَى هَؤُلاَءِ الأُمَرَاءِ وَتَتَكَلَّمُ عِنْدَهُمْ بِمَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَتَكَلَّمَ بِهِ وَإِنِّي سَمِعْتُ بِلاَلَ بْنَ الْحَارِثِ الْمُزَنِيَّ صَاحِبَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِنَّ أَحَدَكُمْ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ مِنْ رِضْوَانِ اللَّهِ مَا يَظُنُّ أَنْ تَبْلُغَ مَا بَلَغَتْ فَيَكْتُبُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ لَهُ بِهَا رِضْوَانَهُ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَإِنَّ أَحَدَكُمْ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ مِنْ سَخَطِ اللَّهِ مَا يَظُنُّ أَنْ تَبْلُغَ مَا بَلَغَتْ فَيَكْتُبُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَيْهِ بِهَا سَخَطَهُ إِلَى يَوْمِ يَلْقَاهُ ‏)‏.‏ قَالَ عَلْقَمَةُ فَانْظُرْ وَيْحَكَ مَاذَا تَقُولُ وَمَاذَا تَكَلَّمُ بِهِ فَرُبَّ كَلاَمٍ - قَدْ - مَنَعَنِي أَنْ أَتَكَلَّمَ بِهِ مَا سَمِعْتُ مِنْ بِلاَلِ بْنِ الْحَارِثِ ‏.‏

٤١٠٥ - حَدَّثَنَا أَبُو يُوسُفَ الصَّيْدَلاَنِيُّ، مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ الرَّقِّيُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِنَّ الرَّجُلَ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ مِنْ سَخَطِ اللَّهِ لاَ يَرَى بِهَا بَأْسًا فَيَهْوِي بِهَا فِي نَارِ جَهَنَّمَ سَبْعِينَ خَرِيفًا ‏)‏.‏

٤١٠٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ أَبِي حَصِينٍ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أَوْ لِيَسْكُتْ ‏)‏.‏

٤١٠٧ - حَدَّثَنَا أَبُو مَرْوَانَ، مُحَمَّدُ بْنُ عُثْمَانَ الْعُثْمَانِيُّ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ مَاعِزٍ الْعَامِرِيِّ، أَنَّ سُفْيَانَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ الثَّقَفِيَّ، قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ حَدِّثْنِي بِأَمْرٍ أَعْتَصِمُ بِهِ ‏.‏ قَالَ ‏( قُلْ رَبِّيَ اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقِمْ ‏)‏.‏ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا أَكْثَرُ مَا تَخَافُ عَلَىَّ فَأَخَذَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِلِسَانِ نَفْسِهِ ثُمَّ قَالَ ‏( هَذَا ‏)‏.‏

٤١٠٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي عُمَرَ الْعَدَنِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنْ عَاصِمِ بْنِ أَبِي النَّجُودِ، عَنْ أَبِي وَائِلٍ، عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ، قَالَ كُنْتُ مَعَ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي سَفَرٍ فَأَصْبَحْتُ يَوْمًا قَرِيبًا مِنْهُ وَنَحْنُ نَسِيرُ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَخْبِرْنِي بِعَمَلٍ يُدْخِلُنِي الْجَنَّةَ وَيُبَاعِدُنِي مِنَ النَّارِ ‏.‏ قَالَ ‏( لَقَدْ سَأَلْتَ عَظِيمًا وَإِنَّهُ لَيَسِيرٌ عَلَى مَنْ يَسَّرَهُ اللَّهُ عَلَيْهِ تَعْبُدُ اللَّهَ لاَ تُشْرِكُ بِهِ شَيْئًا وَتُقِيمُ الصَّلاَةَ وَتُؤْتِي الزَّكَاةَ وَتَصُومُ رَمَضَانَ وَتَحُجُّ الْبَيْتَ ‏)‏.‏ ثُمَّ قَالَ ‏( أَلاَ أُدُلُّكَ عَلَى أَبْوَابِ الْجَنَّةِ الصَّوْمُ جُنَّةٌ وَالصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ النَّارَ الْمَاءُ وَصَلاَةُ الرَّجُلِ فِي جَوْفِ اللَّيْلِ ‏)‏.‏ ثُمَّ قَرَأَ ‏{تَتَجَافَى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ‏}‏ حَتَّى بَلَغَ ‏{جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ}‏ ثُمَّ قَالَ ‏( أَلاَ أُخْبِرُكَ بِرَأْسِ الأَمْرِ وَعَمُودِهِ وَذُرْوَةِ سَنَامِهِ الْجِهَادُ ‏)‏.‏ ثُمَّ قَالَ ‏( أَلاَ أُخْبِرُكَ بِمِلاَكِ ذَلِكَ كُلِّهِ ‏)‏.‏ قُلْتُ بَلَى ‏.‏ فَأَخَذَ بِلِسَانِهِ فَقَالَ ‏( تَكُفُّ عَلَيْكَ هَذَا ‏)‏.‏ قُلْتُ يَا نَبِيَّ اللَّهِ وَإِنَّا لَمُؤَاخَذُونَ بِمَا نَتَكَلَّمُ بِهِ قَالَ ‏( ثَكِلَتْكَ أُمُّكَ يَا مُعَاذُ وَهَلْ يَكُبُّ النَّاسَ عَلَى وُجُوهِهِمْ فِي النَّارِ إِلاَّ حَصَائِدُ أَلْسِنَتِهِمْ ‏)‏.‏

٤١٠٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَزِيدَ بْنِ خُنَيْسٍ الْمَكِّيُّ، قَالَ سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ حَسَّانَ الْمَخْزُومِيَّ، قَالَ حَدَّثَتْنِي أُمُّ صَالِحٍ، عَنْ صَفِيَّةَ بِنْتِ شَيْبَةَ، عَنْ أُمِّ حَبِيبَةَ، زَوْجِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( كَلاَمُ ابْنِ آدَمَ عَلَيْهِ لاَ لَهُ إِلاَّ الأَمْرَ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّهْىَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَذِكْرَ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ ‏)‏.‏

٤١١٠ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا خَالِي، يَعْلَى عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ، عَنْ أَبِي الشَّعْثَاءِ، قَالَ قِيلَ لاِبْنِ عُمَرَ إِنَّا نَدْخُلُ عَلَى أُمَرَائِنَا فَنَقُولُ الْقَوْلَ فَإِذَا خَرَجْنَا قُلْنَا غَيْرَهُ ‏.‏ قَالَ كُنَّا نَعُدُّ ذَلِكَ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ النِّفَاقَ ‏.‏

٤١١١ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ شُعَيْبِ بْنِ شَابُورَ، حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِيُّ، عَنْ قُرَّةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ حَيْوَئِيلَ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( مِنْ حُسْنِ إِسْلاَمِ الْمَرْءِ تَرْكُهُ مَا لاَ يَعْنِيهِ ‏)‏.‏


Etiketler:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget