25- KIYAMET ALAMETLERİ
4176 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki parmağını (ki şehadet parmağı ve orta parmaktır) birleştirerek:
(Ben ile kıyamet günü şu iki parmak gibi ba'solundum (yani peygamber olarak gönderildim). "
4177 - “... Huzeyfe bin Esid (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir:
(Bir gün) biz (sahabiler) kıyamet günü konusu hakkında (kendi aramızda) müzakere ederken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yukarımızdaki bir odadan inip üzerimize geldi ve :
(On alamet vuku buluncaya kadar kıyamet kopmayacaktır : Deccal, duman ve güneşin batıdan doğması.) "
4178 - “... Avf bin Mâlik el-Eşcai (radıyallahü anh)'den; şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Tebük savaşında deriden (mamul) bir çadırda iken yanına gittim ve çadırın kapısının önünde oturdum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :
((Çadıra) gir Ya Avf,) buyurdu. Ben:
Vücudumun tümüyle mi (gireyim)? Ya Resûlüllah, dedim. O:
(Vücudunun tümüyle (gir),) buyurdu. Sonra:
(Ya Avf, kıyametin kopması yaklaştığı sıralarda (onun alametleri olmak üzere şu) aralıklı meydana gelecek altı şeyi belle: Birisi benim ölümüm,) buyurdu. Avf demiştir ki: O, böyle söyleyince ben şiddetli üzüntümden perişan oldum. Sonra O:
(De ki: Bu, bir. Sonra (ikincisi) Kudüs'ün fethi. Sonra (üçüncüsü) içinizde meydana gelecek ve Allah'ın onunla sizin çoluk çocuklarınızı ve nefislerinizi şehid edip amellerinizi temizleyeceği bir hastalıktır. Sonra (dördüncüsü) içinizde (çokça) mallar olur. Hatta bir adama (karşılıksız) yüz dinar (altın) verilir de o (bunu az görüp) öfkelenmeye başlıyacaktır. (Beşincisi) aranızda meydana gelecek öyle bir fitne ki içine girmediği bir müslüman evi kalmayacaktır. (Altıncısı) sonra sizinle Beni Asfer (denilen Rum) arasında bir sulh olacak. Bilahare onlar barış andlaşmasını bozarak size hiyanet edecek ve her bayrağın altında on iki bin kişilik kuvvet olmak üzere seksen kumandan bayrakları altında üzerinize yürüyeceklerdir,) buyurdu. "
4179 - “... Huzeyfe bin el-Yeman (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
(Siz imamınızı (devlet başkanınızı) öldürmedikce, kılıçlarınızla birbirinizle çatışmadıkça (yani aranızda iç savaş olmadıkça) ve dünyanıza (hükümdarlığınıza, mallarınıza) şer olanlarınız (zorla el koymakla) mirasçı olmadıkca kıyamet günü kopmayacaktır.) "
4180 - “... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den; şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün halk(ın yararlanması) için açık bir yere çıktıydı. O esnada bir adam O'nun yanına gelerek :
Ya Resûlüllah! Kıyamet ne zaman kopacaktır, diye sordu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Bu hususta kendisine soru sorulan zat, soru sorandan daha bilgili değildir. Velakin ben sana kıyametin alametlerinden haber vereceğim: Cariye kendi sahibesini doğurunca işte bu (hal) kıyametin alametlerindendir. Yalın ayak, çıplak takımı insanlara baş olunca, işte bu (durum) da kıyametin alametlerindendir. Koyun çobanları yüksek bina yapmakta birbirleriyle yarışınca bu da kıyametin alametlerindendir. Kıyametin kopma zamanı Allah'tan başka kimsenin bilmediği beş şeye dahildir,) buyurdu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan sonra:
Lokman suresinin 34. ayetini okudu. "
4181 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)'den; şöyle demiştir:
Dikkat ediniz ben size Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittiğim şöyle bir hadis rivâyet edeceğim ki benden sonra hiç bir kimse onu (Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'den işitmiş olarak) size rivâyet etmeyecektir. Ben o hadisi (bizzat) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den (kulağımla) işittim:
(Alimlerin ölmesi suretiyle) ilmin kaldırılması, cehaletin ortaya çıkıp çoğalması, zinanın yaygınlasması, içkinin (aleni olarak) içilmesi ve elli kadının bir tek erkek bakanı olacak derecede erkeklerin (sayısının azalıp) gitmesi ve kadınların (çoğunlukta) kalması süphesiz kıyametin alametlerindendir.) "
4182 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
(Fırat nehri altından bir dağı ortaya çıkarmadıkça kıyamet kopmayacaktır. İnsanlar o altın üzerine (çatışıp) öldürülecek ve on insandan dokuzu öldürülecektir.) "
4183 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
(Mal dolup taşmadıkça, fitneler meydana gelmedikçe ve here çoğalmadıkça kıyamet kopmayacaktır.) Orada bulunanlar :
Here de nedir? Ya Resûlüllah diye sordular. O üç defa: (Öldürmedir. Öldürmedir. Öldürmedir,) buyurdu. "
٢٥ - باب أَشْرَاطِ السَّاعَةِ
٤١٧٦ - حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ، وَأَبُو هِشَامٍ الرِّفَاعِيُّ مُحَمَّدُ بْنُ يَزِيدَ قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ، حَدَّثَنَا أَبُو حَصِينٍ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( بُعِثْتُ أَنَا وَالسَّاعَةُ كَهَاتَيْنِ ). وَجَمَعَ بَيْنَ إِصْبَعَيْهِ .
٤١٧٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ فُرَاتٍ الْقَزَّازِ، عَنْ أَبِي الطُّفَيْلِ، عَنْ حُذَيْفَةَ بْنِ أَسِيدٍ، قَالَ اطَّلَعَ عَلَيْنَا النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مِنْ غُرْفَةٍ وَنَحْنُ نَتَذَاكَرُ السَّاعَةَ فَقَالَ ( لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى تَكُونَ عَشْرُ آيَاتٍ الدَّجَّالُ وَالدُّخَانُ وَطُلُوعُ الشَّمْسِ مِنْ مَغْرِبِهَا ).
٤١٧٨ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْعَلاَءِ، حَدَّثَنِي بُسْرُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ، حَدَّثَنِي أَبُو إِدْرِيسَ الْخَوْلاَنِيُّ، حَدَّثَنِي عَوْفُ بْنُ مَالِكٍ الأَشْجَعِيُّ، قَالَ أَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَهُوَ فِي غَزْوَةِ تَبُوكَ وَهُوَ فِي خِبَاءٍ مِنْ أَدَمٍ فَجَلَسْتُ بِفِنَاءِ الْخِبَاءِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( ادْخُلْ يَا عَوْفُ ). فَقُلْتُ بِكُلِّي يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ ( بِكُلِّكَ ). ثُمَّ قَالَ ( يَا عَوْفُ احْفَظْ خِلاَلاً سِتًّا بَيْنَ يَدَىِ السَّاعَةِ إِحْدَاهُنَّ مَوْتِي ). قَالَ فَوَجَمْتُ عِنْدَهَا وَجْمَةً شَدِيدَةً . فَقَالَ ( قُلْ إِحْدَى ثُمَّ فَتْحُ بَيْتِ الْمَقْدِسِ ثُمَّ دَاءٌ يَظْهَرُ فِيكُمْ يَسْتَشْهِدُ اللَّهُ بِهِ ذَرَارِيَّكُمْ وَأَنْفُسَكُمْ وَيُزَكِّي بِهِ أَمْوَالَكُمْ ثُمَّ تَكُونُ الأَمْوَالُ فِيكُمْ حَتَّى يُعْطَى الرَّجُلُ مِائَةَ دِينَارٍ فَيَظَلَّ سَاخِطًا وَفِتْنَةٌ تَكُونُ بَيْنَكُمْ لاَ يَبْقَى بَيْتُ مُسْلِمٍ إِلاَّ دَخَلَتْهُ ثُمَّ تَكُونُ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ بَنِي الأَصْفَرِ هُدْنَةٌ فَيَغْدِرُونَ بِكُمْ فَيَسِيرُونَ إِلَيْكُمْ فِي ثَمَانِينَ غَايَةٍ تَحْتَ كُلِّ غَايَةٍ اثْنَا عَشَرَ أَلْفًا ).
٤١٧٩ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ الدَّرَاوَرْدِيُّ، حَدَّثَنَا عَمْرٌو، - مَوْلَى الْمُطَّلِبِ - عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الأَنْصَارِيِّ، عَنْ حُذَيْفَةَ بْنِ الْيَمَانِ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى تَقْتُلُوا إِمَامَكُمْ وَتَجْتَلِدُوا بِأَسْيَافِكُمْ وَيَرِثُ دُنْيَاكُمْ شِرَارُكُمْ ).
٤١٨٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ، عَنْ أَبِي حَيَّانَ، عَنْ أَبِي زُرْعَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَوْمًا بَارِزًا لِلنَّاسِ فَأَتَاهُ رَجُلٌ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَتَى السَّاعَةُ فَقَالَ ( مَا الْمَسْئُولُ عَنْهَا بِأَعْلَمَ مِنَ السَّائِلِ وَلَكِنْ سَأُخْبِرُكَ عَنْ أَشْرَاطِهَا إِذَا وَلَدَتِ الأَمَةُ رَبَّتَهَا فَذَاكَ مِنْ أَشْرَاطِهَا وَإِذَا كَانَتِ الْحُفَاةُ الْعُرَاةُ رُءُوسَ النَّاسِ فَذَاكَ مِنْ أَشْرَاطِهَا وَإِذَا تَطَاوَلَ رِعَاءُ الْغَنَمِ فِي الْبُنْيَانِ فَذَاكَ مِنْ أَشْرَاطِهَا فِي خَمْسٍ لاَ يَعْلَمُهُنَّ إِلاَّ اللَّهُ ). فَتَلاَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ {إِنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الأَرْحَامِ} الآيَةَ .
٤١٨١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، سَمِعْتُ قَتَادَةَ، يُحَدِّثُ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ أَلاَ أُحَدِّثُكُمْ حَدِيثًا سَمِعْتُهُ مِنْ، رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ لاَ يُحَدِّثُكُمْ بِهِ أَحَدٌ بَعْدِي سَمِعْتُهُ مِنْهُ ( إِنَّ مِنْ أَشْرَاطِ السَّاعَةِ أَنْ يُرْفَعَ الْعِلْمُ وَيَظْهَرَ الْجَهْلُ وَيَفْشُوَ الزِّنَا وَيُشْرَبَ الْخَمْرُ وَيَذْهَبَ الرِّجَالُ وَيَبْقَى النِّسَاءُ حَتَّى يَكُونَ لِخَمْسِينَ امْرَأَةً قَيِّمٌ وَاحِدٌ ).
٤١٨٢ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يَحْسِرَ الْفُرَاتُ عَنْ جَبَلٍ مِنْ ذَهَبٍ فَيَقْتَتِلُ النَّاسُ عَلَيْهِ فَيُقْتَلُ مِنْ كُلِّ عَشَرَةٍ تِسْعَةٌ ).
٤١٨٣ - حَدَّثَنَا أَبُو مَرْوَانَ الْعُثْمَانِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِي حَازِمٍ، عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ( لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يَفِيضَ الْمَالُ وَتَظْهَرَ الْفِتَنُ وَيَكْثُرَ الْهَرْجُ ). قَالُوا وَمَا الْهَرْجُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ ( الْقَتْلُ الْقَتْلُ الْقَتْلُ ). ثَلاَثًا .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.