28- AMEL (YÂNÎ İBÂDET)E DEVAM ETMEK BÂBI
4378 - “... (Mü'minlerin anası) Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan: Şöyle demiştir:
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ruhunu (atıp) götüren (Rabb'im)e yemin ederim ki O, ömrünün son zamanlarında (farz olanı hâriç) namaz(lar)ının çoğu(nu) oturarak (kılıyor) idi. O'na en sevimli amel de az bile olsa (mümin) kulun devamlı işlediği sâlih amel (yani ibâdet) idi. "
4379 - “... Âişe (radıyallahü anha)’dan; Şöyle demiştir:
(Bir gün) bir kadın yanımda bulunuyordu. Biraz sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) odama girdi ve (Bu kadın kimdir?) diye sordu. Ben de:
Falancadır. (Geceleyin) hiç uyumaz, dedim (Âişe kadının kıldığı namazları anlatmaya başladı). Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Bırak. (Devamlı) yapabileceğiniz ameller (yani nafile ibâdetler) ile meşgul olunuz. Çünkü Allah'a yemin ederim ki, siz (ibâdetten) usanıncaya kadar Allah size ihsanını kesmez,) buyurdu. Âişe demiştir ki: Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’e en sevimli din (yani ibâdet), sahibinin devamlı ifâ ettiği (ibâdet) idi. "
4380 - “... Hanzala el-Kâtib et-Temîmî el-Üseyyidî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:
Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında bulunuyorduk. Bize cennet ve cehennemi öyle hatırlattı ki biz (cennet ve cehennemi) gözle görüyor gibi olduk. Sonra ben kalkıp ailemin ve çocuğumun yanına gittim ve (o hâli unutup) güldüm, eğlendim. Hanzala dedi ki: Biraz sonra (kendimi toparlayıp Resül-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında iken) içinde olduğumuz hali hatırladım. Hemen (evden) çıktım ve Ebû Bekir (radıyallahü anh)'a rastladım . Ona: (içine düştüğüm gafleti anlatarak) münafık oldum, münafık oldum, dedim, Ebû Bekir: Muhakkak biz onu (yani aile ferdlerimizle eğlenip gülme işini) işliyoruz, dedi. Sonra Hanzala gidip bu hâli Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e anlattı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Yâ Hanzala! (Benim yanımda olmadığınız zaman) benim yanımda olduğunuz gibi olsaydınız melekler yataklarınız üstünde (veya yollarınız üzerinde) sizlerle tokalaşacaktı. Yâ Hanzala! Bir saat şöyle, bir saat böyle,) buyurdu. "
4381 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
(Amel (yani farz olmayan ibâdet) den (devamlı yapmaya) gücünüzün yettiği miktarı yükleniniz. Çünkü amelin en hayırlısı az bile olsa en çok devam ettirilenidir.) "
4382 - “... Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhüma)'dan; Şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir taş üstünde namaz kılan bir adamın yanından geçip Mekke'nin kenarına vardı. (Orada) uzun bir süre kaldıktan sonra geri döndü ve taş üstünde namaz kılan adama aynı durumda namaz kılarken rastladı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) ayağa kalkarak iki elini birleştirdi ve üç kere :
(Ey insanlar! Mutedil davranın (yani ifrat ve tefritten sakının),) buyurdu. (Sonra buyruğuna şöyle devam etti) : (Çünkü şüphesiz, siz (ibâdetten) usanıncaya kadar Allah size ihsanını kesmez.) "
٢٨ - باب الْمُدَاوَمَةِ عَلَى الْعَمَلِ
٤٣٧٨ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ، قَالَتْ : وَالَّذِي ذَهَبَ بِنَفْسِهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مَا مَاتَ حَتَّى كَانَ أَكْثَرُ صَلاَتِهِ وَهُوَ جَالِسٌ وَكَانَ أَحَبَّ الأَعْمَالِ إِلَيْهِ، الْعَمَلُ الصَّالِحُ الَّذِي يَدُومُ عَلَيْهِ الْعَبْدُ وَإِنْ كَانَ يَسِيرًا .
٤٣٧٩ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ : كَانَتْ عِنْدِي امْرَأَةٌ فَدَخَلَ عَلَىَّ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ : ( مَنْ هَذِهِ ). قُلْتُ : فُلاَنَةُ . لاَ تَنَامُ - تَذْكُرُ مِنْ صَلاَحِهَا - فَقَالَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ : ( مَهْ عَلَيْكُمْ بِمَا تُطِيقُونَ فَوَاللَّهِ لاَ يَمَلُّ اللَّهُ حَتَّى تَمَلُّوا ). قَالَتْ : وَكَانَ أَحَبَّ الدِّينِ إِلَيْهِ الَّذِي يَدُومُ عَلَيْهِ صَاحِبُهُ .
٤٣٨٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ دُكَيْنٍ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنِ الْجُرَيْرِيِّ، عَنْ أَبِي عُثْمَانَ، عَنْ حَنْظَلَةَ الْكَاتِبِ التَّمِيمِيِّ الأُسَيِّدِيِّ، قَالَ : كُنَّا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَذَكَرْنَا الْجَنَّةَ وَالنَّارَ حَتَّى كَأَنَّا رَأْىَ الْعَيْنِ فَقُمْتُ إِلَى أَهْلِي وَوَلَدِي فَضَحِكْتُ وَلَعِبْتُ . قَالَ : فَذَكَرْتُ الَّذِي كُنَّا فِيهِ فَخَرَجْتُ فَلَقِيتُ أَبَا بَكْرٍ فَقُلْتُ : نَافَقْتُ، نَافَقْتُ . فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ : إِنَّا لَنَفْعَلُهُ . فَذَهَبَ حَنْظَلَةُ فَذَكَرَهُ لِلنَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ : ( يَا حَنْظَلَةُ لَوْ كُنْتُمْ كَمَا تَكُونُونَ عِنْدِي لَصَافَحَتْكُمُ الْمَلاَئِكَةُ عَلَى فُرُشِكُمْ - أَوْ عَلَى طُرُقِكُمْ - يَا حَنْظَلَةُ سَاعَةٌ وَسَاعَةٌ ).
٤٣٨١ - حَدَّثَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ عُثْمَانَ الدِّمَشْقِيُّ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ، حَدَّثَنَا ابْنُ لَهِيعَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ الأَعْرَجُ، سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ، يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ : ( اكْلَفُوا مِنَ الْعَمَلِ مَا تُطِيقُونَ فَإِنَّ خَيْرَ الْعَمَلِ أَدْوَمُهُ وَإِنْ قَلَّ ).
٤٣٨٢ - حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ رَافِعٍ، حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الأَشْعَرِيُّ، عَنْ عِيسَى بْنِ جَارِيَةَ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ : مَرَّ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَلَى رَجُلٍ يُصَلِّي عَلَى صَخْرَةٍ فَأَتَى نَاحِيَةَ مَكَّةَ فَمَكَثَ مَلِيًّا ثُمَّ انْصَرَفَ فَوَجَدَ الرَّجُلَ يُصَلِّي عَلَى حَالِهِ فَقَامَ فَجَمَعَ يَدَيْهِ ثُمَّ قَالَ : ( يَا أَيُّهَا النَّاسُ عَلَيْكُمْ بِالْقَصْدِ ). ثَلاَثًا : ( فَإِنَّ اللَّهَ لاَ يَمَلُّ حَتَّى تَمَلُّوا ).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.