10- MUHAMMED (SALLALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEM)’İN EV HALKININ MAİŞETİ (YÂNİ GEÇİM TARZI) BÂBI
4283 - “... Âişe (radıyallahü anhâ)'dan; Şöyle demiştir:
Şüphesiz biz Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in âli (yani ev halkı) kesinlikle bir ay durup (bir yiyecek pişirmek için) o süre içinde ateş yakmazdık. O, (yani yiyecek ve içecek olarak evde kullanılan şey) yalnız kuru hurma ve su idi. (Râvi İbn-i Nümeyr: "Bir ay kalırdık" demiştir. )"
4284 - “... Âişe (radıyallahü anhâ)'dan; Şöyle demiştir:
(And olsun ki) Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in evlerinin hiç birisinde ateş dumanı görülmeksizin Onun ev halkının (üzerinden bir ay geçerdi ve) üzerlerine yeni ay gelirdi.
(Âişe'nin râvisi Ebû Seleme demiş ki) Ben (Âişe'ye) :
Peki onların yemeği ne idi? dedim. Âişe:
Siyah iki şey: Kuru hurma ve su. Bir de şu var ki, Ensâr'dan olan sadakatli komşularımız vardı. Bunların sağmalları bulunurdu. İşte bunlar sağmallarının sütlerini O'na gönderirlerdi. (O da bize içirirdi), dedi.
(Râvi) Muhammed demiş ki: Ve onlar (yani Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Ehli Beyt'i) dokuz evdi. "
4285 - “... Ömer bin el-Hattâb (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i açlıktan bütün gün kıvranıp karnını doyuracak kötü hurma (bile) bulamıyorken gördüm. "
4286 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den defalarca : (Muhammed'in canı (kudret) elinde olan (Allah) a yemin ederim ki Muhammed'in ev halkı yanında ne bir sâ dâne (yani hububat) ne de bir sâ kuru hurma sabahladı,) buyruğunu işittim. O gün O'nun dokuz zevcesi şüphesiz vardı. "
4287 - “... Abdullah (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Muhammed'in ev halkında bir müd yemekten başka (azık olarak) bir şey sabahlamadı) veya (Muhammed'in ev halkında bir müd yemek (bile) sabahlamadı) buyurdu, demiştir. "
4288 - “... Süleyman bin Sured (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımıza geldi ve bir yiyecek maddesine gücümüz yetmediği (veya O'nun gücü yetmediği) halde üç gece (yemeksiz) durduk. "
4289 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir:
Bir gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sıcak bir yemek getirildi. O da yedi ve yemekten sonra:
(El Hamdü lillâh (=Hamd Allah'a mahsustur). Şu ve şu kadar zamandan beri karnıma sıcak bir yemek girmedi (idi),) buyurdu. "
١٠ - باب مَعِيشَةِ آلِ مُحَمَّدٍ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم
٤٢٨٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نُمَيْرٍ، وَأَبُو أُسَامَةَ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ إِنْ كُنَّا آلَ مُحَمَّدٍ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ لَنَمْكُثُ شَهْرًا مَا نُوقِدُ فِيهِ بِنَارٍ مَا هُوَ إِلاَّ التَّمْرُ وَالْمَاءُ . إِلاَّ أَنَّ ابْنَ نُمَيْرٍ قَالَ نَلْبَثُ شَهْرًا .
٤٢٨٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ لَقَدْ كَانَ يَأْتِي عَلَى آلِ مُحَمَّدٍ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ الشَّهْرُ مَا يُرَى فِي بَيْتٍ مِنْ بُيُوتِهِ الدُّخَانُ . قُلْتُ فَمَا كَانَ طَعَامُهُمْ قَالَتِ الأَسْوَدَانِ التَّمْرُ وَالْمَاءُ غَيْرَ أَنَّهُ كَانَ لَنَا جِيرَانٌ مِنَ الأَنْصَارِ جِيرَانُ صِدْقٍ وَكَانَتْ لَهُمْ رَبَائِبُ فَكَانُوا يَبْعَثُونَ إِلَيْهِ أَلْبَانَهَا . قَالَ مُحَمَّدٌ وَكَانُوا تِسْعَةَ أَبْيَاتٍ .
٤٢٨٥ - حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ، حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ عُمَرَ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ سِمَاكٍ، عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ، قَالَ سَمِعْتُ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ، يَقُولُ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَلْتَوِي فِي الْيَوْمِ مِنَ الْجُوعِ مَا يَجِدُ مِنَ الدَّقَلِ مَا يَمْلأُ بِهِ بَطْنَهُ .
٤٢٨٦ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ، حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ مُوسَى، أَنْبَأَنَا شَيْبَانُ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ مِرَارًا ( وَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ مَا أَصْبَحَ عِنْدَ آلِ مُحَمَّدٍ صَاعُ حَبٍّ وَلاَ صَاعُ تَمْرٍ ). وَإِنَّ لَهُ يَوْمَئِذٍ تِسْعَ نِسْوَةٍ .
٤٢٨٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا أَبُو الْمُغِيرَةِ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْمَسْعُودِيُّ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ بَذِيمَةَ، عَنْ أَبِي عُبَيْدَةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( مَا أَصْبَحَ فِي آلِ مُحَمَّدٍ إِلاَّ مُدٌّ مِنْ طَعَامٍ ). أَوْ ( مَا أَصْبَحَ فِي آلِ مُحَمَّدٍ مُدٌّ مِنْ طَعَامٍ ).
٤٢٨٨ - حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ، أَخْبَرَنِي أَبِي، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ عَبْدِ الأَكْرَمِ، - رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْكُوفَةِ - عَنْ أَبِيهِ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ صُرَدٍ، قَالَ أَتَانَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَمَكَثْنَا ثَلاَثَ لَيَالٍ لاَ نَقْدِرُ - أَوْ لاَ يَقْدِرُ - عَلَى طَعَامٍ .
٤٢٨٩ - حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ أُتِيَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَوْمًا بِطَعَامٍ سُخْنٍ فَأَكَلَ فَلَمَّا فَرَغَ قَالَ ( الْحَمْدُ لِلَّهِ مَا دَخَلَ بَطْنِي طَعَامٌ سُخْنٌ مُنْذُ كَذَا وَكَذَا ).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.