18- HİLİM BÂBI
Hilim : Akıllı davranmak, sabırlı ve hazımlı olmak, geniş olmak, pek öfkelenmemek, öfkelendiği zaman nefsini tutabilmek mânâlarına gelir. Dilimizde de: Falan kişi halim ve selim bir kimsedir, denilir.
4326 - “... Muâz bin Enes (el-Cühenî) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
(Kim bir öfkeyi, gereğini yapmaya gücü yettiği halde yutarsa Allah kıyamet günü o kimseyi bütün yaratıklara övgü ile tanınıp meşhur eder. Nihayet onu huriler içinden dilediğini seçmek hususunda serbest kılar.)
4327 - “... Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında oturuyorduk. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (bu arada) :
(Size Abdü’l-Kays heyetleri geldi,) buyurdu. Halbuki içimizde hiç bir kimse öyle görmedi (yani O, henüz Medine'ye varmamış hey'etlerin geldiğini mu'cize olarak söyledi). Bir süre sonra gelip konakladılar ve sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çıktılar. Onlardan El-Eşeccü’l-Asari kaldı. O, sonra geldi. Çünkü o, bir konağa indi, devesini çökertti ve (yolculuk) elbisesini bir tarafa bıraktı. Sonra (temiz elbise giyip) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına vardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona:
(Yâ Eşecc! Sende Allah'ın sevdiği iki haslet gerçekten vardır : Akıllılık ve acele etmeyip teenniyle hareket etmek,) buyurdu. Eşecc :
Yâ Resûlallah! (Bu hasletler), yaratılışımda bulunan bir şey mi, yoksa sonra mı bende meydana geldi? diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Hayır, yaratılışında bulunan bir şeydir,) buyurdu. "
4328 - “... İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) el-Eşeccü’l-Asarî'ye:
(Şüphesiz, sende Allah'ın sevdiği iki haslet vardır: Akıllılık ve teenniyle hareket edip acele etmemek,) buyurdu. "
4329 - “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
(Bir (mü'min) kulun sırf Allah rızâsını talep etmek için yuttuğu bir öfke yudumundan Allah katında sevap bakımından daha büyük bir yudum yoktur.) "
١٨ - باب الْحِلْمِ
٤٣٢٦ - حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ، حَدَّثَنِي سَعِيدُ بْنُ أَبِي أَيُّوبَ، عَنْ أَبِي مَرْحُومٍ، عَنْ سَهْلِ بْنِ مُعَاذِ بْنِ أَنَسٍ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ( مَنْ كَظَمَ غَيْظًا وَهُوَ قَادِرٌ عَلَى أَنْ يُنْفِذَهُ دَعَاهُ اللَّهُ عَلَى رُءُوسِ الْخَلاَئِقِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ حَتَّى يُخَيِّرَهُ فِي أَىِّ الْحُورِ شَاءَ ).
٤٣٢٧ - حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ الْهَمْدَانِيُّ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ بُكَيْرٍ، حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ دِينَارٍ الشَّيْبَانِيُّ، عَنْ عُمَارَةَ الْعَبْدِيِّ، حَدَّثَنَا أَبُو سَعِيدٍ الْخُدْرِيُّ، قَالَ كُنَّا جُلُوسًا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ( أَتَتْكُمْ وُفُودُ عَبْدِ الْقَيْسِ ). وَمَا يَرَى أَحَدٌ فَبَيْنَا نَحْنُ كَذَلِكَ إِذْ جَاءُوا فَنَزَلُوا فَأَتَوْا رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَبَقِيَ الأَشَجُّ الْعَصَرِيُّ فَجَاءَ بَعْدُ فَنَزَلَ مَنْزِلاً فَأَنَاخَ رَاحِلَتَهُ وَوَضَعَ ثِيَابَهُ جَانِبًا ثُمَّ جَاءَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( يَا أَشَجُّ إِنَّ فِيكَ لَخَصْلَتَيْنِ يُحِبُّهُمَا اللَّهُ الْحِلْمَ وَالتُّؤَدَةَ ). قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَشَىْءٌ جُبِلْتُ عَلَيْهِ أَمْ شَىْءٌ حَدَثَ لِي قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( بَلَ شَىْءٌ جُبِلْتَ عَلَيْهِ ).
٤٣٢٨ - حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ الْهَرَوِيُّ، حَدَّثَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ الْفَضْلِ الأَنْصَارِيُّ، حَدَّثَنَا قُرَّةُ بْنُ خَالِدٍ، حَدَّثَنَا أَبُو جَمْرَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ لِلأَشَجِّ الْعَصَرِيِّ ( إِنَّ فِيكَ خَصْلَتَيْنِ يُحِبُّهُمَا اللَّهُ الْحِلْمَ وَالْحَيَاءَ ).
٤٣٢٩ - حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ أَخْزَمَ، حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ عُمَرَ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ، عَنْ يُونُسَ بْنِ عُبَيْدٍ، عَنِ الْحَسَنِ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( مَا مِنْ جُرْعَةٍ أَعْظَمُ أَجْرًا عِنْدَ اللَّهِ مِنْ جُرْعَةِ غَيْظٍ كَظَمَهَا عَبْدٌ ابْتِغَاءَ وَجْهِ اللَّهِ ).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.