27- EMANETİN (KALBLERDEN SİLİNİP) GİTMESİ
4189 - “... Huzeyfe (bin el-Yemin) (radıyallahü anhüma)’dan; şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (emanet hakkında) bize iki hadis buyurdu: Ben bunlardan birisini (n haber verdiği durumu) gördüm. Diğerinin haber verdiği durumu) da bekliyorum:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize, emanetin erkeklerin kalblerinin cezrine (Tanafisi dedi ki: Yani erkeklerin kalblerinin içine, derinliğine) indiğini anlattı. Ve Kur'an indi. Biz Kur'an'dan bilgi aldık ve sünnet'ten bilgi aldık.
Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) emanetin kaldırılmasını (yani kalblerden silinmesini) da bize anlatarak:
(Adam (gece) uykusunu uyur, (o uykuda iken) kalbinden emanet (alınıp) kaldırılır da ertesi gün emanetin izi siyah bir leke izi gibi (ufacık) olur. Sonra adam (tekrar gece) uykusunu uyur. (Bu kere uykuda iken) kalbinden emanet sökülüp alınır ve ertesi gün emanetin izi balta sallayan işçinin avucundaki kabarcık izi gibi olur. (Bu kabarcık) senin kendi ayağının üzerinde yuvarladığın korun meydana getirdiği kabarcık gibidir. Sen onu şişmiş görürsün (yani yararlı bir gelişme hayal edersin). Halbuki o kabarcığın içinde (yararlı) hiç bir şey yoktur,) buyurdu.
Sonra Huzeyfe (durumu izah için) bir avuç çakıl taşlarını alarak diz kapağı ile ayağı arasındaki kısım üzerinde yuvarladı. (Sonra Huzeyfe hadis rivâyetine devamla dedi ki:) Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :
((Emanet kalblerden söküldükten) sonra insanlar sabahleyin alış veriş edecekler. Fakat hiç bir kimse emaneti eda etmeye yanaşmayacak (ve emin kimselerin sayısı yok denecek derecede azalacak) şöyle ki: Falan oğulları içinde emin bir adam var, denilecek ve bir adam lehinde : O, ne akıllıdır, o ne kahramandır, o ne nazikdir, denilecek. Halbuki (böyle övülen) adamın kalbinde hardal tanesi kadar iman yoktur,) buyurdu.
(Huzeyfe dedi ki vallahi:) öyle bir zaman yaşadım ki (o dönemde) hanginizle alış veriş ettiğime bakmazdım (yani endişe duymazdım). Çünkü alış veriş ettiğim kişi müslümansa müslümanlığı kendisini bana hiyanet etmekten muhakkak menedecekti ve şayet yahudi veya hırıstiyansa onu bana hiyanet etmekten hakimi menederdi. Ama bugün ben falan ve filandan başka hiç bir kimse ile alış veriş edemez oldum. "
4190 - “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
(Allah (Azze ve Celle) bir kulu helak etmeyi dilediği zaman ondan hayayı söküp alır. Sonra ondan hayayı söküp alınca sen o kula (herkesçe) ancak çok menfur olarak rastlarsın. Sonra sen ona ancak, çok menfur olduğu halde rastlayınca on(un kalbin)den emanet sökülüp alınmış olur. O herif (in kalbin)den emanet çekilip çıkarılınca da sen ona ancak hiyanetçi olarak ve herkesin nazarında hiyanetle meşhur olduğu halde rastlarsın. Sen ona ancak hiyanetkar ve hainlikle meşhur olarak rastlayınca onun kalbinden rahmet cekilip çıkarılır. Onun kalbinden rahmet sökülüp alınınca da sen ona ancak kovulmuş, lanetlenmiş olarak rastlarsın. Sonra sen ona ancak kovulmuş, lanet- olarak rastlayınca ondan İslamiyet bağı çözülüp çıkarılır.) "
٢٧ - باب ذَهَابِ الأَمَانَةِ
٤١٨٩ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ زَيْدِ بْنِ وَهْبٍ، عَنْ حُذَيْفَةَ، قَالَ حَدَّثَنَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ حَدِيثَيْنِ قَدْ رَأَيْتُ أَحَدَهُمَا وَأَنَا أَنْتَظِرُ الآخَرَ حَدَّثَنَا ( أَنَّ الأَمَانَةَ نَزَلَتْ فِي جَذْرِ قُلُوبِ الرِّجَالِ ). - قَالَ الطَّنَافِسِيُّ يَعْنِي وَسْطَ قُلُوبِ الرِّجَالِ - وَنَزَلَ الْقُرْآنُ فَعَلِمْنَا مِنَ الْقُرْآنِ وَعَلِمْنَا مِنَ السُّنَّةِ . ثُمَّ حَدَّثَنَا عَنْ رَفْعِهِمَا فَقَالَ ( يَنَامُ الرَّجُلُ النَّوْمَةَ فَتُرْفَعُ الأَمَانَةُ مِنْ قَلْبِهِ فَيَظَلُّ أَثَرُهَا كَأَثَرِ الْوَكْتِ ثُمَّ يَنَامُ النَّوْمَةَ فَتُنْزَعُ الأَمَانَةُ مِنْ قَلْبِهِ فَيَظَلُّ أَثَرُهَا كَأَثَرِ الْمَجْلِ كَجَمْرٍ دَحْرَجْتَهُ عَلَى رِجْلِكَ فَنَفِطَ فَتَرَاهُ مُنْتَبِرًا وَلَيْسَ فِيهِ شَىْءٌ ). ثُمَّ أَخَذَ حُذَيْفَةُ كَفًّا مِنْ حَصًى فَدَحْرَجَهُ عَلَى سَاقِهِ . قَالَ ( فَيُصْبِحُ النَّاسُ يَتَبَايَعُونَ وَلاَ يَكَادُ أَحَدٌ يُؤَدِّي الأَمَانَةَ حَتَّى يُقَالَ إِنَّ فِي بَنِي فُلاَنٍ رَجُلاً أَمِينًا . وَحَتَّى يُقَالَ لِلرَّجُلِ مَا أَعْقَلَهُ وَأَجْلَدَهُ وَأَظْرَفَهُ . وَمَا فِي قَلْبِهِ حَبَّةُ خَرْدَلٍ مِنْ إِيمَانٍ ). وَلَقَدْ أَتَى عَلَىَّ زَمَانٌ وَلَسْتُ أُبَالِي أَيَّكُمْ بَايَعْتُ لَئِنْ كَانَ مُسْلِمًا لَيَرُدَّنَّهُ عَلَىَّ إِسْلاَمُهُ وَلَئِنْ كَانَ يَهُودِيًّا أَوْ نَصْرَانِيًّا لَيَرُدَّنَّهُ عَلَىَّ سَاعِيهِ فَأَمَّا الْيَوْمَ فَمَا كُنْتُ لأُبَايِعَ إِلاَّ فُلاَنًا وَفُلاَنًا .
٤١٩٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُصَفَّى، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَرْبٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ سِنَانٍ، عَنْ أَبِي الزَّاهِرِيَّةِ، عَنْ أَبِي شَجَرَةَ، كَثِيرِ بْنِ مُرَّةَ عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ( إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ إِذَا أَرَادَ أَنْ يُهْلِكَ عَبْدًا نَزَعَ مِنْهُ الْحَيَاءَ فَإِذَا نَزَعَ مِنْهُ الْحَيَاءَ لَمْ تَلْقَهُ إِلاَّ مَقِيتًا مُمَقَّتًا فَإِذَا لَمْ تَلْقَهُ إِلاَّ مَقِيتًا مُمَقَّتًا نُزِعَتْ مِنْهُ الأَمَانَةُ فَإِذَا نُزِعَتْ مِنْهُ الأَمَانَةُ لَمْ تَلْقَهُ إِلاَّ خَائِنًا مُخَوَّنًا فَإِذَا لَمْ تَلْقَهُ إِلاَّ خَائِنًا مُخَوَّنًا نُزِعَتْ مِنْهُ الرَّحْمَةُ فَإِذَا نُزِعَتْ مِنْهُ الرَّحْمَةُ لَمْ تَلْقَهُ إِلاَّ رَجِيمًا مُلَعَّنًا فَإِذَا لَمْ تَلْقَهُ إِلاَّ رَجِيمًا مُلَعَّنًا نُزِعَتْ مِنْهُ رِبْقَةُ الإِسْلاَمِ ).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.